Atlantik'in Titanik'i Ukrayna: ABD güvertede keman çalıyor!
Küresel hegemonyasını günden güne yitiren Washington yönetiminin, 'olmayan' kudretini göstermek adına çılgınca bağırışları, Asya'nın yürekleri gümbürdeten devrimci sedası karşısında duyulmuyor bile.
Batı'nın 'Ukrayna' örneğinde takındığı 'faşist' tutum ise, kulağına sinek kaçan bir boğanın züccaciye dükkânını dağıtmasını andırıyor. Oysa tüm anti-emperyalist uluslar biliyor ki, emperyalist zorbalar takımı artık kendini bile yönetemeyecek kadar zavallı bir hâlde.
Türkiye'yi 70 yıldır bir cendere içine hapseden NATO'nun, Rusya'nın yamacında bir sıçrama tahtası inşâsı plânı, Kremlin'in askerî harekâtıyla suya düştü. Bir yandan ülkesini NATO ve ABD'nin "atış poligonu" haline getirmek isteyen Zelenskiy "kahraman" addedilirken, diğer yandan defalarca Batı'yı Doğu'ya doğru genişlememesi ve yeni bir güvenlik mimarisi geliştirmesi yönünde uyaran Putin, "katil adam" ilân edildi.
Bir devlet başkanı tasavvur edin ki, sözümona ülkesinin bağımsızlığını korumak için NATO'dan aman diliyor!
Halkı ve ordusu yanında olmayan, hepi topu bir grup faşistin desteklediği bir devlet başkanı neyin mücadelesini verecek? Yoksa Zelensky, Kiev'in ortasına yeni bir 'Berlin Duvarı' diktirmenin yollarını mı arıyor?
Dünya kamuoyunda müthiş bir "Rus karşıtlığı" havası estirildi. Avrupalı liderler ardı ardına "düşmanlık" mesajları verdi. Yerel ve hele de "etnik kimliğini" pazarlayan "aktivist gazeteciler" âdeta İkinci Dünya Savaşı senaryoları çizdiler. Sosyal medyada boy boy asılsız ve kurgusal fotoğraflar sergilendi.
BATI'NIN BARBAR YÜZÜ AYYUKA ÇIKTI
Sözde "aydınlanmacı" Batı, Rus gençlerini faşist uygulamalarla üniversitelerden kovdu. Okullarda Dostoyevski ve Tolstoy okutulması yasaklandı. Spor müsabakalarından ekonomiye kadar hemen her alanda Batılı emperyalistler "barbar" yüzlerini tüm dünyaya gösterdi.
Günün sonunda on yıllardır Batı Asya'yı, Latin Amerika'yı, Uzak Asya'yı kana bunayan ABD, sözümona "insan hakları" ve "demokrasinin" koruyucusu olarak sahneye çıktı. Peşinden İngiltere, Almanya, Fransa ve diğerleri... O sırada kimileri "bir musibet, bin nasihatten evlâdır" diyerek NATO'nun ideolojik düzlemde yeniden bir araya geldiğini öne sürdü. Hâlbuki kimse Çin ve Rusya'nın 4 Şubat günü NATO'nun genişlemesine karşı imzaladıkları ortak bildirinin bu kadar çabuk eyleme dönüşebileceğini tahmin edemiyordu. Batı'nın aba altından gösterdiği sopanın artık caydırıcı bir kuvveti bulunmuyor, Asya'nın iki güçlü ülkesi açıktan açığa Batılı dünya tezlerine karşı hücüma geçiyorlardı.
ABD BAŞKANI GÜVERTEDE KEMAN ÇALIYOR
Nitekim İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, Rusya'nın NATO kuşatmasına karşı Ukrayna'ya askeri harekâtını değerlendirirken "Putin, Batı yaptırımlarını umursamıyor." diyecekti.
Öte yandan tüm dünyada turuncu devrimlerin plânlayıcısı finans spekülatörü George Soros, batılı devletlere seslenecek ve Ukrayna konusunda birleşme çağrısı yapacaktı. Atlantik gemisi Ukrayna'da batıyor, ABD Başkanı ise güvertede keman çalıyordu.
70 YILDA NATO'DAN KAZANILAMAYAN,
6 YILDA ASYA'DAN KAZANILDI
70 yıldır NATO'dan hiçbir kazanım elde edemeyen Türkiye, 2016 yılından bu yana Asya'da kazanan konuma geldi. Bir kere NATO ve ABD'nin güvenip de veremediği Türkiye, (hedef ülke durumunda olduğu için) S-400 hava savunma sistemlerini temin etti. Terörle mücadelede ciddi bir safha kaydetti. FETÖ'yü kurumlarından kovdu. Bölge ülkeleriyle iş birliği sayesinde Irak'taki kukla Kürdistan oyununu bozdu. Suriye'nin kuzeyinde terör koridorunu yardı. Ekonomide "sıcak para" yerinde, devletçiliğin önemini kavradı.
15 Temmuz 2016 Amerikancı/Fetullahçı darbe girişimi sonrası Batı'nın ameliyat masasında olduğunun nihayet ayrımına varan Türkiye ise, Suriye'de terör koridorunu yaran Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı'nın yaşandığı süreçten S-400 hava savunma sistemlerinin "tüm tehditlere" rağmen satın almıştı. Yöneticiler, o süreçte NATO ve ABD'nin Türkiye'nin düşmanlarını ve terör gruplarını desteklediğini cesurca dile getirmişti. Öyle ki hükûmet, 2020 RAND raporunda "muhalefet darbesiyle" tehdit edilmişti.
ZİNCİR EN ZAYIF HALKASI KADAR GÜÇLÜDÜR
Gelinen noktada bu kadar cesur kararların alındığı ve iyi-kötü bir aşama kaydedilen bir aşamada "Ukrayna" gerekçesiyle geri adım atmak, Türkiye'nin bugüne kadarki tüm stratejik atılımlarının getirdiği kazanımları heba edecektir. Muhalefetin "çekimser olmak yetmez" safsatalarını yerine getirecek düzleme girmek, Türk milletinin de bugüne değin ödediği bedele haksızlık olacak ve Türkiye'yi yeniden Atlantikçi politikaların esiri haline getirecektir.
Sahte sol oluşumlardan muhalefet partilerine, fonlanan STK'lardan batılı medyaya kadar Ukrayna'da "NATO tehdidini" görmezden gelen yanıltıcı "savaş söylemleri", Türkiye'nin kısa, orta ve uzun vadede çıkarına olmayacaktır. Kaldı ki tüm Batı Asya ve çeşitli coğrafyalarda milyonlarca insanın ölümüne yol açan ABD ve ortaklarıyla aynı zeminde buluşmak, Türk milleti nezdinde inandırıcı bulunmayacaktır.