Avrupalı kuruluştan önemli rapor! AB modeli Çin ve ABD ile yarışamıyor
Avrupa Birliği’ne yönelik politika önerileri üreten düşünce kuruluşu Centre for European Reform (CER) AB'nin geleceğine yönelik önemli bir rapor yayınladı. Raporda AB ekonomik modelinin ve genel yapısının karşı karşıya kaldığı tehlikelere dikkat çekti
Centre for European Reform'un (CER) raporuna göre büyük ekonomilerde “milliyetçilik” yükselirken, AB buna ayak uydurmakta zorlanıyor. AB’nin mevcut mali kuralları ve karbon kısıtlamaları ise üreticiye kamu desteğinin sunulmasını önlüyor.
Avrupa merkezli düşünce kuruluşu olan Centre for European Reform (CER) AB'deki ekonomik ve siyasi gelişmeleri değerlendiren bir rapor yayınladı. Kasım ayında AB Birleşik Krallık Delegasyonu’nun ve Çin Halk Cumhuriyeti ekonomisine ve politikasına dair araştırmalar yapan Gavekal Dragonomics’in sponsorluğunda kırktan fazla akademisyen, araştırmacı, politikacı ve resmi yetkiliyi bir araya getirdi. Kasım toplantısının ardından bu ay yayınlanan raporda CER, AB karşı karşıya kaldığı sıkıntıları değerlendirdi.
CER'in yayınladığı raporda AB'nin rekabet gücünü yitirdiği ve bunu geri kazanmak için gerekli karar mekanizmalarının sahip olmadığı ifade edildi. CER'e göre, AB'nin uluslararası ticaretin serbestleşmesine ihtiyacı var ancak diğer “süper güçlerde” korumacılık ve devlet desteği yükseliyor. Öte yandan ABD, AB'yi Çin'e baskı uygulamaya zorlayarak koşulları daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
ABD, ÇİN MODELİNİ TAKİP EDİYOR
1989 ve 2008 yılları arasında dünya ekonomisinin, gümrük vergilerini ve sübvansiyonları sınırlayan önlemlere bağlı olarak kalkınma yardımı sağlayan bir dizi kural ve kurum tarafından yönetildiğini ifade eden rapor, bu durumun artık değiştiğini vurguladı: “Şimdi ABD, geleceğin sanayilerini sübvanse etmek ve yerel üretimi korumak için büyük harcamalar yapan Çin modelini takip ediyor. Öte yandan Avrupa'nın küçük ve orta ölçekli ekonomileri, sübvansiyonlar için çok az paraya sahiptir ve piyasaları açık tutmak için uluslararası hukuka güvenmektedirler.”
AVRUPA TEKNOLOJİ İTHAL ETMEK ZORUNDA
AB’nin teknoloji yarışında geri kaldığını belirten raporda, şunlar ifade edildi: “Avrupa'nın ekonomik modeli önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Birçok AB ülkesi kişi başına düşen GSYH büyümesi açısından ABD'ye ayak uydurmuştur. Ancak ABD'nin yatırım ve büyümeyi artırmak için kamu fonlarını kullanması nedeniyle aradaki fark daha da açılabilir. Avrupa ayrıca teknolojik açıdan da geriye gidiyor olabilir. Bazı Avrupalıların teknolojik egemenlik arzusunun aksine, kıtanın üretkenliği arttırmak için en iyi şansı, ABD ve Çin'deki yenilikleri sırtlayarak yabancı teknolojiyi hızla ekonomiye yaymaktır.”
KARBON FİYATLANDIRMASI TEHLİKELİ
Raporda “Aynı zamanda AB'nin mevcut yaklaşımından kaynaklanan çeşitli riskler de bulunmaktadır. Ekonomistler AB'nin karbon fiyatlandırmasını övüyor ancak alternatifleri sübvanse etmeden emisyon yoğun faaliyetleri cezalandırmak yeşil dönüşüme yeterince ivme kazandırmayabilir. AB üye ülkelerinin kendi firmalarına devlet yardımı vermeye devam etmesine izin vermek de iç pazarın eşit oyun alanını tehdit edebilir.” değerlendirmeleri de yer aldı.
Öte yandan, büyük devletlerin ekonomi politikasında artan “milliyetçiliğe” dikkat çekildi ve AB’nin bununla rekabet edecek araçlara sahip olmadığı üzerinde duruldu: “Avrupa için önemli bir zorluk, AB'nin artan ABD ve Çin ekonomik milliyetçiliğine karşılık yeşil sanayi politikasını hızlandıracak araçlardan yoksun olmasıdır. Ekonomik milliyetçilik, ekonomisi ABD'den çok daha fazla ticarete bağımlı olan ve piyasaları açık tutmak için büyük ölçüde uluslararası hukuka dayanmak zorunda olan Avrupa için önemli bir zorluk teşkil etmektedir.”
‘ABD ULUSLARARASI HUKUKU TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR’
Dünya Ticaret Örgütü’ndeki (DTÖ) hukuki karar mekanizmalarının çalışmadığının hatırlatıldığı raporda, ABD’nin uluslararası ticaret hukukunu giderek daha önemli bir engel olarak gördüğünün altı çizildi. Ayrıca “süper güçler arasında sadece AB’nin” DTÖ ilkelerine bağlı kalmaya devam ettiği ve Brüksel’in bile sınırda karbon düzenleme mekanizması (SKDM) gibi tek taraflı araçlara giderek daha fazla başvurduğuna dikkat çekildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
‘ABD, AB’Yİ ÇİN’E KOTA UYGULAMAYA ZORLUYOR’
“AB, iklim değişikliğini ele almak için SKDM gibi DTÖ uyumlu tedbirler tasarlamıştır. Ancak bu çabalar transatlantik gerginliği tetikliyor. ABD SKDM’ye karşı çıkıyor ve bundan muaf tutulmak isterken, AB'yi Çin'e DTÖ'yü ihlal eden gümrük vergileri ve ihracat kontrolleri uygulamaya zorluyor. ABD, AB'nin Çin'e karşı daha sert bir yaklaşım sergilemesini talep ediyor.”
“ABD Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) kapsamında birçok sübvansiyon 'ABD firmalarına' değil, uluslararası yatırımcıların sahip olduğu çok uluslu şirketlere gitmektedir. AB'nin yeni tek taraflı araçları ABD başkanlarını AB'nin çıkarlarına zarar veren ticaret tedbirleri uygulamaktan caydırmaya da yardımcı olabilir.”
AB YEŞİL YARIŞI KAYBETMEK ÜZERE
“ABD'nin yerel yatırımlara verdiği destek ile Çin'in yerli üretime yönelik cömert sübvansiyonları arasında sıkışan AB, yeşil teknoloji yarışını kaybetme endişesi yaşıyor. Şimdi sanayi politikasını yenilemeye çalışıyor, ancak ne ABD'nin vergi kredileriyle ne de Çin'in yerli üreticilere verdiği destekle boy ölçüşebilir.”
Öte yandan, AB’nin ortak maliye politikası izlemede yaşadığı zorlukların bu sorunu derinleştirdiği ifade edildi: “AB devlet yardımı rejimi ve mevcut AB fonları, yenilenebilir enerji gibi yeşil teknolojiler için önemli endüstriyel desteklere zaten izin vermektedir. Ancak AB, yeşil sanayi politikasını hızlandıracak temel araçlardan yoksundur. AB vergi önlemleri konusunda üye ülkeler arasında oybirliği gerektirmektedir. Bu bağlamda AB'nin mevcut yaklaşımının riskleri vardır. Örneğin, AB tek pazarının eşit oyun alanı, üye devletlerin devlet yardımlarını çok az denetimle dağıtmasına izin verilmesi nedeniyle tehdit altındadır.”
BÜYÜK EKONOMİLERİN BÜYÜME ORANLARI ‘FELAKET’
Raporda, Avrupa’nın büyük ekonomilerinin içinde bulunduğu koşullar şöyle özetlendi: “Kısmen avro sayesinde Almanya'nın ihracat rekabet gücü arttı, ancak son dönemdeki zayıflığı büyüme modelinin sıkıntıda olduğunu gösteriyor. Fransa'nın büyümesi on yıllardır hayal kırıklığı yaratıyor, İtalya'nınki ise felaket. İngiltere'de 13 yıldır reel ücret artışı yok. Polonya ve diğer orta ve doğu Avrupa ülkeleri Batı Avrupa yaşam standartlarına yaklaşmaya devam ediyor, ancak eninde sonunda Avrupa entegrasyonunun meyveleri tükenecek. Peki Avrupa'nın ekonomik modelinin geleceği nedir?”
AVRUPA EKONOMİSİ ‘BAĞIMLI’
“Avrupa talep için dünyanın geri kalanına bel bağlamaya devam etmektedir. Avrupa, küresel ekonomideki payı küçülürken büyüme için diğer ülkelere giderek daha fazla bağımlı hale geliyor. Avrupa ekonomisinin yeniden dengelenmesi ve dış talebe olan bağımlılığının azaltılması için daha gevşek maliye politikası ve artan kamu yatırımları gerekli olabilir. Pek çok ekonomist AB'nin savunma, inovasyon ve iklim değişikliğinin azaltılması gibi kamu mallarına daha fazla destek sağlamasını istiyor.”