Batı’nın rüyası: Putin ve Xi Jinping’den bir Gorbaçov çıkarmak!
Batı, Sovyetler Birliğine karşı açtığı Soğuk Savaşı, bir silahlanma yarışı ve Sovyet ekonomisini bu yolla sıkıştırma yolu ile kazanmıştı. Mikhail Gorbaçov “glastnost=Yumuşama” adı altındaki politikaları ile reformcu bir yol izledi ve ABD’ye karşı kendi devletinin yok olmasına sebep oldu.
Koronavirüsü, en az yirmi sene sonrasının olacaklarını yirmi yıl öncesine getirmek gibi bir görev de üstlendi geçen bu bir sene içinde. Bunun içinde, her biri ayrı inceleme konusu olması gereken (AI) yani yapay zekanın günlük hayatta kullanımı, evden çalışma, uzaktan eğitim, İnternetten alışveriş gbi konular da var.
Ama Koronanın Çin’in Wuhan şehrinden başladığı iddiası ile başlayan bu yeni dönemde, çok açıkça bir yeni Soğuk Savaş dönemine de başlamış bulunmaktayız. Birinci soğuk savaşı Mikhail Gorbaçov sayesinde, kocaman Sovyetler Birliği’ni yok ederek kazanan Batı, ve özellikle de ABD, şimdilerde de aynı soğuk savaş taktiklerini piyasaya sürmüş ve elindeki her türlü malzeme ile, bu 2. Soğuk Savaş’ta ilerleme yapabilmek için uğraşmaktadır.
Bu yeni soğuk savaşta da, aynen bir öncekinde olduğu gibi, sadece 3 seçeneğin bulunduğu açıktır: Ya ABD dünya çapındaki egemenliğini eskisi gibi sürdürecektir, ya Çin Halk Cumhuriyeti ABD’yi alaşağı edip yeni dünyanın egemeni olacaktır, ya da sıcak bir savaş dünyayı beklemektedir.
KÜÇÜLEREK VAROLMAK MI GENİŞLEYİP YOK OLMAK MI?
Teorik olarak, bu üç seçenek elbette kâğıt üzerinde vardır. Ama gerek ekonominin rakamları, gerekse dünyadaki güçler dengesi, bu 3 seçenekten ilk ve sonuncusunu mümkün kılmamaktadır. Fakat ABD her ne pahasına olsun, kendisine dünyadaki mevcut pozisyonunu sağlayan bir numaradan aşağıya inmemekte ısrar edeceğe benzemektedir. Bunu ABD içindeki güçler dengesi savaşında, Trump’ın temsil ettiği “Madem zirveden ineceğiz, bari kendimizi küçülterek koruyalım” taraftarları ile, Biden ve Neo-Conların temsil ettiği “ne pahasına olursa olsun bir numara kalmanın yolunu bulmalıyız” taraftarları arasındaki son seçim kavgasında da açıkça gördük.
Bu kavganın ilk raundunu, “Küreselleşmeci emperyalist”lerin kazandığını düşünebiliriz. Zaten 20 Ocak’taki Biden’in Başkanlık koltuğuna oturma törenleri daha başlamadan, dünyanın ABD için en problematik olan merkezlerindeki saldırılar, gösteriler, patlamalar bu ekibin, gelecek açısından nelere hazırlandığının çok açık birer ifadesi de olmuştur. Mesela Rusya’daki sözde muhalefet liderini, acele tarafından, hem de hapse gireceği garantili olduğu halde, Moskova’ya gönderilmesi, orada bir halk hareketi yaratılmaya çalışılması, Bağdat’ta bombaların uzun aradan sonra yine patlayıp 30 insanın öldürülmesi, Çin’deki Uygurlar konusunda Batılıların birdenbire hümanizmin zirvesine oturmaları bunların birer ifadesidir.
TÜRKİYE PLANLARIN TAM ORTASINDA MI?
Hatta, ABD açısından en tehlikeli cephelerden biri olan Türkiye’de, yapay gündemlerle bir Boğaziçi Üniversitesi olayı yaratılıp, bundan bir Gezi hareketi çıkartmaya çalışılması da aynı niyetlerin bir ürünüdür bizce. Hatta son Gara baskınındaki olan bitenleri ve sonrasındaki politik çekişmeleri de gözönüne alırsak, ABD’nin mümkün olacak en küçük fırsatta bile, Türkiye devleti karşısında kullanabileceği bahaneler arayışı içinde olduğu, ve kullanılabilir bahaneler yaratma niyetinde olduğunu da hesaba katmak gereklidir. Bundan dolayı da, atılan her adımın, verilen her demecin, çok daha dikkatle hesaplara dahil edilmesi gerek Türkiye tarafından. Belli ki 2. Soğuk Savaşa karar verilmiştir ve bunun için Batı ve ABD, elinden gelen her türlü malzemeyi bir savaş aletine dönüştürme niyetindedir. 1.Soğuk Savaş günlerini hatırlayıp, o günlerin savaş aletlerini, bahanelerini, yöntemlerini yeniden gözden geçirmek gereklidir. Yoksa bu psikolojik savaşta, tüm psikoljik savaş yöntemlerinin ve araçlarının yaratıcısı ve sahibi olan ABD think-tanklarının yarattıkları senaryoların kurbanı olmak kaçınılmaz olacaktır. Son Gara harekatında olduğu gibi, herşey olup bittikten sonra, bu çevrelerin psikolojik savaş yöntemlerine karşı durmak oldukça zor olmaktadır. Cengiz Han’dan, Sun Tzu’ya kadar her savaş stratejistinin belirttiği gibi, savaşta başarılı olmak için “her zaman düşmandan bir adım ilerde olmak gerekmektedir.” Bu özellikle de psikolojik savaşta en önemli taktiksel bir konu olmaktadır.
YENİ BİR GORBAÇOV MÜMKÜN MÜDÜR?
Sun Tzu’dan bahsetmişken, Çin tarihinin bu ünlü savaş felsefecisinden, günümüzün Çin’ine gelip, yukarda bahsettiğimiz Batı’nın yeni Gorbaçov arayışı ve beklentisi konusuna geçelim. Elbette tarihin tekerleği, sadece bir kişinin kararları veya arzuları üzerinde dönmüyor. Ama tarih, tam da o ana uygun bir kişiyi bulduğunda, tekerinin dönüş hızını katlayıveriyor. Sovyetler Birliği, kendi yapısındaki sorunlardan dolayı tam da en zayıf noktaya geldiğinde, Gorbaçov başkan olmuştu. Amerikan stratejistleri hep bir adım önde oldukları için, Sovyetler Birliği’nin tabutuna son çiviyi çaktırma görevini Gorbaçov’a uygun buldular. Gerek psikolojik savaş, gerek medya, Gerek Hollywood aracılığı ile bunu yapabilmeleri o denli zor da olmadı. O günlerin henüz sosyal medya ve internete sahip olmadığını da gözönüne alırsak, ne denli bir başarılı operasyon hazırladıklarını görmek kolaylaşır. Zaten CIA’nın belgelerinde buna benzer sayısız açıklamalar yapıldı geçen yıllar içinde.
Şimdilerde ise, Batı dünyası ve özellikle de ABD, kendi Gorbaçov’larını hem Rusya’da hem de Çin’de aramak niyetindeler. Ama ne ABD o günlerin ABD'si, ne de Çin ve Rusya o günlerin devletleri. “Aynı nehirde iki kere yıkanılamayacağını” bildikleri halde, bu yeni soğuk savaşta yeni bir Gorbaçov yaratma hedefini taşımaktalar.
Batı, Sovyetler Birliğine karşı açtığı Soğuk Savaşı, bir silahlanma yarışı ve Sovyet ekonomisini bu yolla sıkıştırma yolu ile kazanmıştı. Mikhail Gorbaçov “glastnost = Yumuşama” adı altındaki politikaları ile reformcu bir yol izledi ve ABD’ye karşı kendi devletinin yok olmasına sebep oldu kısa süre içinde. Günümüzde Çin’de, Batı’nın arzu ettiği türden bir “Glastnost” mümkün müdür? Elbette hayır. Çin Başkan Xi Jingping önderliğinde, Sovyetlerin tam tersine muazzam bir ekonomi ve o derecede sağlam bir orduya sahiptir.
Bu yeni Soğuk Savaşın en güçlü silahı ise ideolojilerden ziyade “bilgi akışı” olmaktadır. Batı elindeki Facebook, Instagram, Google, Twitter ve daha nice “bilgi akışı” araçlarını, mümkün olduğu derecede kendi politikaları doğrultusunda kullanarak, bir “Glastnost” zorlaması yapmaya çalışmaktadır. Buna karşılık Çin ve belli ölçüde Rusya, Batı’nın bu araçlarına karşı oldukça etkili karşı-ataklar geliştirip, soğuk savaşta sürekli önde olmaya gayret etmektedirler.
BİR ÇARESİZLİK MANİFESTOSU MU?
Biden’cilerin yayınlarından aldığımız şu fikirler bile onların niyetlerini ve yeni bir Gorbaçov arayışında oldukarını açıkça gösterir:
“Demokrasi Soğuk Savaşı kazandırmıştı bize. Fakat İnternet çağında, Demokrasi kendisinin en kötü düşmanı haline geldi. Pekin, ABD liderlerinin Çin halkı ile doğrudan ilişkiye geçmesini ve demokrasinin güzelliklerini onlara anlatmasını engellemektedir. Demokrasi bu yeni Soğuk Savaşta sakatlanmıştır, ama bu, savaşı kaybetmek anlamına gelmez. Sadece bu defa, elimizde güvenebileceğimiz bir Glastnost (yumuşama) bulunmamaktadır.”
Buradan da anlaşılacağı gibi, ABD ve Batı, tüm İnternet kanallarının ve sosyal medya araçlarının sahipleri olarak bile, Çin ve yükselen Avrasya ile olan bu yeni Soğuk Savaştaki pozisyonlarından hiç te memnun değiller. Ve büyük bir çaresizlikle, yeni bir Gorbaçov bulabilmenin veya yaratabilmenin rüyasını görmektedirler.