24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Asya’nın kalbi Afganistan

Afganistan’da da bugün yepyeni koşullar var. Afgan milleti ve bölge ülkeleri bu yeni gerçeğin farkında olarak hareket ediyor. Batı Asya’daki her olay geçmişin ezberlerini bozuyor. Asya’nın kalbi Afganistan’da yepyeni bir gelecek kuruluyor

Asya’nın kalbi Afganistan
A+ A-
EMRE KAYA

Afganistan, tarih boyunca insanlığın gündeminde olmuş bir bölge. ABD’nin çekilmesi, Taliban’ın Afganistan’ın çeşitli yerlerine tekrar hâkim olmaya başlaması ile beraber bugünlerde ismini tekrardan sık sık duyuyoruz. Türkiye olarak Kabil Havalimanı’na dair bir gündemle bu tartışmaların tam olarak içindeyiz. Görevi bir NATO görevi olarak ele almadığımız pek açık. Bu görevi Çin’in en büyük müttefiki Pakistan’ı ve Avrupa’nın haşarı(!) çocuğu Macaristan’ı yanımıza alarak ifa etmemiz ABD’nin gidişinden sonra yeni Afganistan’da Avrasya güçlerinin olması anlamına geliyor.

Hiç şüphe yok ki Afganistan, Asya için çok önemli bir ülke. Hatta bu güzel ülke konumu gereği Asya’nın kalbi. Doğu Asya ile Batı Asya’yı bağlayan bir kalp. Bu sebeple Afganistan demek Asya demektir.

EMPERYALİZMİN HER TÜRLÜSÜNE DİRENEN ONURLU AFGAN MİLLETİ

Tarih boyunca büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Afganistan, bağımsızlığını emperyalistlerin elinden büyük bir vatan savaşı vererek almıştır. 6 Mayıs – 8 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleşen III. Afgan – İngiliz Savaşı ile Emanullah Han önderliğindeki Afganlar, İngiltere’yi Afganistan topraklarından sürmüşlerdir. 19 Ağustos 1919 tarihinde bağımsız Afganistan Devleti kurulmuştur. Emperyalizme karşı bir mücadele ile kurulan Afganistan, kurulur kurulmaz dünyada emperyalizme karşı direnen kuvvetlere destek vermeye başlamıştır. Bunlardan biri de Afgan milletinin önderi Emanullah Han’ın derin bir sevgi beslediği ülkemiz Türkiye olmuştur. Afganistan, İstiklal Savaşı’nın her safhasında maddi ve manevi olarak Türkiye’nin yanında olmuştur. Hatta İstiklal Savaşı sonrasında da bu iki devlet dostluklarını sürdürmüşlerdir.

Afganistan, yalnızca İngiliz emperyalizmine karşı değil 1979 yılında Sovyet sosyal emperyalizmine karşı da başarılı bir şekilde direnmiştir. Bu direniş SSCB içindeki çelişkileri derinleştirmiştir. Afgan milleti çeşitli direniş grupları ile sosyalizmi ihraç edilecek bir madde olarak gören SSCB’nin tanklarını Herat’a, Kabil’e gömmüştür.

2001’den sonra Afgan milleti, kendini dünyanın jandarması ilan eden ABD ile savaşmıştır. ABD’nin El Kaide bahanesi ile topraklarını zapt etmeye çalıştığı Afganistan, direnen Batı Asya devletlerinden biri olup çöken emperyalizme bir tekme de kendisi atmıştır. Bugün ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi basit bir çekilme değildir. ABD alenen kaybetmiştir. Afgan milleti yoklukları ve zorlukları aşıp ABD’yi vatanlarının bağrında yenmiştir.

TALİBAN NEDİR?

Taliban, Sovyet sosyal emperyalizminin Afganistan’ı işgal etmesinden sonra Pakistan tarafına giden mültecilerin 1994 yılında kurdukları Sünni – Selefi bir örgüttür. Kurucusu Molla Ömer’dir. Örgütün kurucuları genellikle Pakistan medreselerinde eğitim almış olan öğrencilerdir. Zaten Taliban, Türkçede 'öğrenciler' anlamına gelir. Örgüt kurulduğu yıl olan 1994’te hemen faaliyetlerine başlamıştır. Sovyet sosyal emperyalizmine karşı verilen mücadelede dağılan ve etnik temelde örgütlenen Mücahitlerin yarattığı boşluklardan iyi yararlanıp Afganistan’ın çeşitli yerlerinde hakim olmuştur. Taliban’ın kuruluşunda çeşitli gruplar yerine tek bir merkezden Afganistan’ı yönetmek isteyen ABD etkili olmuştur. Yönettiği topraklara Afganistan İslam Emirliği adını vermiştir.

Taliban, kurulduğu yıldan hemen iki yıl sonra (1996) Kabil’i ele geçirmiştir. Bu aşamadan sonra da Taliban iktidarı başlamıştır. Taliban, iktidarda olduğu süre boyunca Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan ile çok yakın ilişkilere sahip olmuştur. Özellikle Pakistan, gerek ordusundan gerek ise gizli servisinden elemanları Taliban müfrezelerini yönetmesi için görevlendirmiştir. Yani Pakistan, Taliban’ın komuta merkezinde direkt olarak etkindir.

2001 yılında ABD, İkiz Kulelere yapılan saldırının faili olan Usame Bin Ladin’in Afganistan’da saklandığını bahane ederek Taliban’ı hükümetten uzaklaştırmıştır. ABD, Afganistan’ı işgal etmiştir. Örgüt bu süreçte dağılmış ve 2004 yılına kadar herhangi bir faaliyette bulunmamıştır. 2004 yılında ise Taliban tekrardan toparlanıp ABD’ye karşı savaşmaya başlamıştır.

BUGÜN AFGANİSTAN’DA NELER OLUYOR

İlk paragrafta ifade ettiğimiz gibi Afganistan son günlerin önemli gündem maddelerinden birisi. Afganistan Hükümeti ile Taliban epey zamandır barış görüşmeleri yürütüyorlardı. Bu masanın aktörleri arasında İran, Pakistan, Rusya ve Türkiye var. Batı Asya’nın sorunları çözen birikimi Afganistan için de Astana benzeri bir süreçle birlikte çalışıyorlar. Taliban ve Afgan Hükümeti arasındaki görüşmeler şu anlık devam etmiyor ancak Batı Asya ülkelerinin biricik talebi bu masanın tekrar kurulması. Bunun için de Türkiye, İran ve Pakistan yoğun çaba harcıyor. Ancak Afganistan’ın hükümeti bu süreci beraber işletmeye yönelik adımları hep boşa çıkardı. Taliban ise bu masa dağılınca Afganistan’ın çeşitli yerlerine tekrardan hakim olmaya başladı. Hakim olduğu bölge sayısını 73’ten 223’e çıkarttı ve 10 Ağustos itibarıyla Afganistan’ın yüzde 65’ine hakimdi.[1] 14 Ağustos’u 15 Ağustos’a bağlayan gece Taliban, ülkede bulunan savaş ağalarından Raşid Dostum’u da ülkenin dışına çıkmayı zorladı. 15 Ağustos günü ise bayağı bir süredir Taliban ile Afganistan Hükümeti arasında çelişkiyi yaratan isim olan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeyi terk etti ve Taliban küçük direnişlerle karşılaşarak Afganistan’ın başkenti Kabil’e girdi.

Taliban, ülke genelinde yayınladığı bildiri ile zamanında Kabil Hükümeti için çalışanları hatta kendisine karşı savaşanları dahi kapsayan geniş bir af çıkarttı. Bu af gösteriyor ki, Taliban yeni Afganistan’ın inşasında geçmişteki kadrolarla beraber çalışacak. [2]

Masanın askıya alındığı bugünlerde Taliban, Afganistan’daki hakimiyet alanını artırıyor. Ülkenin çeşitli kentlerine Taliban hâkim oluyor. Artık Taliban’ın Afganistan’da kurulacak bir hükümet için en güçlü seçenek olduğu gerçeği berrakça görülüyor. Taliban da bu gerçeğin farkında olarak hareket ediyor.

GÜN EZBER BOZMA GÜNÜDÜR

Hayatın içinde her şey değişme potansiyeline sahiptir. İnsan, parti ve örgüt. Hepsi hayatın içinde koşulların getirisi ile değişir. İşte Taliban da böyle bir örnektir. Taliban kuruluşundaki halinden farklı olarak bambaşka bir hâle bürünüyor. 1994’te Pakistan’daki mülteci kamplarında ABD eliyle kurulan örgüt, 1996’da Afganistan’ın çeşitli yerlerini ele geçirdi. Sovyet sosyal emperyalizmine karşı direnen örgütlerin dağınıklığından yararlanıp Afganistan’ın en büyük gücü oldu. 2001’den sonra ise Taliban, ABD ile savaşmaya başladı.

Taliban’ın değişme sürecini birkaç başlıkta inceleyelim. Taliban, ABD’nin Müslümanlar üzerinden Çin’i hedef almasına karşın, Çin ile ilişkilerin Afganistan için ne kadar değerli olduğundan bahsediyor. Çin’in Afganistan’ın bir dostu olduğundan bahsediyor. Çin’deki Doğu Türkistan ayrıkçılığının ABD tarafından kaşındığının ve Doğu Türkistan İslami Hareketi bölücülüğüne Afganistan’da izin verilmeyeceğini kuvvetli şekilde vurguluyor.[3]

Taliban, kendisinin Afganistan’ın geleceğinde olacaksa Batı Asya ülkeleriyle iyi anlaşması gerektiğini biliyor. Taliban, Pakistan – İran ve Türkiye gibi kuvvetli bölge ülkeleri iyi ilişkiler kurmak istiyor. Buradaki köprüleri eskinin saldırganlığı ile yakma peşinde değil. Taliban’ın Batı Asya’nın geleceğine dair bir sorumluluk duyduğundan bahsedebiliriz.[4]

Taliban’ın Afganistan’ın geleceğine dair çözümleri de basit saldırılardan ya da bir yerleri ele geçirmekten ibaret değil. Astana benzeri sürecin Afganistan için de yürütülmesinin Afganistan için yararlı olacağını saptıyor. Bölgeleri silahla ele geçirse dahi nihai çözümün Afgan milletinin birlikte karar vereceği bir masada çözüleceğinin farkında olarak hareket ediyor.[5]

TALİBAN’IN ÖNDERLERİ KİMLERDİR?

Taliban bugün iki öndere sahiptir, siyasi önderlik ve genel önderlik. Örgütün genel önderi Hibetullah Ahundzade. Kendisi Afganistan’da yaşıyor. Direkt bir bilgi olmasa da örgütün en kuvvetli olduğu Kendahar’da yaşadığı düşünülüyor. Pakistan Başbakanı Imran Khan hariç hiçbir siyasi lider ile görüşmedi. Kendisi uluslararası mesajlarını Imran Khan üzerinden ileriyor.

Örgütün siyasi lideri ise Abdulgani Berader. Siyasi liderlik Katar’ın Doha şehrinde bulunuyor. Berader, Taliban’ın dış dünyaya açılan yüzlerinden birisidir. Doha’daki elçilikler üzerinden Taliban ile diğer ülkelerin ilişkilerini ilmek ilmek dokuyor. Aşağıda bahsedeceğimiz çeşitli antlaşmaları imzalayıp örgüte sunuyor. Hem Ahundzade hem de Berader’in Avrasyacı çizgide olduğu çok açık. Taliban’ın en önemli ikinci organının bir Avrasya gücü olan Katar’da olması ve Çin ile Rusya ile yapılan antlaşmalar Taliban önderliğinin bu çizgide olduğunu bizlere ifade ediyor.

TALİBAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Taliban, geçmişteki sığlığının üzerine gidip belli bir diplomatik çizgi oturtmuş durumda. Her ne kadar Taliban, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nda yapacağı göreve dair çok hoşnut olmasa da Türkiye’ye dair bir düşmanlık içinde değildir. Hatta Türkiye’ye karşı kazanıcı bir çizgide saf tutmaktadır.

Taliban, Türkiye’nin Avrasya’da konumlandığını ve kendisi için bir müttefik olduğunu saptamıştır. Burada tek sakınca yukarıda da belirttiğim gibi Kabil Havalimanı’ndaki görev meselesidir. Burada da Taliban, havalimanını korumanın kendi sorumluluğunda olduğunu söylüyor. Ancak burada da Imran Khan üzerinden bir diplomasinin yürütüldüğünü biliyoruz. Taliban özellikle Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum içinde değildir. Aksine diyalog kapılarını açık tutmaktadır. [7]

DEĞİŞEN TALİBAN’I ANLAMAK

Hayat nehri akarken Taliban da bu nehirde yerini almış görünüyor. Bizler ise burada ne yapacağız? “Nehir akmıyor.” diyebiliriz. Ancak bu bilime ters düşer. Görüyoruz, nehir akıyor. Taliban değişiyor. Afganistan’ın geleceğinde yerini alıyor.

Koşullar öylesine hızlı değişiyor ki, henüz dün ezberlediğimiz bilgi dünde kalıyor. Bugünün koşulu yepyeni bir bilgi dayatıyor. Öyle bir bilgi ki gözünüzü kapatıp görmezden gelmeniz imkansız. İşte Afganistan’da da bugün yepyeni koşullar var. Afgan milleti ve bölge ülkeleri bu yeni gerçeğin farkında olarak hareket ediyor. Batı Asya’daki her olay geçmişin ezberlerini bozuyor. Asya’nın kalbi Afganistan’da yepyeni bir gelecek kuruluyor.

* Öncü Gençlik Ankara İl Sekreteri, GYK Üyesi

DİPNOTLAR

[1] https://globalnews.ca/news/8100808/taliban-afghanistan-rapid-advance-e-u-official/

[2] http://alemarahenglish.net/?p=48412

[3] https://aydinlik.com.tr/haber/taliban-cin-in-yatirimlarindan-memnunuz-250801

[4] https://aydinlik.com.tr/haber/taliban-turkiye-ile-iyi-iliskiler-istiyoruz-ancak-havalimani-planina-karsiyiz-251482

[5] https://www.criturk.com/taliban-lideri-afganistanda-siyasi-uzlasidan-yanayiz/

[6] https://www.hurriyet.com.tr/dunya/rusya-talibanla-masaya-oturdu-41850280

[7] https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/taliban-yetkililerinden-turkiye-aciklamasi-dusman-olarak-degil-muttefik-olarak-goruyoruz-1860685

Son Dakika Haberleri