22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ATA Platform Direktörü Doç. Dr. Volkan Özdemir: Karma ekonomiye dönüş için bir fırsat

Yaşanan krizi 29 Buhranına benzeten Doç. Dr. Volkan Özdemir: Türkiye 1930'lı yıllardan ders alsın. 29 Buhranı dünyayı kasıp kavururken, iki istisna var yüksek büyüme anlamında. Bunlardan biri Türkiye; karma ekonomi modeli

ATA Platform Direktörü Doç. Dr. Volkan Özdemir: Karma ekonomiye dönüş için bir fırsat
A+ A-
RECEP ERÇİN

Koronavirüs salgını ile küresel piyasalarda başlayan panik atak reel ekonomide de ani duruşa neden oldu. Ülkeler kısa vadede çeşitli adımlarla üretim, rekabet ve istihdam güçlerini korumaya çalışıyorlar. "Türkiye ne yapmalı?" sorusuna yanıt aradığımız şu günlerde ATA Platform Direktörü Doç. Dr. Volkan Özdemir, 1930'lar deneyimini işaret etti. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra İsveç Uppsala Üniversitesi’nde Hazar Enerji Güvenliği ve İşbirliği üzerine yaptığı çalışmayla yüksek lisans derecesini alan Özdemir, Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler (MGIMO) Üniversitesi bünyesinde yer alan Uluslararası Enerji Politikaları Enstitüsü’nden Dünya Doğal Gaz Piyasaları ve Türk-Rus Gaz İlişkilerinin Ekonomik Boyutları konulu teziyle İktisat doktorasını tamamladı. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve BOTAŞ gibi kurumlarda kamu deneyimi de olan Doç. Dr. Volkan Özdemir ile söyleşimize, geçen yıl başında çıkan "Yenilenen Dünya Eskimeyen Türkiye: Ekonomik Krizler - Politik Çözümler" kitabındaki öngörüsü ile başladık.

29 BENZERİ BİR KRİZE DÖNÜŞECEK

Kitabında küresel finansal sistemin değişeceğini ve bir krize gireceğini aylar öncesinden öngören Özdemir, 11 Eylül benzeri tetikleyici bir olayın ardından, finans piyasaları kaynaklı ardından da iktisadi bir krizin geleceğini yazdığını hatırlattı. Doç. Dr. Özdemir'e ekonomilerin yaşadığı ani duruş sonrası, dünyanın nasıl bir yola gireceğini sorduğumuzda şunları söyledi:

"Mevcut sistem sürdürülemez. Tüketim odaklı, finans ağırlıklı bir sistem; sanal yalanlarla borsalar vadeli işlem ve opsiyon piyasası (VİOP) üzerinden işlediği için sonu gelecekti ve geldi. Yaşadıklarımız 2008 vari bir krizden daha ağır. 1929 Buhranına benziyor. O dönemki sebeplerle de benzer. İşte o dönemde borsa, ABD gayri safi hasılasının iki katına kadar şişmişti. Şimdi bu oranlar çok daha yüksek. O günlerden farklı olarak; dünyada çok daha entegre bir sistem var. Vadeli işlem piyasaları üzerinden. Bunun nedeni aslında finansın düzenlenmemesi, asıl işlevi olan reel sektöre kaynak bulmak yerine kendi içinde gerçek üstü gerçeklik yaratmış olması. Bu balon bir bahane ile patlayacaktı. Büyük savaş, terör saldırısı, 11 Eylül gibi bir hadise beklenirken, beklenmeyen bir salgın üzerinden oldu. Korona olmasa da, bu balon patlayacaktı. 2020 de önemli bir tarihti. Buradan kısa sürede bir çıkış beklemiyorum. Bu finans krizinin, 29 Buhranı benzeri bir dünya iktisadi krizine dönüşeceğini bekliyorum. 2020 öncesi sonrası diye dünyanın ayrılacağını ve iktisadi sistemin değişeceğini düşünüyorum."

BUHRAN'DAN ÇIKAN İKİ ÜLKE

  • Türkiye nasıl kurtulur bu işten?

Dünyada son 40 yıldır gelişen süreç Türkiye'ye daha acı bir şekilde yansıdı. Bu buhran da Türkiye'ye olumsuz yansıyacak. Burada bir acil, iki yapısal önlemler gerekli. Ülkeler yol ayrımına gidecek. Türkiye'nin şunu hatırlaması lazım. 1929-1933 arası dünyada ekonomilerde sert inişlerin olduğu yıllardır. Dört yıllık bir küçülme ondan sonra 33-39'da durağan bir dönemdir. Yüksek enflasyonun olduğu, beklenen büyümenin gelmediği bir dönem. 10 yıl süren buhran, dünyayı 39 krizine yani savaşa sürükledi. Orada iki istisna var. Bir Sovyetler, iki Türkiye.

Türkiye 32-33'den sonra sanayileşmeye, büyümeye geçmiştir. Bunu önce Sovyetler başarmıştır. Türkiye bunu başarırken, Sovyetler'den farklı olarak karma ekonomik modeli devreye sokmuştur; devlet öncülüğünde kalkınma. Türkiye bu krizden çok sert etkilenecek ama değerlendirilebilirse Türkiye için çok büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

ZATEN KAYBEDEN TARAFTIK

  • Değerlendirme kısmını biraz açar mısınız?

Bu krizden önce gelişmiş kapitalist merkezler çok iyi standartlarda yaşarken, Türkiye bu 30-40 yıllık neoliberalizm ve küreselleşme denen sistemin kaybeden tarafındaydı. Öyle olunca krizin etkilerini gidermek için, çok daha rahat bir şekilde, bunu fırsata dönüştürebilirse ekonomi modelini değiştirebilir. Ekonomi modelini değiştirirken de, başlıca prensip kamu öncülüğünde bir kalkınma perspektifi getirmesidir. Bize finansçı değil, iktisatçı lazım.

SERMAYE HAREKETLERİ KISITLANMALI

  • Kamu öncülüğünde kalkınma... Ne yapmalı?

Kapitalizmin küresel krizini düşünüp ulusal çözümler bulmak uygulamak lazım. Özellikle sermaye hareketlerinin kısıtlanmasını önemli bir fırsat olarak görüyorum. 2008'den farklı olarak uluslararası dayanışma, işbirliği de yok. Korumacılığın ve içe kapanmanın moda olacağı bir dünya... Uluslararası işbirliğinin olmadığı bir ortamda, uluslararası borçlarını ödemek gibi bir yükümlülüğe giremezsin. 29 Krizini Kemalizm fırsata çevirmeyi bildi. İki istisnadan biri oldu. Sanayileşmede öncü olmuş, devleti planlamada öncü kılmış. Biz şimdi bu krizden çok etkileneceğiz tamam ama aynısı biz 2020'li yıllar için teoride yapabiliriz. 30'ların şifresini, Kemalizmi keşfedersek, 2020'lerde yani dijital çağda yeniden Kemalizm. Türkiye 1930'lu yıllardan ders alsın. 29 Buhranı dünyayı kasıp kavururken, dünyada iki istisna var yüksek büyüme anlamında. Bunlardan biri Türkiye; karma ekonomi modeliyle...

SERVET VERGİSİ GÜNDEME GELMELİ

Türkiye 30'lar deneyiminden ders alarak karma ekonomik modele geçmek için bir fırsat yakalandı. Kısa vadede önlemlerde halkın geniş kesimlerinin taleplerini karşılayacak doğrudan destekler ve para aktarımı yapılmalı. Finansal kesim desteklenmemeli, hacmi düşürülmeli. Dünya yol ayrımına geldi. Finans balonu bitti. Finans ile mi gidecekler, reel ekonomiyle mi? Türkiye reel ekonomi; sanayi, tarım ve teknolojiden gitmeli. Türkiye'nin büyük özel firmaları yıllardır Türkiye'nin kalkınma serüvenine katkıda bulunmuyorlar. Bunlara karşı Servet Vergisi gündeme getirilmeli.

DOLARSIZLAŞMA İÇİN DE BİR FIRSAT

  • Bu tür sert tedbirleri alabilirler mi?

Çok zor görüyorum. Bunların yapılabilmesi zor. Çünkü ekonomi yönetiminin öyle bir anlayışta olduğunu görmüyorum. Ama şu da var; bu iş 2008'de olduğu gibi finansal kesimi kurtaralım, dünyada parasal genişlemelere gidelim... Hayır. Artık mali politikalar belirleyici, para politikalarının dönemi bitti. Bu yurt dışında da bitti. FED sınırsız para diyorsa bu iş bitmiştir. Kesin çizgiler kalmadı. Kamunun eliyle giderilebilecek bir kriz bu. Devlet tercihini geniş halk kesimleri lehine kullanırsa bu iş olur. Onun için de biraz önce de ifade ettiğim gibi; acil yardımlar, hanehalklarına doğrudan nakit aktarımı, elektrik, su ve gazın bedava karşılanması ve ayrıca istihdamın korunması için sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması lazım. Nakit yardımlar için para da basılabilir. Ekonomi modelini değiştireceksin uluslararası sermaye akımlarını sınırlayacaksın, ülke için müthiş bir fırsat. Bu yaşanan kriz Türk ekonomisinin dolarsızlaşması için de, daha adil bir ekonomik modelin kamu öncülüğünde kalkınma için de bir fırsat.

DOĞAL TEKELLER KAMULAŞTIRILMALI

  • Kısa vadede atılabilecek bazı adımlardan söz ettiniz. Bunlar detaylandırır mısınız?

Acil önlemler kapsamında finansal kesimi kurtaracak düzenlemeler değil, bırak finansal kesim batsın! Asıl reel sektöre odaklanacak düzenlemelere gidilmesi lazım. Onu yaparken de en azından nisan ayı için başta etkilenen sektörler olmak üzere sigorta prim ödemeleri devlet tarafından karşılanmalı. Daha sonra işçi çıkartımı kanunen yasaklanmalı. Gerekli görüldüğü yerde başta doğal tekeller; elektik sektörü diyelim, acilen bunlar kamulaştırılmalı. Bunları yaparken krizin en büyük bedelini de, son yıllarda orantısız şekilde zenginleşen, büyük sermayeye ödetmeli. Normal koşullarda yapılamayacaklar için bir fırsat Türkiye'nin eline geçmişe benziyor.

Diğer nisan ayı boyunca, devlet madem karantina uyguluyor, elektrik, su, gazı devlet ödeyecek. Hanehalkına kaynak kolay. Tercihini geniş halk kesimleri lehine yaparsan kaynak bulursun. Kaynağı Servet Vergisinden bulacaksın. Gelir adaletsizliği gidermek için de bir fırsat.

DEVLET PARA BASMAK ZORUNDA

  • Birçok ülke para basmaya yöneldi. Çare olur mu?

Yıllardır enflasyon, fiyat istikrarı takıntısına dayalı bir para politikasıyla ekonomiyi düzelteceğini düşünen görüşler; eşittir neoliberalizm iflas etmiş durumda. Bunu neoliberalizmin sektörel temsilcilerinin açıklamalarından da görüyoruz. Devlet para da basmak zorunda. Keynes'in kitabı enflasyon diye başlamaz. Çünkü bir defa ekonomide ilk mesele istihdamdır. Sosyal devlet bugünler için var. Sen istihdamı korumak zorundasın. Bunu korurken bu sert tedbirleri almak zorundasın. Bu sadece para basmakla mümkün değil. Hükümet, Servet Vergisi ile geniş halk kesimlerinin aleyhine zenginleşen sermaye odaklarını vergilendirmek ve kamucu politikalar icra etmek durumunda.

ekonomi sermaye Kriz ata platform volkan özdemir karma devletçilik kamuculuk özel sektör devlet