Aynı Asya trenindeyiz
Türkiye, üretimin, ticaretin, bilimin, teknolojinin ve sanatın Doğu’ya kaydığı bir dönemde toprak bütünlüğünü ve ekonomik bağımsızlığını korumak için Asya’ya yöneldi. İstanbul’dan Xi’an’a gitmekte olan ihracat treni bu yönelimin bir simgesi haline gelmiştir.
4 Aralık 2020’de İstanbul’dan Çin’in Xi’an şehrine uğurlanan ihracat treni Türkiye’nin istihdam ve üretim odaklı bir ekonomiye geçmesi için attığı dev bir adım. Bu adımın atılmasında son beş senede elde ettiğimiz güvenlik ve dış politika kazanımları çok önemli bir rol oynadı. Türkiye güvenli hale geldikçe üreten bir ülke haline gelmektedir.
Türkiye’nin son beş yılda izlediği bağımsızlıkçı dış politikadan rahatsız olan Avrasya karşıtı çevreler ise ekonomik sıkıntıların yaşandığı küresel salgın koşullarında Türk üreticisinin yüzünü güldürecek Çin trenine muhalefet edecek kadar akılcılıktan uzaklaşmış durumda. Bununla birlikte Çin treni, her fırsatta Türkiye’nin başarısız olması için fırsat kollayan sözde muhalif çevrelerin, Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) Türkiye için bir tuzak olduğunu iddia edenlerin ve Türkiye’nin bu girişimde sadece bir geçiş ülkesi olacağını düşünenlerin hayallerini de suya düşürdü. Bu kesimler Türkiye’nin Çin’den sadece ithalat yaptığını ama Çin’e yeteri kadar mal satamadığını iddia ediyor ve Türk dış politikasındaki Avrasya seçeneğine karşı bir konum alıyordu.
Son yıllarda iki ülke arasındaki ticari gelişmeler bu iddiaların temelsiz olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. 2020 yılının ilk 7 ayında 109 milyon dolarlık mermer ihracatı gerçekleştiren Türk mermercileri bu ihracatın büyük bir kısmını Çin’e yaptı.(1) Türk süt ürünleri sektöründeki 54 firmanın Mayıs ayında Çin’e ihracat izni almasının ardından, Türk üreticileri Çin'e 5 ay içinde 7 milyon doların üzerinde süt ürünleri ihracatı yaptı ve Çin bu sektörün en çok ihracat yaptığı altıncı ülke konumuna yükseldi.(2) Kasım ayında Türkiye’den Çin’e ilk kez kanatlı eti ve ürünleri ihracatı başladı.(3)
TİCARET AÇIĞI KAPANIYOR
5-10 Kasım 2020 tarihleri arasında Şanghay’da düzenlenen Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na katılan ve “İki ülke arasındaki dış ticaretin dengeye gelmesi için çaba gösteriyoruz” diyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, önümüzdeki 5 yılın sonunda Çin’e yapılan gıda ürünleri ihracatında 1 milyar doları geçmeyi planladıklarını belirtti.(4)
Türkiye-Çin ticari ilişkilerinde Türkiye aleyhine bir ticaret açığı olduğu doğru ama bu ticaret açığı Türkiye’nin yönünü Asya’ya çevirmeye başlamasından bu yana daralıyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi son dört yılda azalsa da, 2016’da Türkiye aleyhine olan 23,12 milyar dolarlık ticaret açığı 2019’da 15,90 milyar dolara düştü.
Süt ürünleri ve kanatlı eti ve ürünlerinin dışında Çin’e ihraç edilen beyaz eşyalar da iki ülke arasındaki ticaret açığının kapanmasına olumlu bir etki yapacak. Bu veriler aynı zamanda Türkiye’nin KYG’de ekonomik açıdan etkin bir rol oynamaya başladığını da gösteriyor. Dolayısıyla, Türk-Çin ticari ilişkilerinin geleceği parlak görünüyor.
RAYLARI BİRLEŞTİRMEK
21. yüzyılın en büyük projelerinden biri olan KYG’de demiryolları, Adnan Akfırat’ın 11 Aralık’taki “Avrasya’da demiryolu devrimi” adlı yazısında belirttiği gibi “devrimci” bir işlev üstleniyor ve Avrasya’yı birleştiriyor. 19. yüzyılda emperyalist ülkeler için bir sömürü aracı olarak kullanılan demiryolları günümüzde ezilen milletler için bağımsızlık ve ekonomik kalkınma anlamına geliyor.
Çin hem kendi ülkesinin hem de ezilen ülkelerin kalkınması için demiryolu inşaat projelerine çok büyük önem veriyor. Çin’in ezilen ülkelerdeki altyapı yatırımları, Birinci ve Üçüncü Dünya arasındaki ekonomik gelişmişlik farkını kapatıyor ve Üçüncü Dünya ülkelerini diğer gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilir bağımsız ülkeler haline getiriyor.
PAN-ASYA DEMİRYOLU AĞI PROJESİ
Çin’in en önemli demiryolu inşaat projeleri arasında Çin’i Laos ve Tayland üzerinden Singapur’a bağlayacak olan Pan-Asya Demiryolu Ağı Projesi yer alıyor. Dev projenin Batı rotasını, Çin ile Myanmar’ı birbirine bağlayan Kunming-Dali-Ruili-Yangon hattı ve Myanmar ile Tayland’ı birbirine bağlayan Yangon-Bangkok hattı oluşturuyor. Merkezi rota, Çin’in Kunming, Laos’un Vientiane, Tayland’ın Bangkok, Malezya’nın Kuala Lumpur şehirlerinden geçip Singapur’a ulaşıyor. Doğu rotası ise Çin’in Kunming, Vietnam’ın Hanoi ve Ho Şi Minh, Kamboçya’nın Phnom Penh, Tayland’ın Bangkok’un şehrini birbirine bağladıktan sonra Kuala Lumpur üzerinden Singapur’a ulaşıyor.
RCEP ve TÜRKİYE
15 Kasım 2020’de Vietnam'ın başkenti Hanoi'de düzenlenen 37. ASEAN Zirvesinde, 10 ASEAN ülkesi, Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olan “Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması”nı (RCEP) imzaladı. 15 ülkenin nüfusu 2 milyarı aşıyor ve GSYİH’leri küresel GSYİH’nin yüzde 30’una tekabül ediyor. RCEP Asya’nın ekonomik bütünleşme sürecini hızlandıracak. Pan-Asya Demiryolu Ağı Projesi bittikten sonra 15 ülke arasındaki ticaret hacmi daha da artacak.
2031’e kadar aşamalı olarak bitmesi planlanan demiryolu ağı projesi AB ve Türkiye için de çok önemli. Pan-Asya Demiryolu Ağı, sadece Çin ile Güneydoğu Asya’yı değil, AB ülkeleri ve Türkiye ile Güneydoğu Asya ülkelerini de birleştirecek. Bu durum Türkiye’nin ihracat pazarlarını genişletmesi için çok önemli fırsatlar sunuyor.
DEİK İcra Kurulu Üyesi ve Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı RCEP’in sunduğu fırsatları şöyle açıklıyor: “RCEP’e imza atan 15 ülkeyle dış ticaretimizi geliştirebilirsek, Türk markalarını orada yapılandırabilirsek, bunun bizim için iyi bir ihracat kapısı olabileceğini ve ihracat büyümesi gelebileceğini düşünüyorum. Asya Pasifik’le ticaretimize baktığınızda ağırlıklı olarak alım yapıyoruz. İthalatımız çok yüksek, ihracatımız düşük. DEİK Asya Pasifik bölgesine tanımladığımız 17 ülke ve 2 bölgeye geçen yıl 35 milyar dolar 2018’de de 40 milyar dolar dış ticaret açığı vermiş durumdayız. Dolayısıyla zaten Türk firma ve markalarının ihracat hedefinde Asya Pasifik var”.(5)
Türkiye’nin ASEAN ülkelerinden Malezya ve Singapur ile zaten serbest ticaret anlaşması (STA) var. Tayland ile Türkiye arasındaki STA müzakereleri ise hala devam ediyor ama Türkiye’nin bu müzakere sürecini hızlandırması gerekiyor çünkü Kunming-Bangkok arasındaki demiryolu hattının 2026’da tamamlanması planlanıyor. Böylece, İstanbul’dan kalkan ihracat trenleri sadece Çin’e değil, Tayland, Malezya ve Singapur’a da gitme fırsatına sahip olacak.
GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Türkiye, ASEAN ülkeleri içinde Vietnam ile STA imzalamak için girişimde bulundu ama iki ülke arasında müzakereler başlamadı. 1 Ağustos’ta yürürlüğe giren AB-Vietnam Serbest Ticaret Anlaşması ise Türkiye için olumsuz sonuçlar doğurabilir çünkü Vietnam mallarının AB’ye ihracatında gümrük vergilerinin yüzde 71’i kalkacak. Vergilerin geri kalanı da 7 yıl içinde aşamalı olarak kaldırılacak. İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Gümrük Birliği’nin ortaya çıkardığı STA sorununun siyasi sebeplerle çözülemediğini ve bu durumun Vietnam-AB ve Vietnam-Türkiye ilişkileri açısından asimetrik bir ilişki yarattığını belirtiyor. Bu nedenle, ASEAN ülkeleri ile ticari ilişkilerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için Gümrük Birliği Anlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.(6)
Prof. Elif Nuroğlu, 10 Aralık’ta AA’ya yazdığı “Yeni ve daha dengeli bir AB-Türkiye Gümrük Birliği Anlaşması şart” adlı yazısında Gümrük Birliği’nin Türkiye’yi dış ticarette zor durumda bırakmaya devam ettiğini belirtiyor. Nuroğlu, bu durumu Japonya örneği ile açıklıyor. 2019’da AB-Japonya arasında imzalanan STA’ya göre Japon malları Türkiye’ye gümrüksüz girebilirken, Türk malları Japonya’ya girdiğinde gümrük vergisine tabi olacak. Bu durum Türk mallarının Japonya’daki maliyetini arttıracak ve Türkiye ile Japonya arasında bir STA imzalanana kadar Türk iş insanları zarar edecek.
Türkiye, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı STA’larda karar alma sürecine katılamadığı gibi AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı anlaşmaların sonuçlarından da etkileniyor. Türkiye, Asya Çağı’na ayak uydurmak için Gümrük Birliği’nin yaratmış olduğu sorunları çözmek zorunda. Bu sorunlar çözülürse Türkiye ASEAN ülkeleri ile ticari ilişkilerini geliştirebilecek ve Asya ile bütünleşmesini hızlandıracaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 Eylül 2020’de 75. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada “Tarihin sarkacının yeniden Asya'ya doğru kaydığı bu dönemde, ‘Yeniden Asya’ girişimimizle, ilişkilerimize yeni bir dinamizm kazandıracağız” dedi. Bu konuşma ile Türkiye 75 yıldır içinde bulunduğu Batı sisteminden resmen koptuğunu da ilan etmiş oldu. Batı sisteminden kopmak ve Asya’ya yönelmek, Türkiye’nin Batı dünyası ile “egemen eşitlik” temelinde daha sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurması anlamına geliyor.
Türkiye, üretimin, ticaretin, bilimin, teknolojinin ve sanatın Doğu’ya kaydığı bir dönemde toprak bütünlüğünü ve ekonomik bağımsızlığını korumak için Asya’ya yöneldi. İstanbul’dan Xi’an’a gitmekte olan ihracat treni bu yönelimin bir simgesi haline gelmiştir. Birleşen Türkiye için bölücülüğe karşı Türkiye gemisinde bir araya gelen vatanseverler bu sefer üreten Türkiye için aynı Asya treninde yan yana geliyor.
DİPNOTLAR:
(1) Milliyet. “Mermercilerin yüzü, 109 milyon dolarlık ihracatla güldü”. 15/08/20. https://tinyurl.com/y32v82gq
(2) Sabah. “Süt üreticileri Çin ile nefes alacak”. 14/11/20. https://tinyurl.com/yyhhr3e9
(3) AA. “Çin'e kanatlı eti ve ürünleri ihracatı başladı”. 10/11/20. https://tinyurl.com/yxflrdpj
(4) Aydınlık. “Türk ihracatçılar Çin ithalat fuarında hedef büyüttü”. 12/11/20. https://tinyurl.com/y2fwavge
(5) Dünya. “RCEP, Türkiye'ye yeni ihracat pazarları açabilir”. 17/11/20. https://tinyurl.com/ycg3oo8y
(6) AA. “İKV: AB-Vietnam STA'sı Türkiye için rekabeti artıracak”. 23/7/20. https://tinyurl.com/yctppb5d