Batı’nın FETÖ’yü hapisten kurtarma planı
Emperyalizm, Türkiye’de mahkum edilen FETÖ üyeleri ve yöneticilerinin hapisten çıkması, firarilerin de ülkeye dönebilmesi için uluslararası girişimlerini sürdürüyor. AİHM gibi uluslararası kuruluşlar, FETÖ’yü aklayan kararlar alıyor. Türkiye’nin kararları uygulaması için de yoğun baskılar yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele konulu konuşma yaparken sık sık şu vurguyu öne çıkarmaya da başladı: “FETÖ’vari yapılara izin vermeyeceğiz.”
FETÖ, Amerikancı Gladyo’nun Türkiye’yi ele geçirme aparatıydı. FETÖ’nün üst düzey yöneticileri ya hapis cezası aldı ya da yurt dışına firar etti. Ancak Amerikancı Gladyo’nun Türkiye’deki planları sona ermedi. Bir taraftan mahrem oluşumlarla FETÖ’yü ayakta tutmaya çalışırken diğer taraftan başka cemaat yapılanmaları öne sürülüyor. Süleymancılar bunlardan biri… Diyanet İşleri Başkanlığının 2019’da hazırladığı Gizli Tarikatlar Raporu’nda Süleymancılar cemaati için “2. FETÖ olabilir” uyarısı yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “FETÖ’vari” diye dikkat çektiği yapılanmalar faaliyetlerini sürdürüyor. Aydınlık bu yapıları yakından takip ediyor.
Öte yandan emperyalist Batı, Türkiye’de mahkum edilen FETÖ’yü yeniden ayağa kaldırmak için çok sayıda uluslararası girişimini de sürdürüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (AK) ve ABD Kongresi’nde FETÖ’yü aklayan çok sayıda karara imza atıldı.
Batı, uluslararası kurumlar ve kuruluşlar üzerinden aldığı kararlarla Türkiye’ye siyasi ve ekonomik baskı yapıyor, FETÖ yargılamalarını yapan Türk hakim ve savcıları hedef gösteriyor, FETÖ ile mücadeleyi “nefret suçu” kapsamında değerlendiriyor.
Batı’nın FETÖ’yü hapisten çıkarmaya yönelik girişimlerini Aydınlık okurları için derledik.
İLK AKLANAN YALÇINKAYA
AİHM, FETÖ’ye yönelik ilk aklama kararını 26 Eylül 2023’te Yüksel Yalçınkaya davasında verdi. Yalçınkaya’nın Türkiye’deki yargılamasında “ihlal” oluştuğunu ileri süren mahkeme, FETÖ hükümlüsünün örgüt mensubu olmadığını ileri sürdü.
Uluslararası Mahkeme, FETÖ hükümlüsü Yalçınkaya hakkında verdiği kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 7 ve 11. maddelerindeki adil yargılanma hakkı, kanunsuz ceza olmaz ilkesi ile toplanma ve dernek-sendika kurma özgürlüğü konusunda ihlal oluştuğunu ileri sürdü. FETÖ’yü aklayan ilk uluslararası karar olan Yalçınkaya kararında, Bylock kullanma, Bank Asya’da hesap açma ve FETÖ kuruluşlarında üye ve yönetici olma delillerinin örgüt yöneticiliği delili olamayacağını iddia etti.
AİHM’nin kararının ardından Yalçınkaya, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden yargılanmaya başladı. Nisan 2024’teki ilk duruşmada Yalçınkaya yeniden dinilendi. Duruşma 12 Eylül’e ertelenirken iddialara yönelik tanıklar mahkemeye davet edildi.
AİHM’nin Yalçınkaya kararında, 8 bin FETÖ hükümlüsünün daha benzer gerekçeyle başvuru yaptığı, Yalçınkaya kararının bunlar için emsal olduğu belirtildi.
2 BİN 61 KİŞİ AKLANDI
Yalçınkaya kararının ardından FETÖ’cülerin başvurularını değerlendiren AİHM, bugüne kadar toplamda 2 bin 61 hükümlü hakkında “ihlal” kararı verdi. Yüksek Mahkeme, Bylock, Bank Asya, F serisi dolar bulundurma, örgüt kuruluşlarına üye olma, örgüte finans sağlama delillerinin “terör örgütü üyeliği için makul delil olamayacağını” ileri sürdü.
3 BİN KİŞİ İÇİN SAVUNMA İSTENDİ
AİHM ayrıca, Bylock kullandığı gerekçesiyle FETÖ’den mahkumiyet alan 3 bin kişinin listesini Türkiye’ye ileterek hükümetten savunma istedi.
18 Aralık 2023, 29 Nisan 2024 ve 8 Temmuz 2024 tarihlerinde Türkiye’ye iletilen FETÖ hükümlülerinin yargılamalarına ilişkin hükümetin 6 ay içinde savunma yapması talep edildi.
Bu davalarda da Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesindeki “adil yargılanma hakkının ihlali” ve 7. maddesindeki “kanunsuz ceza olmaz ilkesinin ihlali” oluştuğu ileri sürüldü.
ABD KONGRESİ’NDEN BİDEN’E FETÖ MEKTUBU
Amerikan Kongresi'nin 142 üyesi, ABD Başkanı Joe Biden'a yazdıkları ortak mektupta Türkiye’nin FETÖ’yle mücadelesinin durdurulması için baskı yapılması çağrısında bulundu.
Cumhuriyetçi ve Demokrat üyelerin 2 Temmuz 2024’te ilettiği mektupta, Türkiye’de insan hakları ihlallerinin olduğu ileri sürülürken bunun engellemesi için adım atmasını talep edildi.
Mektupta, “2016 darbe girişiminden bu yana on binlerce devlet memuru, kamu çalışanı, polis, askeri personel, hakim, savcı ve vatandaş terörle bağlantılı gerekçelerle ihraç edildi, açığa alındı, tutuklandı veya hapsedildi. Gülen sempatizanları ve Kürt gazeteciler, uzun tutukluluk süreleri ve gazetelerin ofislerine sık sık yapılan polis baskınları ile gazetecilerin önemli çalışmalarını engelleyen bu baskıların orantısız bir şekilde hedefi olmuştur.” ifadeleri kullanıldı.
FETÖ’nün “Dinler arası diyaloğu ve eğitimi destekleyen inanç temelli bir sivil toplum kuruluşu olan Gülen hareketiyle bağlantılı kişiler de istismara uğrayanlar arasında yer alıyor.” sözleriyle masumlaştırıldığı mektupta, “Müdahaleniz, küresel sahnede demokrasi ve insan hakları değerlerinin korunması açısından hayati önem taşımaktadır.” denilerek Biden’dan müdahale etmesi istenildi.
AVRUPALI VEKİLLERDEN ‘FETÖ’ ÇAĞRISI
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden (AKPM) 24 milletvekili, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne FETÖ lehine çağrı yaptı. Vekillerin 31 Ocak 2024’te yayınladığı ortak deklarasyonda, FETÖ yargılamaları “insanlık suçu” olarak nitelendirildi, AİHM’nin Kavala, Demirtaş ve Yalçınkaya kararlarının uygulanması için harekete geçilmesi istendi.
“Türkiye'de sistematik keyfi özgürlükten mahrum bırakma insanlığa karşı suç teşkil edebilir” başlıklı deklarasyonu DEM Partili (HDP) Sevilay Çelenk Özen ve Berdan Öztürk’ün de imzalaması dikkat çekti.
RAPORTÖR FETÖ’YE SAHİP ÇIKTI
AB Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor, 17 Haziran 2024’te Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada FETÖ’ye sahip çıkarak, “Gülenistler ne zaman terörist oldu?” diye tepki gösterdi.
Amor, AB-Türkiye Ortak Parlamento Komisyonu’nda konuşma yaparak Türkiye’de FETÖ mensuplarına yönelik insan hakları ihlalleri olduğunu ileri sürdü. Türkiye’deki FETÖ yargılamalarını hedef alan Amor, FETÖ’yle mücadeleyle birlikte Türkiye’de demokrasinin geriye gittiğini ileri sürdü.
10 YILDIR ‘CADI AVI’ VARMIŞ
FETÖ yakınlığıyla bilinen Belçika merkezli Others Derneği (Solidarity with Others), Türkiye’de örgüte yönelik nefret söylemi olduğunu ileri sürerek Avrupa devletlerinden harekete geçmelerini talep etti.
17-20 Haziran 2024 tarihleri arasında “Nefret Suçuna Hayır Haftası” kapsamında Avrupa Konseyi’nde görüşmeler yapan dernek yöneticileri, 10 yıldır FETÖ’ye yönelik cadı avı olduğunu iddia ettiler.
AK ve AB işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte Batılı yetkililere çağrı yapan Others Derneği, FETÖ’den “ülen Hareketi” diye bahsederken örgüte ilişkin nefret söyleminin sona erdirilmesi için uluslararası kurumlardan harekete geçilmesini istediler.
BM’YE ‘ACİL’ MÜDAHALE ÇAĞRISI
(FETÖ) uluslararası kurumlarda aklanması için faaliyet yürüten Adalet Meydanı Vakfı, Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinden Türkiye’deki FETÖ operasyonlarının durdurulması ve FETÖ’nün aklanması için “acil” yardım istedi. Çağrıda FETÖ’nün terör örgütü değil “Gülen Hareketi” olarak ifade edildiği görüldü.
14 Mayıs’ta 544 FETÖ şüphelisinin gözaltına alındığı operasyonun gerekçe gösterildiği çağrıda BM’nin FETÖ’ye yönelik operasyonların durdurulması için Türkiye’ye “baskı” yapılması talebi iletildi.
Talebi sosyal medyadan paylaşan FETÖ avukatlarına BM İşkence Özel Raportörü Alice J. Edwards’den “İlgileniyorum” yanıtı geldi. FETÖ’cülerin avukatlığını yapan Gökhan Güneş, Hatice Yıldız, Murat Yakın, Osman Zerey gibi isimler teşekkür ederek süreci hızlandırmalarını istedi.
BM’DE FETÖ’YÜ SEVİNDİREN KARAR
BM İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 15 Temmuz darbe girişimine katılan subay Cihangir Çenteli’nin yargılaması hakkında ihlal kararı verdi. Çenteli, 15 Temmuz ve öncesinde Hava Harp Akademisinde darbe faaliyetleri konulu toplantılara katıldığı gerekçesiyle “anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası almıştı.
13 Şubat’ta yayınlanan kararda Çenteli’nin keyfi olarak tutuklandığı ve yargılamada darbeye dahil olduğuna ilişkin herhangi bir somut delil olmadığı ileri sürüldü. Mahkemenin de yetkisiz olduğu iddia edilen kararda 15 Temmuz 2016’dan sonraki Olağanüstü Hal’in hukuksuz olduğu ileri sürüldü.
Başvuru değerlendirmesinde “kaynak” olarak belirtilen kişiden alınan bilgilere göre ihlalin oluştuğu belirtildi ve Türkiye’nin Çenteli’yi serbest bırakıp tazminat ödemesi gerektiği aktarıldı. Türkiye’nin Çenteli ve benzer davalardaki sorumlular için önlem alma çağrısı yapan BM kararında, Türkiye’deki yerel mahkemenin hakiminin yetkisiz olduğu, FETÖ iddiasının “yasal dayanağının olmadığı” ileri sürüldü.
TÜRK YARGISINA GÖZDAĞI
21 Aralık 2023’te Nevşin Mengü’nün Youtube kanalında konuşan Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Kerem Gülay, FETÖ davalarına bakan hakimlere gözdağı vererek, “Gün gelir, devran döner” ifadelerini kullanmıştı. Gülay şunları söylemişti:
“Bylock kararı veren hakimler sıkıntıya girebilir! Yalçınkaya kararı ve Hükümete bildirimi yapılan 1.000 dosya Türkiye için çok büyük önem taşıyor. Ama maalesef henüz yeterince fark edildiğini düşünmüyorum. AİHM, kararlarının dikkate alınmaması üzerine 1.000 dosyaya ilişkin bildirimde bulundu ve bakın elimde daha fazlası var dedi.
“AİHM; keyfe göre hüküm kurmuşsun, kendi kafana göre standart belirlemişsin ve o dönem her istediğini içeri atmak için Bylock varsa ben mahkum ederim demişsin diyor. Kararın Türkçesi budur!
TÜRK YARGISINA MÜDAHALE GİRİŞİMİ
Vatan Partisi Hukuk İşleri Bürosu Başkanı Nusret Senem, AİHM’nin Türk yargısına müdahale ettiğini, delilleri reddederek FETÖ’yü ortadan kaldırmaya çalıştığını söyledi. Senem, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu kararlar FETÖ üyesi olarak ceza alan bütün sanıkları alakadar ediyor. Son derece önemlidir çünkü bir anlamda Türk yargısının yargılama yetkisini tanımayan bir karardır.
“Bütün FETÖ'nün imamları, üyeleri, darbede görev aldığı kanıtlanmamış bütün FETÖ militanları böylece aklanmış olacak. Türk yargısına ciddi bir müdahaledir.
“Tabii bunun maddi sonuçları da olacak. Türkiye’den tazminat talepleri olacak. Kamudan atılanların göreve dönmeleri söz konusu olacak. Her türlü özlük haklarının iadesini de talep edebilecekler. Tabii Türkiye hükümeti buna uyacak mı, uymayacak mı? Onu göreceğiz önümüzdeki dönemde.
“AİHM, yargılama süreçlerimizin doğrudan içeriğine girerek delil değerlendirmesi yapmış oluyor. Yıllardır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi davalarıyla ilgileniriz. Böyle bir durum hatırlamıyorum. Oysa böyle bir değerlendirme yetkisine sahip değil. Ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ne de protokollerde böyle bir hakkı da yok AİHM’nin.”
