Avrupa, ABD ile kaybediyor
Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyon sonrasında uygulanan yaptırımlar sadece ekonomi alanında olmadı. Avrupa’nın aldığı tutumun siyasal ve finansal sonuçlarını Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Doç. Dr. Atakan Hatipoğlu ve ekonomist Serhat Latifoğlu Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi
Rus sporculardan, sanatçılara, hatta hayatını kaybetmiş müzisyen ve yazarlara bile yaptırım uygulandı. Şüphesiz bu yaptırımlar kısa, orta ve uzun vadede başta Avrupa-Rusya ilişkileri olmak üzere bütün dünyayı etkileyecek. Enerjide Rusya’ya bağımlı olan Avrupa ülkeleri krizi daha da derinleştiren hamleler atıyor. Ancak Rusya’ya yönelik yaptırımlar hükûmetlerde çatlaklara da neden oluyor. Bakanların yanı sıra Avrupa’da iş çevreleri de alınan kararlara karşı çıkıyor. Bazı bankalar ise finansal yaptırımlar noktasında çekimser kalıyor.
Uzmanlar ABD baskısına boyun eğerek Rusya gibi önemli bir ortak ile ilişkileri bozmanın sosyal ve ekonomik sonuçlarını Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi.
'YAPTIRIMLAR ŞAŞKINLIĞIN SONUCU'
Avrupa’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlarda en çok tartışılan Rus kimliğine yapılan yaptırımlardı. Bu tutuma Avrupa’nın Orta Çağ zihniyeti denilebilir mi?
Avrupa ülkeleri, Rusya karşısındaki aczini Rus kültüründen çıkarmaya çalıştı. Bu Avrupa’nın kendisini rahatlatmaya çalışması türünden bir davranış olsa da, altında derin kültürel köklerin yattığını söylemek mümkündür. Modern Batı uygarlığı, kapitalizmin doğuşu ve sanayileşme sayesinde dünyanın geri kalan kısımları karşısında elde ettiği üstünlüğü ırk ve kültür gibi etmenlerce açıklamaya çalışmıştı. Bu bakış açısı, Avrupalının kendisini dünyanın geri kalanından ayırmak için kendisine yapısal-varoluşsal avantajlar atfetmesi demekti. Sonraları kapitalizmin emperyalizme dönüşmesi sürecinde bu “Avrupalıya özgü” doğuştan gelen üstünlükler, geri halklara medeniyet götürme yükümlülüğü gibi garabet anlayışlara zemin oluşturdu. Özetle, bu olayda Orta Çağ’a ait bir zihniyetten ziyade, fazlasıyla modern bir zihniyetle karşı karşıyayız. Rus kültürüne ve kimliğine karşı bahsettiğiniz gözü dönmüş saldırganlık, Avrupa’nın kendisine ilişkin tarihsel ve toplumsal şartlardan münezzeh, bilim dışı bir üstünlük iddiası atfetmesinin sarsılmaz zannettikleri üstünlük iddiasının darbe alması karşısındaki şaşkınlıklarının sonucudur.
‘YAPTIRIMLARIN RUSYA’YI ÇÖKERTME OLASILIĞI YOK’
Sanattan spora, ekonomiden siyasete birçok alandaki yaptırımlar Avrupa ile Rusya’nın uzun vadede siyasi ilişkilerinde nasıl bir etki yaratacak?
ABD öncülüğünde Batı sisteminin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum. Bunun nedeni sadece Rusya’nın Batılı ülkelerle ciddi ekonomik bağlantılarının olması değil, aynı zamanda sonuç alma ve Rusya’yı çökertme şansının olmamasıdır. Rusya bütün yumurtalarını Avrupa sepetine koymuş ve bu nedenle yaptırımlar karşısında tecrit edilerek büyük bir ders alması sağlanabilecek bir ülke değil. Aksine, uzun zamandır Çin ile birlikte tek kutuplu dünyaya karşı seçenek oluşturmaktaydı. Kısa vadede bazı ekonomik zararlar görse de, orta vadede yaptırımların seçeneklerini inşa edebilecek durumdadır. Bu aşamaya gelindiğinde Avrupalı devletler arasında Rusya’ya karşı tutumlarda görülen çatlakların derinleşmesi beklenmelidir.
'AVRUPA AYDINI ‘İLERİ ASYA, GERİ AVRUPA’ GERÇEĞİNİ ANLAYAMADI'
Orkestra şeflerini kovmak, Dostoyevski’ye ve Çaykovski’ye bile yaptırım uygulayan Avrupa’nın içerisinden hala büyük bir tepkinin gelmemesini neye bağlıyorsunuz? Avrupa aydını tamamen bu sisteme teslim mi oldu?
Avrupalı aydın, Avrupamerkezcilikten muzdariptir. En “ilerici” veya “radikal” düşünürleri bile yüzyılın başında Lenin tarafından formüle edilmiş olan “ileri Asya geri Avrupa” gerçeğini anlayabilecek durumda değildirler. Bu nedenle Batı Marksizm’i akımına mensup entelektüeller, arkada kalan dönem boyunca emperyalizm-ezilen dünya çelişkisini kavrayamadılar ve analizlerini batılı devletlerin artan sosyal kontrol kapasitelerinin eleştirisine, işçi sınıfı dışında yeni devrimci özneler aramaya vb. yönlendirdiler. Bu hengâme içinde dünya ölçeğindeki çelişmeyi doğru okuyabilen tek tük aydın varsa da, batılı medya tekellerinin ambargolarını aşarak seslerini duyurmaları imkânsızdır.
'AVRUPA AYDINI GERİ KALDIĞINI ANLAMALI'
Yaptırımlar Avrupa içerisinde siyasi bir tartışma başlatıp bu tavra bir tepki doğuracak mı? Yeniden insan hakları, düşünce özgürlüğü gibi konular Avrupa’da tartışılacak mı?
Yukarıda çizdiğim çerçeveden hareketle Avrupa içerisinde etkili bir siyasi tartışma ve karşı-tepki beklemiyorum. Belki Rusya’ya karşı yaptırımların işe yaramaması ve devlet aklının devreye girerek ilişkilerin yeniden düzeltilmesi süreci başlarsa, bazı aydınlar verilen tepkilerin aşırılığını konuşmaya başlayacaklardır. Ancak Batı sistemi, kendi coğrafyasının düşünce hayatında ve ideolojik yeniden-üretim mekanizmalarında çok iyi örgütlüdür ve Rusya’ya karşı abartılmış tepkilere yönelik gündelik siyasi özeleştirilerin ötesinde bir tepkinin örgütlenmesine izin vermeyecektir. Batılı aydınların özeleştirilerinin Avrupa kültüründe dönüştürücü etki kazanması için, her şeyden önce Asya karşısında “geri kalmış” olduklarını kabul edecekleri anın gelmesi gerekir. Oraya yaklaşıyoruz.
'BÜYÜK DEĞERLER YENİ SAHİPLERİNİ BULMAK ZORUNDADIR'
Siyasi anlamda Asya’nın dünyada yeni bir insan, sistem, kültür yaratma girişimi bu süreçte kendisini hızlandıracak mı?
Bu kaçınılmaz bir olaydır. Avrupa, Rusya’nın insanlığa yaptığı katkılarla savaşmaya başlayarak, artık o medeniyet yükünü yani Tolstoyları, Dostoyevskileri, Çaykovskileri taşıyamadığını da ilan etmiş oluyor. İnsanlığı inşa eden o büyük değerler, salt Rusya’ya ait olamayacak kadar evrensel hale geldiklerine göre, yeni sahiplerini bulmak zorundadırlar.
‘AVRUPA’NIN YAPTIRIMLARI YENİ İMKANLAR DOĞURACAK’
Avrupa’nın uyguladığı yaptırımların ekonomik ve finansal sonuçlarını ele alan ekonomist Serhat Latifoğlu, Avrupa’daki şirketlerin bu yaptırımlara karşı isteksiz olduğunu ve Avrupa’nın başta enerji olmak üzere Rusya’ya bağımlılığının bitirilemeyeceğini söyledi. Rusya’nın öncesinde büyük pazara sahip Asya ülkeleriyle anlaşmalar yapmasını yaptırımlara hazırlık aşaması olarak değerlendiren Latifoğlu, yaptırımlar konusunda Rusya’nın Avrupa’dan daha hazırlıklı olduğunu vurguladı.
AVRUPA EKONOMİSİ DARALACAK
Avrupa’nın yaptırımları başta enerji ve emtia fiyatlarını arttırdı. Avrupa yaptırımlar sonucunda kendine ne kadar zarar vermiş oldu?
Avrupa’nın uyguladığı bu yaptırımlardan iki temel unsur etkili olacak, birincisi yüksek enflasyon, ikincisi ise ekonomik daralma. Bunun sebebi, enerji fiyatlarının ve maliyetlerinin özellikle Tüketici Fiyat Endeksi’ne (TÜFE) ve enflasyona etkisinin çok yüksek olması. Dolayısıyla Avrupa çok ciddi bir enflasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Zaten Avrupa’da geçen senenin başından itibaren fiyatlar giderek yükseliyordu. Bunun enflasyona yansıması etkili olmuştu. 2022 yılında ise 2021 yılına göre enflasyonun daha yüksek olması bekleniyor.
İkinci faktörü de açarsak, büyüme konusunda geçen yıl uzun süreden beri Avrupa ekonomisi ikinci yarıda toparlanmıştı. Ancak Avrupa bu yıldan itibaren krizin ne kadar süreceğine bağlı olarak ilk üç ay hatta 6 ay belki de tüm yılı kaybedecek. Dolayısıyla bir daralma, büyüme değil küçülme bile görebiliriz, ticaretin olumsuz etkisinden dolayı. Avrupa’nın son yıllarda aşağı yukarı 80 ila 100 milyar dolar arası Rusya’ya ihracatı var. Burada 25 milyar dolar ihracat ile başı Almanya çekiyor. Fransa, İtalya gibi diğer Avrupa ülkeleri de önemli miktarda ihracat yapıyor. Bu ihracatlarda önemli bir kesinti olacak. Her kalemde yaptırım yok ama hacmin en az yüzde 50’sinin düştüğünü tahmin edebiliriz. Bu da Avrupa ekonomisinde büyük bir daralma yaratacak.
'SWIFT SİSTEMİNİN ALTERNATİFİ VAR'
Rusya’nın yaptırımlar karşısında alternatifleri var mı?
Avrupa’nın yaptığı yaptırımları ikiye ayırabiliriz, birincisi finansal yaptırımlar var, evet bunun bir alternatifi var. Biliyorsunuz Rusya 2014’teki Kırım krizinden sonra SPSF sistemini geliştirmişti. Bu sistemi devreye aldı şimdi. Zaten 2018’den beri SPSF ile Çin’in sistemi olan CIPS arasında bir ortak çalışma vardı. Bu da yakın zamanda devreye sokulacak. Dolayısıyla SWIFT sisteminin alternatifini fiili olarak tam randımanlı şekilde faaliyete geçirecek. Ödeme sistemleriyle ilgili de bir çare bulundu. Rusya’da yüzde 75 civarında Master ve Visa kart kullanılıyor. Pazarın yaklaşık yüzde 25’ine de sahip olan kendi milli kartları olan Mir var. Mir yeni bir alan açtı, açtığı alanla birlikte Master ve Visa’nın yerini alacak. Bunun dışında hem özel şirketlerin hem de kamu özel iştiraklerin farklı ödeme sistemleri var. Dolayısıyla çok kısa sürede olmasa da birkaç ay içerisinde bu sistemler devreye girecek.
Ekonomik yaptırımlara gelince, burada her alanda yaptırım yok, Avrupa Birliği, Atlantik cephesinde bulunan (ABD hariç) diğer ülkelere göre daha ağır yaptırım kalemleri uyguluyor. Şimdi burada belli kalemlerde, örneğin enerjide bir alternatif yaratma şansı yok. Avrupa yüzde 60 oranda enerjide Rusya’ya bağımlı. O yüzden Rusya’nın enerji ihracatı devam ediyor. Rusya ayrıca Çin ve Pakistan ile enerji anlaşmaları imzaladı. Yani Avrupa’dan bir gaz ithalatında azalma olsa bile Pakistan ve Çin ile bunu telafi edebilir. Fakat Avrupa’nın enerji anlamında bir ithalat alternatifi yok.
‘RUSYA YAPTIRIM KONUSUNDA AVRUPA’DAN DAHA HAZIRLIKLIYDI’
Rusya’nın, Avrupa’dan daha hazırlıklı olduğunu söylüyorsunuz.
Evet, Rusya Avrupa’dan çok daha hazırlıklıydı. Çünkü 2014’ten beri Rusya yaptırımlarla karşı karşıya. Rusya 2014’ten beri çok sayıda finansal saldırı altındaydı. Ekonomik anlamda da keyfi uygulamalarla karılaştı Rusya. SPSF ve diğer alternatif sistemler geliştirmesi, yaptırımların arka arkaya açıklanmasından sonra, doları ikame eden adımlar geldi. İhracat alanında başta Pakistan ve Çin gibi büyük ülkelerle anlaşmalar yapıldı ve Rusya’ya destek açıklamaları geldi. Arka arkaya atılan bu adımlar Rusya’nın hazırlıklı olduğunu gösteriyor. Elbette ki kısa vadede olumsuz etkileri oldu ancak orta ve uzun vadede zaten Rusya hazırlıklı.
Şunun da altını çizmek isterim. Yabancıların çekilmesinden sonra, Rusya bu yabancı şirketlerin Rus ortaklık paylarını hemen bir hafta içerisinde millileştirdi. Yani bu kararlar bize Rusya’nın ne kadar hazırlıklı ve planlı davrandığını gösteriyor. Avrupa’ya bakarsak ise çok daha hazırlıksız. Enerji bağımlısı olmasına rağmen bu yaptırımları yapması, en önemli ticaret ortaklarından biri olan Rusya’yı bu şekilde kaybetmesi ve alternatif oluşturamaması, hatta işin politik kültürel bir yaptırım boyutuna gitmesi de ne kadar aciz olduklarını göstermiş oldu. Yani biliyorsunuz çok sayıda Rus iş adamının mal varlıklarına el koyuldu, bu hukuki altyapısı olmayan, uluslararası hukuka uymayan kararların uygulanması, Avrupa’nın ne kadar hazırlıksız olduğunu da göstermiştir.
‘AVRUPA’NIN RUSYA’YA BAĞIMLILIĞI ORTA VADEDE DE AZALMAZ’
Uzun vadede ekonomik olarak Avrupa ve Rusya’nın ilişkisi nasıl değişecek?
Ben uzun vadede çok büyük bir değişim olacağını düşünmüyorum. Avrupa yaptırım kararlarını ABD’nin baskısıyla aldı. İlk başlarda Avrupa buna biraz ayak sürdü. Örneğin SWIFT’e ilk başta itiraz etti. Enerji bağımlılığından dolayı yaptırımları uygulamaya biraz direndi. Zaten AB dış ticaret ve finansal anlamda zarar göreceği için bu yaptırımlar çok uzun vadeli olmayacaktır. Evet 2014 öncesi kadar yoğun bir iş olamayabilir ama birkaç sene sonra normal hale gelecektir. Tabi Avrupa bu süreçte alternatif enerji kaynaklarına yönelecek ve yatırım yapacaktır, nükleer enerji gibi. Fakat Avrupa’nın enerji anlamında Rusya’ya bağımlılığı kısa ya da orta vadede değişmeyecektir.
'AVRUPALI ŞİRKETLERDE İSTEKSİZLİK VAR'
Avrupa için Rusya büyük bir pazar. Yaptırımlar yanlıca Avrupa ülkelerinin ithalatını değil ihracatı da etkileyecek. Ne çapta bir ihracat sıkıntısı doğacak Avrupa için?
Avrupa’nın ihracatı 80 ila 100 milyar dolar arasında. Tabi burada en az yüzde 50’sinin düşeceğini varsayarsak, büyümeyi negatif yönde etkileyecektir. Bu Avrupa için büyük bir sıkıntı. Çünkü kısa vadede başka pazarlara yönelmesi mümkün değil.
Bazı Avrupalı iş adamları ve bakanlar yaptırımlar konusunda Avrupa’nın kararlarını eleştirmişti.
Avrupa’nın yaptırımlardan geri dönme şansı nedir?
Avrupa’nın geri dönme şansı var, zaten iş adamları şirketler, bakanlar doğrudan ya da dolaylı olarak buna karşı geliyor. Örneğin bir Alman bankası Rusya’dan çekilmeyeceğini açıklamıştı, fakat ardından gelen baskı üzerine işlerimizi bitirene kadar faaliyetlerimizi sürdüreceğiz açıklamasını yapmıştı. Yani bir isteksizlik var. Ve burada ambargonun dolaylı olarak yer yer delindiğini görüyoruz hem finans hem de ticaret alanında. İlerleyen dönemde de bunun artacağını göreceğiz.
'TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE ÇOK BÜYÜK FIRSATLAR VAR'
Avrupa’nın yaptırımları sonucunda Türkiye’nin önünde ne gibi fırsatlar var?
Türkiye’nin önünde kısa, orta ve uzun vadede çok büyük fırsatlar var. Kısa vadede en az 10 milyon civarında turistin gelme ihtimali var. Devlet bununla ilgili çalışmalar yaparsa bu turistlerin Türkiye’ye getirilmesi mümkün. Çünkü çok sayıda ülke hava sahasını kapattığı için, oldukça fazla turist Türkiye’ye yönelecektir. Hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) de bu fırsattan yararlanabilir. Finans konusunda aynı şekilde imkanlar açılabilir, hükümet bu konuda daha açık yani daha teşvik edici bir politika izleyebilir. Kulağımıza geliyor, bazı finanslar portföyler Türkiye’ye gelmek istiyor. Bu daha kurumsal hale getirebilir. Rus bankaları Türkiye’ye yönlendirilebilir. Ayrıca ticaret anlamında büyük avantaj var. Biz Rusya’ya dış ticaret açığı veriyoruz. Bu dış açığın kapatılması için daha emin adımlar atılabilir. Zaten Ticaret Bakanlığı 2019 yılında konuyla ilgili bir rapor yayınlamıştı. Hem sanayi hem de tarım ürünlerinde çok büyük bir ihracat potansiyeli söz konusu. Sanayide 24,5 milyar dolar, tarımda da 6 milyar dolarlık ihracatı kaldırabilecek bir kapasiteye sahip. Ayrıca sadece ithalat ihracatta değil, karşılıklı yatırımlarda da hükümet adım atabilir.