Başarının anahtarı: İmece!
Mamak Cezaevinde, Aydınlık’ı yeniden daha güçlü bir şekilde yayınlama kararı alındı. Ailelerimizden gelen küçük harçlıklarımızdan para artırmanın yollarını bulduk.
Para biriktirirken ‘Aşure Bankası’ kurduk. Haftada belli bir miktarı bu bankada biriktirerek hazırlık yaptık. 1974 yılında genel af çıktı. Biriktirdiğimiz bu parayla, 14 şehirde Aydınlık bürolarını kurduk.
27 Mayıs 1960 devriminden sonra Türkiye’de sol düşünce bütün hızıyla yayılmaya başladı. Aydınlar arasında ve üniversitelerdeki hareketlenme sol düşüncenin, yayın organları ile daha geniş kesimlere ulaşmasına başlandı. Ben Ant dergisini ilk olarak lise son sınıfta okumaya başladım. 1965 yılında TİP seçimlerde 15 milletvekili ile Meclise girmeyi başardı. TİP’in Türkiye’de başlayan işçi, köylü ve öğrenci hareketlerine karşı olumsuz pasif tutumu ile aydınlar arasında fikir çatışmaları başladı.
Milli Demokratik Devrim tezini savunan sosyalistler, 1968 yılı Kasım ayında yayına başlayan Aydınlık Sosyalist dergiyi çıkarmaya başladılar. Aydınlık aynı zamanda Türkiye solunun geçmiş ile de bağ kurmasına daha sıkı sarılmış oldu. Parlamentarizm, TİP içinde her şeyin önüne konulmuştu. İşçi, köylü ve gençlik hareketlerine kuşkuyla bakılıyordu. Aydınlık’ın bu gelişmeler içinde önemli bir rolü oldu. Sol içinde ciddi bilimsel tutumlar alındı. Aydınlık, Mihri Belli ve Doğu Perinçek liderliğinde önemli bir yer tuttu. Türk Solu, İşçi-Köylü, Şafak, Türkiye Gerçeği, Bora, Saçak, Halkın Sesi, 2000’e Doğru, Yüzyıl, Üvercinka, Kadınlar Dünyası, Bilim Ütopya, Teori, Aydınlık çizgisi olarak yayın hayatına katılıp zamanın görevlerini hakkıyla yaptılar.
İşçi-Köylü gazetesi 1969 yılında çıkmaya başladığında, mücadele alanlarında önemli bir itibar kazandı. 50 bin baskının hemen hepsi satılıyordu. 15 günde bir yayımlanıyordu. 8 bine yakın abonesi vardı. Birçok yerde elden satış yapan temsilcileri vardı. Burada Sökeli Hüseyin Kaya’yı anmadan geçmeyeceğim. Köy köy gezer tek başına 500 gazete satardı. Yine Söke Avşar Köyünden Durmuş Uyanık da öyleydi. Evini ihmal eder gazetesini etmezdi…
BURS PARASINI VERİRDİK
Öğrenci arkadaşların bir kısmı (ben de dâhil) aldığımız kredi ve bursların tamamı, her ay İşçi-Köylü gazetesine bağışlıyorduk. Birçok işçi ve köylü satıcı olarak rol oynuyor ve paralarını düzenli olarak gazete merkezine gönderiyorlardı. Gazete merkezinde çalışanların hiçbiri herhangi bir ücret almıyordu. Filistin’de şehit olan Bora Göze, Cafer Topçu gibi birçok arkadaşımız bu gazetenin karşılıksız emek verenleriydi.
12 Mart askeri müdahalesinden sonra Aydınlık yayınına devam edemedi, ama Şafak gazetesi onun yerini doldurdu. Şafak gazetesi illegal olarak 12 Mart müdahalesine karşı mücadele bayrağını Türkiye içinde ve Avrupa baskısı ile Almanya’dan kaldırdı. Söke’nin Beşparmak Dağlarından da Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in önderliği ile Şafak dergisi dağda baskısı yapılarak köylere, kasabalara ve şehirlere ulaştırıldı. 12 Mart askeri mahkemeler hakkımızda “Şafakçılar” adıyla dava açtı. Kısa bir süre yayın hayatına ara vermek zorunda kadık.
Dava sürecimiz devam ederken, Mamak Cezaevinde, Aydınlık’ı yeniden daha güçlü bir şekilde yayınlama kararı alındı. Ailelerimizden gelen küçük harçlıklarımızdan düzenli olarak para artırmanın yollarını bulduk ve önemli bir miktar oluşturduk.
AŞURE BANK
Para biriktirirken “Aşure Bankası” kurduk. Haftada belli bir miktarı bu bankada biriktirerek hazırlık yaptık. Mamak maliyecisi olduğum için bu işi örgütlemek görevi de bana verildi. 1974 yılında genel af çıktı. Biz Anayasa mahkemesinin kararı ile iki buçuk ay sonra cezaevinden tahliye olduk. Biriktirdiğimiz para ile Türkiye’nin 14 şehrinde, Aydınlık bürolarını kurduk. Davada yaptığımız savunmanın kitaplaştırılmış halini bir ay içinde bastık ve bütün Türkiye’de satışa sunduk. Matbaa kurarak basım işlerini daha ucuza getirdik ve çabuklaştırdık. Ayrıca birçok arkadaşa 2-3 ay yetecek harçlık verdik.
1975 yılında Halkın Sesi dergisini haftalık olarak yayın hayatına soktuk. Aydınlık dergisi de aylık olarak hayatına devam etti.
1978 yılından sonra, çok önemli bir girişim de günlük gazete olarak Aydınlık’ın çıkması. Aydınlık’ı günlük olarak çıkarma kararı alındığında İstanbul’da TİKP il sekreteri olarak görev yapıyordum. Hazırlık çalışmalarında mali kaynak yaratmak için oluşturulan komitede görev aldım.
AYDINLIK IŞIĞI
12 Eylül 1980 darbesi Aydınlık’ın yayınını durdurdu. ABD’nin “Bizim oğlanları” TİKP yöneticilerinin aranma kararını çıkararak partinin faaliyetlerini durdurmaya çalıştı. TİKP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Mamak Askeri Hapishanesi’nde yazdığı yazılarla devrimci mirasa çıktı ve “Aydınlık ışığı”nı üzerimize tutmaya devam etti. Bilimsel sosyalizm ve Partinin tasfiyesi için harekete geçenlere karşı mücadele başlatıldı. Birkaç yıl geçtikten sonra Saçak dergisi çıkarılarak ideolojik sapmalara karşı mücadele açıldı. Aydınlar arasında mücadeleden vazgeçme eğilimlerine ve bilimsel düşünceye zararlı fikirlerle mücadelede başarılı yayınlar yapıldı. Bu arada Kaynak Yayınları’nın kuruluşu gerçekleştirildi. Yayınevine gerici güruh tarafından saldırılar oldu. Bu saldırılara karşı davaya sahip çıkan arkadaşlar kararlılıkla karşı koydu. Daha sonra haftalık bir haber ve yorum dergisi çıkarmanın ihtiyaç olduğu tespiti yapıldı. 2000’e Doğru adıyla yayın hayatı yeniden canlandırıldı. Derginin mali kaynaklarını sağlamak için kurulan komitenin içinde ben de yer aldım. Arandığım halde büyük bir tekstil şirketinde çalışıyordum. İş adamları çevresiyle ilişkileri değerlendirerek bağış kampanyasına önemli girdiler sağladık. 2000’e Doğru çok büyük satış hedeflerini tutturarak 40 bin adet satışı yakaladı. Çok etkili bir dergi olarak Cemal Süreya gibi önemli yazarların desteğini aldı. Bu dönemde Doğu Perinçek Genel Yayın Yönetmeni oldu. Daha sonra Ferit İlsever bu görevi üstlendi.
1993 YILINDA TEKRAR GÜNLÜK AYDINLIK
1 Mayıs 1993 tarihinde Aydınlık tekrar günlük olarak yayına başladı. Mehmet Sabuncu genel müdür, Ferit İlsever genel yayın yönetmeni, Aziz Nesin de başyazar olarak görev aldı. Aydınlık’ın kuruluş çalışmaları ve mali kaynaklarının yaratılmasında Sosyalist Parti’nin Genel Başkanı Doğu Perinçek önderlik yaptı. Ben de mali kaynak yaratma çalışmalarında yönetici olarak yer aldım. Büyük bir kampanya örgütledik ve yaygın bir bağış toplama çalışması yaptık. Avrupa’dan ve yurt içinden toplanan bağışlarla Aydınlık yayınını sürdürmeyi başardı. Yayınlarıyla yobazların saldırısına uğramadan da kurtulamadı. Bu saldırıları püskürtmek ve satışını artırmak için Doğu Perinçek, Aziz Nesin ve diğer yöneticilerimiz sokak satışlarında görev aldılar. Ankara’dan Mustafa Kılıçarslan, 1993 yılından beri Aydınlık satıcılığı ile ünlendi. Kendisi ile konuştuğumda o yıllardan buyana aralıksız satış yaptığını, bundan çok mutlu olduğunu, çevresinin çok genişlediğini Ankara’da kendine bir ev yaptığını, üç çocuğunu bu satışlardan üniversiteyi okuttuğunu, çevresine ve partisine destek olduğunu, salgın döneminde Aydınlık abonelerine gazeteyi dağıtmaya devam ettiğini söyledi. Gücü elverdiğince bunu yapmaya devam edeceğini söyledi.
İstanbul’da Gültekin Yaşin de sürekli Aydınlık satıcısı olarak nam salmıştı. Her eyleme, toplantıya katılır, sokakta, mahallesinde, kapalı salon toplantılarında koltuğunun altında Aydınlık eksik olmazdı. Bıkmadan usanmadan Aydınlık satardı. Gazete satarken trafik kazasında hayatını kaybetti. Hasan Ortatepe de uzun yıllar İstanbul sokaklarında gazete satarak geçimine katkı sağlayan arkadaşlardan biriydi. Bu dönemdeki kampanya sırasında Zekiye Akkaya’yı da şehit verdik. Asansör kazasında hayatını kaybetti.
Gazete satma, sahiplenme kültürü Aydınlıkçıların önem verdiği bir durumdur. Devrimci mücadelenin ideolojik teorik örgütsel önderliğini yapan Doğu Perinçek ile Söke ilçesinde İşçi-Köylü gazetesi satışında, Kadıköy’de toplu gazete satışına, Taksim’de gerici yobaz saldırısına karşı Aziz Nesin ile birlikte gazete satışlarına katılan bir liderdir.