Avrupa’da çok kutupluluğa karşı direnç kırılacaktır!
Rusya’ya yaptırımlar Avrupa’yı vurdu. Batılı liderlerin de açıkça itiraf etmeye başladıkları gibi Atlantik hegemonyacılığı ve Batı’yı çok kutuplu dünyaya karşı kışkırtma planı çöküyor. Batı'da NATO karşıtlığı ve itifakın varlık nedeni üzerine tartışmalar da genişliyor.
Atlantik hegemonyacılığına karşı yükselen çok kutuplu dünyaya Avrupa üzerinden sınır çekme girişimi iflas etmektedir. Rusya’nın NATO aracılığıyla ülkenin kuşatılmasını önlemeye yönelik başlattığı Ukrayna harekatı, Batı’da çok yönlü bir kışkırtma yaratılması için bahane yapıldı. Biden yönetimindeki Atlantik hegemonyacılığı aklınca çok kutuplu gelişmeyi önlemek için Avrupa’yı topyekûn baskı altına aldı. Rusya’ya karşı yaptırım üstüne yaptırım kararlaştırıldı. Ancak, olguların gösterdiği gibi kışkırtmaların hepsi boşa çıkmaktadır. Bütün Avrupa’da Rusya ile görüşme istekleri ve yaptırımlara son verilmesi sesleri yükselmektedir. Ayrıca zaten varolan NATO karşıtlığı ve itifakın varlık nedeni üzerine tartışmalar da genişliyor.
ALMANYA'DAKİ İTTİFAK
Alman Devlet Kanalı ARD’nin merkez stüdyosundan Uli Hauck şunu yazdı: “Saksonya Başbakanı Michale Kretschmer, Rusya ile ilgili açıklamalarıyla yine dikkatleri üzerine çekti. Birlik (Hristiyan Demokratik Birlik Partisi) buna karşı çıkıyor ama görünüşe göre tavrı kabul ediliyor. Ama neden?” Hauck’a göre Kretschmer, Ukrayna sorununu dondurmak taraftarı. Yorum şöyle sürüyor: “Kretschmer’in tutumu onaylanıyor. 2017'de federal seçim bölgesini kaybettiği AfD lideri Tino Chrupalla'dan da onay aldı. Ve Sol Parti Milletvekili Sahra Wagenknecht'ten destek alıyor. Böylece CDU Federal Başkan Yardımcısı Kretschmer, Rusya sorununda AfD ve solun bir kısmı ile aynı çizgide. Ve Kretschmer, Chrupalla ve Wagenknecht'i birleştiren başka bir şey var-hepsinin bir Doğu Alman biyografisi var.” Burada AfD’nin Federal Meclis’te nasıl görüldüğünü anlamak için Başbakan Olaf Scholz’un değerlendirmesi önemlidir. Scholz, “AfD bir Rusya Partisidir” dedi.
Ayrıca Sol Parti’de devrimci kanadı temsil eden Sahra Wagenknecht’in seçimlerde “NATO'dan çıkılmalıdır” propagandası, Federal Meclis’te Sol Parti tarafından dillendirilmektedir.
DOĞU ALMANLARA GÖRE RUSYA DÜŞMAN DEĞİL
Ukrayna harekatı üzerine Almanya ve bütün Avrupa’da anti-Rus kampanya başlatıldı. Rus vatandaşlara, kültürüne karşı akıl almaz bir karalama yapıldı. Ancak medya bombardımanı kanıksandıkça farklı bir iklim ortaya çıkmaya başladı. Kamuoyu araştırmaları farklı sonuçlar da gösteriyor: Doğu Almanların yüzde 60'ı, Ukrayna sorununda Berlin'in Moskova'yı kışkırtmaması gerektiğine inanıyor. İngiliz dergisi The Spectator ve Almanya uzmanı Ruslar bu konuyu tartışıyor.
Tarihçi Katja Hoyer, İngiliz dergisi The Spectator için yazdığı bir makalede şunu yazdı: “Haziran ayında yapılan bir ankete göre, Batı Almanların sadece yarısının Berlin'in 'Rusya'ya karşı sert' olması gerektiğini düşünüyor. Ankete katılanların sadece üçte biri bu görüşü Doğu Almanlar arasında paylaştı. Doğu Almanların yüzde 58'i, Berlin'in 'Rusya'yı Ukrayna ile olan ihtilafta kışkırtmamasını' istiyor. (Batı Almanlar arasında yüzde 40'ı bu görüşü paylaşıyor.) Almanya'nın 80 milyonluk nüfusunun 16 milyonunu Doğu Almanlar ve Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımların etkilerini ilk onlar hissedecekler.” (Druzhba, Nord Stream 1 ve Nord Stream 2 boru hatları Doğu Almanya'ya gidiyor ve binlerce işyerine gaz tedariği sağlıyor.) Rusya Bilimler Akademisi’nin Avrupa Araştırmaları Enstitüsü ve Alman Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Alexander Kamkin, yeni federal eyaletlerin özellikle Rusya ile işbirliğine bağımlı olduğunu vurguluyor.
"Doğu Almanya'daki şirketler -Saksonya, Brandenburg, Mecklenburg- Alman-Rus işbirliğine daha bağlı. Nord Stream 1, tüm endüstriyel yerleşim kümelerine iş getirdi. Saksonya'daki Siemens fabrikaları Rusya'ya ekipman teslim etti. Bu nedenle bölünmüş toplumun etkisi Doğu Almanya'da daha güçlü bir şekilde hissediliyor" diyor Kamkin.
Kamkin, egemen siyasi sınıf ve kitle iletişim araçları tarafından yayılan mevcut Rus karşıtı histerinin Federal Cumhuriyet'teki ve özellikle Doğu Almanya'daki birçok insan tarafından anlaşılmadığına inanıyor. 1949'dan 1990'a kadar SSCB ile doğal müttefik olduklarını hatırlatan uzmana göre, "Bütün bu yıllarda, yoğun bir kültürel eğitim alışverişi gerçekleşti. Eski Şansölye Angela Merkel bile gençliğinde, Doğu Alman Komsomol'u olan Hür Alman Gençliği (FDJ) aracılığıyla çeşitli stajlar için Sovyetler Birliği'ndeydi."
20 yıldır Almanya'da çalışan Rus gazeteci, analist ve yazar Vitaly Volkov da ekonominin ülkedeki kamuoyunu etkileyen önemli bir faktör olduğuna inanıyor. Volkov, “Yeni federal eyaletler, eski federal eyaletlerden çok daha yoksul ve daha savunmasız. Kışın, Vestfalya ve Bavyera'dakinden daha soğuk. İnsanların zaten daha yüksek elektrik ve gaz faturaları var. Bu, insanların ruh halini büyük ölçüde etkiliyor.” diyor.
İTALYA’DA DRAGHİ'NİN DÜŞÜŞ NEDENLERİ
Koalisyon ortağı 5 Yıldız Hareketi (M5S) Ukraynaya silah desteğini onaylamadı. Güvenoyu oylamasında el kaldırmadı. İtalyan Başbakanı Mario Draghi’nin istifası Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi.
FAZ Başyazarı Reinhard Müller ve Avrupa basınındaki diğer yorumlarda Draghi’nin istifasının sorumlusu Putin olarak gösteriliyor. Yorumlara göre, Putin’in NATO’nun yayılmasına karşı harekatı amacına ulaşmaktadır. Batı’nın aralıksız olarak Ukrayna’ya ağır silahlar sevkiyatı ve “son Ukraynalıya kadar savaşa devam” kışkırtmaları İtalya’da da geri tepmiştir. Draghi’nin yerine geleceğine kesin gözüyle bakılan Merkez Sağın bileşenlerinin adayı Giorgia Meloni’nin sloganları arasında özellikle şunların bulunması saflaşmayı aydınlatıyor: “Aileye evet, LGBTİ+ lobisine hayır”, “Halklara bağımsızlığa evet, Brüksel bürokratlarına bağımlılığa hayır!”
ALMANYA’DA AYAKLANMA TEHLİKESİ
Müller’in başyazısında yer alan şu yorum ilginç: “Annalena Baerbock’ın halk ayaklanması ve Robert Habeck’in batış, çöküş diye duvarlara boyadıkları resimler; Rus gazının bütünüyle kesileceği varsayımına dayanıyor.” Bu açıklamaların amacı Batı’daki olumsuz gelişmelerden Rusya’yı sorumlu tutmak. Oysa ana sebep öteden beri Rusya’ya karşı yaptırımlar. Batı’nın Atlantik köprüsünce yönetilen medya organlarının eleştirilerinden de anlaşıldığı gibi, Putin’in NATO’nun yayılmasına karşı Ukrayna’ya müdahalesi çok kutuplu dünya bileşenleri çıkarınadır.
ALMANYA’NIN DEVLET GELENEĞİ UYANIYOR
Almanya’nın devlet geleneği ve öteden beri savunageldiği tutum şudur: Avrupa’nın güvenliğini aynı coğrafyada bulunan Rusya ile birlikte ele almak ve ekonomik olarak ortak olmak. Bunun en belirgin uygulayıcısı bir önceki Başbakan olan Angela Merkel'dir. Avrupa genelinde ve özellikle Fransa’da, Macaristanda, Sırbistan vb. ülkelerde Rusya karşıtlığının hızla eridiğini ve NATO’ya ve yaptırımlara karşı tepkileri güçleniyor.
Özellikle Almanya’nın tecrübeli politikacıları 16 yıl aralıksız Başbakanlık yapan Angela Merkel, Irak’ın işgali sırasında iki dönem Başbakanlık yapan ve İşgale karşı tavır gösteren Gerhard Schröder ve şu andaki Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier bütün saldırılara rağmen Rusya düşmanlığına evet demedikleri gibi, Atlantik’ten bağımsız politikaya sahip olmayı her fırsatta dillendirmektedirler. Rusya’ya yaptırımlar Avrupa’yı vurmuştur. Tersi açıdan da çok belirgin olan şudur: Yaptırımlar Rusya’nın güçlenmesine yaramış ve Batı’nın yaptırım uyguladığı ve ihracat yasağı koyduğu alanlarda kendi üretimini geliştirmiştir. Batılı liderlerin de açıkça itiraf etmeye başladıkları gibi Atlantik hegemonyacılığı ve Batı’yı çok kutuplu dünyaya karşı kışkırtma planı çökmektedir.