ATAA'dan AİHM kararı atağı
ABD’de Temsilciler Meclisi’ne sunulan ve Türklerin 1915-1923 arasında soykırım yaptığı yalanını müfredata sokma girişimine karşı, Amerika Türk Dernekleri Meclisi (ATAA) harekete geçti.
ABD’nin Türkiye düşmanı eylemlerinin zirvesi olan, sözde Ermeni soykırımı yalanını eğitim müfredatına sokma girişimi, cuma günü yasa tasarısının Temsilciler Meclisine sunulmasıyla son düzlüğe girdi. İlgili komisyonlardan gelen raporların ardından oylamaya sunulacak olan “Ermeni Soykırımı Eğitim Yasası”na hem Demokrat hem Cumhuriyetçi Parti’den 50’den fazla Kongre üyesi destek vereceğini açıkladı.
Amerikan Ulusal Ermeni Komitesi’nin (ANCA) başını çektiği 3 Nisan’dan beri süren Türk düşmanı kampanyaya karşı, Amerika’daki Türk derneklerinin çatı örgütü Türk Amerikan Dernekleri Meclisi (ATAA) harekete geçiyor. ATAA Genel Başkanı Mazlum Koşma imzasıyla 24 Nisan’da tüm bileşenlere yollanan e-postada, teklifin yasalaşmasını önlemek için Amerika’da yaşayan Türklere “acil eylem çağrısı” yapılıyor. E-postaya eklenen üç örnek mektupla Temsilciler Meclisi üyelerine yasaya karşı oy kullanmaları için seslenme kampanyası başlatılıyor.
FEDERAL DÜZEYDE 1915-23 SOYKIRIMI YALANI
Demokrat Partili Carolyn Maloney ve Cumhuriyetçi Partili Gus Bilirakis’in hazırladığı “partilerüstü” yasa tasarısı, Türkiye’ye karşı bir taşla üç kuş vurmayı hedefliyor. En görünürdeki amaç, Kongre Kütüphanesi’ne “Osmanlıların Ermenilere yaptığı soykırımın öğretilmesi için” 10 milyon dolar bağışlanmasını içeriyor. Ancak teklif metninde yer alan 1915-1923 arasında “azınlıklara karşı devlet tarafından yapılan sistematik katliamlar ve soykırımsal eylemler” ifadesi Türk milletinin boynuna topyekün bir “soykırımcı” yaftası asmak anlamına geliyor. Bu yasayla birlikte artık tüm eyaletlerde ilkokuldan üniversiteye kadar her kademede “Türklerin soykırımcı olduğu” Amerikan gençlerine ve toplumuna öğretilebilecek. Ayrıca Kongre Kütüphanesi’nden fon alarak Türk düşmanı yalanlar Amerikan kamuoyuna zerk edilebilecek. Bu yasa teklifinin en önemli sonucu, soykırım yalanına federal düzeyde bir yasal çerçeve temin edilecek olması. Bu girişim, Amerika’nın Türkiye düşmanlığını, kendi anayasal geleneğini ve evrensel hukuk normlarını ayaklar altına alarak zirveye taşıması anlamına geliyor.
MEKTUPTA AİHM VURGUSU
Türk Amerikan Dernekleri Meclisi’nin hazırladığı birinci mektupta, Türkiye’nin elindeki en güçlü silah olan 2015’te Perinçek-İsviçre davasından çıkan AİHM kararına da gönderme var. “Tek taraflı tarih anlatısına kulak vermeyi bırakın!” başlığını taşıyan mektup taslağı Kongre üyelerine hitaben kaleme alınmış. “Bu yasaya itiraz ediyorum.” diye başlayan mektupta teklifle ilgili, “İyi finansa edilen Ermeni-Amerikalı grupların 1915 olaylarıyla ilgili kendi tarih versiyonlarını dayatma girişimidir.” ve “Bu yöndeki her girişim, Türk Amerikan toplumuna ve Türkiye-ABD ortaklığına büyük zararlar vermiştir.” değerlendirmeleri yer alıyor. Kongre üyelerine yasayı reddetme veya askıya alma çağrısı yapılıyor.
Mektubun devamında “soykırım” iddiasının hukuki niteliğinin altını çizen şu ifadeler yer alıyor: “Tasarı gerçekleri ve hukuku görmezden geliyor. Soykırım, Amerika Birleşik Devletleri'nin taraf olduğu ve dolayısıyla Üstünlük Maddesi kapsamında 50 devleti bağlayan 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile tanımlanmıştır. 1985'te BM İnsan Hakları Alt Komisyonu’nda, Ermeni olaylarından soykırım olarak bahseden bir raporu gündemine getirdi, ancak kabul etmedi. 2001 ve 2007'de BM, Ermeni olaylarını soykırım olarak kabul etmediğini açıkladı.
2015 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türklerin 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi sırasında Ermenilerin katledilmesinin bir soykırım olduğunu inkâr etme hakkına sahip olduğuna ve kararın, politikacılar tarafından verilemeyeceğine, tarihçilere veya yetkili bir mahkemeye bırakılması gerektiğine karar verdi.”
Mektubun devamında “soykırım” iddiasının tarihsel gerçeklere de uygun olmadığı, bunun Amerikalı akademisyenler ve tarihçiler tarafından da teslim edildiğine yer veriliyor.
Türk-Ermeni ihtilafında normalleşmeye müsait bir ortam yaratılması gerektiği ifade ediliyor. Bölgede derin tarihsel değişmeler yaratan Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında Türk-ABD işbirliğinin öneminin arttığı ve “Siyasi motivasyonları şaibeli olan bu tür tek yanlı hareketlerin, stratejik ilişkiyi tehlikeye atmasına izin verilmemesi” gerektiği söyleniyor.
‘YETKİNİZİ AŞMAYIN’
İkinci mektup “Hikayenin yalnızca Ermeni tarafını doğru kabul etmeyi ve desteklemeyi bırakın!” başlığını taşıyor ve Kongre’de “soykırım” kararı çıkarmanın yargı ve yürütme yetkilerini gasp etmek anlamına geldiği söyleniyor. Bu bağlamda, “1948 BM Sözleşmesine göre, bu yargı yetkisi Uluslararası Adalet Divanı'na ve taraf Devletlerin yetkili yerel mahkemelerine aittir.
Soykırım suçlamasıyla devam edip etmemek Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politika yapma yetkisi altında bir Yürütme kararıdır.” ifadelerine yer veriliyor. Çağrı metninin geri kalanında bu meselenin bir tarih konusu olduğu, arşivlerin açılması ve ortak komisyonla tarihi hakikatlerin incelenmesi gerektiği söyleniyor.
‘EĞİTİM, ETNİK YÖNELİMLİ SİYASETİN ALANI OLMAMALI’
“Ermeni Soykırımı Eğitimi Yasa Tasarısına HAYIR oyu verin!” başlığını taşıyan son taslak metinde ise esas olarak konunun eğitimin etnik yönelimli siyasete alet edilmesinin yanlış olduğu ve Amerikan toplumunda çatışmalar körüklediği fikri işleniyor. Mektupta “Osmanlı Devleti'nin tüm Ermeni nüfusunu yok etmek için sistemli ve kasıtlı bir plan yaptığı iddiası, tarihi kanıtlarla desteklenmemekte ve tam tersine çürütülmektedir. Bu nedenle sözde ‘Ermeni soykırımı’ tarihi bir gerçek olmaktan çok uzaktır ve birçok bilim adamı tarafından tartışılmaktadır.” ifadeleri yer alıyor. Bu konudaki tek taraflı dayatmanın Amerika’daki Türk nüfus ve teksesli görüşe karşı çıkan akademisyenler üzerinde büyük bir baskı ve tehdit yarattığına dikkat çekiliyor. “Türk Amerikalılar, tarihin bu çalkantılı döneminde hem Türklerin hem de Ermenilerin acılarını asla inkâr etmediler. Ancak bu yasa tasarısı, bu dönemde toplumlar arası savaşta öldürülen 2,5 milyon Osmanlı Müslümanını yok sayarken, olayların Ermeni tarafını sözde 'Ermeni Soykırımı' olarak tasvir ediyor.” denildikten sonra “Bu konuyu politikacıların değil tarihçilerin yargılaması gerektiğine inanıyorum. Kutsal eğitim alanı, etnik yönelimli siyasetin savaş alanı olmamalıdır. Siyasetin eğitim alanına girmesine müsamaha gösterilemez.” görüşlerine yer veriliyor.
TOPYEKÜN HAREKETE GEÇİLMELİ
ATAA’nın Genel Başkanı Mazlum Koşma düzeyinde yollanan bu eylem çağrısıyla birlikte Amerika’daki Türk toplumunu harekete geçirmesi önem taşıyor. Ancak karşı eylem örgütlemek için süre bir hayli daralmış durumda.
Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), 3 Nisan’dan beri açıktan propaganda yürütüyor ve bu kampanya neticesinde içlerinde Temsilciler Meclisi’nin çeşitli alt komite başkanlarının da bulunduğu 50’den fazla kongre üyesinin açıktan desteğini kazanmayı başardı. Ancak ATAA’nın ne internet sitesinde ne de sosyal medya hesaplarında bu konuyla ilgili bir açıklama ya da haber yer almıyor. Türkiye’nin elindeki en güçlü koz olan Perinçek-İsviçre davasından çıkan AİHM kararının, Amerika çapında bir seferberlikle kamuoyunun gündemine getirilmesi gerekiyor.