Avusturya’da 2021’in öne çıkanları
Kovid-19 salgını dünyada olduğu gibi Avusturya’da da 2021 yılına damga vurdu. Kapanmalar, açılmalar, iş hayatında kısa çalışma, kapanmayla birlikte işsizliğin artması, yeniden açılmayla iş yerlerinde işçiye gereksinim duyulması gibi konular gündemde yer aldı.
Kovid-19 salgınında sayılar da önemli yer tuttu. Günlük, haftalık hasta ve ölüm vakalarının yanı sıra aşı olan ve olmayanların istatistikleri de sıkı takip edildi.
Avusturya ekonomisinin en önemli kaynağı olan turizm ve lokantacılık ciddi sorunlarla karşı karşıya kalırken, diğer sorunlu nokta çevre ile sağlık hizmetlileri özelinde ortaya çıktı. Sağlıkçılar hem aşı karşıtlarının hedefi oldu hem de Kovid-19’dan dolayı hastanede yakınlarını kaybedenler sağlık çalışanlarına saldırdı. En fazla dikkat çeken saldırı da maalesef bir Türk ailesi tarafından 2021 yılında gerçekleştirildi.
Kovid-19 karşıtları, alınan önlemleri protesto etmek için harekete geçti, her hafta protesto eylemleri gerçekleştirdi. Aşırı sağcıların önderlik ettiği protesto eylemlerine Avusturya’nın tanınmış ve ceza almış Neonazilerinin de katılması dikkat çekti. 2021 yılında gündemi en fazla meşgul eden iki kişi oldu. Bunlardan birincisi hiç şüphesiz Eski Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, ikincisi de Eski Avusturya Özgürlükçü Partisi Genel Başkanı ve Eski Başbakan Yardımcısı Heinz Christian Strache’ydi. Bir-iki ay öncesine kadar Avusturya'nın en güçlü adamı olan eski başbakanın, kısa süre önce siyasi hayatının bittiğini öğrendik. Ancak henüz başbakanlık koltuğundayken ülkeyi sarsan ve kendisinin de sarsıldığı olaylar oldu. Hakkındaki görevini kötüye kullanmak, rüşvet vermek gibi iddialar, Avusturya siyasi hayatına bomba gibi düştü.
Bu iddialar kendisinin sonunu hazırlarken, başbakan olduğu hükûmet altüst oldu. Yeni başbakanlar ve bakanlar atandı. Böyle yazıyorum çünkü üç ay içerisinde Kurz’dan sonra Avusturya iki başbakan gördü. Bakanlar yer değiştirdiler, yeni görev alanlar olduğu gibi havlu atanlar da oldu.
Sebastian Kurz henüz başbakan olduğu sırada, İsrail ile dayanışma içinde olduğunu göstermek için başbakanlık binasının çatısına İsrail bayrağı asmıştı. O bayrak orada iki gün durmadı. Avusturya’nın çok çeşitli siyasi çevrelerinden tepki aldı. Avusturyalılar da olaya pek sempatiyle yaklaşmadı. “Belki de Kurz’un sonunu hazırlayan olaylar ne kadar rüşvet ve görevini kötüye kullanma olduysa da bu bayrak olayı da onun sonunun gelmesini hızlandırmıştır.” tespitinde bulunmam abartılı olmaz. Kurz’un siyasi hayatının sona ermesiyle birlikte önce Eski ve Yeni Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg Avusturya Başbakanı oldu. Schallenberg daha sonra başbakanlıktan istifa etti ve Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Schallenberg’in kısa süren başbakanlığında Eski İçişleri Bakanı Karl Nehammer, Avusturya Halk Partisi Genel Başkanlığına ve Başkanlığa getirildi. Hükûmet şimdilik durulmuşa benziyor, bu durgunluğun ne kadar süreceği bilinmiyor. Erken genel seçim ihtimali, ülkede konuşulan konular arasında yer alıyor.
Kurz’dan sonra gündemi en çok meşgul eden ikinci isim olan Avusturya Özgürlükçü Partisi Eski Genel Başkanı ve Eski Başbakan Yardımcısı Heinz Christian Strache de sahip olduğu bütün koltuklarını kaybettikten sonra, maddi gücünü de kaybettiğini duyurdu. Taraftarlarına hakkında açılmış olan davaların mahkeme ve avukat masraflarını karşılayamadığını, bu nedenle yardıma ihtiyacı olduğunu bildirdi.
Başbakan Karl Nehammer’in İçişleri Bakanlığı koltuğuna getirilen Gerhard Karner geçmişiyle tartışma yarattı. Konu, Avusturya faşizminin sembol ismi Dollfuss’tu. Yeni İçişleri Bakanı Karner’in daha önce belediye başkanı olduğu kasabada bulunan Dollfuss müzesiyle arasına mesafe koymaması ve müzede Dollfuss’un onurlandırılması tepki çekti. Karner’in açıklamaları yeterli bulunmazken, istifası bile istendi.
Siyasi gelişmelerin yanı sıra Avusturya bir de sel felaketi yaşadı. Temmuz ayında salgından kafasını kaldırıp normalleşmeye başlayan ülkede turizm gelirlerinin işletmelere rahat bir nefes aldıracağı umut edilmekteydi. Ancak şiddetli yağan yağmur bir sel felaketine yol açtı.
Sel felaketi Avusturya'nın Tirol, Vorarlberg, Salzburg ve hatta kısmen Viyana gibi önemli turizm bölgelerini vurdu. Basına yansıyan rakamlara göre nehirlerin, derelerin taşması ve yerleşim yerlerinin sel baskınına uğraması ile zararın boyutu çift haneli milyonlarla ifade edilmekteydi. Salzburg kentinin bir kasabası olan Hellein’de sele kapılan bir Türk çifti, Alexander Eisenmann adlı Avusturyalı kurtardı. Gazeteler bu olayı manşetten “İşte bizim kahramanımız!” diyerek okuyucuya duyurdu. Daha sonra Eis-enmann’a hem T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hem de Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun teşekkür etti.
2021 yılı başlarında elini kolunu sallayarak İtalya’dan Viyana’ya gelen Feyyaz Öztürk isimli şahıs, Avusturya polisine kendisinin MİT ajanı olduğunu, MİT’in kendisini Avusturyalı bazı politikacıları öldürmek için görevlendirdiğini açıklamıştı. O şahıs gözaltına alındı, konu birkaç gün basında yer aldı. Daha sonra konu unutulup gitti. İddia sahibinin hâlen Avusturya’da mı kaldığı yoksa İtalya’ya geri mi gönderildiği bilinmiyor.