Atatürk'ten İngiliz papaza tarihi yanıt!
Mustafa Kemal Paşa’nın İngiliz rahip Frew’yla tanışması daha Samsun’a çıkmadan önce olur. Paşa’nın Samsun’a çıkacağını öğrenen Frew onunla İstanbul’da görüşüp niyetini öğrenmek ister. Ağız yoklar...
Atatürk bu ilginç görüşmeyi 1926 yılında gazeteci Falih Rıfkı Atay’a şöyle anlatır:
Bir gün Umumi Harp’te İstanbul otellerinden birinin müdürü iken tanıdığım M..... Şişli’deki evime geldi Fethi Bey de yanımda idi. Birçok şeyden konuştuktan sonra bana dedi ki ‘Burada yabancılarla temastayım. Size ne kadar önem verdiklerini de biliyorum. İngiltere Sefareti’nde Mösyö Fru sizinle görüşmek istediğini birkaç defa tekrar etti. İster misiniz sizi bizim evde buluşturayım?’
Fethi Bey’e doğru döndüm; ‘kabul et’ der gibi baktı “Konuşalım” dedim “Fakat o istiyorsa...”
Davet günü Madam M..... ’nin salonundayız. Biraz sonra ‘Mösyö Fru!’ dediler içeriye giren zat oturduğum kanepenin soluna yerleşti. Fransızca konuşuyorduk:
“Ben çoktan beri Türkiye’de yaşayan bir yabancıyım” diye söze başladı. “Türkleri daha doğrusu İttihat ve Terakki idaresini bizzat gördüm. Ne fecidir efendim bilirsiniz. Umumi Harp’te şahit olduklarımı tekrar etmekten utanırım. Belki de hepsini anlatsam medeniyet alemi Türkiye’yi mahveder!. . ”
“Fakat” dedim “Siz benimle görüşmek istemişsiniz. Bu hanım ve kocası aracılık ettiler. Sizinle konuşmamın faydalı olacağını söylediler. Bana bunları söylemek için mi bu görüşmeyi aradınız?”
“İttihat ve Terakki’nin cinayetlerini evvela tasdik etmelisiniz” dedi.
“Ben İttihat ve Terakki’nin temsilcisi değilim!”
İTTİHATÇILARA SAHİP ÇIKTI
Nutkuna devam etti. Canım sıkılmadı değil fakat bunu mümkün olduğu kadar saklamaya çalıştım:
“Evet İttihat ve Terakki’nin temsilcisi değilim. Fakat müsaadenizle söyleyeyim ki İttihat ve Terakki vatanperver bir cemiyet idi. Başlangıcından çok zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içinde bulundum. Cemiyet hiçbir vakit sizin bu aşağılamalarınıza hak verdirecek bir mahiyet almamıştır. Çok kusurları ve yanlışları olabilir. Ama vatanperverliği münakaşaların üstündedir. ”
Bu zatın bu görüşmeyi niçin istediğini hâlâ anlamadım. Fakat bir küçük hatıramı ilave edeyim: Ankara’da bulunduğum sıralarda bir gün Antalya’ya geldiği ve Madam M....’in salonunda kendisinden “Gene görüşelim” vaadi ile ayrılmış olduğumu hatırlattığını yazdılar. Ne cevap verdiğimi tahmin edersiniz. Yabancılarla bu temaslar beni tanıdıklarımdan birçoğunun düşüncelerinden uzaklaştırmaya yardım etti.
İstanbul’u işgal eden İtilaf devletlerinin temsilcileri politikacıları hatta askerleri bir noktayı anlamaya çok önem veriyorlardı:
“Türkiye’de bütün memlekete nüfuzunu hissettirecek bir teşkilat olmasına ihtimal var mıdır? Böyle bir teşkilat varsa onun başına geçebilecek şahsiyetler kimler olabilir?”
İttihat ve Terakki’yi hiç hatırlarından çıkardıkları yoktu. ”
(Falih Rıfkı Atay 19 Mayıs Ulus Basımevi Ankara 1994’ten aktaran; Atatürk’ün Bütün Eserleri 3. Baskı Kaynak Yayınları İstanbul 2003 s.82-83. )