Kuzey Akımı sabotajı Batı’yı batırdı
Uluslararası Enerji Ajansı'nın son tahminlerine göre, Avrupa ülkeleri önümüzdeki yıl 30 ile 60 milyar metreküp gaz açığı ile karşı karşıya. Bu ancak Kuzey Akım-1 tarafından karşılanabilir. Uzmanlar, Avrupa ülkelerinin Rus gazını daha büyük ölçekte yeniden ithal edilebileceğini düşünüyor.
Rus gazını Almanya ve Avrupa'ya ileten Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2 hatlarına yapılan sabotaj konusu aylardır tartışılmaya devam ediyor. Gelişmelere dikkatle bakıldığında sabotajın Batı tarafından yapıldığı hiç tartışma götürmeyecek kadar açık. Sorumlular kamuoyunda itibar kaybettikçe olguları karartma ve şüphe uyandırma çabalarını artırıyorlar. Son günlerde alevlenen tartışmalar suçluyu, daha doğrusu sabotaj emrini veren merkezi açıkça ortaya koyuyor. Bu durum konuyu tekrar açıklama zorunluluğu yarattı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, patlamaların arkasında büyük olasılıkla ABD istihbarat servislerinin olduğunu söyledi.(1)
Şarku’l Avsat’ın Russia 24 TV kanalından aktardığına göre Putin, “Ne yapıldığının ve nasıl olduğunun ayrıntılı olarak ortaya çıkacağını” belirtti.
Rus lider, ABD’li araştırmacı gazeteci Seymour Hersh’in geçen şubat ayında yaptığı, ABD Donanması’na ait dalgıçlarının Başkan Joe Biden’ın emriyle boru hatlarını patlayıcılarla imha ettiğine dair açıklamalarına da atıfta bulunarak şunları söyledi:
“Tüm dünyada tanınan ABD’li gazeteci Hersh böyle bir soruşturma yürüttü ve bilindiği gibi doğalgaz boru hatlarındaki bu patlamanın ABD istihbaratı tarafından organize edildiği sonucuna vardı. Bu sonuca tamamen katılıyorum.”
ÇÖKEN BATI SİSTEMİ TERTİPLERİ TIRMANDIRIYOR
Ukrayna üzerinden “Sonuna kadar savaşa devam“ emirlerini tekrarlayan ABD-İngiltere merkezi, Avrupa’yı da arkasına alarak tertip ve yalanları sürdürmektedir. Putin’in gönderme yaptığı Amerikalı gazetecinin sözleri Alman basınında şöyle yer aldı:
“85 yaşındaki Amerikalı gazeteci Seymour Hersh, ABD hükûmetini boru hatlarına sabotaj emri vermekle suçladı. Hersh raporunda, Biden'ın savaşın başlamasından birkaç gün önce Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi halinde Amerika'nın Kuzey Akım-2'yi 'sonlandıracağı' açıklamasına atıfta bulundu. Almanya direnirse Washington'un bunu nasıl yapacağı sorulduğunda, Biden şifreli bir şekilde 'Bunu yapabileceğimize söz veriyorum.' dedi.”(2)
Alman 2. Kanalı ZDF, şu çarpıcı araştırmayı yayınladı: “Kuzey Akım boru hatlarının sabotajı pek çok gizemi barındırıyor. Yeni bulgulara göre altı kişilik bir grubun Rostock'tan bir yat kiraladığı ve Baltık Denizi'ndeki tüplere patlayıcı yerleştirdiği söyleniyor.”
ARD, SWR ve “Zeit” tarafından yapılan araştırma, grup hakkında ayrıntılar veriyor: “Bir kaptan, iki dalgıç, iki dalış asistanı ve bir doktorun yakın tarihteki en büyük sabotaj eylemlerinden birini gerçekleştiriyor. Buna göre yatı, iki Ukraynalıya ait olduğu söylenen Polonya'daki bir şirket kiraladı.”
Altı kişilik bir grup bunu tek başına yapmış olabilir mi? Bu konuda büyük şüpheler var. ZDF'de konuşan Alman yarı resmi Bilim ve Politika Vakfı (SWP)’den Deniz Güvenliği Uzmanı Göran Swistek, “Bunu küçük bir grupla organize edemezsiniz.” dedi ve ekledi: “Böyle bir sabotaj eylemi, yıllarca, aylarca hazırlık, uzmanlık ve kaynak gerektirir.” Haberin devamında şu ifadeler yer aldı: “Müfettişler eylül ayında, 'Her patlamanın 500 kilogram TNT veya benzer etkiye sahip patlayıcı gerektirdiğini' belirttiler. Büyük bir örgüt ve devlet bu patlayıcılara erişilebilir.”(3)
Rusya, uzayan araştırma raporlarını şaşırtma manevraları olarak görüyor. ABD'deki Rusya büyükelçiliği Telegram haber platformunda yaptığı paylaşımda, “Bu, Baltık Denizi'ndeki saldırıları emreden ve koordine eden resmi hükûmet pozisyonlarındaki şüpheleri soyut bir kişiye yönlendirmenin bir yoludur.” dedi. Moskova, saldırıdan ABD ve İngiltere gizli servislerini sorumlu tutarken, Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitry Peskov da patlamalarla ilgili hızlı ve şeffaf soruşturma çağrısında bulundu: “Durum sadece tuhaf değil. Kocaman bir suçu barındırıyor.”(4)
Sabotaj tartışmalarının alevlenmesi üzerine, soruşturma sonuçlarının açıklanması için Almanya’ya baskılar çok arttı. Sabotajın ardından Biden ve Atlantik medyası Rusya’yı suçlamaya başladı ve buna devam ediyorlar. Rusya’yı hedef alan bu kadar aleni yalanlar ve suçlamalar, Avrupalıları iyice kaygılandırarak Atlantikten uzaklaşmayı hızlandıran etki yaptı. Bu nedenle sabotaj üzerine aralıksız bilgi karartma faaliyetleri yürütülüyor.
ABD medyası yanında Avrupa Birliği (AB) hükûmet yetkililerinde de Rusları suçlamalara itirazlar büyüdü. Alman Dışpolitika Bülteni (German Foreign Policy-GFP), saboj ve Atlantik’in tertiplerine ışık tutan olgulara ayrıntılı yer verdi.(5) Batı’da bu konuda gerçeklerin ifade edilmesi Atlantik hegemonyacılığının yıkılışı ve Avrupa’nın bağımsızlaşmasını hızlandırıcı etki yapıyor. Aylar geçtiği halde sabotaj failini gizleyenler gülünç durumda kaldı.
MIZRAK ÇUVALA SIĞMADI
Putin, 26 Eylül 2022’de Rus gazını Baltık Denizi’ndan Almanya’ya ileten Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2’ye yapılan sabotajları “uluslararası terörizm” olarak nitelendirdi. Olayların hemen ardından Amerikan CNN televizyonu sabotaj mahallinin yakınında iki Rus savaş gemisi ve bir denizaltının görüldüğünü duyurdu. Hiç bir kaynak göstermeden “İzler Rusya’yı gösteriyor.” haberleri yaptı. Polonya ve Ukrayna da Rusya’yı suçladı: Rusya sabotajı yaparak Batı’yı köşeye sıkıştırmak istemiş!
Atlantik merkezli, Rusya’yı hedef alan yaptırımlar yanında Kuzey Akımı’na yapılan sabotaj da durumu iyice karmaşık hale getirdi. 60 milyar metreküp gaz ihtiyacı olan Avrupa’da gaz fiyatları birkaç misline yükseldi.
ALMANYA YÖNETİMİNE HALKTAN YOĞUN BASKI
Almanya ve AB’nin, sabotajın aydınlanmasında gerçeklerin peşinde olması gerekirken, ya Atlantik yalanlarının kuyruğuna takıldılar ya da sessiz kaldılar.
Faillerin Rus olduğu iddiaları en başta ABD medyası tarafından sorgulanmaya başladı. “Boru hatlarının varlığının devam etmesi Moskova'nın çıkarınadır.” değerlendirmesi yaygınlık kazandı. Ayrıca boru hatlarıyla Almanya, AB’nin enerji merkezi olacaktı.
Almanya’nın Kuzey Akımı-2’den vazgeçmesi için Atlantik merkezi tarafından yoğun baskılar yapıldı. Buna karşılık doğrudan Putin her türlü gayreti göstererek boru hatlarının bir an önce faaliyete geçmesi için çalıştı. Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder bu projede Gazprom ve Gasneft’ten sorumlu olarak sonuna kadar baskılara direndi. Diğer Başbakan Angela Merkel de benzer baskılara boyun eğmedi. Alman kamuoyu Rusya ile uyumlu olmaktan memnundu. Geleneksel olarak Rusya-Almanya işbirliği her bakımdan iki tarafın da çıkarına uygundu. Bu durumda Rusya’nın boru hatlarına sabotaj yapması en akla ziyan olasılıktı. Bu gerçek artık Alman ve Avrupa yönetici çevrelerinde teslim ediliyor. Rusları suçlamak açıkça Atlantik’in zorlamasıydı. Avrupa’da sabotaj üzerine araştırmalar gibi Atlantik’ten uzaklaşma eğilimi de yayıldı.
Batılı yetkililer, boru hatlarına yapılan saldırılardan aylar sonra Rusya'nın eylemden sorumlu olabileceği iddialarını açıkça yalanladılar. Noel tatilinden kısa bir süre önce Washington Post, “çok sayıda” ABD yetkilisinin Moskova'nın saldırılarla ilgisinden “şüphelendiğini” yayınlamıştı. Avrupa'dan bir yetkili ise “Şu anda bir Rus faile dair hiçbir belirti olmadığını” söyledi. Ayrıca bu değerlendirmenin 23 diplomatik ve istihbarat kaynağıyla yapılan görüşmelere dayandığı belirtiliyor.(6) Saldırılardan kısa bir süre önce, İsveç savaş gemilerinin olay yerine yakın bir yerde bulundukları bilgisi, İsveç-Atlantik ilişkilerine dikkat çekmişti.
New York Times, Kuzey Akım-1’i işleten Nord Stream AG'nin hatları onaracağını yazdı. Moskova daha önce bunu onaylamamış, ancak reddetmemişti de. Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander Novak, TASS haber ajansına onarımın “teknik olarak mümkün” olduğunu söyledi; ancak ne kadara mal olacağı belli değildi. New York Times'a göre tamir yaklaşık yarım milyar ABD doları tutuyordu. Gazete, Rusya'nın boru hattını yıkıp büyük bir masrafla tamir etmesinin mantıklı olmadığına dikkat çekti.(7)
İSVEÇ’İN ESRARENGİZ KONUMU
GFP’ye göre İsveç'in gizli tutumları, müttefik NATO ülkelerini bile bilgilendirmemesi, durumu karmaşık hale getirdi. Wired dergisine göre, boru hatlarına yapılan saldırıları çevreleyen gizemlerden biri, sadece saldırılardan hemen önceki günlerde olay mahalline yakın bir yerde seyreden ve sinyal vericilerini (transponder) kapatan iki büyük geminin nereden geldiği değildir. Henüz hiç kimse bunların Rus gemileri olduğu iddiasını destekleyecek kanıtlar sunmamıştır; Gemilerin büyüklüğü ve Baltık Denizi'ndeki NATO keşiflerinin yoğunluğu, stratejik açıdan önemli olan Bornholm Adası'ndan çok da uzak olmayan deniz olaylarının göz ardı edilmesinin pek olası görünmediği anlamına geliyor. Elbette İsveç Donanması'na ait savaş gemilerinin de olay mahallinin yakınında suç işlenmesinden kısa bir süre önce bulunduğu biliniyor. Transponderlerin neden kapalı olduğu ise açıklanmadı!
AVRUPA GAZ AÇIĞINI NASIL KARŞILAYACAK
Gelelim zurnanın son deliğine: Hatların kullanımı tam anlamıyla Rusya'nın çıkarınadır. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) son tahminlerine göre, Avrupa ülkeleri önümüzdeki önümüzdeki yıl veya kış yaklaşık 30 ila 60 milyar metreküp gaz açığı ile karşı karşıya. Bunun nereden geleceği belirsiz. Ancak Kuzey Akım-1 tarafından karşılanabilir. New York Times bir Gazprom yöneticisinin şu sözlerini aktardı: “Sadece bir kış bekleyin, gazımız için yalvaracaklar.” Uzmanlar, Avrupa ülkelerinin Rus gazını daha büyük ölçekte yeniden ithal edilebileceğini düşünüyor. Bloomberg’e göre, Oxford Enerji Araştırmaları Enstitüsü tarafından Aralık ayı başlarında düzenlenen bir uzmanlar toplantısında, katılanların sadece yüzde 40'ı Avrupa'nın Rus doğalgazından kopabileceğini varsayıyor. Kalanlar ise tam tersini düşünüyor. Çünkü Avrupa endüstrisinin merkezî sektörleri ucuz doğal gaz olmadan ayakta kalamaz. “Berlin'deki hükûmet operasyonlarında”, NATO içinde huzursuzluğa yol açabilecek sorular sorulduğu bildiriliyor: “Almanya'nın en çok vurguladığı gibi, Ukrayna ve Polonya talep edilen Kuzey Akım hatlarından feragat etmemiş miydi?” Öte yandan, adı açıklanmayan yüksek rütbeli bir askeri uzmanın, “Savaşın orta noktasında bir NATO devletinin sabotaja dahil olduğu ortaya çıkarsa ne olacağını hayal bile edemezsiniz” dediği aktarıldı. Bunu göz önünde bulunduran Federal Meclis üyesi ve Parlamento Kontrol Komitesi Başkan Yardımcısı Roderich Kiesewetter (CDU), “Bu belirsiz durumdaki karışıklıkların” sonuçlandırılmasını istiyor.(8)
(1) Şarkul Avsat, 26 Mart, 2023
(2) Faz, 8 Mart 2023
(3) ZDF 9 Mart 2023
(4) ARD 8.Mart
(5) German Foreign Policy (GFP), 05.01.2023
(6) washingtonpost.com 21.12.2022
(7) nytimes.com 26.12.2022
(8) tagesspiegel.de 03.01.2023