Batı Trakya Türkleri direniş ruhunu koruyor
Batı Trakya Türkleri, haklarını korumak ve yaşadıkları topraklarda özgürce var olabilmek adına 29 Ocak 1988'de ortaya koydukları direnişin ateşini canlı tutarak azınlık haklarını korumaya devam ediyor.
Batı Trakya Türkleri, haklarını korumak ve yaşadıkları topraklarda özgürce var olabilmek adına 29 Ocak 1988'de ortaya koydukları direnişin ateşini canlı tutarak azınlık haklarını korumaya devam ediyor.
İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 29 Ocak 1988 ve 29 Ocak 1990'da Batı Trakya Türklerinin, Yunan devletinin uyguladığı kimliksizleştirme politikalarına karşı ciddi direniş gösterdiğini hatırlattı. Batı Trakya Türk toplumunun o güne kadar karşılaştığı hukuksuz ve özellikle uluslararası antlaşmalara aykırı uygulamalara karşı "barışçıl bir direniş" gösterdiğini belirten Trampa, hak arama mücadelesinde her zaman hukuk çerçevesinde hareket edildiğini vurguladı. Trampa, 1983-1988 yıllarında Batı Trakya Türk toplumunun tarihi kurumlarına yönelik çok ciddi baskılar olduğunu aktararak, "Dönemin bölge valileri tarafından Gümülcine Türk Gençler Birliği (GTGB), Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) ve İskeçe Türk Birliği'ne (İTB) karşı kapatılma davaları açılmıştır. Bu, şunu gösteriyor: Kapatılmadan kasıt, tabelalarda bulunan "Türk" kelimesinin ortadan kaldırılması." dedi.
Bunun milli kimlik inkarı ve milli kimliğin yok sayılması anlamına geldiğinin altını çizen Trampa, Türk toplumunun buna direniş göstermesinden başka seçeneğinin bulunmadığını ifade etti.
İTB, GTGB ve BTTÖB'nin adlarında Türk ifadesi geçtiği, Batı Trakya'daki azınlığın Lozan Antlaşması'nda "Türk" değil "Müslüman" olarak tanımlandığı iddiası ile 1980'li yıllarda kapatıldığını anlatan Trampa, 1985 yılında Gümülcine Müftülüğüne Yunanistan Hükümeti tarafından ilk defa müftü tayin edilmesinin bardağı taşıran son damla olduğunu kaydetti.
'ÖZÜR BEKLİYORUZ'
İskeçe Türk Birliği (İTB) Başkanı Ozan Ahmetoğlu da Batı Trakya Türklerine yönelik baskı politikalarının 1980'li yıllarda zirveye ulaştığını söyledi. 1990'daki 29 Ocak anma etkinliğinde, Batı Trakya Türklerinin fanatik grupların saldırısına uğradığını anlatan Ahmetoğlu, bunun, Yunanistan için kara bir leke olduğunu vurguladı. Bu tarihte Gümülcine'de Türklere ait çok sayıda iş yerinin yağmalandığını dile getiren Ahmetoğlu, şunları kaydetti:
“Batı Trakya Türkleri bir anlamda bölgeden gönderilmek için göçe zorlandı. Bu pogromla ilgili Yunanistan'ın hala Batı Trakya Türklerinden özür dilememiş olması çok üzücüdür. Vatandaşı olduğumuz Yunanistan devletinden bir özür bekliyoruz. Bu özür hala gelmediği gibi 36 yıl önce 29 Ocak 1988’deki Milli Direniş ve Toplumsal Dayanışma Günü’nü ortaya çıkaran şartların birçoğu hala geçerli. Birçok sorun devam ediyor. En başta da milli kimliğimizin inkarı devam ediyor. Batı Trakya Türklerinin kurumları, temsilcileri hedef gösteriliyor. Kimliği ötekileştiriliyor. Bu durum demokrasi ve insan hakları açısından son derece endişe verici.”