Atina Ege’de rahat durmuyor
Yunanistan, bir kez daha Ege’deki adaların gayri askeri statüsünü ihlal eden kışkırtıcı tatbikat duyuruları yayınladı. Türkiye ise karşı duyurular ile bu adaların hem askersiz hem de silahsız olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye ile Yunanistan arasında yapay bir “diyalog” süreci devam ederken Atina, Ege’deki kışkırtıcı faaliyetlerine ara vermiyor.
Atina, geçen haftalarda A0968/24 sayılı bir havacılık bildirimi (NOTAM) yayınlayarak Yunan Hava Kuvvetlerinin kuzey ve güney Ege’de tatbikatlar yapacağını duyurmuştu. Bu bildirime tepki gösteren Türkiye ise Ege’deki adaların gayri askeri statüde olduğuna dikkat çekmişti.
Ancak Atina geri adım atmayarak üst üste yeni bildirimler yayınladı. Bu bildirimlere göre 1-4 Nisan tarihlerinde Semadirek civarında, 2-5 Nisan tarihlerinde de Limni civarında tatbikatlar düzenlenecek. Türkiye ise bu girişimlere de yine karşı NOTAM’lar ile yanıt verdi. Üstüne bir de denizcilik bildirimi (NAVTEX) yayınlanarak gayri askeri statüdeki adaların isimleri tek tek sayıldı. İzmir İstasyonu’ndan 29 Mart’ta yayınlanan Navtex mesajında (0340/24) şu ifadeler kullanıldı:
“1. Taşoz, Bozbaba, İpsara, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Ahikerya, Sisam, İstanbulya, Rodos, Herke, Kerpe, Çoban, İleki, İncirli, Kelemez, İleriye, Batnoz, Lipso, Sömbeki, İstanköy ve Kızılhisar (Meis) adaları 1914 Altı Büyük Devlet Kararı, 1923 Lozan Barış Antlaşması, 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi ve 1947 Paris Barış Antlaşması gereğince gayri askeri statüde bulunmaktadır. Bu nedenle belirtilen adaların karasularında askeri faaliyet icra edilmemelidir.
2. Ancak bahse konu adaların karasularını da içeren sahalarda uluslararası antlaşmalara aykırı olarak seyir emniyetini tehlikeye düşürebilecek askeri faaliyetlerin icra edileceğine yönelik seyir duyuruları, zaman zaman bazı istasyonlarca duyurulmaktadır.
3. Seyir emniyetini tehlikeye düşürebilecek söz konusu faaliyetlere karşı dikkatli olunması.
4. Bu bildiri 05 Nisan 2024 Saat 2100Z’da yürürlükten kaldırılacaktır.”
‘TÜRKLER MEYDAN OKUYOR’
Yunan basınında ise, “Türkiye, Ege’nin göbeğinde bile tatbikatlarımıza karşı çıkıyor.”, “Türkler adalarda Yunan egemenliğine meydan okuyor.”, “Türkler yine FIR genişliğimizi sorguluyor.” şeklinde yorumlar yer aldı. Söz konusu adalar, '1923 Lozan' ve '1947 Paris' antlaşmaları kapsamında gayri askeri statüde olması şartıyla Yunanistan'a devredilen Doğu Ege adaları, Boğazönü adaları, On İki Ada ve Kızılhisar Adası’ndan oluşuyor. Buradaki adaların tamamında bugün Yunan Ordusu'nun tahkimatları olduğu görülüyor. Aslında Yunanistan da bu adaları silahlandırdığını inkâr etmiyor. Bunu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesindeki “meşru savunma hakkı”na dayandırdığını iddia ediyor. Fakat sözleşmelerle gayri askeri statünün kabul edilmiş olması, devletin egemenliğine getirilen bir kural dışılığın kabulü anlamına geliyor. Çünkü gayri askeri statü (demilitarized), silahsızlandırılmış statüden (disarmed) farklı olarak egemen ülkenin tüm tahkimat olanağını ortadan kaldıran, üç boyutlu devlet ilkesi gereğince hava, kara ve deniz ülkesinde geçerli olan bir rejimi ifade ediyor. 'Silahsızlandırılmış' ifadesinin kullanılması askeri amaçlarla kullanılmayan askeri hava araçlarının uçuşuna ve hatta ikametine müsaade ederken, 'gayri askeri statü' ne uçuşlara, ne transit geçişlere, ne daimi ve geçici konuşlanmalara, ne de insansız deniz ve hava araçlarına izin veriyor. Londra Antlaşması'nın 5'nci, Atina Antlaşması'nın 15'nci, Lozan Anlaşması'nın 8 ve 13'ncü, Boğazlar Sözleşmesi'nin 4 ve 6'ncı maddesi ile 1947 Paris Antlaşması'nın 14'üncü maddesi ve ilgili ekleri, Yunanistan açısından 'gayri askeri statü'nün tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kabulünü içeriyor. Bu sözleşmelerde hava ve deniz ülkesine yönelik özel hükümler getirilmediği için de rejimin en geniş yorumuyla uygulanması gerekiyor. Nitekim Finlandiya’nın güvenliğini gözeterek “1921 tarihli Aaland Adası’nın Tarafsızlaştırılmasını Düzenleyen Sözleşme”de, 'gayri askeri statü' içindeki çeşitli imtiyazların özellikle tanımlandığı görülüyor. Bu bakımdan mevcut rejimde; askeri amaçlarla kullanılan sivil uçakların dahi hava sahasından geçmesine müsaade edilmemesi gerekiyor.
TÜRK GEMİLERİ YUNAN BAYRAĞI TOKA ETMEDİ
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait TCG Anamur ve TCG Amasra isimli mayın avlama gemileri, NATO Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2 (SNMCMG-2) kapsamında Yunanistan'daki Pire Limanı'na geldi.
Gemi komutanları, Türkiye Cumhuriyeti Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes tarafından Büyükelçilik kançılaryasında kabul edildi.
TCG Anamur ve TCG Amasra mayın avlama gemileri ve büyükelçilik personelinin katılımıyla Pire Türk Şehitliği'nde tören düzenlendi.
Törenden sonra Büyükelçi Erciyes, Pire Limanı'nda TCG Anamur gemisini ziyaret ederek, burada düzenlenen iftar davetine katıldı.
Gemi komutanından geminin teknik özellikleri ve faaliyetleri hakkında bilgi alan Erciyes, ziyaretçi defterini de imzaladı.
Pire Türk Şehitliği, 1859'da Müslüman mezarlığı olarak kurulduktan sonra, mülkiyeti 24 Mart 1890'da Pire Belediyesi Osmanlı Devleti'ne devredildi. Şehitlikte, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda esir olarak Atina'ya götürülen ve burada şehit olan Türk askerlerinin mezarları bulunuyor.
MÜTEKABİLİYET UYGULANDI
Denizcilik örf ve adetleri ile Savunma Bakanlıkları arasında yapılan protokoller gereği savaş gemileri, başka bir ülkenin karasularına girdiğinde o kıyı devletinin bayrağını seren direğine toka ediyor. Ancak TCG Anamur ve TCG Amasra gemilerinin Yunan karasularında bulunmasına rağmen Yunanistan bayrağını toka etmemeleri dikkat çekti. Nitekim geçen hafta NATO görevi kapsamında İzmir Limanı’nı ziyaret eden Yunan gemileri de Türk bayrağını serene çekmemiş, bu durum sosyal medyada tartışma konusu olmuştu. Tepkiler üzerine basına bilgi veren Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, “Mütekabiliyet esasları çerçevesinde bizim gemilerimiz de Yunanistan liman ziyareti gerçekleştirdiğinde Yunan bayrağı çekmiyor.” ifadelerini kullanmıştı.