25 Ekim 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa’da tehlike çanları: Su sorunu tahmin edilenden daha ciddi boyutta

Dünyadaki mevcut tatlı su kaynaklarının eşit oranda dağılım göstermemesi ve küresel iklim değişikliği nedeniyle artan kuraklık riski, su kıtlığı endişelerini Avrupa’da da artırıyor. Avrupa, tatlı su kullanımının yaklaşık yüzde 80’ini nehirlerden ve yeraltı sularından karşılıyor.

Avrupa’da tehlike çanları: Su sorunu tahmin edilenden daha ciddi boyutta
A+ A-
ÇİĞDEM ERÇİN

Son 50 yılda Avrupa’da nüfusun artması nedeniyle kişi başına düşen su miktarı yüzde 24 oranında azaldı. Avrupa Çevre Ajansı’nın (AÇA) raporunda, Avrupa’nın yüzde 30’unun su stresinden etkilendiği yani su talebinin arzdan daha fazla olduğu belirtildi.

Geçtiğimiz günlerde İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleşen G20 Zirvesi’nde öne çıkan en önemli konulardan biri, küresel iklim değişikliği oldu. G20 Zirvesi’nin sonuç bildirgesine göre, Paris Sözleşmesi’nde kararlaştırılan “küresel ısınmanın sanayileşme öncesi döneme kıyasla 1,5 derecenin altına düşürülmesi” hedefler arasına alındı. Küresel ısınmanın beraberinde getirdiği, yaşamı olumsuz etkileyen en büyük sorunlardan biri de artan kuraklık. Dünyanın yüzde 70’inin suyla kaplı olmasına rağmen içilebilir tatlı su kaynağı dünyadaki su oranına kıyasla sadece yüzde 2,5. Tatlı suyun ise sadece yüzde 0,5’inden daha az kısmı kullanılabiliyor. Mevcut tatlı su kaynaklarının eşit oranda dağılım göstermemesi ve küresel iklim değişikliği nedeniyle artan kuraklık riski, su kıtlığı konusundaki endişeleri tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da artırıyor. Avrupa, tatlı su kullanımının yaklaşık yüzde 80’ini nehirlerden ve yeraltı sularından karşılıyor. Son 50 yılda Avrupa’da nüfusun artması nedeniyle kişi başına düşen su miktarı yüzde 24 oranında azaldı. Avrupa Çevre Ajansı’nın (AÇA) raporunda, Avrupa’nın yüzde 30’unun su stresinden etkilendiği yani su talebinin arzdan daha fazla olduğu belirtildi. Avrupa’da kullanılan toplam suyun yaklaşık yüzde 40’ı tarımda, yüzde 28’i ağırlıklı olarak nükleer ve fosil yakıt bazlı enerji tesislerinde soğutma amaçlı kullanılıyor.

SU SIKINTISI DÜNYAYI TEHDİT EDEN İLK BEŞ RİSK ARASINDA

Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) 2021 Küresel Risk Raporu’na göre, su sıkıntısı dünyayı tehdit eden ilk beş risk arasında yer alıyor. Yine aynı araştırmada, son 50 yılda görülen küresel felaketlerin yarısından çoğunun iklim değişikliğinin yol açtığı şiddetli hava olayları, sel ve kuraklıktan kaynaklandığı belirtiliyor.

DEVLETLER SU GÜVENLİĞİ İÇİN PROJELER GELİŞTİRİYOR

Dünya Biyolojik Çeşitlilik Konseyi’nin (IPBES) raporuna göre, 1700’lü yıllardan günümüze kadar olan süreçte sulak alanların yüzde 90’ı şehirleşme ve yanlış tarım nedeniyle kaybedildi. Gelecekte su nedeniyle çıkabilecek krizlerin ve olası çatışmaların yönetimi ve aynı zamanda su stresinin kontrol altında tutulabilmesi için birçok ülke mekanizmalar geliştiriyor. Günümüzde yoksullukla mücadele eden Hindistan, aynı zamanda su krizini de şiddetli hissedecek ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede, su krizinin önlenmesine yönelik projeler geliştirilmeye şimdiden başlandı. Orta Doğu’da bazı ülkeler atık suların neredeyse tamamını arıtarak yeniden kullanıyor.

Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nün (WRI) 2019 yılında hazırladığı “su riski” yaşayacak ülkeler listesinde en başta Orta Doğu ülkeleri geliyor. Bunlar sırasıyla Katar, İsrail, Lübnan, İran, Ürdün, Libya, Kuveyt ve Suudi Arabistan. Hindistan 1,3 milyar nüfusuyla listede 13. sırada yer alırken, yaşanacak su sorununun ne derece büyük olacağını da gözler önüne seriyor. Hindistan’ı Pakistan ve Türkmenistan izliyor. Kazakistan ve Özbekistan sınırları arasında yer alan Aral gölü geçmişte dünyanın en büyük 4. içme su rezervini oluştururken, yapılan yanlış tarım nedeniyle bugün sadece bir su birikintisi halinde. Özbekistan da yine aynı listede 25. sırada yer alarak gelecekte en çok su sıkıntısı yaşayacak ülkeler arasında görülüyor. Yunanistan listede 26. sırada yer alırken; İspanya 28., Türkiye 32. sırada bulunuyor.

SU GÜVENLİĞİ İÇİN NE GİBİ ÖNLEMLER ALINMALI?

Dünya genelinde suyun yüzde 70’i tarım, yüzde 20’si endüstri alanında kullanılıyor. En çok su kullanım alanının tarım olması, öncelikle tarım konusunda su tasarrufuna gidilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor. Yapılan araştırmalar, tarımda damla sulama yöntemine geçilerek su tasarrufu yapılabileceğini gösteriyor. Sulama yöntemlerinin geliştirilmesi, daha az su ile daha fazla gıda elde edilmesi, kaybedilen sulak alanların geri kazanılması ve yanlış tarımın önüne geçilmesi, su güvenliği için alınacak önlemlerin başında geliyor.

Son Dakika Haberleri