Azerbaycan Askeri Başsavcısı: Tek millet iki devlet olduğumuzun kanıtı
Karabağ'ın Ermenistan işgalinden kurtarılışının ikinci yıl dönümünü kutluyoruz! Azerbaycan Cumhuriyeti Askeri Başsavcısı Tümg. Hanlar Veliyev, “44 günlük Vatan Savaşı’nda Türkiye ile cephede omuz omuza, tek millet ve iki devlet olduğumuzu ispatladık.” dedi.
Veliyev, Birinci Karabağ Savaşı'nda Ermeni katliamlarının tanığı. Yıllarca çalıştı, suç dosyalarını birleştirdi. Savaş suçlarının dünyaya tanıtılması için girişimlerde bulundu. Veliyev'le söyleşimizin ikinci kısmını yayımlıyoruz. Bugün 2020'deki 44 günlük Vatan Savaşı, sonrasında yaşananları ve Azerbaycan'ın atacağı adımları konuştuk.
- Azerbaycan tarafı bu savaş suçlarının dünyaya tanıtılması ve uluslararası toplumu Ermeni vandalizminden haberdar etmek için ne gibi adımlar attı?
Azerbaycan bu alanda çok şey yaptı. Özellikle Haydar Aliyev Vakfı'nın hizmetlerinden bahsetmek istiyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Mehriban Aliyeva'nın önderliğinde Haydar Aliyev Vakfı, sadece Azerbaycan'da değil, aynı zamanda ülke sınırları dışında da uzun yıllardır etkin bir şekilde faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetin önemli bir kısmı, Azerbaycan gerçeklerinin tüm dünyaya tanıtılması ile ilgilidir. Şimdiye kadar dünyanın çeşitli ülke ve şehirlerinde Ermenilerin Azerbaycan topraklarını işgali, 1 milyonu aşkın mülteci ve yerinden edilmiş kişinin evlerinden çıkarılması ve bu topraklardaki manevi ve tarihi mirasın, milli varlığımızın tahribi ile ilgili konferanslar, sergiler ve tanıtımlar düzenlenmiştir.
Vakıf Başkan Yardımcısı Leyla Aliyeva'nın başlattığı "Hocalı'ya Adalet" uluslararası kampanyası çerçevesinde dünyanın tüm şehirlerinde etkinlik ve eylemler yapıldığını ve bu misyonun bugün de başarıyla sürdürüldüğünü de belirtmeliyim. Haydar Aliyev Vakfı bu soykırım ve katliamlarla ilgili çok sayıda kitap, dergi ve gazete yayınlamıştır. Bütün bunlar bu alanda bizim için ana teşvik ve yol haritası oldu.
Askeri Başsavcılığın idari binasında "Soykırım Müzesi"ni kurduk ve Azerbaycan halkına yönelik soykırım ve katliamlarla ilgili tüm görsel deliller ve belgeler bu müzede sergileniyor. Müze hem yerli hem de yabancı ziyaretçilere açıktır. Bu müzede herkes gelip Azerbaycan halkına karşı yapılan soykırımları öğrenebilir.
Bu yöndeki en büyük hizmetler Başkomutan Sayın İlham Aliyev'e aittir. Çünkü katıldığı tüm uluslararası platformlarda - BM, AGİT, Avrupa Konseyi, Bağlantısızlar Hareketi veya diğer prestijli etkinliklerde, ikili görüşmelerde Azerbaycan gerçeklerini delillere dayalı mantıklı açıklamalarla her zaman açıkça söyleyen Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev'dir.
CEPHEDEN UZAK YERLERİ VURDULAR
- 44 günlük Vatan Savaşını nasıl tanımlarsınız?
2020'deki 44 günlük Vatan Savaşı, yakın tarihimizin şanlı sayfalarından biridir. Zira 30 yıllık Ermeni işgali sona ermiş ve muzaffer Başkomutan İlham Aliyev`in liderliğindeki Silahlı Kuvvetlerimiz tek yumruk olarak birleşerek topraklarımızı Ermeni işgalinden kurtarmıştır. Bu savaşta da Ermeni faşizmi ile karşılaştık ve bu sefer Ermeni ordusu sivil nüfusu hedef alarak savaş suçları işledi. İki yıl önce bugün, Ermeni silahlı kuvvetleri cephede karşılaştıkları başarısızlıkları telafi etmek için Azerbaycan'ın cephe bölgesinden uzak Gence, Barda, Terter, Mingeçevir, Bakü ve diğer şehirlere roketler attılar. Cephe hattından uzakta bulunan ve hiçbir askeri amacı olmayan sivil tesisleri hedef aldılar, çok sayıda sivilimiz öldü, onlarca insanımız yaralandı. Bunların hepsi savaş suçları ve biz bunları kaydettik, ceza davası açtık ve olayın hukuki değerlendirmesini yaptık.
44 günlük İkinci Karabağ Savaşı sırasında, Ermeniler tarafından 29 Azerbaycanlıya karşı işlenen, özellikle ağır suçlar kategorisine giren savaş suçlarıyla ilgili olarak Cumhuriyet Askeri Başsavcılığı tarafından 12 ceza davası açılmış olup, günümüzde bu ceza davaları hakkında gerekli soruşturma tedbirlerinin uygulanmasına ve bu fiillerin faillerinin cezai sorumluluğa getirilmesine yönelik ilgili usuli tedbirlerin uygulanmasına devam edilmektedir.
- İkinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenilerin Azerbaycan halkına karşı işledikleri savaş suçları nelerdi?
10 Kasım 2020 tarihli üçlü anlaşmanın ardından Ermeni ordusu ve çeşitli Ermeni yasadışı silahlı grupları defalarca Azerbaycan'ın askeri mevzilerine yönelik kışkırtıcı saldırılar düzenleyerek askerlerimizi katletti.
44 günlük savaştan sonra ve bugün dahi Ermenilerin topraklarımıza mayın döşediğine dair tarafımızca savaş suçu olarak tescil edilen gerçekler vardır. Savaştan sonraki 2 yıl boyunca yaklaşık 250 askerimiz ve sivil halkımız bu mayınların kurbanı oldu ve bu sorun bugün de devam ediyor. Avrupa insan hakları kurumları hâlâ bu suça göz yummaya devam ediyor. Kurtarılan topraklara yaklaşık 1 milyon mayın döşendi.
Azerbaycan bu sorunu kendi başına çözmek zorunda kaldı. Kardeş Türkiye Cumhuriyeti'nin askeri ve teknik desteğiyle işgalden kurtarılan topraklar mayınlardan temizleniyor.
Bu mayınların bir kısmı 2021-2022'de döşendi. Ermenistan'ın halen mayın üretimiyle meşgul olması ve bu mayınları gizlice Azerbaycan topraklarına yerleştirerek savaş suçu işlemesi üzücü bir gerçektir. Sadece ağustos-eylül aylarında Azerbaycan ordusu tarafından 2 binden fazla mayın tespit edilerek etkisiz hale getirildi ve bu çalışmalar halen devam ediyor.
18 Eylül 1997'de BM Genel Kurulu "Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Stoklanmasının, Üretiminin ve Transferinin Yasaklanması Sözleşmesi”ni kabul etti, ancak bu mayınların çoğu 2021-2022'de Ermeniler tarafından döşendi. Bu mayınlarla ilgili olarak Ermenistan Savunma Bakanlığı ve Ermeni ordu komutanlığı liderleri hakkında ceza davaları açıldı ve soruşturma devam ediyor. Sayın İlham Aliyev de Astana'da düzenlenen Zirve'de Azerbaycan'ın toprakları mayın temizleme sorununu çözmek için yaklaşık 30 yıl ve 25 milyar ABD dolarına ihtiyacı olduğunu belirtti. Bunlar çok büyük rakamlar ve uzun bir süre bu sorun Azerbaycan devletinin karşı karşıya olduğu sorunlardan biri olacak.
Ermenistan'ın ne kadar ciddi savaş suçu işlediğine bakın. Azerbaycan'ın tek başına mayın sorununu ortadan kaldırmak için 30 yıla ihtiyacı olacak. Uluslararası kurumlar bunu konuşuyor mu? Hayır. Çünkü Batılı kurumlar çifte standartlarını sürdürüyor.
Savaş sırasında Şuşa'daki Ermeni kilisesinin camının kırılması nedeniyle neredeyse tüm Avrupa ülkeleri ayağa kalktı. Ama Batılı ülkeler Karabağ'da yıkılan camilerimiz için seslerini bile yükseltmediler. Ermeniler camilerimizde domuz besler, İslami değerlerimizi ayaklar altına alırlardı.
Çok şükür ki Türkiye, Pakistan gibi adaletten yana kardeş ülkeler var, onların desteğini her zaman hissettik ve bu ülkeler bugün de bizimle. Özellikle kardeş Türkiye Cumhuriyeti her zaman yanımızdadır ve bugün bile Karabağ'daki inşaat çalışmalarından toprakların mayın temizlemesine kadar Türkiye'nin ciddi desteğini hissediyoruz. Bizler gerçekten tek millet ve iki devlet olduğumuzu pratikte ispatlamış iki kardeş ülkeyiz.
UNESCO KARABAĞ'A HEYET GÖNDERMEDİ
- Esir alınanlara yönelik bir suç işlendi mi?
Birinci Karabağ savaşından bugüne kadar yaklaşık 4 bin vatandaşımız esir, kayıp ve rehine olarak kabul ediliyor. Hâlâ akıbetlerinden haber yok. Maalesef Azerbaycan tarafı son 30 yılda bu konuyu tüm uluslararası platformlarda gündeme getirmesine rağmen uluslararası toplumun tepkisi yeterince güçlü olmadı ve resmi Erivan'a karşı herhangi bir baskıya tanık olmadık. Ermeni tarafı her defasında bu insanların akıbeti hakkında bilgisi olmadığını söyleyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştı.
Ortaya çıkardığımız toplu mezarlar, Ermenilerin Azerbaycanlılara yönelik insanlık dışı muamelesini ve faşizm politikasını bir kez daha gözler önüne serdi. Tüm kurtarılmış topraklarda böyle toplu mezarlar var.
En son Hocavend ilçesine bağlı Edilli köyünde böyle bir mezarlığın ortaya çıkması Ermeni vandalizminin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştı. Tüm dünya toplumu bir kez daha savaş suçlarına tanık oldu.
Cumhuriyet Askeri Başsavcılığı olarak toplu mezarları olay yerinde inceliyor, cesetlerin kimliklerinin tespiti için ilgili kurumlarla birlikte soruşturma ve adli işlemleri sürdürüyoruz.
Şimdiye kadar 446 kişinin kalıntıları bulundu ve götürüldü. Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla 2014 yılından bu yana 1. Karabağ savaşında kaybolan 3 bin 400 Azerbaycanlının aile üyelerinden 10 bin 583 biyolojik örnek toplandı. Soruşturma sırasında toplam 298 adli tıp muayenesi ve 285 moleküler-genetik muayene emri verilmiş ve infaza yönlendirilmiştir. Ayrıca tanıklar sorguya çekildi ve gerekli diğer soruşturma ve operasyonel önlemler alındı. Şu ana kadar 9 kayıp kişinin kimlikleri belirlendi.
3 bin 890 kayıp kişiyle ilgili soruşturmamızı sürdürüyoruz.
Ayrıca Azerbaycanlılara ait konutların, idari binaların, milli, dini ve tarihi eserlerin yıkımı da bu savaş suçlarının devamıdır. Karabağ ve çevre bölgelerdeki camilerimiz yıkılmış, camiler domuz ahırı olarak kullanılmış, hatta Alban ve diğer Hristiyan kiliseleri bile yıkılmış ve harabeye dönmüştür. Ermeniler bu topraklarda Azerbaycan'ın izlerini tamamen silmeye çalışmışlardır.
Bugün Aliyev liderliğindeki Azerbaycan devleti tarihi mirasımızı restore ediyor. Zor ve onurlu bir iş. Haydar Aliyev Vakfı'nın faaliyetlerine de değinmek istiyorum. Mehriban hanım Aliyeva`nın önderliğinde Karabağ'ın yeniden inşası için büyük projeler hayata geçiriliyor, tarihimiz, milli-kültürel mirasımız restore ediliyor. Karabağ gizemli güzelliğine yeniden kavuşur.
Uluslararası kuruluşların da bu konuda sessiz kaldığını üzülerek belirtmek isterim. Azerbaycan hükümetinin ısrarlı çağrılarına rağmen UNESCO, Karabağ'a heyet göndermedi.
Birinci Karabağ savaşında olduğu gibi 44 günlük Karabağ savaşında da Ermeniler doğayı yok etmekten çekinmediler. Hatırlarsanız 10 Kasım 2020 tarihli üçlü anlaşmadan sonra Ermeni ordusu ve sivil Ermeniler Kelbecer, Ağdam ve Laçın'dan çekilirken evleri yakmış, ağaçları kesmiş ve bununla da yetinmeyerek ormanları ateşe vermişlerdi. Bu kelimelerin ötesinde bir faşizm eylemidir. Bu vandalizmdir. Sadece Azerbaycan halkına değil, tüm insanlığa karşı işlenen vahşettir. Dünya henüz bu tür vandalizm eylemleri görmedi. 2020 yılında tüm dünyanın gözü önünde bu olaylar yaşandı ve dünya sessizliğe büründü. Ama biz susmayacağız ve Azerbaycan gerçeklerini dünyaya aktarmaya devam edeceğiz.
- Sayın Tümgeneral, son sorum, tüm bu savaş suçları ve vandalizm eylemlerinin uluslararası mahkemelerde yargılanması ve Ermenistan'ın tazminat ödemesiyle ilgili. Azerbaycan'ın bu alanda atacağı adımları nasıl görüyorsunuz?
Cumhurbaşkanımız Sayın Aliyev, Ermenistan'ın bu adımlarının cezasız kalmayacağını, Azerbaycan devletine ve halkına verilen zararın tazmin edilmesi gerektiğini her zaman dile getirmiştir. Azerbaycan tarafı ilk günden beri bu konu üzerinde sistemli bir şekilde çalışıyor. Her köy, ilçe ve şehirdeki yıkılan kamu binaları, evler, camiler, kiliseler, tarihi eserler, altyapı ve yollar listeleniyor, hasarlar hesaplanıyor ve uluslararası mahkemelere başvurular hazırlanıyor.
Tüm uluslararası mevzuat inceleniyor ve süreç tamamlandıktan sonra Azerbaycan resmi olarak uluslararası mahkemelere başvuracak ve Ermenistan'dan tazminat ödemesini talep edecek. Bununla Azerbaycan'a verilen zararın tazmini sağlayacağız ve aynı zamanda tarihi adaleti yeniden tesis edeceğiz.
Ermeni vahşetini gerçekler ve kanıtlarla bütün dünya görsün ve bu tür soykırımlar ve katliamlar bir daha yaşanmasın. Bu anlamda Cumhuriyet Askeri Başsavcılığının da yapacağı çok iş var. Diğer devlet kurumlarıyla birlikte bu işin üstesinden gelmeye çalışıyor ve eminim ki Başkomutanımız Aliyev'in önümüze koyduğu vazife ve görevleri yerine getireceğiz.
Ulu Önder Haydar Aliyev'in başlattığı ordu kurma politikasının uzun yıllar Cumhurbaşkanımız Sayın İlham Aliyev tarafından sistemli bir şekilde sürdürüldüğünü ve Azerbaycan Ordusu'nun sadece bölgenin değil, dünyanın da en güçlü orduları arasında ön saflarda yer almayı başardığını belirtmek isterim. Bu, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'in ortaya koyduğu, uzun zaman alan, yüksek devlet tecrübesi ve derin kararlılık gerektiren bir politikanın sonucudur.
BİTTİ