23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Başkanlık yalanlarına 10 maddelik yanıt

Başkanlık sisteminin mimarlarından olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un 10 maddelik 'evet' gerekçelerine yanıt veren hukukçular yasama ve yargı denetiminin fiilen ortadan kaldırıldığını belirtti

Başkanlık yalanlarına 10 maddelik yanıt
A+ A-
Başkanlık sistemi getiren 18 maddelik anayasa değişiklik teklifinin mimarlarından olmakla övünen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanlarından Mehmet Uçum'un sık sık gazetelere verdiği röportajlar dikkat çekiyor. Bu röportajlarda referandumda niçin "evet" oyu verilmesi gerektiğini anlatan Uçum'un açıklamalarına hukukçulardan itiraz geldi. Aynı zamanda Vatan Partisi yöneticileri olan Avukat Nusrem Senem ve Avukat Mehmet Cengiz, Uçum'un 25 Ocak'ta Hürriyet gazetesine verdiği röportajdaki 10 iddiasına 10 yanıt verdi.
1. MECLİSİN YASA YAPMA TEKELİ KALKIYOR
İddia: Kararname yetkisi Kanun Hükmünde değil
Teklifin 8,10 ve 12. Maddelerinde, Cumhurbaşkanına Kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Ortaya çıkan sorun bu Kararnamelerin gücü değildir; TBMM’nin kanun yapma tekelini kaldırıyor olmasıdır.
10. maddede; Cumhurbaşkanı “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenir” diyor. Yürürlükteki Anayasamız bunun tam tersini emreder. “ idare kanunla düzenlenir” der.Şimdi,”idarenin kanuniliği”denilen bu temel ilke kalkıyor.Bu alan kanunların en az yüzde yetmişidir. Cumhurbaşkanına yasaların yerine ülkeyi Kararnameyle yönetme yetkisi veriyor. Teklifin 12. maddesindeki OHAL durumundaysa bu yetki sınırsızdır. Uçum, Anayasa’da kanunla düzenlenir denilen 82 maddesindeki konularda Cumhurbaşkanına Kararname çıkarma yetkisi verilmesini önemsiz gösterme çabasında.Gizleme gayretindedir.
Yasa yapamayacak bir Meclis ne işe yarar. O Meclis yok hükmündedir.
2. İDARİ HUKUKİ VE SİYASİ DENETİM YOK
İddia: Yasama ve yargı denetimi güçlendi
İdari hukuk ve siyasi sorumluluk açısından, Cumhurbaşkanı Yardımcılarının, Bakanların Meclis denetimi, yani yasama denetimi yok.Yürürlükteki Anayasada Hükümet, Meclisten güvenoyu alır. Başbakan veya Bakanlar hakkında gensoru verilebilir ve görevleri bu sebeple sona erebilir. Yasamanın bu denetim yolları kaldırılıyor.
Meclis soruşturması var deniyor. Cumhurbaşkanı ve yardımcıları ile bakanların görevleriyle ilgili olsun olmasın işledikleri suçlar açısından cezai sorumluluk var. Ancak Meclis soruşturması açılması önergesi vermek 301 milletvekilinin oyuna, Meclis soruşturması açılması 367 milletvekilinin oyuna, yüce divana sevk kararı ise 400 milletvekilinin oyuna bağlı. Görevleri bittikten sonra da güvence devam edecek. Bu sayılar hiçbir zaman bulunamaz.
Yasama denetimi ve Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yargı denetimi her iki kurumun üyelerinin çoğunluğunu Partili Cumhurbaşkanı belirlediği için olanaksızdır.
Yasama ve yargı denetimi güçlenmiyor, fiilen ortadan kaldırılıyor.
3. HÜKÜMET YOK TEK KİŞİLİK İKTİDAR VAR
'Tek kişilik Hükümet güvenoyunu halktan alır' iddiası
Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca Türkçe Lügatı’na göre Hükümet: “Bir memleketi yöneten vekiller heyeti”dir. Yani kişi değil kurumdur. Şu “Hükümet” kavramını lütfen doğru kullanalım! Uçum; “Tek kişilik hükümettir. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve Bakanlar esas olarak sekretarya görevi görürler. Dolayısıyla Başkanlık hükümetinde bakanların profili son derece düşük”diyor.
Getirilen sistem açıkça itiraf edildiği gibi tek kişinin iktidarıdır. Bu elbise, Türk milletine dar gelmez mi?
4. VEKİL CUMHURBAŞKANI’NIN BÜTÜN YETKİLERİNİ KULLANIR
'Vekilin bir yıl süresi söz konusu değil' iddiası
Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması halinde vekilin süresi 45 gündür. Ancak bu süre zarfında Cumhurbaşkanı’na ait olan bütün bütün yetkileri kullanır. Önemli olan nokta budur; vekaletin süresi değildir. Süre tartışması konuyu saptırıyor.
Vekil, isterse OHAL ilan eder, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kanunları değiştirebilir. İstediğinde silahlı kuvvetleri kullanabilir. Bakanlıklar kurabilir, kaldırabilir. İstediği atamayı yapabilir. Anayasa Mahkemesine, HSK’ya üyeler seçebilir.
Üstelik Cumhurbaşkanı Vekili seçilmiş bir kişi değildir. Bunun sakıncaları saymakla bitmez.
5. BİRLİKTE SEÇİM DEMAGOJİSİ
“Fesih değil birlikte seçim yenileme” iddiası
Meclis ve Cumhurbaşkanının seçim kararı alması aynı şey değil. Cumhurbaşkanına verilen yetki hiçbir gerekçe göstermeksizin Meclisi feshetme ve seçime birlikte aynı gün gitmeyi öngörüyor. Oysa, Meclisin seçim kararı alması üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun oyuna bağlıdır. Bu güçlük küçümsenemez.
6)CUMHURBAŞKANINA ÜÇÜNCÜ KEZ SEÇİLME KIYAĞI
“Seçimi Meclis yenilerse Cumhurbaşkanı 3. kez seçilebilir” iddiası
Partili, hatta Genel Başkan olan Cumhurbaşkanı isterse Meclis’teki çoğunluğunu kullanarak ikinci döneminin son yılı genel seçim kararı aldırıp üçüncü kez aday olabilir. Meclisin Cumhurbaşkanı ile uyumlu Parti Grubu bu imkanı ona sağlar. Esasa sorun budur. Uçum, bu gerçeği gizleme telaşında.
7)ASKER DÜŞMANLIĞI GÖZLERİ KÖR EDİYOR
“Sıkıyönetimi kökünden kaldırdık” iddiası
Başka bir ülkeyle savaş halinde, ekonomik kriz durumunda, iç savaş şartlarının oluşması halinde; “Genel veya Kısmi Seferberlik” veya “Sıkıyönetim” tedbirleri Anayasamızda düzenlenmiş yönetim biçimleridir. OHAL ilanından farkı, askeri disiplini ve tedbirleri öngörüyor oluşu,Sıkıyönetim Komutanlıklarının yetkili kılınması ve diğer güvenlik birimlerinin bu komutanlıkların emrine girmesidir.Askeri Mahkemelerin yetkili kılınmasıdır. Ülkemizin yaşamakta olduğu şartlar bu tedbirlerin ilanını önümüzdeki aylarda zorunlu hale getirebilir.
İstenmeyen bu tedbirlerin alınmasıdır. Asker düşmanlığı veya korkusu bunun tek sebebidir.
8)DEVLET DENETLEME KURULU CUMHURBAŞKANI’NIN SOPASI OLUYOR
“Devlet Denetleme Kurumu Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun yetkilerini devralıyor” iddiası
Hayır devralmıyor. Devlet Denetleme Kurumu, Cumhurbaşkanına bağlı bir inceleme kurumu olduğu halde şimdi özel kurumlar dahil bütün bürokrasi hakkında soruşturma organına dönüştürülüyor. Adeta yargı yetkisiyle donatılıyor. Cumhurbaşkanının elinde bir sopa oluyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun bu yetkileri yok.
9)TEKLİFİN EN CAN ALICI ŞARTI PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞIDIR
“Genel Başkanlık zorunlu değil” iddiası
“Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilir” hükmü, tarafsızlık yemini etmiş ve Devletin, Milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı makamı için olmazsa olmazdır. Bu düzenlemenin kaldırılıp, partili Cumhurbaşkanlığı getirmek dayatması, Teklifin en can alıcı konusudur. Bu madde Mecliste reddedilmiş olsaydı, Teklifin geri çekileceği kesindi. Uçum, doğru söylemiyor. Bunu kısa sürede yaşayıp göreceğiz.
10)HSYK’DA PARTİLİ CUMHURBAŞKANI VESAYETİ
“Doğrudan meşruiyet HSYK’da meşruiyet tartışmasını kaldıracak” iddiası
Teklif doğrudan meşruiyet getirmiyor. 12 Eylül 2010 referandumunda HSYK düzenlemesi yapılırken “üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü sağlanacak” deniliyordu. HSYK seçimlerinde Adalet Bakanlığı ve Hükümet seçime müdahil oldu. HSYK, Fethullah Terör Örgütüne teslim edildi. Ardından Yargıtay, Danıştay ve yerel mahkemelerin çoğunun başkanları ve yargıçlarının önemli bölümü FETÖ ile bağlantılı kişilerden oluştu.
Yargıtay ve Danıştay seçimlerinde, “Mevlam verdikçe veriyor” deniliyordu.
Teklif ile getirilen seçim usulüne göre Adalet Bakanı ve Müsteşarı dahil altı üyeyi Cumhurbaşkanı atayacak, 7 üye ise çoğunluğunu Partili Cumhurbaşkanı’nın belirlediği meclis tarafından seçilecek. Bu Cumhurbaşkanını yargı erki üzerinde tek hakim yapmaktır. Bunun halkta yaratacağı güven problemi inanılmaz boyutlara varacak ve adaletin dibe vurmasına yol açacaktır. Kimse kürsüde oturan hakime “bağımsız ve tarafsız” gözüyle bakmayacaktır.
____________________________________________________________________
ESKİ TKP'Lİ ŞİMDİ AKP'Lİ
"Uçum kimdir?" sorumuzu Senem ve Cengiz şöyle yanıtladı: Av. Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından... İlginç bir kişilik. 7 Haziran 2015 seçiminde Kars’tan AKP adayı oldu. 1. sıradan seçildi. 1 Kasım’da aday gösterilmedi. Bu "fedakarlığın" mükafatı anlaşılan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından biri olmaktı. Uçum, 1980’li yıllarda TKP’li İlerici Gençlik Derneği (İGD) üyesi. Sovyetler Birliği dönemindeki "göçmen TKP"den söz ediyoruz. O partinin üyelerinin önemli bir bölümü Sovyetler yıkılınca FETÖ’cü oldu. Bazıları da şimdilerde Uçum gibi AKP’li... Çoğunluğu ise siyaseti bıraktı.
Son Dakika Haberleri