Ata topraklarımız Özbekistan’da (5) Orta Asya’nın kültür başkenti: Taşkent
Özbekistan'ı anlatmaya devam ediyoruz. Görmeden geçilmemesi gereken anıtlar, sokaklar, meydanlar...


Taşkent’in en önemli meydanındayız. Yaklaşık 1,5 km2 büyüklüğündeki bu alanda birbirine geçişlerle meydanlar, havuzlar, yemyeşil parklar yaratılmış.
BAĞIMSIZLIK MEYDANI / MUSTAKİLLİK MEYDANI
Çeşitli devlet kurumları, bakanlıklar ve senato da bu alanın bir tarafında yer almakta. Eskiden törenlerin yapıldığı ve “Lenin Meydanı” olarak bilinen bu meydanda dev bir Lenin heykeli varmış. Şimdi onun yerine “Bağımsızlık ve Hümanizm” anıtı yapılmış. Meydanın büyüklüğüne yakışır büyüklükte devasa bir kaidenin üzerine, kocaman bronz bir yerküre oturtulmuş. Yerkürede Özbekistan haritası kabartma olarak belirgin bir biçimde görünüyor. Anıtın önünde ise “Mutlu Kadın” heykeli var. Bir Özbek kadın, kucağındaki çocuğa sevgiyle sarılmış. Kadın ana vatanı simgelerken çocuk, genç ve bağımsız Özbek devletini ve ülkenin geleceğini simgeliyor. 6 metre boyundaki anne ve 3,5 metre boyundaki çocuğu yüz ifadeleriyle, yumuşak ve güven veren duruşlarıyla etkileyici. Gerçekten huzurlu bir yaşam, güvenli ve güzel bir gelecek vadediyor gibiler.

Özbekistan ulusal bayramlarında buraya gelip çiçek bırakmak bir gelenekmiş. Ülkeyi temsilen bir yerlere gidileceği zaman çeşitli gruplar, örneğin sporcular, Özbekistan’ı ziyaret eden resmi heyetler bu anıtı ziyaret edip “anavatan ve geleceğine” çiçek bırakırlarmış.

Az ilerde havuzun yakınında tepesinde leylekler olan bir kemer görüyoruz. “Ezgulik-İyilik Kemeri” olarak biliniyor. 16 sütun tarafından taşınan kemerin uzunluğu 150 metre, kenarları 10 metre, orta taçkapısı da 12 metre yüksekliğinde. Sütunların üzerine tünemiş leylek heykelleri var. Tam ortadaki taçkapının üzerinde ise uçmaya hazırlanan ve güneş ışıkları altında pırıl pırıl parlayan üç gümüşi leylek var. Aslında biraz da turnaya benziyorlar. Yine sembollerin konuştuğu bir anıttayız. Kemerler ülke kalkınmasının sağlam temellerini, uçmaya hazırlanan leylekler idealleri gerçekleştirmek azmini, duran leylekler ise sakin, huzurlu, bolluk içinde bir yaşamı simgeliyormuş. Kemerin altından geçmenin şans getireceğine inanılıyormuş. Biz rastlamadık ama örneğin genç evliler düğün kıyafetleriyle bu kemerin altından geçerlermiş.
ŞEHİTLER HATIRA PARKI
Çok düzenli çiçekleri, çimenleri, kanalları, yürüyüş yolları olan Bağımsızlık Parkı’nın bir bölümü “Şehitler Hatıra Parkı” ya da “Hatıra Geçidi” olarak düzenlenmiş.

Özbekistan, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Sovyetler Birliği’ne saldırısını püskürtmek için 450 bin evladını şehit vermiş. 640 bin Özbek asker savaştan engelli olarak dönmüş. 160 bin kişi ise kayıp, akıbeti bilinmiyor. Dolayısıyla Özbekler için İkinci Dünya Savaşı faşizme karşı verilen unutulmaz bir mücadelenin, var olma savaşının adı!

Şehitlerinin hatırasını yaşatmak için oymalı ahşap sütunları olan tavanı nakışlı sundurma şeklinde, geleneksel, “eyvan” tarzında çok güzel iki uzun galeri yapılmış. Pencere boşlukları gibi bölümlere şehir ya da bölgelere göre altın renkli büyük metal levhalar, sayfaları çevrilebilir kitap şeklinde yerleştirilmiş. “Hatıra Kitabı” denilen bu kitap sayfalarına da o şehir/bölgenin verdiği şehitlerin teker teker isimleri, doğum -ölüm tarihleri kazınmış. Aileler gelip, sayfaları çeviriyor ve yakınlarının isimlerini buluyor. Bu anıt/yapının tam karşısında “Sönmeyen Ateş” yanıyor. Granit bir zeminde yanan sönmeyen ateşin etrafında “yurdumuzun özgürlüğü, bahtı ve saadeti için hayatını kurban eden vatandaşlarımızın hatırası ebedidir” yazısı yer alıyor. Tam karşısında da “Matem Tutan Anne” heykeli var. Gözleri yere bakan, acısı yüzüne vurmuş bu anne heykelinin bir tarafına Özbekçe “Sen doim qalbimizdasan jigarım /Sen, daima kalbimizdesin ciğerim” yazılmış diğer tarafında da aynı yazının Rusçası var. Parkın şehitlere ayrılmış bu bölümü müthiş etkileyici! Özbek halkının şehitlerini hiç yalnız bırakmadığı bu alanı turist grupları da ziyaret ediyor.

Sovyetler Birliği zamanında “Zafer Bayramı” olarak kutlanan 9 Mayıs şimdi Özbekistan’da “Hatıra ve Değer Verme Günü” olarak kutlansa da içeriği aynı. Faşizme karşı kazanılan zafer ve şehitler anılıyor. Bilindiği gibi 9 Mayıs, II. Dünya Savaşı’nın sonunda Nazi Almanyası’nın kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı ve Sovyetler Birliği tarafından “Zafer Günü” olarak kutlanan bir gündü. Tüm SSCB’nde bir bayram olarak kutlanmaktaydı. Sovyetler Birliği yönetimi, İkinci Dünya Savaşı’nda Taşkent’e 150’den fazla sanayi kuruluşunu taşımış ve böylece cepheye askeri teçhizat, cephane, giysi üretimini aksatmamış.

TAŞKENT METROSU
1977 yılında Sovyetler Birliği zamanında yapılan metro tıpkı Moskova metrosu gibi muhteşem. Mozaikler, duvar resimleri ve avizelerle süslü peronlarda mermer ve granit kullanılmış. Önce üç hattı olan metroya bir hat daha eklenmiş. Kazakistan’da Almati metrosuyla birlikte Orta Asya’daki iki metrodan biri. Dört hattı, 48 istasyonu olan metro, 67,2 km uzunluğa ulaşmış durumda. Metro istasyonları geçmiş tecrübeler ışığında savaşlarda ve nükleer bombalara karşı sığınak olarak kullanılabilecek şekilde planlanmış. Birkaç durağını gördüğümüz metroyla yolculuk yapmak çok keyifliydi. Sanat galerileri gibi düzenlenmiş metro istasyonlarının hepsini görmek isterdim ama maalesef zamanımız yoktu.

Taşkent 1966 yılında büyük bir depremle yerle bir olmuş ve koca şehir 3,5 yılda yeni baştan inşa edilmiş. Bağımsızlık Meydanı gibi şehrin tümü radikal bir planlamayla yeni baştan düzenlenmiş. Metro planlaması gözden geçirilmiş ve sağlamlaştırılmış.Geçen hafta da değinmiştik. Şimdiki Özbekistan hükümeti de geçmişten ders almış olmalı ki deprem konusunda halkın farkındalığını artırmak üzere çalışmalar yapıyor.

KÜLTÜR BAŞKENTİ TAŞKENT
M.Ö 2000 yılında “Ming Uruk” ya da “Bin Erik” adıyla bir yerleşim kurulduğu bilinen Taşkent, yüzyıllar içerisinde Çaç, Şaş, Şaşkent, Terken, Türkent, Binkent adıyla tanınmış, Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lugâti’t Türk eserinde Taşkent olarak adlandırılmıştır.

Nüfusu 2,7 milyon olan Taşkent geniş bulvarları, yeşil alanları ve büyük parklarıyla tertemiz bir başkent. Özbekistan’daki diğer şehirlerde olduğu gibi Taşkent’te de ezan minarelerden insan sesiyle okunuyor, hoparlörlerden değil.
Çok sayıda tiyatro, konser ve sinema salonları, müzeleri, kütüphaneleri, üniversiteleri olan Taşkent, Sovyetler Birliği zamanında Orta Asya’nın Paris’i olarak anılan bir şehir. Şimdi de Orta Asya’nın kültür başkenti sayılıyor. Kısacası Taşkent bir kültür başkenti olarak ziyaretçilerine zengin bir kültür yaşamı sunuyor. Mutlaka zaman yaratılıp bu güzel şehirde kültürel bir etkinliğe katılmalı.
Özbekistan bir Türk yurdu. Bu coğrafyada Türkler 750 yıllarındaki Arap İstilasından ve İslamiyet’ten önce de vardı. “İslam’ın Altın Çağı” denilen dönem burada var olan zengin bir Türk kültürü üzerinde yeşerdi. Tarih, coğrafya, matematik, geometri, astronomi, edebiyat bu coğrafyaların medreselerinin bilim kokan odalarında filizlendi. Dünyaya örnek oldu. Bu topraklar Türk medeniyetlerinin önemli kişilerine ev sahipliği yaptı.

Kimler yok ki listede, şimdi bazılarına şöyle bir bakalım:
Uygur kökenli, ünlü bir Türk şairi, dilbilimcisi, ressamı ve devlet adamı olan, eserleri sadece Orta Asya’da değil, Anadolu topraklarında ve Osmanlı saraylarında okunan Ali Şir Nevai’nin ülkesi Özbekistan. Ali Şir Nevai Çağatay dilini öylesine yüceltmiş ki bu dil “Nevai dili” olarak adlandırılmış. Sovyetler Birliği zamanı dahil, Özbekistan’da son derece saygı duyulan bu şair adına adanmış tiyatrolar, kütüphaneler var. Bir de heykeli. Maalesef hiçbirini göremedik.
Harzem Türkü Harezmi, algoritma ve cebirin babası olarak bu topraklarda ünlendi, eserleri Orta Çağ’da Latinceye çevrildi.

İlk Türk astronom olarak bilinen ve Batı’da Alfraganus olarak tanınan Ferganalı Ahmet Fergani astronom olarak gezegenler, ayın hareketleri, dünyanın boyutlarıyla ilgili kitaplar yazdı, kitapları Latin ve Avrupa dillerine çevrildi.
Batı’da Avicenna olarak tanınan Türk bilgini İbni Sina tıp, matematik, felsefe, etik konularındaki çalışmalarıyla önem kazandı, Avrupa’da ve İslam dünyasında yüzyıllarca kullanılan bir tıp ansiklopedisi olan “Tıp Kanunu”nu yazdı.

Timur hükümdarı ve bilgini olan Uluğ Bey, sanat, astronomi ve matematik alanında önemli eserler verdi. Semerkant’taki gözlemevinde binden fazla yıldızın hareketlerini inceledi, bir yılın uzunluğunu bugün kullanılan şekline çok yakın hesapladı.
Semerkant’ta yetişen Ali Kuşçu, Timurlular devrinde Fatih Sultan Mehmet’in davetiyle geldiği İstanbul’da bilimsel çalışmalarını devam ettiren Türk bir astronom ve matematikçidir.
Harzemli Birunî, astronomi ve matematiksel coğrafya konusunda çalışan bir bilim adamıydı. Astronomi ve coğrafya ölçümleriyle ilgili geliştirdiği ölçme aletlerinden piknometre, mekanik usturlap ve harita projeksiyonları günümüze kadar ulaşmıştır. Ansiklopedi de yazan Birunî’nin 180 eseri bulunmaktadır. Dünyanın döndüğünü Galileo’dan 600 yıl önce söylemiş olan bir bilim adamıdır.

Ömrünün büyük kısmını Semerkant’ta geçiren Ömer Hayyam ile listemizi tamamlayalım. Ömer Hayyam Selçuklu döneminin en büyük matematikçi ve astronomlarından. Matematik ve astronomi dışında edebiyat, tarih, tıp, hukuk, felsefe, ile ilgili eserleri olan Ömer Hayyam rubaileriyle de ünlü. Tabii bir de bu coğrafyalara 1800’lü yıllarında emperyalistlerce gönderilen Müslüman din adamı kılıklı İngiliz ajanları var. Bunları da başka bir yazımızda ele alırız. Özbekistan dahil Türk yurtlarını ziyaret edecek herkese bu ülkelerin geçmişinin bizim geçmişimiz olduğunu unutmamalarını ve ata topraklarımızı bu bilinçle gezmenin önemini hatırlatalım. Ömer Hayyam’dan bir rubai ile Özbekistan yazı dizimizi noktalıyoruz. Sağlıkla kalın.
Kim senin yasanı çiğnemedi ki, söyle?
Günahsız bir ömrün tadı ne ki, söyle?
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödetirsen sen,
Sen ile ben arasında ne fark kalır ki, söyle?
Ömer Hayyam
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.