20 Ekim 2024 Pazar
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupalı siyasiler Aydınlık Avrupa’ya konuştu: ‘BİRÇOK KESİM NATO KARŞITLIĞINDA BİRLEŞİYOR ANTİ EMPERYALİZM ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR’

Avrupa’da NATO karşıtı eylemler çığ gibi büyüyor. Alanlardan ‘NATO defol’ sloganları yükseliyor. Bu anti emperyalist hareketin içinde olan Avrupalı siyasiler, kıtadaki durumu Aydınlık Avrupa’ya anlattı

Avrupalı siyasiler Aydınlık Avrupa’ya konuştu: ‘BİRÇOK KESİM NATO KARŞITLIĞINDA BİRLEŞİYOR  ANTİ EMPERYALİZM ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR’
A+ A-
ÖZGÜR ALTINBAŞ / CAN ÇAKIR

Başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa’da artan NATO karşıtı eylemler tüm kıtaya yayılıyor. Ukrayna savaşının hem ekonomilerine hem de güvenliklerine tehdit oluşturduğunu düşünen Avrupalıların sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Bunun en büyük göstergesi de on binlerin katıldığı eylemler.

Fransa’daki Dayanışma ve İlerleme Partisi Genel Başkanı Jacques Cheminade ve Alman Komünist Partisi (DKP) Rostock Başkanı ve DKP Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Yönetim Kurulu Üyesi Daniel L. Schikora Avrupa’da büyüyen NATO ve AB karşıtlığını Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. NATO’nun açıkça tehdit olduğunu belirten siyasiler, bu artan dalganın büyüyeceğini vurguladı.

Dayanışma ve İlerleme Partisi Genel Başkanı Cheminade, Fransızların artık NATO’ya karşı uyandığını ve sokaklara döküldüğünü söyledi. Cheminade ayrıca NATO’nun Fransa’nın güvenliğini tehdit ettiğini de söyledi.

Avrupalı siyasiler Aydınlık Avrupa’ya konuştu: ‘BİRÇOK KESİM NATO KARŞITLIĞINDA BİRLEŞİYOR  ANTİ EMPERYALİZM ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR’ - Resim : 1
Jacques
Cheminade

 

 

SAVAŞIN BÜYÜMESİ ENDİŞESİ

Fransa'da yükselen NATO karşıtı protestoların temelinde ne var?

İlk olarak 22 Haziran 2022'de Fransız hükümetini NATO'nun entegre komutanlığından çekilmeye, Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin NATO'yu yeniden entegre etme kararını iptal etmeye ve General De Gaulle'ün İttifak askeri kanadının dışında kalma kararına geri dönmeye çağıran bir bildiri yayınladım. Şimdi daha radikal bir dilekçe yayınlayarak başlangıçtaki varlık nedenini yitiren NATO'nun feshedilmesini talep ettik. Bu dilekçe özellikle Ukrayna'da devam eden vekalet savaşından tiksinen ve Avrupa'yı bölen yeni bir demir perdeden ya da daha kötüsü, nükleer bir yangın tehlikesinden endişe eden emekli Fransız general ve amiraller tarafından da imzalandı.

‘FRANSA’YA KARŞI SAVAŞ EYLEMİ’

“Bunun yanı sıra, iki açıklama kamuoyunun giderek artan bir bölümünün görüşünü değiştirdi. Birincisi Angela Merkel ve François Hollande'ın 2014 Minsk anlaşmalarının amacının Donbass sorununa bir çözüm bulmak değil, Rusya ile açıkça karşı karşıya gelmek üzere Ukrayna'yı yeniden silahlandırmak için zaman kazanmak olduğunu kabul eden açıklamaları. İkincisi de, Seymour Hersh'ün Kuzey Akım’a yönelik Amerikan-Norveç saldırı yöntemini ortaya koyan makalesi. Bu makale NATO İttifakı içinde bazı üyelerin, Fransız şirketi ENGIE aracılığıyla operasyona bir milyar avrodan fazla yatırım yapan Fransa'ya karşı bir savaş eylemi yaptığını açıkça ortaya koymuştur.

‘FRANSA GENELİNDE 50’DEN FAZLA MİTİNG OLDU’

“Avrupa'daki mitingler, sadece savaşın genelleşmesi tehdidi altında olmadığımızı, aynı zamanda Macron tarafından açıklanan ‘savaş ekonomisinin’ bir değişime işaret ettiği anlamına geliyor. Fransız Barış Hareketi’ni temsil eden Uluslararası Barış Bürosu (IPB) Başkan Yardımcısı Alain Rouy, Fransa genelinde 50'den fazla barış gösterisinin düzenlendiğini, ancak aynı zamanda emeklilerin sosyal haklarından doğan parayı savaş ekonomisine ve yeniden silahlanmaya yönlendiren sözde emeklilik reformuna karşı yapılan gösterilerin arkasında da aynı dürtünün olduğunu anlattı. Florian Philippot'un Les Patriots'u (Vatanseverler Partisi) gibi yurtsever hareketler de NATO'nun feshi için mitingler düzenlemektedir.”

‘FARKLI KESİMLER BİRBİRİNE YAKLAŞIYOR’

“Dolayısıyla 2. Dünya Savaşı Ulusal Direniş Konseyi'nin (Conseil National de la Résistance) ruhunu canlandıran, ulusumuzun bağımsızlığına kendini adamış yurtsever kesimlerle sosyal ve sol güçler arasında bir yakınlaşma söz konusudur. Gerçekten de dün Fransa'yı işgal eden Nazilere karşı verilen mücadele, bugün de mali örgütleri, medyası, istihbarat servisleri, ideolojisi ve silahlarıyla dünyayı işgal eden mali oligarşik güçlere karşı verilen mücadeledir. Küresel bir savaş ekonomisine doğru endüstriyel ve sosyal bir yönelim, artık çeşitli Anglo-Amerikan güçler ve müttefikleri tarafından açıkça teşvik edilmektedir.”

 ‘FRANSIZLAR MEDYA’NIN YALAN

PROPAGANDASININ FARKINDA’

Fransız halkı NATO üyeliğini Fransa'nın bağımsızlığına yönelik bir tehdit olarak görüyor mu?

Fransız halkı, diğer tüm Batı ülkelerinde olduğu gibi, kitle iletişim araçlarından gelen propaganda akışıyla şaşkına dönmüştür. Ancak artık topçu ateşine benzeyen manipülasyonun hedefi olduklarının farkındalar. Yani kendilerine söylenenlerde bir yanlışlık olduğunu, bir anlamda medya tarafından "işgal edildiklerini" ve "kontrolü kaybetme" korkuları üzerinden manipüle edildiklerini biliyorlar. Yüzde 50'den fazlası seçimlerde çekimser kalıyor ya da siyasetten çekilme eğiliminde. Ancak giderek artan bir azınlık NATO üyeliğini Fransa'nın bağımsızlığı için bir tehdit olarak görüyor. Ayrıca NATO ve Avrupa Birliği'nin (AB) birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu da görüyorlar: 27 AB üyesinden sadece dördü NATO üyesi değil ve bunlar Avusturya, İrlanda, Malta ve Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi).

Dolayısıyla bize düşen görev, Fransız halkına her şeyin daha iyiye doğru değişebileceğine, Fransa'nın uluslararası sahnedeki konumunu koruması ve genişletmesi gerektiğine, Victor Hugo'nun 1849'da barış hareketine yaptığı konuşma ya da De Gaulle'ün 1966'da Vietnam savaşına karşı Pnom Penh'de yaptığı konuşma geleneğinde olduğu gibi, hepimizin ortak iyiliği için ama aynı zamanda tüm insanlar için güven vermektir.

‘FRANSIZLARIN ELİ KOLU

NATO TARAFINDAN BAĞLI’

Fransız hükümeti NATO baskısı nedeniyle mi Ukrayna'ya silah gönderiyor?

Cevap evet. Hem doğrudan hem de dolaylı olarak. Fransız ulusunun eli kolu NATO tarafından giderek daha fazla bağlanmaktadır. Batı dünyasının kurallara dayalı düzeni ülkemizin ana faaliyetlerini kontrol etmektedir. Örneğin, savunma politikamızın verileri Microsoft tarafından işleniyor, Airbus uçaklarımızın bakımını CIA tarafından finanse edilen Palantir şirketi yapıyor. Tüm basın mali güçler tarafından kontrol edilmekte, devlet televizyonundaki editörlerin çoğu yıkıcı bir haber dili sunmak üzere eğitilmekte ve siyasi partiler paralarını üyeliklerinden değil, mali çıkarlarla bağlantılı çeşitli devlet ve özel sübvansiyonlardan almaktadır.

Fransız hükümeti, politikasının Doğu Avrupa ülkelerinin çoğundan farklı olduğunu, örneğin Fransa'nın Ukrayna'ya uçak göndermeyi reddettiğini ve "Rusya'yı küçük düşürmek" istemediğini iddia ediyor... Ancak yine de Sezar topları ve hafif savaş zırhlı araçları gönderdi ve Ukrayna'nın zaferinden başka bir seçenek olmadığı yönündeki NATO söylemini destekliyor.

‘ATATÜRK’ÜN UĞRUNA SAVAŞTIĞI

AKIL ÇAĞINA ULAŞMAMIZ GEREKİYOR’

Fransa'nın NATO'dan tekrar ayrılması olası mıdır?

Mevcut koşullar altında kesinlikle hayır. Fransa'nın NATO'dan ayrılması için, uluslararası Schiller Enstitümüzün uğruna mücadele ettiği olumlu bir alternatifi desteklemesi gerekir. Başka bir deyişle, Mustafa Kemal Atatürk'ün hayalini kurduğu ve uğruna savaştığı türden yeni bir akıl çağına ulaşmak. Benim mücadelem Fransa'yı, böyle bir düzenin ve jeopolitiğin kontrolünün alternatifi olan bir arabulucuve ilham kaynağı haline getirmektir.

Fransa, ancak bu yönde birkaç adım atarsa NATO'dan çıkabilir.

‘KİTLESEL BİR MAYALANMA’

NATO karşıtı protestolar Almanya'da da büyüyor. Büyüyen bu dalganın Avrupa'nın diğer ülkelerine de yayılacağını düşünüyor musunuz?

Gerçekten de Almanya'da giderek büyüyen bir dalga var. 18 Şubat Münih’te 10 bin, 25 Şubat Berlin’de50 bin eylemci olmak üzere başka şehirlerde de insanlar sokaktaydı. Almanya'nın doğusunda nüfusun yaklaşık beşte dördü Ukrayna'ya silah gönderilmesine karşı. Sahra Wagenknecht (Die Linke) ve Alice Schwarzer tarafından 10 Şubat'ta parti sınırları ötesinde barış yanlısı bir kampanya için yayınlanan Barış Manifestosu 25 Şubat'a kadar 600 bin imza topladı.

Ancak diğer Batı Avrupa ülkelerinde de çok sayıda gösteri var. Potansiyel olarak kitlesel bir mayalanma! Fransız Le Monde gazetesinde yer alan bir makalede "İtalyan şehirlerinin sokaklarında çok az binada dayanışma göstergesi olarak Ukrayna bayrağı asılı" deniyor. Barış Hareketi'ne göre 25 ve 26 Şubat tarihlerinde İtalya'nın dört bir yanında NATO’ya karşı kırk yedi etkinlik düzenlendi. Cenova'da Liman İşçileri Otonom Kolektifi ve Union Sindicaledi Basi tarafından düzenlenen mitingde 10 binden fazla kişi sokağa çıkarken, Roma'daki Satturday eyleminde "Savaşa hayır, NATO'ya hayır" ve "İtalya'yı kurtarın! Yaptırımlara hayır!" sloganları atıldı.

‘UKRAYNA YANLISI MİTİNGE KATILIM

ACINASI DERECEDE AZDI’

Paris'te 25 Şubat'ta iki Ukrayna yanlısı gösteri düzenlendi. Fransız Ukrayna Dayanışma Ağı ve Fransa'daki Ukraynalılar Birliği'nin öncülük ettiği savaş yanlısı bir gösteri vardı. Sosyalistler, Macron'un Rönesans Partisi, Fransız Yeşiller Partisi (EELV) ve geleneksel olarak Rusya karşıtı olan çeşitli aşırı sol örgütlerin varlığına rağmen acınacak bir şekilde sadece 200 kişi katıldı.

‘NATO’YU DAĞITMA ÇAĞRISI İLGİ GÖRDÜ’

Vatanseverler Partisi 26 Şubat Pazar günü Paris sokaklarında bir yürüyüş ve ardından yaklaşık bin kişinin katıldığı bir miting düzenledi. Hem Barış Hareketi hem de bu mitingde, Dayanışma ve İlerleme Partisi’nin, Fransa'yı NATO'ya "boş sandalye politikası" uygulamaya ve NATO'nun dağılmasını hazırlama çağrısı ilgi gördü. Ayrıca her iki durumda da Çin'in barış önerisi ve Papa'nın, Kemalist Türkiye'nin minnettarlığını ifade etmek üzere adına bir anıt diktiği Papa 16. Benedikt'in Birinci Dünya Savaşını durdurma çabalarının ruhuyla Vatikan'da önkoşulsuz bir barış konferansına ev sahipliği yapma önerisi sıcak karşılandı. Bunun dışında Marsilya, Nimes ve Toulouse gibi şehirde eylemler düzenlendi.

Dolayısıyla barış için büyüyen dalga, evet, herkesin ortak iyiliği ve gelecek nesillerin kaderi için tüm Avrupa'ya yayılmaya başladı.

 ‘SAVAŞI FİNANSE ETMEK İÇİN PARA YOK’

Avrupalılar Ukrayna'ya gönderilen büyük miktardaki para ve silahlar konusunda endişeli mi?

“Evet, Avrupa'daki tüm işçiler Ukrayna'ya gönderilen büyük miktardaki para ve silahlardan endişe duyuyor. Barış için yapılan gösterilerde en çok duyulan sloganlardan biri ‘savaşı finanse etmek için değil, ücretlerimiz ve emekli maaşlarımız için para’. Partimizin pankartında "Ne sosyal yıkım ne de dünya savaşı" yazıyor. Küçük ve orta ölçekli firmalar da faaliyetleri için giderek daha yıkıcı hale gelen "savaş ekonomisinden" endişe duymaktadır. Tüm Avrupa'da kamuoyu giderek çekimser ya da Ukrayna yanlısı olmaktan savaş karşıtı olmaya doğru kayıyor çünkü kendi çıkarlarına aykırı gördüğü emperyalist bir mücadeleye dahil olmak istemiyor. Avrupa’da nüfusun sadece yaklaşık yüzde 25'i mevcut savaşı açıkça desteklemektedir. Basın ayrıca ABD'de sadece yüzde 48'lik bir kesimin savaşı açıkça desteklediğini bildiriyor ki bu da Amerikalıların bu konuda tereddüt etmelerine neden oluyor.”

‘AVRUPALI HÜKÜMETLER HALK DESTEĞİNİ KAYBEDİYOR’

Başta Fransa ve Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri Ukrayna'ya silah gönderme politikalarını daha ne kadar sürdürebilirler?

Ukrayna'ya silah göndermeye devam etmek için öncelikle halkın açık desteğine ihtiyaç var. Avrupa hükümetleri bu desteği giderek kaybetmektedir.

İkincisi, Almanya ve Fransa'nın silah cephanelikleri, diğer ülkelerden bahsetmiyorum bile, boşalıyor ya da silah ihraç edemez hale geliyor. Örneğin, Ukrayna ordusu ayda yaklaşık 150 bin mermi atıyor, bu da Fransız ve Alman yıllık üretiminin toplamından çok daha fazla! ABD bile Ukrayna'nın aylık mermi tüketiminin ancak yüzde 60'ını üretebiliyor! Mükemmel Fransız Sezar toplarının savaş alanı koşullarında sadece 500 atışlık bir ömrü vardır. Ancak Fransa bu toplardan Ukrayna'ya ilk etapta sadece 18 adet gönderebildi, ayrıca 12 adet daha göndermeyi taahhüt etti ki bu rakamın bir savaşı kazanmaya yetmeyeceği çok açık. Açıkçası bu, NATO'nun ve özellikle de ABD ve İngiltere'nin Ukrayna'ya 2000 yılından çok daha önce tasarlanmış ve üretilmiş eski malzemeleri sağladığı ve yeterli mühimmat getirme imkanına sahip olmadığı, Rusların ise ekonomilerini bu meydan okumayı karşılayacak şekilde hazırladığı anlamına geliyor. Bu da ‘Ukrayna zaferi’ çağrısı yapanların fiilen Ukrayna ordusunu ve halkını askeri bir ‘kasaba’ gönderdiği anlamına geliyor.

‘UKRAYNA’NIN SİLAHLARI MAFYAYA

SATTIĞI BİR SIR DEĞİL’

“Üçüncüsü, şu anda hiç kimse Ukrayna'ya gönderilen silahların izlenebilirliğini kontrol edecek araçlara sahip değil. Bir NATO generalinin de yorumladığı gibi: ‘Silahlar Kiev'e ulaştığında bir kara deliğe düşüyorlar.’ Ukrayna makamlarının az çok tanıdığı mafyaların silahları çeşitli yabancı kuruluşlara sattığı bir sır değil, Yunanistan'da izi sürülemeyen silahlarla dolu bir Ukrayna uçağının düşmesi de bunu kanıtlıyor.

Bu üç nokta NATO'nun uzun bir savaşı sürdüremeyeceği anlamına geliyor.

Aynı zamanda, güney yarım küre ülkeleri giderek daha fazla ülkesi dolarsız ekonomiye katılmakta ve ‘Batı düzeninin’ ve onun finans makinesinin temelini zayıflatmaktadır.

Sonuç olarak, Fransa ve Almanya yakında Ukrayna'ya silah gönderecek durumda olmayacaklar.”

 ‘NATO ile Almanya’nın çıkarı bağdaşmaz’

Avrupalı siyasiler Aydınlık Avrupa’ya konuştu: ‘BİRÇOK KESİM NATO KARŞITLIĞINDA BİRLEŞİYOR  ANTİ EMPERYALİZM ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR’ - Resim : 2
Daniel L.
Schikora

Alman Komünist Partisi (DKP) Rostock Başkanı ve DKP Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Yönetim Kurulu Üyesi Daniel L. Schikora ise birçok kesimin NATO karşıtlığında birleştiğini söyledi. Bu birleşmenin hiç olmadığı kadar büyük potansiyelde olduğunu söyleyen Schikora, Alman hükümetinde de çatlakların meydana geldiğini söyledi.

 ‘NATO KARŞITLIĞI ÜÇ AKIMDAN BESLENİR’

Almanya'daki NATO karşıtlığının temelinde ne var?

Alman toplumunun geleneksel olarak sol, liberal, muhafazakar ve sağ milliyetçi çevrelerde görülen NATO karşıtlığı, üç akımdan besleniyor: Bir, prensip olarak savaşı siyasetin aracı olarak görülmesini kabul edilemez olarak gören pasifist anlayış. İki, Almanya'nın (eski Almanya Federal Cumhuriyeti'nde de) ulusal çıkarlarını NATO'nun lideri ABD'nin hegemonyacı çıkarlarının karşısında gören "ulusal tarafsızlıkçı" anlayış. Üçüncüsü de ABD emperyalizmi ve müttefiklerinin kurbanları ile dayanışma içinde olan antiemperyalist kanat. Mevcut durumda antimilitarist, antiemperyalist ve sosyal motivlerle yapılan eylemleri programatik olarak birleştirmenin olanağı hiç olmadığı kadar yüksek.

‘KUZEY AKIM SALDIRIS BUNA EN İYİ ÖRNEKTİR’

NATO'nun Almanya'nın bağımsızlığına bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz?

NATO ile Almanya'nın ulusal egemenliği prensip olarak birbiriyle bağdaştırılamaz; NATO lideri ABD'nin Kuzey Akım ve genel anlamda Almanya-Rusya ve Almanya-Çin ticari ilişkilerine açık saldırgan tutumu bile buna örnek.

‘SİLAHLARIN AMACI SORULDUĞUNDA GERİLİM ARTIYOR’

Alman hükümeti NATO ve ABD baskısından dolayı mı Ukrayna'ya silah sağlıyor?

Silah sevkiyatları da "normalliği" savunan siyasi kampanyalar da sadece ABD'nin değil, Almanya'nın da militarist-sanayi yapısına hizmet ediyor. Fakat Kiev cuntasına ne zaman hangi silahların hangi amaç için gönderilmesi gerektiği sorusu karşısında siyasi gerilimin arttığını görüyoruz. Bu siyasi gerilim Federal Hükümetin ılımlı tarafları, Washington ve Londra ve özellikle Yeşiller üyesi Baş Diplomatın da olduğu ABD ile yan yana durmanın en fanatik savunucuları arasında oluşuyor.

‘ALMANYA’NIN AB’DEN KOPMA ADIMI’

Alman halkı Rusya ile olan ilişkilere nasıl bakıyor, yaptırımlar Almanya'ya zarar veriyor mu?

Maalesef Alman yöneticiler, Almanya’da çoğunluğun ‘Rus savaş kışkırtıcılığı’ söylemine inanmalarını sağladı. Hatta son anketlere göre katılımcıların neredeyse yarısı, Rusya karşıtı yaptırımların derinleştirilmesini savunuyor. Bu durum, Rusya'dan ve Çin'den gitgide daha fazla "kopmanın" stratejisi olarak Federal Cumhuriyetin (Almanya'nın) sanayisizleştirilmesi eğilimine katalizatör olarak görülmeli. İronik bir şekilde bu siyasetle medyada bile dalga geçiliyor. Özellikle nükleer enerjinin barışçıl kullanılması bu bağlamda Almanya'nın AB’den kopmasını sağlayan adımlardan biri ya da o adım olarak sayılabilir.

‘ABD VE NATO’YU YARGILAMAYA YÖNELİK

HAREKET ETMEMİZ GEREKİYOR’

Eylemler nasıl devam edecek. Planlarınız nedir?

Önümüzdeki haftalarda NATO ve AB içinde‘Ukrayna'nın her şart altında zaferini’ savunan güçlerin hangi ölçüde başarılı olacağını göreceğiz. Rusya'nın ‘dize getirilmesinin’ en agresif savunucularına göre Türkiye ya da AB üyelerinden Macaristan, İsveç ve Finlandiya, "Avro-Atlantikçi güvenlik yapısının" motoruna giren kum olarak algılanıyor. Küresel olarak şu an Çin, ABD ve AB’ye karşı Rusya'nın güvenlik ihtiyaçlarını da gözeten bir müzakere perspektifi sunarak barış kanadının başına yerleşti. Bizim ülkemizde sadece bizim partimizin değil, antiemperyalizmin en keskin savunucularının da savaşın büyümesine karşı duyulan hoşnutsuzluk büyüyor.Savaş kışkırtıcısı ABD ve NATO'nun yargılanmasına yönelik, emperyalizme boyun eğmek istemeyen halklardan yanasaf tutmamız gerekiyor.

Son Dakika Haberleri