Attilâ İlhan: O hâlâ edebiyatın ‘kaptan’ı
Öyküleri, romanları diğer türlerde verdiği eserlerin içinde okur, en çok şiirlerini sevdi. Kaptan lakabının yayılmasında beş bölümden oluşan “Kaptan” şiiri de etkili oldu.
Attilâ İlhan, Paris’te kaldığı yıllarda bir dönem sakal bırakması üzerine arkadaşları onu “kaptan" olarak çığırır o günden beri İlhan, Türk edebiyatının kaptanıdır.
Şiir, roman, eleştiri, senaryo, gezi yazısı, öykü, söyleşi ve anı türlerinde Cumhuriyet Döneminde eserler kaleme almış, Mavi Akımı'nın öncülerinden, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Verimli ve üretken bir yazar olan Attila İlhan, (15 Haziran 1925 - 10 Ekim 2005) bir ekim günü aramızdan ayrılışının üzerinden tam 17 yıl geçti.
Öyküleri, romanları diğer türlerde verdiği eserlerin içinde okur onun en çok şiirlerini sevdi. Kaptan lakabının yayılmasında beş bölümden oluşan “Kaptan” şiiri de etkili oldu.
Eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
Gece yarısını yaşamaktan yorgunum
Ayazın avucunda unutmuştun ellerini
Önünden geçtiğim halde beni tanımadın
Ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
Şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
Bakır çalığı göklere katiyen tahammülüm yok
Hele Paris'in gökleri aklımı başımdan alıyor
Bana seni senden evvelki poitiers'li kızı hatırlatıyor
ŞİİRİ VE DİLİ
Atillâ İlhan, şiir anlayışını şöyle açıklar: " Şiirin kelimelerle değil, imgelerle yazıldığını bilen şairler için, kelime, diyalektik bir ilişkiler yumağıdır; bir kere, anlatacağı imgeyle ikincisi aynı imgeyi anlatmakla görevli öteki kelimelerle, üçüncüsü mısra içindeki özel şiir içindeki genel ses uyumuyla, dördüncüsü imgeler arası birlik ve karışıklıkların gelişme süreciyle bağlantılıdır. Çünkü (...) Kelimenin önemi, imgenin somutlaşmasında oynayacağı role göre değişir, bu rolü belirleyen ise kelimenin çağrışım yükü anlam boyutları ve imgeyle olan diyalektik bağlantısıdır."
Genç şairleri eleştirirken, heyecanın aklı bastırdığından şikâyet eder. "Şiir, heyecanla aklın dengesini içerir. Heyecan, duygusal düzeydeki izlenimleri yoğunlaştırırsa, akıl bilgi düzeyindeki verileri şiire katar" der.
Şiir anlayışında, sadece şairlerin değil, "sinemadan resme, romandan toplumsal bilimlere değin, şiir dışında bir sürü disiplinin katkısı" olduğunu belirtir
İlhan, imla kurallarını bütünüyle ya reddetmiş ya da kendine has bir imlâ tarzı geliştirir. Atillâ İlhan, büyük harf kullanmaz, ama özel isimleri ek almaları halinde (') ile ayırır). Dili canı istediği gibi kullanır. Artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle bir arada kullanmayı sever.
‘AN GELİR ATTİLA İLHAN ÖLÜR’
An Gelir, Attila İlhan'ın yazdığı önemli şiirlerin başında gelir. Attila İlhan, bu şiirinde, hayatı tüm yönleriyle okuyucuya aktarır. Kullandığı kelimeler yalındır. Kelimeler yalın olsa da Attila İlhan'ın kullandığı cümleler okuyucu düşündürme amacı taşır. Attila İlhan şiirini “an gelir Attila İlhan ölür” olarak bitirir.
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
hayaller yasaklanmış
son umut kırılmıştır
(…)
tahrip gücü yüksek
saatli bir bombadır patlar
an gelir
Attila ilhan ölür
AYSEL GİT BAŞIMDAN
Mavi akımının ve II. Yeni’nin özelliklerini kendi şiirlerinde barındıran Attila İlhan, Türk şiirinin önemli isimlerindendir. Onun zengin hayal dünyası ve kurduğu sağlam temelli şiirler Türk edebiyatında kendisinden sonraki kuşakları da etkileyecek ve edebiyatımızda sonsuz izler bırakmasını sağlayacaktır. İşte Atilla İlhan denildiğinde akla ilk gelen şiirlerden biri olan Aysel git başımdan şiirinin sözleri.
Atilla İlhan, Aysel Git Başımdan şiirinde sevdiğine sitemkardır. Bu sitemin içinde aşkını ilan etme vardır.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
Ayrılık Sevdaya Dahil şiiri önemli şiirlerindendir. Herkesin aklında kalan ezbere bildiği şiirleri arasında yer alır. Sevdanın ayrılıkla bitmediğini, o yüzden de ayrılığın da sevdaya dair olduğunu anlatır.
ÇOK YÖNLÜ YAZAR
Attila ilhan 1957'de Erzincan'da askerliğini yapar. İstanbul'a döndükten sonra sinema çalışmalarına ağırlık verir. On beşe yakın senaryoyu Ali Kaptanoğlu mahlasıyla yazar. Sinemada aradığını bulamaz ve 1960 yılından yeniden Paris'e gider.
Babasının ölmesi üzerine yeniden doğduğu İzmir’e döner. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürütür. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlanır.
16 YAŞINDA TUTUKLANDI
İzmir Atatürk Lisesi'nin birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kız arkadaşına yazdığı Nazım Hikmet şiirinden dolayı 16 yaşındayken tutuklanır ve okuldan uzaklaştırılır. Üç hafta gözaltında kalır ve iki ay hapiste yatar. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kalır.
Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazanır ve İstanbul Işık lisesine yazılır. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanında Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak alır. 1946'da mezun olur ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydolur. Başarılı geçen üniversite hayatı yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkânlarıyla yayımlanır.
İSTANBUL-İZMİR-PARİS ÜÇGENİ
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca tekrar Paris'e gitti. Fransa'daki bu dönem, Attilâ İlhan'ın Fransızcayı ve Marksizm’i öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul-İzmir-Paris üçgeninde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başlar. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar.
Attilâ İlhan, ilk kalp krizini 1985 yılında geçirir. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004'ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 10 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.
Yazar, şair İlhan, 2003 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştü. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliğini, 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’nü Tutuklunun Günlüğü ile, 1974 Yunus Nadi Roman Armağanı’nı Sırtlan Payı ile alır.
Attila İlhan; “Oyum İşçi Partisi'ne çünkü bu Mustafa Kemal'in tercihi" diyerek dikkatleri üzerine çekmişti.
Ayrılık Sevdaya Dahil şiirinin son kıtasında şöyle seslenir sevgiliye;
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız