Ataer’ler Vatan Partisi’ne üye oldu: ‘Sanatçıların seyredemeyeceği görev alacağı süreçteyiz’
Ekrem Ataer, ‘Öyle süreçler var ki, bunu seyredemezsin. Bizim artık bir şey söylememiz lazım. Bizler, tarihi notalarımızla, paletlerimizle, sesimizle, fırçalarımızla, parmaklarımızla, keskilerimizle, heykellerimizle taşıyoruz. Bize öncü olmak görevi düşüyor.’ dedi
Vatan Partisi İstanbul İl Merkezi’de, MESAM Yönetim Kurulu Üyesi, müzisyen ve yazar Ekrem Ataer ile öğretmen ve yazar Ece Ataer Vatan Partisi'ne üye oldu. Konuşmaların ardından rozetlerini Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek taktı.
Siyasi partilerin başarılarında en önemli etken insan kaynaklarıdır, öncü kadrolarıdır.” diyen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ekrem Ataer ve Ece Ataer’e ilişkin şöyle konuştu:
“Siyasi partilerin teorileri vardır ama o teorileri, programları insanlar yapar. Stratejileri insanlar kurar. İnsan, iktidar mücadelesinde en önemli etkendir. Ekrem Ataer’in ve Ece Ataer’in lider kadrosuna katılmaları, bizim iktidar yürüyüşlerinde, başarı amaçlarımızda çok önemlidir. Ekrem Ataer arkadaşımız bir sanat teorisyenidir. Onun ötesinde dünya görüşüyle, felsefesiyle Vatan Partisi’nin dünya görüşüne katkıda bulunacak bir teorisyen arkadaşımızdır. Her alanda program üreten arkadaşımızdır. Aynı zamanda bir icracıdır. Sanatını sazıyla, piyanosuyla, enstrümanlarıyla icra eder. Onun ünü Türkiye’nin sınırlarının ötesindedir.
“Ece Ataer de Türkiye’nin öncü aydınları içerisinde seçkin bir yere sahiptir. Türkiye tarihi, uygarlık tarihimiz, Türk milletinin uygarlık birikimine dair çalışmaları olan, önemli katkıları olan bir arkadaşımızdır. Bugün Vatan Partisi olarak mutlu bir günümüz. İktidar hedefiyle ilerlerken gerçekçi olduğumuzu bugün bir kez daha anlamış bulunuyoruz. Bu arkadaşlarımızın katılması, bize gelecek ile ilgili çok güzel müjdeler veriyor. Önce Vatan Partisi’ni kutluyorum. Böyle seçkin güzide, Türkiye’nin geleceğini kuracak bir kadro oluşturmaktadır. Bu kişilerin gelmesi Vatan Partisi’nin belirli bir olgunluğa eriştiğini gösterir.”
‘ÖNCÜ OLMA GÖREVİ BİZE DÜŞÜYOR’
MESAM Yönetim Kurulu Üyesi, müzisyen ve yazar Ekrem Ataer de şöyle konuştu:
“Bizim için çok mutlu bir gün. Bir vuslat diyebiliriz buna. Öyle süreçler var ki; mutlaka bir şeyler yapmalısın, sana burada bir görev düşüyor. Bir yere doğru gidiyoruz ve bunu seyredemezsin. Bunu aslında meslektaşlarıma anlatmak istiyorum. Çünkü o kadar üzerimize geldiler ki suskun hale, bir şey söyleyemez hale geldik. Bizim artık bir şey söylememiz lazım. İkinci dünya savaşı gitti, Bertolt Brecht kaldı. İspanya iç savaşı gitti; Guernica, Pablo Picasso kaldı. Barbarossa Harekâtı’nın arkasında 7. Senfoni kaldı. Biz tarihi notalarımızla, paletlerimizle, sesimizle, fırçalarımızla, parmaklarımızla, keskilerimizle, heykellerimizle taşıyan bir alanın insanlarıyız. Bize hepsinden fazla öncü olmak görevi düşüyor. Öncü olma görevini biz ilk defa yaşamıyoruz. 2013 yılında eşimle birlikte Aydınlık Gazetesi’nde buluştuğumuzda o heyecanı yaşadık. Bugün biraz malumun ilanı gibi oluyor. Silivri barikatları yıkılırken otobüsün üstünde yine beraberdik. Sabahın ilk ışıklarını nöbet çadırlarında Şule Perinçek ile karşıladık. Biz bu süreci yaşıyorduk. Gezi Parkı’nda türkülerimizi birbirimize harman ettik. Şu an aramızda olmayan bir sürü ustamız vardı. Bunlardan biri de Levent Kırca idi. Birlikte türküler söyledik halaylar çektik. Yine yapabiliriz. Bu erk bu güç bizim damarlarımızdaki kanda.
‘ÇEVRELERİNE AYDINLIK VERMEK İÇİN BULUŞANLARIN OBASI’
“3 yıl önce kendimiz geldik. Bize bir görev verin, biz kendimizi görevlendirmek istiyoruz dedik. O süreç bizi buraya getirdi. Vatan Partisi hareketini, çevresini, Vatan Partisi’nin bütün oluşumlarını bir obaya benzetiyorum. Bir Türkmen obasına. O çok sağlıklı olan hava alan keçe çadırları. Koyun tüyünün sabunla birleşip o muazzam harmanından oluşan keçeyle yapılmış çadırlar. Beton gibi soğuğu işletmez. Kadınların emeği vardır. Kıl kilimler vardır, rengarenk. Plastik parkeler gibi elektrik yüklemez. Ben buradaki alanları gazetesiyle, televizyonuyla, dergileriyle, Kaynak Yayınları’yla, gençlerle koskoca bir obaya benzetiyorum. Dolup taşan sürekli üreten ama daha fazlasını üretmeye niyetli. Çevrelerine aydınlık vermek amacıyla yolan çıkan insanların buluştuğu bir oba.
‘YOLDAŞ OLMAYA GELDİK’
Akşam oturduk, Ece ile birlikte şunları yazdık:
Ece Ataer ile birlikte çaldık o obanın kapısını,
hem de obanın bilgesinin otağının tam da kapısındayız.
Dedik ki; bir çerağ da bize verin.
Vardık, o has otağın kapısında karşıladılar bizi.
Tam da o ozanların söyledi gibi.
İşte meydan gir dediler. İşte meydan gir dediniz.
Bu dervişlik nedir dedik? Ateşten gömlek dediler.
Yerlerinden yer verdiler, meydana sofra serdiler.
Bu kazanda var gel kayna, daha çiğsin yan dediler.
Ondan sonra bizim ile, ol sen de mihman dediler.
Eyvallah dedik, alacağız birazdan çerağlarımızı,
Mihman olma yolunda, sizlerle yoldaş olmaya geldik.”
‘İYİ, NAMUSLU İNSANLARLAYIZ’
“İyi, namuslu vatan için gerçekten bir şeyler yapan insanlarla birlikteyiz.” ifadelerini kaydeden Ece Ataer ise şöyle anlattı:
“Eşimle birlikte en çok konuştuğumuz şu; buradan çıkıp, birçok noktada beraber olup eve gittiğimizde, biz iyi insanlarla birlikteyiz diyoruz. İyi, namuslu vatan için gerçekten bir şeyler yapan insanlarla birlikteyiz. Evimize o huzurla giriyoruz. Bizim misyonumuz var ya; vatan, emek, namus. Bizi tamamıyla karşılıyor. Biz ikimiz de bizi de aranıza aldığınız için çok teşekkür ediyoruz.”
Ekrem Ataer ve Ece Ataer kimdir?
Ece Ataer, Aydınlık gazetesi ve Bilim ve Ütopya dergisi yazarı, Teori Dergisi Yayın Kurulu üyesi ve Edebiyat Atölyesi’ni yönetiyor. Ulusal Kanal’da bir edebiyat programı sunmaya başladı. Ece Ataer’in hazırlayıp sunduğu H’ECE programında yazarlar, çevirmenler, sahaflar ve okurlar yer alıyor. Sosyopolitik Şarap, 285 Harfli Bibliyofil, Kızıldere'nin Sesi Aşık Sinem Bacı adlı kitapları bulunmaktadır.
Ekrem Ataer ise İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında 5 yıl sanatçı öğretim üyesi olarak görev aldı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Radyo-TV yapımcılığı ve yönetimi dersleri verdi. Sanatçının 8 albüm çalışması bulunmaktadır. Genellikle kendi bestelerini seslendiren sanatçı, Türk Halk Müziği öğeleri ile çağdaş müzik unsurlarını yan yana getiren çalışmalarıyla tanınıyor. Çalışmaları, senfonik folk ve folk pop türünde nitelendiriliyor.
Radyo ve Televizyon programlarıyla da tanınan Ataer, Kanal 6, Radyo Barış, Cem Radyo, Radyo Cumhuriyet, Kent Radyo gibi yayın kuruluşlarında program yapımcısı, yayın koordinatörü ve sunucu olarak görev yaptı. 8 yıl TRT'de "Türkü Şöleni" adlı programı (356 bölüm) hazırlayıp sundu. TRT INT'te "Sözüm Türkçe Üstüne" adlı programın da sunuculuğunu yaptı.
Ataer, 2006 yılı Ocak ayından itibaren 2 yıl TRT Radyo 4'te "18'den 20'ye" adlı programı, 4 yıl TRT FM'de "Ekrem Ataer'le Geceye Doğru", "Ekrem Ataer'le Hareket Zamanı", NTV Radyo'da "Ekrem Ataer'le Türküler Dolusu" adlı programları hazırlayıp sundu. Ataer'in Balkanlarda Göç, Avludaki Küçük Adımlar, Rumeli, Atatürklü Yıllar gibi ödüllü belgesellerde de imzası var. Hemen hemen Avrupa'nın tamamında konserler veren sanatçı, 1997 yılında Uluslararası İstanbul Bienali'nde de orkestrasıyla birlikte sahne aldı.
Sanatçı, 2005 yılından itibaren kendi kurduğu, ülkemizin en büyük "Halk Korosu"nu yönetti. Ayrıca 105 bestesi ve 4 bölümlü Hacıbektaş Oratoryosu, 6 senfonik türkü bestesi, 2 film müziği, 5 belgesel film müziği, 16 çocuk şarkısı ile bir de tiyatro müziği bulunmaktadır. Ataer, Aydınlık Halk Korosu ve Müzik Akademisi’ni de yönetiyor.