Atatürk, köylüyü örgütleyerek zafer kazandı
Orhan Koloğlu'nu 17 Nisan'da kaybettik. 90 yıla 90 kitap sığdıran Koloğlu, araştırmalarıyla tarihimizi aydınlattı. Koloğlu'nu 19 Mayıs 2019’da kendisiyle yaptığımız söyleşiyle anıyoruz.
- Atatürk 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkmadan önce ne gibi hazırlıklar yapmıştır?
Atatürk Samsun'a çıkmadan önce 38 yıl boyunca bu devrime hazırlanmıştır. Gençliğinde teşkilatlar kurmuş, dönemin devrimci örgütü İttihat ve Terakki (İTC)'ye katılmıştır. Yalnız, İTC'ye yönelik eleştirileri de olmuştur. Ancak gerek örgüt içerisinde gerek ülke içerisinde bir kavga yaratmaktan da kaçınmıştır. Savaşın sonunda yenilgi aldığımızda kurtuluş çareleri tasarlıyor kafasında bir devrim planı yapıyor ancak bunu da padişah dahil kimseye belli etmiyor.
- Atatürk Samsun'a çıkmadan önce orada kurtuluş çareleri aradı mı denemeler yaptı mı? Bu denemeler aydın çevre ve kamu oyunda nasıl yankı buldu?
Evet. Ama oradan da yapılacak bir şey olmadığını anladı. Çünkü Osmanlı İstanbul'a yerleşmiş bir imparatorluk. İmparatorluk mantığı var oradaki aydınlarda da. Bu mantık, ortaçağda gerekliydi, Osmanlı'ya kızmamak gerekiyor. Osmanlı, küçük bir Türk beyliği olarak geldiği Anadolu'da büyümüş, İstanbul'u almış ve dünya çapında bir imparatorluk haline gelmiş. Bu müthiş bir başarı. Ancak 20. yüzyıla geldiğimizde artık çağ dışı bir yapıya dönüşüyor. Atatürk'ün derdi bu yapıya son vermek çünkü Osmanlı'yı yaşatmak artık mümkün değil. Atatürk'ün amacı yeni bir Türk Devleti olduğundan bu işi İstanbul'da yapamayacağını kısa sürede anlıyor ve Anadolu'ya çıkıyor. İttihatçıların büyük çoğunluğu Atatürk'ün liderliğini benimsedi Kurtuluş Savaşı sürecinde.
- Atatürk Anadolu'ya geçtiğinde hangi adımları attı ve hangi güçlere dayandı?
İstiklal mücadelesini başlattığını ilan ediyor. Öncelikle kongreleri topluyor ama o sırada da orduyla uğraşıyor. 2 milyon 850 bin kişilik Osmanlı Ordusu'nun üçte biri savaşta kaybediliyor, kalan kısmı ya terhis edilmiş ya da ordudan kaçmış. Atatürk bu terhisleri önlüyor kaçanları da topluyor. Burada köylüye dayanıyor. Ordunun temeli de köylü zaten. O köylüleri örgütleyerek Milli Mücadele'yi başarıyor. Daha sonra da 'Köylü milletin efendisidir" diyor zaten. Devrimin sırrını burada aramak lazım. 4 yılda başarılmış bir cumhuriyet devrimi söz konusu.
- Sizin Türk-Arap ilişkilerindeki uzmanlığınızı dikkate alarak, Mustafa Kemal'in imparatorluktan ayrılan Araplara yönelik yaklaşımını Milli Mücadele bağlamında değerlendirmenizi isteyeceğiz. Atatürk'ün yaklaşımının kendinden önceki dönemlerden yani İttihatçılardan ve genel olarak imparatorluk yöneticilerinden farkları nelerdi?
Osmanlı'da ayrı ayrı onlarca cemaat vardı. Osmanlı uzun bir süre bu cemaatleri uyumla yönetti ancak çöküşe doğru hepsinden ayrı ses çıkmaya başladı. Araplar da elbette diğer milletler gibi bağımsızlık istiyordu. İmparatorluğun yöneticileri ve sona doğru da İttihatçılar hep birlikten yana oldu, Arapları tutmaya çalıştı. Daha sonra Türkçülüğe yöneldiği halde İttihatçılar Arap topraklarını imparatorluk sınırları içerisinde tutmaya çalıştı. Araplar dediğimiz zaman da tek bir Arap modeli anlaşılmasın. Şehirlerde yaşayanlar ile çölde olanların yani Bedevilerin yaşam tarzları ve anlayışları da birbirinden farklıdır. Hatta dil bakımından bile bir bütünlük yoktur. Böyle bir topluluğu bir arada tutmak çok zor. Dünya Savaşı'nda da İngilizler Fransızlar hatta bugün Amerikalılar bunları kullanmıştır hep. Atatürk de bunlara şöyle diyor siz bağımsız olun sonra birleşebiliriz. Arapların bağımsızlığını savunuyor yani. Burada Fevzi Kavukçu örneği önemlidir mesela. O Arap kökenli bir Osmanlı subayıdır, bizimkiler Suriye'de yenilince bu diyor ki Atatürk'e, ben gidip Trablusşam'da kendi memleketimi savunmak istiyorum. Atatürk de izin veriyor. Bu olay Atatürk'ün tipik imparatorluk yöneticilerinden farklı bir tavır aldığını gösterir zaten. Milli Mücadele başladıktan sonra da Arapların kendi Kurtuluş Savaşlarını vermelerini istiyor ve destekliyor.
- Son olarak Atatürk Devrimi'nin bugünkü önemi konusunda neler söylemek istersiniz?
Atatürk'ten sonra Atatürk Devrimi devam etmedi. Menderes döneminde dincilik geri geldi ona da 27 Mayıs ihtilaliyle müdahale edildi. O dönemde yazılmış 'Aydın Din Adamları' başlıklı bir kitapçık var. (Kitapçığı bize gösterdikten sonra) Eğer bu anlayış devam etseydi, FETÖ olmazdı, büyüyemezdi. Ama şimdi bakıyorsunuz Amerikan destekli dincilik gelip büyüyor ülkemizde darbe girişimi dahi yapabiliyor. Amerika, bütün İslam ülkelerini bu FETÖ tipi örgütlerle denetim altına alıyor, emperyalist saldırganlığını bu şekilde devam ettiriyor. Bu emperyalizme karşı yine Atatürk Devrimine sarılarak mücadele edebiliriz.