22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Attila İlhan'ın mektupları hurdacıdan çıktı kitap oldu

“Yazmayı sureti Kat’iyede neşretmeyi unutma. Senin hikâyeci olarak memlekete kazandırılması şerefini kaybetmek istemiyorum. Şimdi yaz: Ferdiyetçi olarak, ahlakçı olarak, hiçbir şey olmayarak yaz; mesele yazmak itiyadı haline gelsin gerisi kolay”

Attila İlhan'ın mektupları hurdacıdan çıktı kitap oldu
A+ A-
Rozerin Doğan

Attilâ İlhan 1951-53 yılları arasında İstanbul, Paris ve sonra tekrar İstanbul’da yaşadı. Bu tarihlerde İzmir’de yaşayan kardeşi Cengiz İlhan’a yazdığı mektuplar bir hurdacı da bulundu. Kaynak Yayınları tarafından ‘Kardeşime Mektuplar’ adıyla kitaplaştırıldı.

Mektuplar bundan 5-6 yıl önce, bir antika dükkanı sahibi olan Deniz Tuğhan Arbak tarafından tesadüfen bulundu ve Kaynak Yayınları’na ulaştırıldı. Attilâ İlhan’ın ailesi, mektupların hurdacıya nasıl gittiği konusunda bilgi sahibi değil. Aile, Kaynak Yayınları’na, yayınladıktan sonra mektupların kendilerine verilmesi kaydıyla izin verdi. Mektupların her biri edebi metin değerine sahip. Anlatımı, dili, akıcılığı ile okuru meraklandıran, dönemin edebi ve toplamsal yaşamı konusunda okuyucuya ipucu veren mektuplar, bir yazarın kendini hayata ve edebiyata nasıl hazırlandığını da anlatıyor.

Attilâ İlhan, kendisi gibi edebiyatla yakından ilgili kardeşi Cengiz ilhan’la mektuplaşmalarında, bazen edebi tartışma yapar, bezen gönül işlerini anlatır, bazen de bohem yaşama olan düşkünlüğüne değinir... Ama o bohem yaşam içinde bile bir disiplinli çalışma vardır. İlhan, Fransa'da yaşadığı dönemde, Türk edebiyatındaki gelişmeleri yakından takip eder, dergilerle, gazetelerle, yayınevleri ile olan işlerini de kardeşiyle çözer.

YAZAR KARDEŞ CENGİZ İLHAN

Attilâ İlhan’ın ilk kitabı 1951 yılında, o 26 yaşındayken yayınlanır. Kitap dönemin en önemli ödüllerinden CHP Ödülü’nü kazanır. O yıllarda İlhan, Hukuk Fakültesi’nde öğrenci, ama aklı fikri edebiyatta. Sürekli okuyor, polemikler açıyor, siyasetle ilgileniyor. Gerçek gazetesinde de yazılar yazıyor.

Kardeşi Cengiz İlhan da Hukuk Fakültesi’nde okuyor. Bugün çok bilinmese de o da hikâyeler yazıyor. Genel kültür konularında, mesleki konularda makaleleri, Demokrat İzmir, Milliyet, Cumhuriyet, Radikal gibi gazetelerde yayımlanıyor. Hikâyeleri; Fikirler, Varlık, Pazar Postası, İzmir Barosu Dergisi’nde yer alıyor. Attilâ İlhan’ın tersine o hukukçu olmakta sebat ediyor. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra büyüdüğü İzmir Karşıyaka’ya yerleşip serbest avukatlık yapıyor. Mesleki olarak da öne çıkan bir isim. İzmir Barosu Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği Kuruluş çalışmalarına katılıyor. Türkiye Barolar Birliği kurucu yönetim kurulunda başkan yardımcılığı olmak üzere çeşitli görevlerinde bulunuyor.

MESELE YAZMAK

Attilâ İlhan kardeşi Cengiz’in edebiyatla uğraşması için mektuplarında teşvik ediyor; “Yazmayı sureti Kat’iyede neşretmeyi unutma. Senin hikâyeci olarak memlekete kazandırılması şerefini kaybetmek istemiyorum. Şimdi yaz: Ferdiyetçi olarak, ahlakçı olarak, hiçbir şey olmayarak yaz; mesele yazmak itiyadı haline gelsin gerisi kolay. ”

Mektuplarda ortak arkadaşları Cahit Gülbilmez’den “Mırc” olarak bahseder. Mırc da Paris’te yaşar ve Attila İlhan her alanda eşlik eder. Bu da iki kardeş arasında iletişim daha güçlenmesine vesile olur.

1949 yılı geldiğinde bu kez kardeşi Cengiz İlhan ile birlikte Paris’e gider. Cengiz İlhan, Attilâ İlhan’dan iki yaş küçüktür. İlişkileri de kardeş ilişkisinden çok, yakın arkadaş ilişkisidir. İkisi de hukukçu olma yolunda, ama ikisi de şiir, öykü yazıyor. İki kardeş farklı kentlerdeyse sık sık mektuplaşırlar. Attilâ İlhan yıllar boyunca kardeşine yazdığı mektuplara, “Kardeşim” diye başlar ve “Gözlerinden öperim” diye bitirir. Sıcak, samimi, dostane, haberlerle dolu aynı zamanda edebi mektuplardır bunlar.

KARDEŞTEN ÖTE BİR DOSTLUK VE KADER BİRLİĞİ

Bu kitap, edebiyatımıza hoş bir tesadüfle girdi. ‘Hayatımın Şiirini Yaşıyorum’ üst başlığıyla ‘Kardeşime Mektuplar’ adını vermiş yayınevi. Gerek yayınevinin notunda gerekse Enis Batur’un kısa önsö-zünde belirttiği gibi, sadece bir yaşam öyküsü değil, aynı zamanda Türk edebiyatının bir döneminin anlaşılması bakımından yararı olacak bir eser. Mektuplar, 50’li yılların başında yazılıyor. İlhan'ın o yılları, İstanbul-İzmir-Paris arasında geçer. İlk mektupları İlhan İstanbul’dan yazar. Mektuplarında, gönül maceralarını, lise öğrencilerine ders verdiğini, Şükran Kurdakul gibi kardeşiyle ortak İzmirli arkadaşlarıyla ilgili anlattıklarını da okuruz. Kitap sayesinde, yazarın dünyadaki gelişmeleri izlediğini de görüyoruz. Bir mektubunda; “Her şeye rağmen insan şartlanmış bir mahlûk” dedikten sonra şöyle devam ediyor; “Bu manada Marks harikulâde laflar etmiş. Netice itibariyle sınıflar bizi öyle bir tayın ediyorlar ki, sınıf karakterimizden sıyrılmağa kalktığımız zaman, netice itibarıyla, kökü havada tûba ağacı haline düşüveriyoruz. Sınıf şuurunun teessüs etmediği insanların ezeli hayhuyu ve hiçliğine en mükemmel misali bizim yüzlerce gencimiz teşkil eder. Bir sınıfi şuuruna vardığını zannedip bununla öğünmek var ki, bunun ne derece düşmanı olduğumuz bellidir.”

DOSTLUKLAR

AŞKLAR ŞİİRLER

Attilâ İlhan’ın, ilk gençlik yıllarından itibaren, hedeflerini belirlemede ne kadar kafa yorduğunu görüyoruz. Hedefi, iyi bir şair ve yazar olmanın yanı sıra, iyi bir aydın olarak da Türkiye’nin kültür ve siyaset yaşamında yer almaktır. Her şeyden önce, çok iyi bir okur. Kardeşi Cengiz de öyle. Okudukları kitapları tartışan, birbirlerine kitaplar yollayan, memleketin kültür ve sanatı yanı sıra toplumsal olaylarını da irdeleyen tartışmalar yürütürler.

İlhan kardeşi Cengiz İlhan’la kitabın girişinde bulunan, “Bir, Üç ve Beş”, “Kötü Aşk Şiiri’ gibi tamamlanmış şiirlerini paylaşır, “Sisler Bulvarı”, “Pia” gibi şiirlerin yazılış öykülerini de anlatır.

Paris’te yaşarken, Türk edebiyatını yakından takip etmekle kalmayıp, sürekli yeni çalışmalarını dergilere ve gazetelere yollayarak çalışmalarını sürdürür. Paris’teki günlerinde, şiirlerinde adları ya da lakaplarıyla andığı arkadaşlarıyla buluşup, Cengiz İlhan’a bunları anlatmaktan geri kalmaz. Buluşmalarda aşk da var. Sürdürülemeyen aşklar bir sorun olarak mektuplarında yer bulur. Dostlukların ve aşkların şiirlere nasıl yansıdığını da okuyoruz. Mektup, o dönemde önemli bir haberleşme aracı. Artık olmasa da edebi tür olarak okurun ilgisini çeker. Attilâ İlhan’ın mektuplarını okurken bu eksikliği bir kez daha hissedecek okur. Usta bir yazar olarak bu haberleşme aracını ne kadar maharetle kullandığını ve her mektubunu birer edebi eser haline getirdiğini görecek. Attilâ İlhan’ın yaşam öyküsünden önemli bir zaman dilimini onun kaleminden öğrenecek, bir şairin nasıl yetiştiğini, ne büyük emekler verdiğine de şahit olacak. Attilâ İlhan’ın her zaman nasıl bir disiplinle kendini yetiştirdiği ve sürekli ürettiğini görecek. Bütün bunlara ek, özellikle genç şair ve yazar adaylarının kitaptan önemli dersler çıkarmasını sağlayacak. ‘Kardeşime Mektuplar’ hızla keyifle okunan ve çok şey öğrenilen, yaşam dersleri çıkarılan bir kitap. Attilâ İlhan’ın dediği gibi;

‘GÖZLERİNDEN ÖPERİM

KARDEŞİM.’

Son Dakika Haberleri attila ilhan kaptan kaynak yayınları