AYM'nin yeni başkanından ilk mesajlar: Zümrecilikten uzak durmalıyız
Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçilen Kadir Özkaya, Yüksek Mahkemenin kuruluş yıl dönümü nedeniyle yapılan törende başkan sıfatıyla ilk mesajlarını paylaştı
Anayasa Mahkemesinin (AYM) 62. kuruluş yıl dönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar'ın ant içmesi için Yüce Divan salonunda tören yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı törende, Kadir Özkaya ilk kez AYM Başkanı sıfatıyla konuşma yaptı. Özkaya, adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluğun hakimlere düştüğünü söyledi. Hakimlerin, herhangi bir dışsal etki altında kalmadan tarafsız bir tutumla özgürce karar vermesi gerektiğini kaydeden Özkaya, "Hakimler fikri, vicdanı ve irfanı hür insanlar olmalıdır. Ayrıca belirtmem gerekir ki söz konusu sorumluluk bakımından bütün yüksek mahkeme üyelerinin verdikleri kararların içtihat olma niteliğini ve doğurduğu sonuçları dikkate alarak diğer mahkemelere kıyasla adaleti tesis etme hususunda daha da hassas olmaları icap etmektedir." diye konuştu. Özkaya'nın konuşmasında şu bölümler öne çıktı:
'EN BÜYÜK KAZANIMLARDAN BİRİSİ BİREYSEL BAŞVURU'
"Türk yargı tarihinin en büyük reformlarından biri olan bireysel başvuru, yüz yıllık Cumhuriyet tarihimizin hukuk sistemimize ilişkin en büyük kazanımlarından biridir. Anayasa Mahkemesinin hak ve özgürlükleri sağlama bakımından, hayatın her alanına dokunan kararları arasında kamuoyunda tartışmaya konu olanı çok az sayıdadır. Ülkemizde de sorun olarak görülen bazı durumlar için birtakım düzenlemeler düşünülebilir. Bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda ortak bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaatin de bir gereği olarak yapılabilecek anayasal veya yasal düzenlemelerde müessesenin bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz."
ANAYASAL ORGANLAR ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİNE DEĞİNDİ
"Anayasa’ya göre yasama, yürütme ve yargı organları arasında hiyerarşik bir ilişki olmadığı gibi yüksek yargı organları arasında da böyle bir ilişki yoktur. Her bir yüksek mahkeme, Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükelleftir. Bununla birlikte anayasal organlar (Anayasa Mahkemesi ile diğer yargı organları, yasama ve yürütme) arasında iş birliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için, bu organların insanlardan müteşekkil olması, insanın olduğu yerde her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesinin ve ihtilaf doğabilmesinin muhtemel olması nedeniyle Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç bulunmaktadır."
'TÜRK MİLLETİ NECİPTİR'
"Başta Cumhuriyet’imizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere birçok devlet büyüğümüzün, birçok düşünce ve fikir insanımızın defaatle söylediği gibi tefrikacılıktan, zümrecilikten ve nifaktan her daim uzak durmalıyız. Millet olarak ortak menfaatlerimiz ve ortak geleceğimiz için, insanlık için ortak noktada toplanıp, birleşip, kenetlenip bir vücut gibi ahenkle çalışmalıyız. Türk milleti neciptir, her güzel şeyi başarabilecek güç ve kabiliyettedir. Bunun için gücünü ve enerjisini israf etmemeli, doğru kullanmalıdır. Birlik ve beraberliğini bozmak isteyenlere fırsat vermemelidir. Bu durum, yeryüzünde adaletin hakim kılınmasında söz sahibi olabilmek bakımından elzemdir."
GAZZE AÇIKLAMASI
"Güç ve kudretin insanların ve toplumların barış ve huzur içinde daha mutlu, müreffeh ve güzel yaşamalarına imkan sağlansın diye verildiğine, verilen bu güç ve kudretin insanlığın yararına kullanılması halinde güç ve kudret sahibi insan ve devletlerin uzun ömürlü olacaklarına, aksi yönde kullanılması halinde ise söz konusu güç ve kudretin bir gün ellerinden uçup gideceğine, varsa yaptıkları zulmün bir gün dönüp dolaşıp kendilerine geleceğine, Hazreti Süleyman’ın varisi olduklarını düşündükleri halde onun misyon ve adaletine uygun davranmayanların da bu kapsamda olduklarına inanmaktayım. Bu vesileyle Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan zulümlere karşı gösterilen çifte standardı, ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi maşerî vicdanın sesi olarak dile getirmeyi bir görev biliyorum.
İnsanlığa adaleti, hakkaniyeti, insan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi anlatan ekonomik ve askerî güç sahibi devlet ve kurumların, ne yazık ki dünyanın birçok yerinde mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa düşürmektedir."