09 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Baltık Denizi kıyısında bir ortaçağ şehri Tallinn

Eski adı Reval olan Tallinn Estonya’nın başkenti. 'Eski' şehir kiliseleri, renkli evleri sıra evleri, şehir duvarları ve kuleleriyle minyatür bir ortaçağ şehri

Baltık Denizi kıyısında bir ortaçağ şehri Tallinn
A+ A-
Tülin Uygur

Tallinn Baltık Denizi kıyısında. Baltık Denizi de Estonya dışında Letonya, Litvanya, Polonya ve Almanya, Danimarka, İsveç, Finlandiya ve Rusya ile çevrili bir içdeniz. Sadece bu kıyı ülkelerinin değil, İngiltere ve Fransa’nın da egemenlik mücadelesine sahne olan Baltık Denizi tarihi ve ticari önemi çok yüksek bir su yolu.

Aleksander%20Nevskij%20Katedrali
Aleksander Nevskij Katedrali

Biz de Stockholm’den su yoluyla geldik Tallinn’e. Koskoca 8 katlı gemiyle. Gemi hiç bitmeyecekmiş gibi gelen saatler boyunca dalgalarla boğuştu. Kendilerini Baltık’ın sahibi ilan eden Vikinglerin ejderha kafalı saz veya ahşap teknelerini düşündük böyle bir denizde. Bir de tüm kuzey halklarını dize getirdikten sonra Baltık denizini göl gibi kullanan Hansa Birliğinin mal yüklü kalyonlarını. Hansa Birliği buralarda müthiş bir sömürü düzeni kuran Alman tarikatıyla Alman tüccarların ortaklığı. Ortaçağ tartışmalarının ardından gemi limana yanaşırken gördüğümüz manzara da tam bir ortaçağ manzarası oldu.

Baltık Denizi kıyısında bir ortaçağ şehri Tallinn - Resim : 2

Şehrin etrafında bugün bir kısmı sağlam kalmış koruma duvarları ve kuleler var. Viruporten limanın doğusundan eski şehre giriş yeri. Bir de sahile yakın Paks Margareeta-Şişman Margareta denilen duvarları 5 metre kalınlığında ve 155 top için delikler yapılmış devasa bir kulenin olduğu giriş var. Şehir duvarına sırtını veren elişleri pazarında ortaçağ filmlerindeki gibi giyinmiş satıcılar kendi dokudukları keten kumaşlardan ve yünden yaptıkları son derece kaliteli tasarım ürünleri satıyorlar. Arnavut kaldırımı sokaklar, pastel renkli evler, bir insan boyu yüksekliğinde dar geçitler derken kırmızı çatılı koni şeklinde kuleler görüyoruz, tıpkı Rapunzel’in kulesi gibi! Kısacası Grimm kardeşlerin masal dünyası ile Alman tarikatının devasa şirketi Hansa arasındayız.

Gelir%20kayna%C4%9F%C4%B1%20Orta%C3%A7a%C4%9F
Ortaçağ pazar tezgahı

Tallinn’in yüzölçümü sadece 159 kilometre kare. Nüfusu ise 450 bin, Giresun kadar. Zaten tüm Estonya’nın yüzölçümü Konya, nüfusu da Samsun kadar! Turizme çok önem verildiği, etrafta neredeyse Estonyalıdan çok turist olmasından belli, hatta eski sokaklar arasında hayranlıklarını yüksek sesle ifade eden çokça vatandaşımızla da karşılaştık. Her yer çok temiz, yalın ve hizmet anlayışı yüksek.

Şehrin merkezi Raekoja, Belediye meydanı. Tam sekiz yüz yıldır şehrin ticaret ve toplanma merkezi. Belediye binası da burada. 1402 yılında gotik tarzda yapılmış. Kuzey Avrupa’nın ayakta kalması bir yana halen kullanılan tek belediye binası. Şehri ziyarete gelen ünlü konuklar burada müzik ziyafetiyle ağırlanıyor. Binanın kulesi 64 metre yüksekliğinde. Kulenin tepesindeki “Vaana Toomas-Yaşlı Toomas” bir rüzgar gülü. İlk kez 1530 yılında yerleştirilmiş. Alman tarikatının hakim olduğu dönemlerde yapılan yarışmalara katılan bir köylü çocuğunu betimliyor. Bu çocuk her yarışmada, okuyla bir direğin üzerine yerleştirilen boyalı tahta topu vurup yarışmayı kazandığı halde fakir olduğu için hep hakkı yenmiş. Bu yüzden halkın gönlünü kazanmış. Tarikatçılar da Toomas’ı şehir bekçisi yapmışlar. Toomas hayatı boyunca meydanda çocuklara şekerlemeler dağıtmış. Ölümünden sonra çocuklar onu çok aramış. Bunun üzerine kulenin tepesine hem çocukları izlesin ve doğru davranışlarını yastıklarının altına şeker bırakarak ödüllendirsin, hem de şehri korusun diye bir rüzgar gülü yapmışlar, adını da Toomas koymuşlar. II. Dünya Savaşı’nda bombalardan zarar gören Toomas’tan kalanlar belediye binasında korumaya alınmış, yerine de yeni bir Vaana Toomas konulmuş. Eskiden pazar yeri olan meydanda sahtekar pazarcıları cezalandırmak için yapılmış siyah demir boğma halkası da belediye binasına çakılı duruyor, en son 1805 yılında kullanılmış.

Baltık Denizi kıyısında bir ortaçağ şehri Tallinn - Resim : 4
Şehir Duvarı

Belediye meydanına ruhunu veren binalardan biri de eski eczane. 1415’ten bu yana şehir halkına hizmet veren eczane Tallinn’in en eski ticari işletmesi ve sağlık kurumu. 1900 yıllarına kadar üç katlı binada bir aile şirketi olarak hizmet vermiş ama artık sadece bir katı eczane diğer katları ise restoran ve kahvehane olarak kullanılmakta. Meydanın etrafındaki tüm binalar eski ve bakımlı. Minik ve otantik butikler, yaz aylarında dışarlara taşan kahvehaneler ile çevrili. Belediye meydanı el sanatları pazarlarının, müzik festivallerinin ve ortaçağ eğlencelerinin de merkezi.

Tallinn’i anlatırken Maiasmokk pastanesinden bahsetmeden olmaz. Sadece Tallinn’in değil Estonya’nın da en eski ve halen hizmet veren pastanesi. 1806 yılında açılmış ama şimdiki haline 1864 yılında kavuşmuş. İki katlı. Mobilya ve dekorasyonu değiştirilmemiş sadece onarılmış. Aynı yıllarda Beyoğlu’da açılan ve daha sonra adı Markiz olarak değiştirilen LeBon pastanesinin yerinde ise maalesef yeller esiyor. Pastanenin bir bölümü badem ezmesi müzesi olarak ayrılmış. Maiasmokk pastanesinin badem ezmesi öyle ünlenmiş ki Çar ailesi devamlı müşterileri olmuş. Aslında badem ezmesi Haçlı seferleriyle Avrupa’ya götürülmüş, çok beğenilmiş. Avrupa’da birçok şehirde “marzipan” müzeleri var. Darısı badem üreticisi şehirlerimizin başına!

Eski Dominikan manastırının yakınında Katariina käik- St Catherine kilisesinin arkasındaki dar sokak ortaçağın en belirgin hissedildiği yerlerden biri. Manastır kilisesinde bulunan eski mezar taşları duvara asılmış, kış karanlığında sokağın ölüm tarafına ürpertici bir hava veriyor. Sokağın yaşam yüzü ise aydınlık. 16.yy dan kalma minik odalar, eski lonca ruhuna uygun olarak zanaatkarlar tarafından işletiliyor. Zanaatkarların ürettiği özgün el sanatları satışa da sunuluyor. Tallinn’de seramik, cam, tahta oymacılığı dışında keçecilik ve yüncülük te değerini kaybetmemiş. Unesco da Estonya’da dokumacılık ve yüncülüğü koruma altına almış.

Halen%20ya%C5%9Fan%C4%B1lan%20evler
Halen yaşanılan evler

Toompea şehrin bir başka bölgesi ve aslında şehirden yaklaşık 30 metre yüksekte olan bir tepelik. Buradaki Patkuli terası Toompea tepesinin kuzey kısmında ve şehrin en iyi gözlem yerlerinden biri. Buradan şehrin duvarlarını, Rapunzel kulelerini, St. Olov kilisesini ve limanı görmek müthiş keyifli. Toomkirik olarak bilinen Lüteryan katedral, Toompea tepesinin merkezinde ve Bakire Meryem Katedrali olarak ta biliniyor. 69 metre yüksekliğindeki çan kulesinden bu eski şehri kuş bakışı seyretmek mümkün. 1200 yıllarından kalma ve Estonya’nın önce Katolik sonra Protestan olan Alman kökenli elitine hizmet vermiş bu katedral. Bir de şehre “Rus” damgasını vuran soğan kuleleriyle ünlü Rus mimarisiyle yapılmış Ortodoks Alexander Nevskij katedrali var. 1895 yılında yapılmış ama Alman haçlılarını deniz savaşında yenen Rus çarının adı verilmiş. 1924 yılında parlamentonun tam karşısındaki katedralin “Ruslaştırma” abidesi olduğu gerekçesiyle yıkılması planlanmış ama henüz tüm albenisiyle yerinde duruyor!

Vir%C4%B1porten
Viruporten

Alman tarikat şövalyeleri tarafından 1221-1229 yıllarında inşa edilen Toompea Kalesi Estonya’yı ele geçiren tüm yabancı güçlerin yönetim merkezi olmuş. Sarayın bir yanında halen parlamento olarak kullanılan barok tarz pembe saray diğer yanında ise tam bir ortaçağ yapısı olan 46 metre yüksekliğindeki Estonya’nın milli sembollerinden Pikk Hermann kulesi bulunuyor. Her sabah milli marş eşiliğinde bu kuleye Estonya bayrağı çekiliyor, her akşam da yine marş eşliğinde indiriliyor. Estonyalılar bu kuleye bayrağını çeken ulusun Estonya’yı yöneteceğine inanıyor. O kadar farklı hakimiyetler altında yaşamışlar, Tallinn’in adı o kadar sık değişmiş ki kendilerine güvenleri kalmamış!

Patkuli%20teras%C4%B1ndan%20%C5%9Fehre%20bak%C4%B1%C5%9F
Patkuli terasından şehre bakış

Tallinn, Opera binası, müzeleri, parkları ve bahçeleriyle olduğu kadar Baltık taşı olarak bilinen amber taşlarından yapılmış takı ve süs eşyalarıyla ünlü. Şehrin biraz dışında yer alan “Estonya Açıkhava Müzesi”, Estonya halkının eski yaşamını anlamak, elişlerinin yapılışını izlemek, geleneksel Estonya mutfağını tanımak ve yapılan eğlencelere katılmak için en güzel yerlerden biri. Yeni Tallinn ise modern ve ilginç binaları, barları, gece hayatıyla diğer Avrupa şehirlerinden farksız.

Başka gezilerde buluşmak üzere…

HANSA BİRLİĞİ

Papa’nın emriyle başlayan Üçüncü Haçlı Seferi’ne Fransa kralı II. Philip Augustus ve İngiltere kralı I. Richard (Aslanyürekli) ile katılan Kutsal Roma-Germen İmparatoru Fredrik I. Barbarossa, ordularıyla Kudüs’e doğru yola çıkmıştı ama daha Kudüs’e varamadan Göksu nehrinde boğulunca ordusu dağılmıştı. Zaten diğer iki kralın sevmediği Almanlar bir de başsız kalınca diğerlerinin emrinde perişan olurlar. Tanrı adına savaşan Alman yaralılar dahi tedavi edilmez. Bunun üzerine Lübeck ve Bremenli hacı tüccarlar önce bir hastane kurar. Ardından diğer şövalye tarikatlarına özenerek hastaneyi 1198 yılında Kutsal Maria’nın Kudüs’teki Alman Evi Tarikatı (der Deutsche Orden- Ordo domus Sanctae Mariae Theutonicorum-) adıyla Katolik bir tarikata dönüştürür. Üstelik din adına bizzat savaşacak rahiplerin liderliğinde askeri bir şövalye tarikatına dönüştürürler. Tapınak şövalyelerinin beyaz üzeri kırmızı haçlı elbisesi yerine beyaz üzeri siyah haçlı elbise giyerler. İşte bu siyah haç o günden bu yana Almanya’nın milli sembolü olur.

Haç ve kılıcın gücünü keşfeden Alman tarikatı Papa tarafından da kutsanınca yeni Haçlı seferlerinin yönünü belirler. Doğu ve Kuzey Avrupa’nın pagan halkları Hıristiyanlaştırılacaktır. Bu arada Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun zayıflamasının ardından Alman şehirleri arasında Hansa Birliği adında bir ticaret birliği oluşturulur. Bu iki örgütün yolları 1350 yıllarında kesişir. Hansa Birliği kendi tüccarları kanalıyla edindiği ayrıcalıklarla Kuzey Avrupa’nın bakir kaynaklarına sahip çıkarak tekeline alırken, Alman tarikatı da pagan halkı Hıristiyanlaştırmak üzere kılıç sallar. Ticari ve siyasi hedeflerle dini ve askeri hedefler bütünleşir. Tarikatın “tanrı adına savaşan” askeri gücü, Hansa Birliği’nin vurucu gücü olur. Din ve ticaretin kanla beslenen bereketli evliliği sonucu Almanlar ortaçağa damgasını vuran müthiş bir sömürü düzeni kurar. Şehir ticaretinden çıkar imparatorluğuna dönüşen Hristiyan Hansa Birliği’nin hegemonyası 1500 yıllarında son bulur ama bölgedeki “Alman” etkisi hiç yok olmaz.

Son Dakika Haberleri