Barzani ile Talabani yer mi değiştiriyor?
Geleneksel olarak ABD ve İsrail’e yakınlığı ile bilinen Barzani’ler ile İran’la daha yakın ilişkileri bulunan Talabani’ler, şimdilerde yeni bir pozisyon arayışına girdiler
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin yıllar sonra Tahran’a giderek ilişkilerde “yeni bir aşama”ya geçtiklerini duyurması, tartışılmaya devam ediyor. Kimileri Erbil-Tahran yakınlaşmasının Türkiye’nin yeni bölgesel stratejisine olumlu katkı yapacağını belirtirken, kimileri bu yakınlaşmayı iç dinamiklerle daha fazla ilişkilendiriyor. Barzani yönetimi geleneksel olarak ABD-İsrail’e, Talabani yönetimi de İran’a yakınlığı ile biliniyor. Ancak Tahran ile başlatılan bu yeni sürecin de yeni sonuçlar doğuracağı aşikar. Ziyaretin arka planını ve olası sonuçlarını, uzmanlarıyla değerlendirmeye devam ediyoruz.
Em. Tuğgeneral, İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Özgür Tör, ziyaretin hem İsrail-İran gerginliği hem de KYB Lideri Bafel Talabani’nin ABD ile yakınlaşması çerçevesinde değerlendirilebileceği görüşünde. “Barzani ailesi İsrail ve ABD ile iyi geçinmenin yanı sıra İran'la da iyi geçinmek, İran'ı karşısına almak istememektedir.” diyen Tör, “Bunda Bafel Talabani'nin ABD’ye yakınlaşması önemli etki oluşturmuştur.” değerlendirmesinde bulunuyor. Tör, şöyle devam ediyor:
“Barzani Ailesi, ABD ve İsrail ile daha iyi ilişkilere sahiptirler. Ancak Talabani'ler Amerika'ya yaklaştıkça, Barzani’ler de İran'a yaklaşıyor. Dolayısıyla Talabani ile Barzani bir nevi yer değişiyor ve birbirlerini dengeliyor. Aslında tam olarak yer değiştirmiyorlar ama burada herkesin herkesle iyi geçinme çabası var. Niye? Yoluna engel çıkartmasın diye. Çünkü bir yanda özellikle ABD işgalinden sonra Irak'ta artan bir İran etkinliği var. Irak’taki yüzde 60’lık Şii nüfus ile İran’ın nüfuzu da arttı. Tahran’ın hem Irak Merkezi Hükümeti’nde hem de bölgesel yönetimlerde etkisi var. Diğer yandan da Amerika’nın Kandil yakınlarında, Süleymaniye'nin güneyinde yeni bir üs kurması, ABD’nin Irak'tan çıkacağı beklentisinin aksine bölgede kalacağına yönelik bir faaliyet olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle kimse büyük güçleri karşısına almak istemiyor. Ne ABD'yi, ne İran'ı, ne Türkiye'yi… Tabi Kalkınma Yolu da belki bu bağlamda ele alınabilir.”
İRAN’IN SURİYE’DEKİ VARLIĞI
Diğer yandan Özgür Tör, ziyarette ne konuşulduğunu tam olarak bilmenin mümkün olmadığını belirterek, şu ihtimale de dikkat çekiyor:
“İsrail-İran gerginliğinden sonra Amerika ve İsrail'in hedeflerinden bir tanesi de, Suriye'deki İran yanlısı grupları bölgeden uzaklaştırmak. Buna Lübnan'daki gruplar da dahil. Bu bölgelere lojistik destek ve yardım ise Irak’ın kuzeyinden gidiyor. Dolayısıyla şimdi bu görüşmelerde bir çeşit, ‘Bize destek verin, biz bu lojistik hattı kesmeyeceğiz.’ önerisi de görüşülmüş müdür, onu tam bilemeyiz. Ancak Suriye'ye giden İran yanlısı silahlı unsurlar ve lojistik malzemenin Irak üzerinden gittiğini hatırlatmakta fayda var.”