12 Ocak 2025 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Artuklu mühendis Cezeri-2: Enigma'dan daha karışık şifre sistemini geliştirdi

Diyarbakır civarında 1200 yıllarında yaşamış bir mühendis olan Cezeri, devletin gizliliği için bir sandık üretti. Bu sandığı açmak için 281 trilyon olasılık bulunmakta. Sandığın sağladığı güvenlik teknik olarak 48 bitlik güvenlikte, Almanların ünlü Enigma’sından bile bu yönüyle daha karmaşıktır

Artuklu mühendis Cezeri-2: Enigma'dan daha karışık şifre sistemini geliştirdi
A+ A-
MURAT ÜLKER / YILDIZ HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Cezeri’den ve onun dehasından bahsederken bir de şifre sistemlerinden bahsetmek istiyorum. Kilit sistemleri üzerine çalışan ve şifreli kilit sistemleri geliştiren Cezeri’den önce buna benzer bir sistem görülmediği biliniyor. Saray mühendisi olarak devletin gizliliği için yaptığı bu yenilikçi çalışma, ilk olmasının da ötesinde çok ileri düzey bir buluş aslında. Şöyle ki ürettiği sandığı açmak için 281 trilyon olasılık bulunmakta. Sandığın sağladığı güvenlik teknik olarak 48 bitlik güvenlikte, çok daha ileriki dönemlerde Almanların ünlü Enigma’sından bile bu yönüyle daha karmaşıktır. Hatta 2000li yıllara kadar bilgisayarlardaki algoritmik şifreler dahi 48 bitten daha ileri değildir.

Yaşamında buluşlar üreten özgün insanların hikayesi öğrenmeye ve anlatmaya değerdir. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışan ve yarın ölecekmiş gibi üreten insanlar beni çok etkiliyor.

Artuklu mühendis Cezeri-2: Enigma'dan daha karışık şifre sistemini geliştirdi - Resim: 1

Topraklarımızdan geçmiş kıymetli insanları tanımamız öğrenmemiz önemlidir. Umarım bu alim hepimize ilham olur.

Niye ortaçağdan sonra müslüman halkların yaşadığı toplumlarda bilimsel inkişaf durdu; bu bir muammadır. Bu konuda birçok görüş var; mesela Huff’a göre Ortaçağ zamanında İslam dünyasında bilim adamlarının faaliyetlerini destekleyecek sosyal ve hukukî kurumlar gelişmedi. Medreseler başlangıçta bazı bilim alanlarında (mesela tıpta) faaliyet gösteriyorlardı, ancak daha sonra buralarda fıkıh, tefsir, mantık, kelam ve benzer bilimler dışında eğitim yapılmaz hale geldi. Medreselerin eğitim sistemi kurumsal olmaktan daha çok münferit idi. Avrupa’da 12. yüzyıldan sonra üniversitelerin kendi usul ve kaidelerini tespit edip yine kendi müfredatlarını özerkçe belirleme ve uygulayabilmelerine karşılık, medreselerin eğitim programları umumen geleneksel ve tutucu bir şekilde eski ekolün sürdürülmesine dayanıyordu. Medreselerin hamisi vakıflar da “İslam dışı” sayılan bilimlere itibar etmediği için bir müddet sonra bilim çalışmaları sosyal ve hukuki destekten mahrum kaldı. Huff, Müslümanların parlak bir başlangıçtan sonra bilimsel çalışmalarını devam ettirememelerini ağırlıklı olarak sosyal kurumsallaşma ve hukuki özerklik alanındaki başarısızlıklarına dayandırmaktadır (1).

İkinci görüş ise Kocabaş’a ait. O da sosyal ve hukuki sebeplerin arkasında, 11. yüzyılda müslümanların temel kavramları anlayışında meydana gelen bozulmaların bu gelişmeye engel olduğunu söylüyor. Müslümanlar “‘akıl” ve “‘ilim” gibi Kuran’da geçen bazı kavramları yerinde kullanmamışlar, Kuran’daki anlamından uzaklaşmışlar. İslam düşünce tarihi içinde ciddi bir kavramsal bozulma ortaya çıkmış. Eğer Müslümanlar Kuran’da ifadesini bulan ve başlangıçta kazanmış oldukları temel kavramları, anlayışlarını terketmemiş olsalardı bilim alanındaki motivasyonlarını kaybetmeyecekler ve bu alandaki çalışmalarını devam ettirmelerini sağlayacak sosyal kurumlaşma ve hukuki düzenlemeleri de gerçekleştirebileceklerdi, diyor Kocabaş (2).

Artuklu mühendis Cezeri-2: Enigma'dan daha karışık şifre sistemini geliştirdi - Resim: 2

'MÜSLÜMANLAR AKTÖR DEĞİL'

Tabii bunlar bu konudaki bir çok görüşten sadece ikisidir. Bu konuda daha çok görüşler var. Örneğin müslümanların Batı’nın taklitçisi haline gelip imanlarında ısrarcı olmadıkları için geri kaldıklarını söyleyen ve büyük etki yaratan İslamın Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti kitabının yazarı, Hintli islam alimi, En Nedvi’yi de anmakta fayda var (3). Bu kitabın ilk baskısı 1951de, daha sonra 8 edisyonu yapılmış. Kitapta müslümanlarin 600 yıl hamiliğini yapmış Türklerin de Jön Türk hareketi ile beraber bu gerilemede etkin rolü bulunduğu unutulmamalıdır, denmektedir. 1914 doğumlu En Nedvi, bir tebliğcidir ve ölmeden 1 yıl önce 1998'de “Dünyâ Müslümânların çöküşüyle çok şey kaybetti. Bu meşhur kitabınızda ileri sürdüğünüz görüşlerle herkesçe ma’lûm birçok kuşak yetişti.. Kitabınızın üzerinden otuz yıldan daha fazla zaman geçtikten sonra durumu nasıl görüyorsunuz. Dünyâ Müslümânların çöküşüyle neleri kaybetti?” sorusu sorulduğunda şöyle cevap vermiştir(4):

“Doğrusunu söylemek gerekirse bütün kültürlü kimselerde hâkim olan fikir müslümânların sadece oyuncu olduğudur. Burada müslümanlarla istişare edilmeden onların görüşleri ve eğilimleri bilinmeden tamamlanan bir tiyatro var, uluslararası bir tiyatro, müslümanlar da orada kendi rollerini oyuncular gibi oynuyorlar. Ancak ben bu fikri değiştirdim. Tarihi değiştirdim. Belki de benim bu konuda, Allah’ın yardımıyla, biraz önceliğim oldu. Müslümanlar aktör değildir, aksine onlar etkendirler. Tiyatroyu şekillendirenler onlardır, bütün dünya tiyatrosunu şekillendirmeye güç yetirecekler de onlardır. Onlar bu tiyatroda satrançtaki bir taşı temsil edemezler. Aksine Müslümanlar hâdiseleri şekillendirdiler. Onlar şekillendiricidir, onlara şekil verilemez. Müslümanlar işte böyle olmalıdır. Ne zaman ki Müslümanların elinden önderlik ipi kayboldu, dünya başıboş kaldı. Toplumlar ve halklar çobansız bir sürüye dönüştü. Bu kitâb “İslamın Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti” işlevini başarıyla yerine getirdi. Eksikliği varsa da Müslümanı taklidçi, tabi olan iken etken olan, kalıba döken ve sonuçları değiştiren bir konuma getirdi. Yeni bir nesli müjdeledi. Müslümanlar insanlığın önderleri iken dünya doğru yoldaydı. Müslümanlar ne zaman önderlikden azledildiler, toplumlar çobansız bir sürüye dönüştü. Doğrusu Müslümanlar geri çekilmek, hezimet neticesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Şimdi elde ettikleri hürriyetten faydalanıyorlar. İlk vazife Müslümanların fikri seviyelerinin öğrencilikten, tabilikten ve kaybolmuşluktan önderliğe yükseltilmesidir.“

Artuklu mühendis Cezeri-2: Enigma'dan daha karışık şifre sistemini geliştirdi - Resim: 3

Kuşku yok ki En Nedvi kendi görüşlerini aktarmış ve nedenlemelerde bulunmuştur. Bunların derinlemesine çağlar boyunca yaşanan sosyal hadiseleri de gözönünde bulundurarak incelenmesi gerekir. En Nedvi’den sonra bu konuda daha birçok görüşe yer vermek mümkün, fakat eskiye öykünmeden islamın ilk indirilişi gibi devrimci ve yenilikçi, sosyal ve entelektüel bir yaklaşım daha göremedim. Ama günümüzde müslüman halkların yaşadığı ülkeler ya ekonomik olarak darda ya da gelir dağılımının bozukluğu yüzünden halkın fakirlik çektiği veya iç çekişme ve huzursuzlukların olduğu ya da bölgesel savaşlarla boğuşan endişe içinde yaşayan insanların memleketidir. Şu içinde bulunduğumuz Kovid-19 salgınına karşı müslüman kimliği ile öne çıkan hiçbir ülkenin henüz aşı geliştirmediği de bir başka gerçektir. İbni Sina tüm dünyanın övünç kaynağı olsa bile bizim bir yerlerde hata yaptığımız kesin. BİTTİ

NOT: Bu yazı muratulker.com'dan alınmıştır.

Kaynak:

(1) Huff, T.E. (1993). The Rise of Early Modern Science, Cambridge University Press, Cambridge.

(2) Kocabaş, Ş. (1996) İslam ve Bilim, Divan 1.

(3) En Nedvi E. H. (2017). Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti? Risale Yayınları s.256.

(4) Yusuf M.R.H ve Hazm, D.İ. (editörler) (2005). 20 İslâm Alimi ve Mütefekkiri İle Son Mülâkatlar 1426 H./2005 M., 1.Baskı, sh.140-155 arası), (çeviri Hikmet Akpur) https://www.academia.edu/9808060/Ebul_Hasen_en_Nedvi_%C4%B0le_Yap%C4%B1lan_Son_R%C3%B6portaj

Bin yıl önce yaşamış bir Artuklu sanatçı: Mühendis Cezeri

Son Dakika Haberleri