Askeri hastaneler hızla açılmalı: GATA'nın adı bile yetiyordu
GATA bünyesindeki Yanık Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi dünyada bir numara olarak bilinirdi. Güneydoğu’da terörle mücadelede yaralanan Mehmetçikler GATA’da tedavi ediliyorlardı. GATA'nın adı bile Mehmetçiğin arkasındaki kaleydi, güvence idi.
Bilindiği üzere 15 Temmuz darbe girişimi ardından askeri okullar ve askeri hastaneler kapatılmıştı. Askeri liseler dışında askeri okullar bağlantı ve teşkilat yapısı değişikliği ile MSÜ (Milli Savunma Üniversitesi) adı altında tekrar açıldı. Askeri hastaneler ise halen kapalıdır.
Konumuz askeri hastaneler olmakla beraber MSÜ konusunda da kısa bilgi vermekte yarar görmekteyim. Esasen askeri okullar kendi kuvvet komutanlığına bağlı olarak faaliyet göstermesi yerine bunların tek bir çatı altında bir üniversite statüsünde toplanması 1990'lı yılların ortalarından beri içerisinde benim de olduğum bir çalışma grubunda tartışılmaktaydı. Askeri okulların MSÜ bünyesinde birleştirilmesi faydalı olmuş, eğitimin kalitesini artırmış, dağınıklığı ve israfı sonlandırmıştır. Ancak iktidarın askeri okulların yönetimini askerlere bırakmak istememesi nedeniyle, sivilden rektör ve dekan atanması ile okul komutanlarının görev ve yetkileri açısından ciddi sıkıntılar vardır.
ASKERLİK 17-18 YAŞINDA BAŞLAMALI
Askeri liselerin de kapatılması o yıllarda tartışılıyordu. Özellikle ülkemizde lise eğitiminin yaygın ve yeterli olmadığı dönmelerde harp okullarına alınacak öğrenciler açısından askeri liseler önem ve öncelik arz etmekteydi. Ancak günümüzde anadolu ve fen liseleri gibi liselerin yaygınlaşması ile sivil liselerimiz nitelik ve nicelik olarak yeterli duruma gelmiştir. Ayrıca askeri liseye alınan öğrencilerden az sayıda da olsa mezuniyet sonrasında fiziki (boy-kilo) harp okulu ölçütlerine ulaşamayanlar da harp okullarına devam ettirilmek zorunda kalınmaktaydı.
Her ne kadar askeri liseyi bir sanat okulu gibi değerlendirerek çocuk yaşta askerliğe başlamanın faydalı olacağı iddia edilse de o yaşlarda askeri disiplinin algılanmasında güçlükler çekilmesi ve öğrenci üzerinde bıkkınlık ve bezginlik gibi olumsuzluklar dikkate alındığında askerlik gibi zor mesleğin 17-18 yaşlarında başlanılmasının daha uygun olacağını değerlendirmekteyim. Öte yandan benim dönemimde askeri lise ve sivil liselerden gelen öğrenciler (Sivil liseden gelenler yaklaşık 6 haftalık bir temel askerlik eğitine alındıktan ve başarılı olduktan sonra) aynı müfredat ile harp okullarına başlatılmışlar, askerliği kavrama ve başarı açısından aralarında bir fark olmamıştır. Kısacası askeri liselerin kapatılması bir kayıp olarak görülmemelidir.
ASKERİ TIP İLK İSKİTLERDEYDİ
Esasen 15 Temmuz sonrası askeri hastaneler kapatılmadı. Sağlık Bakanlığına bağlanmış, yönetimi Sağlık Bakanlığının atadığı yönetici ve hekimler bırakılırken, askeri hekimler dağıtılmış ve hastanelerin askeri hastane özelliği yitirilmişti.
Dünyanın neresinde olursa olsun orduların askeri hastanesi ve askeri hekimleri vardır. Asker yaralandığında kendini iyileştireceğine inandığı askeri tıbbı arkasında görmek ister.
Askeri tıbbın MÖ 600 yıllarında İskit Türklerinde uygulandığını o döneme ait Batı Anadolu’da bulunan çömlek ve vazolara işlenmiş yaralı saran figürlerden görüyoruz.
1072 de tahta geçen Selçuklu Sultanı Melikşah’ın savaşa giderken 40 devenin çektiği seyyar hastanesi olduğu tarihi kayıtlarda geçmektedir.
Yine Osmanlı’da da benzer uygulamaların olduğu ve ilaveten “Kevmin Bilgesi” adı verilen hekimlerin orduyla beraber muharebe meydanında padişahın yanında oldukları bilinir.
Askeri tıp, özellikle de askeri cerrahlık ayrı bir daldır. Kırılan kolu , bacağı herhangi bir ortopedi uzmanı veya cerrah tedavi edebilirken şarapnelle parçalanmış bir kolu, mayınla parçalanmış bir bacağı tedavi edebilmek bu konuda uzun yıllar çalışarak tecrübe kazanmış askeri hekimlerle mümkündür.
GATA (Gülhane Askeri Tıp ve Araştırma Hastanesi) bünyesinde bulunan Yanık Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi dünyada bir numara olarak bilinirdi ve pek çok Mehmetçiğimizin hayatını kurtarmıştı. Güneydoğu’da terörle mücadelede yaralanan Mehmetçikler helikopterle süratle GATA’ya ulaştırılıyor ve tedavi ediliyorlardı. GATA'nın adı bile Mehmetçiğin arkasındaki kaleydi, güvence idi.
Geçtiğimiz yıllarda Güneydoğu'da yaralanan Mehmetçiğimiz Diyarbakır Devlet Hastanesine götürülüyor ve maalesef PKK sempatizanı bir hekime teslim ediliyor, çocuk şehit oluyor. Hekimin ilgisizliği yüzünden dava açıldığını duymuştuk.
Aradan gecen 6 yılda Türkiye’de askeri tıp ve tecrübe gün gün kaybolmuştur.
İktidar pire için yorgan yakmış ve o yorganın bedelini de Mehmetçik kanıyla ödemektedir.
Son günlerde Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar tarafında askeri hastanelerin açılacağı yönünde çalışmalar olduğu söylenmektedir. Umarız gecikmeden açılırlar.
İkisi eğitim araştırma hastanesi (GATA ve Haydarpaşa) olmak üzere toplam 35 askeri hastane derhal açılmalı, bunların suça bulaşmamış, teröre karışmamış hekimleri emekli bile edilmiş olsa göreve getirilip kaybolan tecrübeler yeniden hizmete sokulmalıdır. Aksi halde yeniden tecrübe birikim için uzun yıllar harcanacak ve büyük acılara gebe kalınacaktır.