AYM’den afiş cezası kararı
Anayasa Mahkemesi, yetkili makamlardan izin alınmaksızın kamu alanlarına afiş asıldığı gerekçesiyle haklarında idari para cezası uygulanan 2 kişinin bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu.
Mesut B. ve Salih Can A. hakkında, bir partiye ait afişleri, elektrik trafosunun üstüne yapıştırdıkları için izinsiz afiş asma kabahatinden ayrı ayrı 259 TL ve 1000 TL idari para cezası uygulandı. İlçe Seçim Kurulu ve İlçe Belediye Başkanlığı, afiş yapıştırılan kamusal alanın siyasi partilerin afiş ve benzeri materyaller asabilecekleri bir yer olmadığı gibi ilan ve reklam için kullanılabilecek yerlerden olmadığı bilgisini verdi. İtiraz üzerine Sulh Ceza Hakimliği 1000 TL idari para cezasına yapılan itiraz yönünden cezanın 259 TL olarak düzeltilmesine ve 259 TL idari para cezası yönünden ise afiş yapıştırılan elektrik trafosunun bu amaca tahsis edilmiş alanlardan olmadığı gerekçesiyle itirazı kesin olarak reddetti.
GEREKÇEDEN
İtirazın reddedilmesi üzerine Mesut B. ve Salih Can A. da Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen AYM İkinci Bölümü, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Her ne kadar bireyler iletmek istedikleri ifadelerin aktarılma şeklini seçmekte özgür iseler de internetin, sosyal medyanın ve diğer iletişim olanaklarının son derece geliştiği, topluma erişmek ve fikirleri yaymak için birçok alternatif yöntemin olduğu günümüz koşullarında, üstelik yetkili idari makamlara başvurarak mevzuata uygun biçimde afişlerin asılması da mümkünken görüntü kirliliği oluşturacak biçimde kamu alanlarına afiş asılmasının ifade özgürlüğünün etkin şekilde kullanımı için zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca başvurucular, afiş yapıştırarak amaçlanan diğer siyasal faaliyetlere müdahale edildiğini de iddia etmemiştir. Bu nedenlerle somut olayın koşullarında afişlerinin izinsiz şekilde asılması, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının korunması amacıyla getirilen hukuk normunu ihlal etmesi nedeniyle başvuruculara uygulanan yaptırımın zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık gelmediği söylenemez.”