Batı Sahra’nın 50 yıllık bağımsızlık mücadelesi
Batı Sahra: Sahravi halkının ülkesi; adı var kendi yok, yüzde 85’i 50 yıldır Fas’ın işgali altında. Fas’ın arkasında ABD, İsrail ve Fransa var. Mültecilerin evlerine misafir olduk. Cumhurbaşkanı Gali, Sahra Cumhuriyeti'nin sınırlarına özgürlük ve saygı elde edene kadar mücadele edeceğiz’ diyor
1-5 Mayıs 2024 tarihleri arasında Cezayir topraklarında, Batı Sahra sınırında Polisario Cephesi’nin Boujdour Mülteci Kampında 4 gün geçirdik. Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal olarak Sahravi Gazeteciler Birliği’nin "Batı Sahra Sorunu ve Gelişmelerine Basından Bir Bakış" temasıyla düzenlenen toplantıya Ulusal Kanal’dan Kıvanç Özdal ve Zafer Alpuğan ile birlikte katıldık. Toplantıya Rusya, Küba, Venezuela, Mısır, Ürdün, Tunus, Lübnan, Kanada, İtalya, Fransa, Almanya ve İsviçre’den gazeteciler de davet edilmişti. Cezayirli gazete, radyo ve televizyoncuları zaten doğal davetlilerdi. Toplantıya 20’ye yakın Cezayirli medya mensubu katıldı.
DÜNYANIN UNUTTUĞU BATI SAHRA HALKI
Batı Sahra: Sahravi halkının ülkesi; adı var kendi yok, yüzde 85’i 50 yıldır Fas’ın işgali altında. 3 milyona yakın Sahravi işgal edilmiş bölgede, 185 bini Cezayir’in Batı Sahra sınırında bulunan Tindouf şehrinin çevresinde oluşturulmuş, Polisario Cephesi’nin yönetiminde olan 5 mülteci kampında yaşıyor. Kamplar yazın sıcaklığın 50 dereceye ulaştığı, bir tek ağacın ve otların olmadığı çölün ortasına kurulmuş. Halk çadırlarda, kerpiç ve briketten yapılmış derme çatma evlerde yaşıyorlar. Elektriğini ve suyunu Cezayir veriyor ve 6 bin km kareye kurulmuş kamplar arasında ulaşımı sağlayan yolları da yapmışlar. Kamplarda ana ve ilkokul bulunuyor sadece bir kampta Lise ve sağlık ocağı var.
50 yıldır hem işgal edilmiş hem de kurtarılmış bölgede Fas’a karşı direnen bir halktan bahsediyoruz. Evet, 50 yıldır işgal edilmiş kendi topraklarında Fas’ın baskı ve şiddetine, işkence ve hapsine boyun eğmeden direnen bir halk. Ve 50 yıldır Cezayir topraklarında, mülteci kamplarında sefil ve ilkel şartlarda yaşayan bir halk.
MÜLTECİLERİN EVLERİNE MİSAFİR OLDUK
Kampa geldiğimiz gece dışarıdan gelen tüm davetliler önceden belirlenen mültecilerin evlerin dağıtıldı. 3 gece misafirleri olduk. Sabah, öğle ve akşam yemeklerini birlikte yedik. İlk defa deve etinin tadına baktık. He yemekten sonra ev sahibimizin özenle hazırladığı ve tadı damağımızda kalan naneli yeşil çay içtik. Ulusal Kanal’dan Kıvanç, Zafer ve benimle birlikte iki Cezayirli gazeteciyle birlikte kaldık. Toplantı sabah 9’da başlıyor ve 13’de sona eriyordu. Zira mayıs ayında 40 dereceye ulaşan çöl sıcağında dışarıda kalmak zordu. Sonra saat 15’de başlayan toplantı akşam 22’de sona eriyordu. Sıcaktan dolayı günlük yaşam da böyleymiş. Erkek ve kadınların bu iklim şartlarına uygun giyimleri vardı.
POLİSARİO CEPHESİ VE SAHRAVİ DEVLETİ
Son dönemde iyice unutulmuş ve kendi kaderleriyle baş başa bırakılmışlar. Cezayir’in desteğine sahip olmasalar yok olup gidecekler. Ama yılmamışlar; ülkelerinin bağımsızlığı için yaşıyorlar. 1973’te kurulan Polisario Cephesi önce İspanyol sömürgeciliğine, sonra Fas ve Moritanya işgaline karşı silahlı mücadele yürütüyor. 1975’de İspanya çekilince Batı Sahra Fas ve Moritanya arasında paylaşılmış. İspanya’nın Batı Sahra’dan çekilmesinin ardından Polisario Cephesi 27 Şubat 1976’da Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin (SADC) kuruluşunu ilan etmiş (la République Arabe Sahraouie Démocratique-RASD). Moritanya da RASD ile anlaşmaya vararak 1979’da bölgeden çekiliyor. Bunun üzerine Fas ülkenin yüzde 85’ini işgal etmiş. Savaşta ülkesini terk etmek zorunda kalan Sahraviler işte bugünkü mülteci kamplarına sığınmış.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ÜLKESİNDEN GELİYORUM
Açış konuşmasını Sahravi Gazeteciler Birliği Başkanı Yazar Nafi Ahmed Mohamed’in yaptığı toplantıda 2 gün boyunca Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mohamed Sidati, Eğitim Bakanı, Enformasyon Bakanı, Polisario siyasi büro üyeleri, çeşitli ülkelerden gelen profesörler, gazeteci ve yazarlar, Fas işgalindeki bölgeden gelen Cephe temsilcileri ve cepheden gelen askerler katılarak konuşmalar yaptılar. Türk gazetecisi olarak Aydınlık gazetesi adına ben de bir konuşma yaptım. Çok duygulanmıştım; işgali yaşamış ve emperyalizme karşı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde millet olarak direnmiş ve bağımsızlığını kazanmış bir ülkeden geliyordum. Bunları söyledim. Sahravi halkının da Fas’ın Batı Sahra’yı işgalini destekleyen Amerika, İsrail ve Fransa’ya karşı zafer kazanacaklarını ve kendileriyle dayanışma içinde olduğumuzu ifade ettim. Sahravi halkının bağımsızlık mücadelesini Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal olarak Türkiye’de tanıtacağımıza söz verdim.
Toplantının amacı bizler işgal altındaki bölgede her türlü özgürlükten yoksun Sahravi halkının durumu, kamplardaki yaşam ve Polisario Cephesi’nin Fas işgaline karşı mücadelesi anlatıldı. Bizler bu unutulmuş halkın mücadelesini kendi ülkelerimizin kamuoyuna anlatılması çağırısı yapıldı.
GAZETECİLERİN SAHRAVİ HALKIYLA DAYANIŞMASI
Yazarlar ve Gazeteciler Birliği Başkanı Nafi Ahmed Mohamed kapanış konuşmasında "Sahravi Arap Demokratik Cumhuriyeti'nin medya çalışmalarına eşlik etmek ve her düzeyde destek çabalarını güçlendirmek için” bu toplantıyı düzenlediklerini söyledi. Nafi, “Hedeflerimizin biri de mevcut durumu belgelemek ve Sahravi halkının sesini, imajını ve hikâyelerini dünyaya aktarmak amacıyla gazetecileri ve medya profesyonellerini mülteci kamplarına, kurtarılmış bölgelere ve Batı Sahra'nın işgal altındaki bölgelerine göndermektir” dedi. Nafi, "Gazze'ye yönelik Siyonist saldırı" sonucunda şehit düşen Filistinli gazetecilerin acılarını hatırlatmayı unutmadı.
Konferansın sonunda Cezayir, Küba ve Sahravi basın ajansları dünya çapında bu haklı davayı savunmak için güçlerini birleştirme ve uluslararası bir medya federasyonu oluşturulma kararı alındı. Salonda Arapça, Fransızca ve İspanyolca okunan ayakta alkışlanan ve oylanan bildiri oy birliğiyle kabul edildi. Bildiride “Amaç, Fas lobilerinin ve onları destekleyenlerin etkisine karşı koymanın yanı sıra, bilgi alışverişi ve Sahra sorunuyla ilgili gelişmelerin izlenmesi için uluslararası bir ağ oluşturulması yönünde çalışmak ve bu konuda doğru bilgilerin yayılmasını sağlamak ve Fas'ın bu konuda kamuoyunu yanıltma planlarını ortaya çıkarmak ve ifşa etmektir” denildi.
Konferans boyunca Türk gazetecilere ilgi büyüktü. 10’a yakın Cezayir televizyon, radyo ve gazete muhabirleri Aydınlık muhabiri Ali Rıza Taşdelen ve Ulusal Kanal Dış Haberler Şefi Kıvanç Özdal ile röportajlar yaptılar. Ve bizleri içinde dünyada Sahravi halkına destek gazetecilerin bulunduğu WhatsApp grubuna eklediler. Bizleri Polisario Cephesi yöneticileriyle tanıştırdılar.
FAS’IN ARKASINDA ABD, İSRAİL VE FRANSA VAR
Toplantıda Ulusal Kanal Dış Haberler Şefi Kıvanç Özdal ile birlikte Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mohamed Sidati ile Batı Sahra sorunu üzerine bir röportaj yapma fırsatı bulduk. Bakan Batı Sahra sorununun “bir dekolonizasyon-sömürgecilikten kurtulma- sorunu olduğunu” söyledi. “Sahra halkı korkunç bir savaş yaşadı ve bu nedenle birçoğu Cezayir'e sığındı. Dolayısıyla bir savaş yaşandı ve bugün de devam ediyor; Fas, Sahravi halkını yok etmek için insansız hava araçları ve sofistike araçlar kullanıyor” dedi. Fas’ın Sahra halkına karşı savaşı yürütmek için “İsraillilerden gelen Amerikan yardımlarından faydalanıyor. Ama hepsi bu kadar değil. Fransa da var. Ve Sahravi halkına karşı yürütülen bu savaşa dahil olmuş durumdalar”.
Biz de Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın sistem gazeteciliğine karşı olduğunu, her zaman emperyalizme ve yeni sömürgeciliğe karşı mücadele eden mazlum milletlerin yanında olduğunu belirtti.
CUMHURBAŞKANI GALİ ‘ŞU ANDA SAVAŞTAYIZ’
Üçüncü ve son gün bizleri “Uluslararası Batı Sahra Film Festivali”nin düzenlendiği Avserd kampına götürdüler. Rengarenk giysileriyle erkekler, kadınlar ve çocuklar alanda oluşturulmuş çadırlarda yerel danslarını izleme fırsatı bulduk.
Festivale, Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Gali’nin katılacağı ve uluslararası basına açıklamalarda bulunacağı haberi bizi heyecanlandırmıştı. Basın toplantısının yapılacağı salonda Cumhurbaşkanı ile tanışma fırsatı buldum. Türk gazetecisi olduğumu ve Sahravi halkıyla dayanışma içinde olduğumu söylediğimde çok sevindiğini söyledi ve teşekkür etti. Sonra tokalaşarak ayrıldım ve basın toplantısını izledik.
Cumhurbaşkanı Gali basın toplantısında şu açıklamayı yaptı “Şu anda savaştayız ve mücadeleye devam edeceğiz. Afrikalılar olarak eskiden Avrupa'nın hukuk, adalet ve değerleri temsil ettiğine inanırdık. Aynı tuzağa tekrar düşmeyeceğiz ve Afrika Birliği'nin kurucu üyesi olan Sahra Cumhuriyeti'nin sınırlarına özgürlük ve saygı elde edene kadar mücadele edeceğiz” dedi. Gali Fas’ın sürekli gündem dayattığını, artık bunu kabul etmeyeceklerini söyleyerek “Bir halk cephesi ve bir cumhuriyet olarak, sorumluluk planı ve uluslararası toplumun sağladıkları temelinde, çatışmaya son vermeye ve ön koşulsuz müzakerelere girmeye, uluslararası meşruiyeti uygulamaya ve halkın haklarını geri kazanmasına izin vermeye hazırız çünkü bu sömürgecilikten kurtulma mücadelesidir” dedi. Mülteci kampından yeni dostlar edinerek mücadele duygusuyla ayrıldık.