26 Ekim 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa Birliği'nden kısıtlı yaptırım geldi

Avrupa Birliği’nin çok tartışmalı geçen toplantısında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hidrokarbon gazı araması ile ilgili zayıf, kısıtlı yaptırımlar çıktı, daha doğrusu konu Mart ayına kadar ertelendi.

Avrupa Birliği'nden kısıtlı yaptırım geldi
A+ A-
Berna BRIDGE / İNGİLTERE

Sert adımlar, yaptırımlar Mart ayına kadar ertelendi. Ekonomimiz hedeflenmedi. Yine Reuters’in haberine göre bu sonuçtan Yunanistan hiç memnun değil. Toplantıda Almanya, İtalya, İspanya diplomasiden ve Türkiye’den yana bir tavır aldı. Türkiye’nin Suriye ve Libya’daki rolüne öfkeli olan Fransa ise ekonomimize yaptırım istemesine karşın destek bulamadı.

Reuters haberinde Türkiye’nin de görüşlerine yer vererek, ülkemizin kendi karasularında ve KKTC karasularında hidrokarbon gazı aradığını belirtti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptırımların bizim karasularımızda hidrokarbon gazı aramamızı engellemeyeceğini belirttiğini ekledi.

Ayrıca, aynı haber ayrıntıya girerek 2011’de Güney Kıbrıs’ın ABD’li bir şirketle anlaşarak gaz aramaya başladığını, Türkiye’nin buna itiraz ettiğini ama güney Kıbrıs’ın aramaya devam ettiğini açıkladı. Geçtiğimiz Ağustos ayında Türkiye’nin o bölgede aramaya başlamasıyla da ilişkilerin çok gerildiğini yazdı.

Dün yapılan Avrupa Birliği toplantısında Mart ayına kadar Türkiye’yle ilgili konunun Avrupa Birliği en üst diplomatı Josep Borrell’e verildiği, Borrell’in Türkiye ile Avrupa Birliği arasında siyasi, ticari ve ekonomik ilişkisiyle ilgili önerilerde bulunan bir rapor hazırlaması gerektiği açıklandı. Üst düzey bir diplomat bu rapor Türkiye’nin tutumuna göre daha ağır yaptırımlar önerisi olabileceği kadar daha yakın ticari bir ilişkiye de yol açabilir dedi.

Bu haber çok taze olduğu için tüm yabancı gazeteler kararın sonucunu daha yorumlayamadı ancak geçtiğimiz günlerde de bu toplantıdan çıkacak yaptırımlar tüm gazetelerde yorum konusuydu. Örneğin, 9 Aralık günü The Guardian gazetesi yaptırımların geri tepeceğini, bunun bir Yunan-Türk anlaşmazlığı olduğunu açıkladı. İbrahim Kalın’ın sözlerini aktaran gazete, Avrupa Birliğinin kendisini bir iki ülkenin gündem ve isteğine indirgememesi gerektiğini yazdı. Burada Kalın Yunanistan ve Fransa’ya işaret ediyor dedi.

Fransa ve Yunanistan’ın ekonomik yaptırım istediğini, Almanya’nın arabuluculuk yapmaya çalıştığını, Fransa'nın Türkiye'nin Libya’daki varlığından rahatsız olduğunu ve saldırganca davrandığını ekledi. Gazete ayrıca, Biden’ın bu anlaşmazlığı ilk sıralara koymayacağını yazdı. Türkiye’nin eski büyükelçilerinden James Jeffrey’nin sözlerine de yer veren The Guardian Jeffrey’nin ileriye doğru bir yöne işaret etmenin çok zor olduğunu söylediğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldığını yazdı.

Reuters bu günkü haberinde ABD’nin Avrupa Birliğinin tersine S400’lerle ilgili yaptırımın şekillendiği ve bugün karara bağlanacağını da ekledi. Oysa buradaki çifte standart, Yunanistan’in da S300’lere sahip olduğu ve daha yeni yenilenerek S400 seviyesine getirildiği, burada Türkiye’ye gelen S400lerin bir bahane olduğu, asıl konunun Türkiye’yi sıkıştırmak, zayıflatmaya çalışmak olduğu göz önünde tutulmalı.

The Telegraph gazetesi ise dün verdiği haberde Avrupa Birliği’nin yaptırımlarına değinirken Türkiye’nin sığınmacılarını da anımsatarak Türkiye’ye bu konuda daha fazla yardım yapılması gerektiğini anımsattı. Mart’a kadar ertelenen konu ülkemizin daha uzun zaman bu konuyla mücadele edeceğine işaret ediyor.

Bu çok büyük bir konu, konuyu izlerken görülüyor ki Doğu Akdeniz’de, Türkiye karasularından bulunan hidrokarbon belki Türkiye’nin gelecek 500 küsur yıllık gaz gereksinmesini karşılayacak. Yani, bütün konu bu önemli ekonomik kazanımın çevresinde dönüyor ve ülkemizin yaşadığı haksız, hukuksuz tüm saldırıların, çifte standartların altında yatan da ekonomik faydaların paylaşılması, Batı’nın gözü burada.

Ülkemizin sınırlarının %70’inin deniz olduğu düşünülürse ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de hiçbir sınırı olmadığı görülünce ülkemizin neden yıllardır bu konuda baskı atında olduğu görülüyor. Bu baskı sürecek, hemen bitmeyecek ve direnmek, hakkımızı korumak ancak bir mücadele ile başarılacak. Bu konuda hem dışta, hem içte yapmamız gerekenler var.

Dışta, diplomasimiz hayli zayıf gidiyor, kendimizi, tezlerimizi anlatamıyoruz. Oysa Batı diplomasiyi akademik çalışmalar, üniversitedeki araştırmalar, yayınlar, sanat ile çok yönlü destekliyor ve ülkemize karşı bu yollarla bir kara propaganda yürütüyor. Ayrıca işadamları desteğiyle ABD’de Yunan, Yahudi, Ermeni lobileri yoğun çalışıyor, hükümetlere baskı kuruyor. O zaman bizlerin de aynı tutumla çalışması, akademisyenlerin doktora tezleri, araştırmalarını Türklere yapılan Ermeni, Yunan vb zulümlerine, yıllardır ülkemizin yaşadığı haksızlıkları konu etmeleri, bu araştırmaları tez, makale olarak yayınlamaları gerekiyor.

Yurt dışında yaşayan işadamlarının nakit ayırarak Türk lobilerini güçlendirmeleri, film yönetmenlerimizin filmlerine yurdumuzu tanıtan ve bizleri, yıllardır yaşananları bizim açımızdan anlatan şekilde konu etmeleri iyi olmaz mı? Gece yarısı Expresi ve benzer filmler bizleri korkunç insanlar olarak betimlerken Russell Crowe’ın Water Diviner filmi (Son Umut) ülkemizi güzel anlatan ender filmlerden biridir. Bunları artıramaz mıyız?

İçeride ise siyaset üstü bir birlik beraberlikle aşılır bu zor dönem. Belki de Kurtuluş Savaşından bu yana çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız en büyük miras bu, dedelerimiz bizim için yaptıysa, biz neden yapmayalım?

Son Dakika Haberleri