23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Başbakanlık çatısında İsrail bayrağı ve tarafsızlık

Avusturya’nın çok önemli iki özelliği vardı. Bunlardan biri tarihsel, diğeri ise sosyal nitelik kazanmıştı. Bu iki özellik uzun yıllar korunmaya çalışıldı. Bu özelliklerden biri “Avusturya tarafsızdır” diğeri ise “sosyal devlettir” olarak geçiyordu.

Başbakanlık çatısında İsrail bayrağı ve tarafsızlık
A+ A-
Kadim Ülker / Viyana

Tarihini bilen, ülkesinin sosyal yapısını tanıyan Avusturyalı bu iki özelliklerinden dolayı da gurur duyuyordu. Ülkesinin tarihini ve sosyal yapısını bilen, tanıyan Avusturyalının sayısı azalınca, bu özellikleri tanıyan insan sayısı da azalmaya başladı.

Avusturya’nın efsane başbakanı Bruno Kreisky “ülkede sosyal çalkantılar olacağına, borçlanmak yeğlenir” biçiminde ifadeleri sosyal devleti önemine ait vurgulardan biriydi. Yine Kreisky tarafsızlık konusunda taviz vermez, uluslararası sorunlarda arabuluculuk yapar, haksız ve saldırganların yanında değil mazlumun yanında olurdu. Yaser Arafat ile sık görüşmeleri olur, bunun için de İsrail’in şimşeklerini üzerine çekerdi. İsrail, saldırılarının olduğu şu günlerde, saldırganlıklarına rağmen mağdur gösterilmektedir basında. Siyasi gündemde ise her ağzını açan siyasetçi, “İsrail karşıtlığının anti semitizim olduğunu, bunun Avusturya’da tarihi sorumluluğumuz ve kültürel ilişkilerimizden dolayı Avusturya’da yeri yoktur” demektedir. Bu açıklamalar koalisyon hükümetinin büyük ortağı olan muhafazakâr ve sağcı partisi Avusturya Halk Partisi hükümet üyelerinden gelmektedir.

TARAFSIZLIK NEREDE?

Bu açıklamalardan daha da vahimi, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, İsrail ile dayanışma içinde olduklarını açıkladıktan sonra başbakanlık binasına Avusturya bayrağının yanına “dayanışma sembolü” diyerek İsrail bayrağı astırdı. Tarafsız olduğu iddia edilen ve yıllardır tarafsızlığı ile gurur duyan ülkenin siyasetçileri, tarafsızlığı bozan İsrail bayrağı asmaya herhangi bir eleştiri getirmediler. Bu tavırla, “Avusturya anayasasında yer alan tarafsızlık ilkesine veda mı etti?” diye sormak ve bu soruya da cevap bulma cesareti bile gösteren olmadı. Ayrıca bu bayrak asma olayı “Yıllar yılı uluslararası sorunları tarafsızlık ilkesi ile çözmeye çalışan Avusturyalı siyasetçilere atılan bir tokat değil midir?” diye soran da çıkmadı.

Ülke tarafsızlığını başbakanlık binasına İsrail bayrağı asarak ihlal eden ve son günlerde mahkemeye yalan ifadede bulunmaktan yargılanan Avusturya başbakanın Sebastian Kurz’un içişleri bakanı 12 Mayıs günü Viyana’da İsrail saldırılarını protesto eden bir yürüyüş hakkında soruşturma açılmasını istedi. Filistin ve Türk bayrakları ile yürüyen iki bin kadar insanın İsrail’i protesto tutumlarından dolayı antisemit bulunarak, haklarında dava açılması istenmektedir.

Federal hükümetin uyumdan sorumlu bakanından, içişleri bakanına, oradan meclis başkanına kadar Avusturya Halk Partisi siyasetçileri yürüyüş sırasında İsrail düşmanlığı ve “Holocaust”u inkâr eden pankartlar açıldığını, bunun kabul edilemeyecek şeyler olduğunu açıkladılar. Avusturya Parlamento başkanı Wolfgang Sobotka “Ortadoğu’da yaşanan olaylardan Avusturya’da yaşayan Yahudi cemaatinin sorumlu tutulmayacağını, buna herhangi hoşgörü gösterilmeyecektir” açıklamasında bulundu.

Federal hükümetin İçişleri Bakanı Karl Nehammer ise yürüyüşe atıfta bulunarak “Demokrasimiz için tehlike” sözlerini kullandıktan sonra “demokratik yaşamın parçası olan toplantı ve yürüyüşlerin İsrail ve yahudi düşmanlığına dönüştürülmesine müsamaha gösterilemeyecektir” dedi. Uyumdan sorumlu bakan Susanne Raab da İsrail saldırısını protesto ettiği yürüyüşe ait düşüncesini açıkladığı görüldü. Bakan Raab’ın “İsrail’e karşı şiddetin, antisemit aparolaların ve açıklamaların Avusturya’da yeri yoktur ve hoşgörüyle de bakamayız. Bu tür tavırlara karşı tarihi sorumluluğumuzdan dolayı bütün gücümüzle mücadele edeceğiz” sözleri gündeme yansıdı. Ayrıca hanım bakan “Yurtdışında vuku bulan olayların Avusturya’ya taşınması barış ve birlik içinde yaşamımız için tehlikedir” sözleri de basına yapılan açıklamada dikkat çekti.

AVUSTURYA SOSYAL DEVLET OLMA ÖZELLİĞİNİ KAYBETMİŞTİR

Avusturya’da barış içinde yaşamak şüphesiz toplumun her kesiminin ortak yararınadır. Düşmanlık, şiddet ve ayrımcılık barış içinde bir arada yaşamanın önündeki en önemli engeldir. Şiddet, düşmanlık ve ayrımcılığa karşı hep birlikte mücadele toplumun ortak talebi olması gerekir ve bu sevindiricidir. Yalnız, işverenlerin çıkarlarını savunan Avusturya Hak Partisi’nin iktidarda olduğu yıllar içinde Avusturyalının gurur duyduğu sosyal devlet olma özelliği kaybettirilmiştir. Şimdi ise başbakanlık binasına da İsrail bayrağı asarak, ülkenin tarafsızlığına da son verilmiştir. İsrail bayrağını başbakanlık binasının çatısına Avusturya bayrağının yanına asmak ülke dışında olan olayın ülke içine çekmek değil de nedir?

Avusturya kurz