AYM’den hendek olayları kararı: ‘Güç kullanımı ayaklanmanın bastırılmasına yönelik’
Hendek olaylarında barikatlarda elinde Kalaşnikof marka silahla görülen örgüt mensubunun ailesi Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı. Yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar veren Yüksek Mahkeme, ölümle sonuçlanan güç kullanımının, ayaklanmanın bastırılması amacına yönelik olduğunu belirtti
PKK terör örgütü 12 Ağustos 2015 tarihinden itibaren Cizre ilçesinin de dahil olduğu bazı yerlerde sözde “öz yönetim” ilan etmişti. Terör örgütü tarafından, hendek olayları olarak adlandırılan ve aylarca devam eden bu süreçte roketatarlar, keskin nişancı tüfekleri, patlayıcılar ve otomatik saldırı tüfekleri kullanarak terör saldırıları düzenlendi.
Terör eylemlerinin engellenmesi, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sözde öz yönetim ilan edilen bazı bölgelerde mülki idare amirliklerince sokağa çıkma yasakları uygulanarak terörle mücadele operasyonları yapıldı.
HAKKINDA BİRÇOK KEZ İŞLEM YAPILDI
Cizre Belediyesi çalışanı olan M.B. tarafından 6 Ocak 2016 tarihinde Cizre Devlet Hastanesine, belediyeye ait cenaze nakil aracı ile ateşli silah yaralanması neticesinde öldüğü düşünülen bir erkek cesedi getirildi.
Cesedi getiren cenaze nakil aracı şoförü M.B. hastane yetkililerine, cesedi kendisine teslim eden şahısların cesedin A.İ.’ye ait olduğunu söylediklerini ifade etti. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu olayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı.
A.İ. hakkında geçmiş yıllarda PKK/KCK terör örgütünün faaliyetleri çerçevesinde yapılan eylem ve gösterilere katılması sebebiyle birçok kez işlem yapıldığı, A.İ.’nin bir kısım olayda adliyeye sevk edilip serbest bırakıldığı tespit edildi.
Başsavcılık, UYAP kayıtları üzerinde yaptığı araştırmada A.İ. hakkında çeşitli suçlardan kamu davası açıldığını ancak davalarda A.İ.’nin ölümü nedeniyle düşme kararları verildiğini belirledi.
TANIKLAR TEŞHİS ETTİ
Kolluk tarafından düzenlenen İnternet Tespit Tutanağına göre güvenlik güçlerinin terör örgütüne müzahir yayın yaptığını değerlendirdiği ANF isimli ajansın internet sitesinde A.İ.’nin ölümü, terör örgütünün silahlı aparatlarından YPS mensubu olarak sahiplenildi.
Soruşturma sırasında Cumhuriyet savcısı huzurunda teşhis işlemi yaptırılan gizli tanık Doğukan, A.İ.’yi fotoğrafından teşhis ederek, “Şahsın ismini A.İ. olarak bilirim, kendisinin operasyonlar öncesinde barikatların bulunduğu dönemde, Sur mahallesindeki barikatlarda, Kalaşnikof silahla, YDG-H içerisinde bulunan örgüt mensubu şahıslar ile birlikte görürdüm.” şeklinde beyanda bulundu.
Yine soruşturma sırasında Cumhuriyet savcısı huzurunda teşhis işlemi yaptırılan A.Y. de, “Şahsın ismini Apo olarak biliyorum, YDG-H’nin KCK üyesidir, gençliğe para temin eder.” ifadelerini kullandı.
‘SİLAHLI FAALİYET GÖSTERDİ’
Soruşturma dosyası, Başsavcılığın soruşturmaların suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülmesi gerektiğinden bahisle verdiği görevsizlik kararı üzerine Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Başsavcılık 13 Aralık 2020 tarihinde kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Kararda, “A.İ., PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olup Cizre ilçesinde terör örgütünün amaçları doğrultusunda ilan edilen sözde öz yönetim kapsamında uzun namlulu silahla faaliyet göstermiş ve sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde diğer terör örgütü üyeleriyle birlikte güvenlik güçlerine karşı yapılan çatışmalara katılmış, nihayetinde güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği sırada öldürülmüştür.” denildi.
Bu karara yaptıkları itiraz reddedilen A.İ.’nin ailesi Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru yaptı.
‘MEŞRU MÜDAFAA ŞARTLARI ALTINDA ÖLDÜRÜLDÜ’
Başvuruyu inceleyen 5 üyeli AYM İkinci Bölümü, yaşam hakkının ihlal edilmediğine oy çokluğuyla karar verdi. Kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Celbedilen telsiz kayıtlarından A.İ.’nin cesedinin teslim alındığı bölgede yoğun çatışmaların yaşandığı ve güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırılar gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Gizli tanık Doğukan ve A.Y., A.İ.’nin örgüt mensubu olduğuna ve çatışmalara katıldığına dair beyanda bulunmuştur. Örgüte müzahir yayın yaptığı değerlendirilen internet sitesinde A.İ.’nin ölümü, YPS mensubu olduğu belirtilerek sahiplenilmiştir.
"Söz konusu deliller maktulün terör eylemlerini engellemek için yapılan operasyonlar sırasında güvenlik güçleri ile girdiği silahlı çatışmada güvenlik güçlerinin emri yerine getirmesi sırasında kanunun verdiği yetkiyle ve Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan meşru müdafaa şartları altında öldürüldüğünün kabulü için yeterlidir. A.İ.’nin ölümüyle sonuçlanan güç kullanımının Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan bir ayaklanmanın bastırılması meşru amacına da matuf olduğu kanaatine ulaşılmıştır.”