‘Batı Asya ülkeleri Filistin’de sorunu çözebilir’
Hizbullah ve HAMAS’ın da konuşmacı olduğu etkinlikte Türkiye, Rusya, İran ve Çin’in birlikteliğinin ABD hegemonyasını bitireceği vurgulandı. Gazze’de ortaya konulan planın ‘Kürdistan’ projesiyle de ilişkili olduğu belirtildi.
Uwidata 25 Aralık'ta "İsrail Saldırganlığını Durdurmak için Bölgesel İşbirliği" başlıklı bir webinar düzenledi. Webinarda 7 Ekim'deki Aksa Tufanı Operasyonu’nun nedenleri ve sonuçları, Gazze'deki mevcut durum ve bölge ülkelerinin konumları ele alındı. Webinarda mevcut durum değerlendirmesinin yanı sıra, ABD destekli İsrail saldırganlığının nasıl durdurulabileceğine ve farklı ülkelerin, kuruluşların ve kişilerin bu konuda atabileceği adımlara ilişkin öneriler sunuldu ve tartışıldı.
Uwidata’nın yazarı Yunus Soner’in moderatörlüğünü yaptığı toplantının konuşmacıları HAMAS Uluslararası Büro Başkanı Dr. Basem Naim, Hizbullah Politbüro Üyesi Dr. Ahmad Malli, Suriye'den siyaset bilimci Prof. Bassam Abu Abdullah ve eski Sovyet ve Rus Diplomat Vyacheslav Matuzov'du.
‘FARKLI BİR BAKIŞ SUNUYORUZ’
Giriş konuşmasını yapan Yunus Soner, Filistin sorununa ilişkin iki farklı yaklaşımın ana hatlarını çizdi. İlk yaklaşımın ABD'nin İsrail üzerindeki hakimiyetini kabul ettiğini ve ABD'yi İsrail saldırganlığını durdurmaya ikna etme çabasına vurgu yaptığını söyledi. Şu anda baskın olan bu yaklaşım, Washington ve diğer Batı başkentleri nezdinde diplomatik girişimlerin, BM gibi uluslararası örgütlere öneriler ve Batılı ülkeleri, örgütleri ve kamuoyunu harekete geçmeye çağıran genel bir medya kampanyası yoluyla sürdürülmekte olduğunu vurguladı.
Soner, toplantının amacının, bölge ülkelerinin kendi başlarına ve daha da önemlisi İsrail'e karşı birlikte neler yapabileceklerine vurgu yapması açısından farklı bir yaklaşım olduğunu belirtti. Uwidata yazarı, katılımcıları kendi ülkelerinin Filistin mücadelesini durdurmak ve aynı zamanda İsrail tarafını zayıflatmak için pratikte neler yapabileceklerini detaylandırmaya davet etti. Bu yaklaşımın temelinde, İsrail ve müttefikleri ile Filistin ve müttefikleri arasındaki bölgesel güç dengesinin, sadece bir Filistin devletinin geleceği için değil, aynı zamanda Washington'un pozisyonunu değiştirmek için de nihai olarak ana faktör olduğu varsayımının yattığını söyledi.
‘7 EKİM ABD’NİN PLANLARINI ENGELLEDİ’
İlk konuşmacı HAMAS'ın Uluslararası Büro Başkanı Dr. Basem Naim oldu. Naim 7 Ekim’de El-Kassam Tugayları’nın yaptığı El-Aksa Tufanı Operasyonu’nun ABD'nin pek çok planını baltaladığını belirtti. ABD’nin bölgeden kısmen çekildikten sonra rolünü İsrail'e devrettiğini vurgulayan Naim, “İsrail bunu sözde Abrahan Anlaşmaları aracılığıyla bazı Arap ülkelerinin işbirliğiyle yapıyor, hatta bazıları bir Arap NATO'sundan bahsetmeye başladı. Netanyahu birçok kişiyi Filistinlilerle olan anlaşmazlığı çözmeden Filistin halkını satın alabileceğine ve Arap ülkeleriyle normalleşmeye gidebileceğine ikna etmeyi başardı. 7 Ekim, hiç kimsenin Filistinlileri satın alamayacağı ve Filistin sorununu çözmeden hiç kimsenin hiçbir sorunu çözemeyeceği gösterdi.” ifadelerini kullandı.
‘YAHUDİLER İSRAİL’E DÖNMEYİ DÜŞÜNMÜYOR’
7 Ekim'in İsrail'i can evinden vurduğunun altını çizen HAMAS yöneticisi Naim, “Zira İsrail bölgesel bir güç olarak bölgedeki birçok ülke tarafından koruyucu olarak görülmekteydi. 7 Ekim İsrail'in kendisini bile koruyamadığını gösterdi.” şeklinde konuştu. 7 Ekim’in aynı zamanda İsrail'in kendileri için en güvenli yer olduğu propagandasına karşı bir mesaj da olduğunu belirten Naim, “Bence pek çok Yahudi İsrail'e geri dönmeyi düşünmüyor.” dedi.
‘HUKUK İSRAİL TANKLARININ ALTINDA EZİLDİ’
Naim “Uluslararası insancıl hukuk İsrail ordusunun tankları altında ezilmiştir.” ifadesini kullandı. “Böyle bir dünyada kim uluslararası hukuka saygıdan bahsedebilir?” sorusunu soran HAMAS yöneticisi, “Hiç kimse Amerikalıları, en azından ateşkes için uluslararası iradeyi engelleyen vetosunu durdurmaya zorlayamaz. Gazze'de yaşananların uluslararası düzeyde de önemli yansımaları olacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
‘SADECE GÜÇTEN ANLIYORLAR’
İkinci sunumu Hizbullah Politbüro Üyesi Dr. Ahmad Malli yaptı.
Malli, “Her şeyden önce bu savaşta ABD ile İsrail'in karşı karşıya geldiğini biliyoruz. ABD, Ortadoğu'yu İsrail'in merceğinden görüyor ve İsrail'in politikaları ABD tarafından uygulanıyor.” dedi.
Mevcut savaşın İsrail tarihinin en uzun savaşı olduğunu belirten Hizbullah yöneticisi, “Bu düşman sadece tek bir dilden anlıyor: Güç dili. Direniş güçleri cephede, etkinliğini kanıtlamış bir yıpratma savaşı yürütüyor. İsrail elit gücü Golani Tugayını geri çekmek zorunda kaldı.” tespitinde bulundu.
Hizbullah'ın direnişi ve Irak'taki direniş de büyük önem taşıdığının altını çizen Malli, “Yemen'de yaşananlar İsrail ve ABD tarafından hiç beklenmiyordu. Direnişin tüm gruplarının çabalarıyla İsrail ordusu şu anda bu savaşta bir bataklığın içinde boğuluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
‘HÜKÜMETLERE BASKI YAPILMALI’
Hizbullah yöneticisi Malli, Tahran, Ankara, Moskova ve Pekin’in, bu savaşta kendi rollerini oynamaları gerektiğini belirtti. ABD’nin hegemonyasına karşı direnişin Batı Şeria'ya yayılarak tam bir İntifada'ya dönüşmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Malli, “Batı Asya'da sokaklara dökülerek hükümetlerine baskı yapan insanlar Gazze ve Filistin'i desteklemek için faydalı olacaktır. ABD'nin hegemonyasının yıkılmasında önemli bir rol oynayabilirler.” ifadelerini kulandı.
‘İSRAİL YENİLDİ’
Abu Abdullah Gazze’de süren savaştan birçok dersin çıkarılacağını söyledi. “Her şeyden önce, İsraillilerin Gazze'de zaten yenildiğini anlamalıyız.” diyen Abu Abdullah, “Ne kadar sivilin öldürüldüğü ve ne kadar altyapının tahrip edildiği önemli değil. Sonuçlar ortada: Birçoklarının bölgedeki en güçlü ordu olarak gördüğü ordu, HAMAS ve diğer direniş grupları karşısında yenildi.” tespitinde bulundu.
“İsrail'in Amerikan ve Batı desteği olmadan bir hiç olduğunu” söyleyen Suriyeli akademisyen, “Çünkü bölgemizde özgün bir yapı değildir, toplum ve devlet olarak yapaydır.” ifadelerini kullandı.
‘ÖLÜMLERE BAKARAK DEĞERLENDİRME DOĞRU OLMAZ’
Dördüncü dersin iki taraf arasındaki ahlaki karşılaştırmayla ilgili olduğunu belirten Abu Abdullah, “Filistin direnişinin İsrailli rehinelere nasıl davrandığı ile İsrail'in Filistinli rehinelere nasıl davrandığı arasında bir karşılaştırma. Bu, Filistin'in hikayesi için çok önemli bir zaferdir.” dedi.
Suriyeli siyaset bilimci beşinci ders de şu şekilde özetledi: Filistin meselesi gibi büyük meselelerde sadece kaç kişinin öldüğüne bakarak doğru bir değerlendirme yapamayız.
‘TÜRKİYE’NİN TAVRI DEĞİŞMELİ’
Abu Abdullah Türk hükümetinin çifte standardının” olduğunu belirterek, “Türk halkı Filistin'i desteklerken, Türk hükümeti ekonomik çıkarlarını gözetiyor. Özellikle Türkiye'nin tavrı değişmeli.” dedi. Türkiye’nin “sonunda NATO'nun hedefleri arasında kendilerinin de olduğunu keşfettiğini” belirten Suriyeli siyaset bilimci, “Türkiye'deki Türkler ve milli güçler hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a baskı yapmalıdır.” ifadelerini kullandı. Ayrıca Filistin meselesinin sadece Katar ya da Mısır'ın bırakılmamasını Rusya ve Çin’in de sürece dahil olmasının gerektiğini söyledi.
‘ABD VE İSRAİL'İN BİR PLANI VAR, BİZİMKİ NEREDE?’
Son konuşmacı eski Sovyet ve Rus Diplomat Vyacheslav Matuzov Gazze'de yaşananlar küresel bir mesele olduğunu belirtti. ABD ve İsrail kendi planlarına göre hareket ettiğini vurgulayan Matuzov, “Hem siyasi hem de askeri olarak. Bu çok iyi planlanmış bir eylem. Bununla yüzleşmek için bizim de aynı sorumluluk seviyesinde olmamız gerekiyor. O yüzden soruyorum: Bizim planımız nerede? Arap planı nerede?” şeklinde konuştu.
Matuzov, 7 Ekim operasyonunun İran’ın yapmadığını çünkü bu durumda Lübnan ve Hizbullah hemen savaşa dahil olacağını söyledi. Filistin’in siyasi birliğinin bölündüğünü sölyeyen Matuzov, “Bence Filistin tarafı ABD ve İsrail'e karşı mücadelede hedeflere ulaşmanın ana anahtarını kaybetti. Gazze Şeridi ve Batı Şeria olarak ikiye bölünmüş durumdalar.” dedi.
‘KÜRT DEVLETİ KURMAK ABD PLANIDIR’
Condoleezza Rice’ın "Yeni bir büyük Ortadoğu inşa edeceğiz" sözlerini hatırlatan Matuzov, şu anda Gazze'de olanların bir kaza değil, bölgesel ve küresel planlarının bir parçası olduğunu vurguladı. ABD’nin aynı zamanda bu bağlamda bir Kürt devleti kurma planının da olduğunu belirtti.