23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Baydemir’den skandal sözler: 'Bu devlet bu meclis bizim değil'

Baydemir’den skandal sözler: 'Bu devlet bu meclis bizim değil'
A+ A-
MURAT İNCE

Londra’da yayın yapan Telgraf Aktuel’in Osman Baydemir ile gerçekleştirdiği söyleşi, 26 Mayıs tarihinde Kürtçü NerinaAzad sitesinde de özet olarak yayınlandı. Haberde eski HDP Diyarbakır Belediye Başkanı ve eski milletvekili Osman Baydemir; “Bu devletin demokratik cumhuriyete dönüşeceği yok. 100 yılın muhasebesinin yapılması gerekiyor. Bu devlet bizim devletimiz değil, bu meclis maalesef bizim meclisimiz değildir. Bunu hepimiz haykırmalıyız” dedi. Osman Baydemir’in söyledikleri önemli ve geçmişteki açıklamalarından farklı. Söyleşide kızgınlık, hiddet ve başaramamanın etkileri kendini hissettiriyor.

Bu devlet ve bu meclis sizin değil ise, o zaman bu memlekette nesnel olarak sizin değildir. Zaten bölücülerin sözlerine ve eylemlerine bakıldığında dolaylı ya da dolaysız bunu dile getirirler. Konuşmalarında boşuna Kürdistan ve Türkiye diyerek iki ayrı millet ve iki ayrı ülke vurgusunu yapmıyorlar. Türkçemizi “yabancı dil” gören bir zihniyet çok tabi olarak Türkiye’yi de vatanları olarak kabul etmeyecektir. Kürdümüzün ezici çoğunluğu bunlara uysaydı, tezden ABD/İsrail kuklası devletimsi oluşumlarını ilan ederlerdi! Bu gerçeği bildikleri için sinsi yollara başvururlar. Bu bağlamda Batı'nın kapıkulu Osman Baydemir’e kulak verelim: “Bizim öncelikle halkımızın zihin dünyasına ve yürek dünyasına bu devletin ve bu devletin tüm mekanizmalarının artık Kürdün, Alevinin veya ötekisinin devleti ve mekanizmaları olmadığı gerçeğini nakış gibi işlememiz lazım.”

Osman Baydemir Türkiye’nin demokratik yollardan değişmeyeceğine kanaat getirdiği için, demokratik olmayan yolları çözüm olarak öneriyor. “Rejim” diyerek kamufle eden Baydemir esasında Türkiye’nin devletini ve coğrafi sınırlarını hedef alıyor. Şu sözler kendisine ait: “Bu rejimin artık demokratik değerlerle değişmeyeceği, değişmek istemediği bir değil, onlarca kez test edilmiştir. Değişip dönüşecek bir rejim yok karşımızda, yıkılması gereken ve enkazları içerisinde kaybolması gereken, boğulması gereken ceberut bir rejim ile karşı karşıyayız. (…) Bu rejimin demokratikleşeceği yok, bu devletin demokratik bir cumhuriyete dönüşeceği de yok. Dolayısıyla bu yüzyılın muhasebesinin bir kez daha yapılmasının gerektiğinin vakti gelmiştir diye düşünüyorum.”

'PARLAMENTONUN BİZE FAYDASI YOK'

PKK, HDP üzerinden TBMM’de temsil edilmektedir. HDP’li vekiller TBMM’nde “Yaşasın Başkan Apo” sloganları atabilecek kadar ileri gittiler. Bu olgu bile tek başına HDP’nin PKK ile organik bağlarını açıklamaya yeter. CHP ile bölücülüğe kol kanat gerenlerin HDP’yi demokratik ve ilerici görmeleri, ittifak etmeleri ABD/İsrail’in Türkiye siyasal alanındaki etki alanını göstermesi bakımından ilginçtir!

Osman Baydemir Türkiye Kürtlerine itaatsizlik öneriyor ve bölünme yönünde isyana çağırıyor: “Bu devlet maalesef bizim devletimiz değil, bu Meclis maalesef bizim meclisimiz değildir. Bunu hepimiz haykırmalıyız. (…) Bu devlet Diyarbakır’da meşrutiyetini yitirmiştir, çünkü sandığı ortadan kaldırmıştır. Bu devlet orada bir işgal devletidir, bir sömürge devletidir.”

Görüldüğü gibi Osman Baydemir bir adım daha atarak T.C. devletinin Diyarbakır’da meşruiyetini yitirdiğini ve işgalci, sömürgeci bir devlet olduğunu söylüyor. Dikkat ederseniz Diyarbakır dışında Türkiye’nin diğer illerinden bir tanesini bile birlikte dillendirmiyor. Diyarbakır demesinin sebebi ise onlara göre “Kuzey Kürdistan’ın başkenti” olmasıdır. Osman Baydemir öfkesine hâkim olamayarak şu ibretlik cümleyi kuramadan edemiyor: “Bizim açık açık söylememiz lazım; benim bir coğrafyam var, adı Kürdistan. Ben bir halkım, Kemalist faşistlerin kavgasıyla, islamist faşistlerin kavgasından, bana ne, canınız cehenneme. İkinizin de canı cehenneme… İstanbul’unuzdan, Ankara’nızdan, İzmir’inizden bana ne!”

Yıllar önce 2000’e Doğru Dergisi Musa Anter’in o ünlü sözünü kapak yapmıştı: “Kürt Batı Anadolusuz Yapamaz” başlığıyla. Nereden nereye! Birlik ve kardeşlikten Türkiye düşmanlığına evrilmek kolay olmasa gerek! Anadolu'nun tümünü yurt edinmiş Kürdümüzü yaşadığı coğrafyaya yabancılaşmasını öneren bu karanlık zihniyete ne demeli? Diyarbakır bizim İzmirimizdir ve Edirne bizim Hakkarimizdir. Ayrı gayrı yok, kardeşlik var…

Osman Baydemir “İstanbul’unuzdan, Ankara’nızdan, İzmir’inizden bana ne!” diyerek Türk ve Türkiye’ye beslediği kini dışa vuruyor. Türkiye Kürtlerinin ezici çoğunluğu bu üç güzel kentimize yerleşmiştir ve bir daha geldikleri kentlere dönmeyecekler. Bunu bildiği halde pervasızca saldırgan dil kullanması kendisine çok yakışıyor!

Osman Baydemirlerin kafasında emperyalizm diye bir kavram kalmamış ve tersine ABD emperyalizmine biat var, teslimiyet var. Amerikancılık ruhunuzu esir alırsa düşman olarak kardeş halkları görürsünüz. İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden baş düşman ABD emperyalizmi değil midir?

'TÜRKİYE İLE KOMŞUYUZ'

“Türkiye ile iyi komşu olmanın zeminini, duvarlarını adım adım, yavaş yavaş örmenin vakti gelmiştir” diyen Osman Baydemir tüm köprüleri atmış gözüküyor! O, bölünmenin gerçekleşmesinin, kukla devletin sınırlarının belirlenmesinin zamanının geldiğini ilan ediyor. İlan etmesine etti de ama bir sorun var gibi! 24 Temmuz 2015’i ne yapacağız? Türkiye’nin, ayrılması dahi teklif edilemeyecek Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muzu hiçbir şart altında Osman Baydemirlere bırakılmayacağını bir kez daha hatırlatmak isteriz. “Adım adım duvarlar” örülmesinin vakti geçti ve yeltenenleri yeni yeni 24 Temmuz 2015’ler bekliyor. Söylediklerimizi laf olarak görmemelerini temenni ederiz! Türkiye için İzmir’i, İstanbul’u, Edirne’yi vermekle, Diyarbakırımızı, Mardinimizi, Hakkarimizi vermek arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Diyarbakır'ı almak Kayseri’yi, Nevşehir’i almaktan daha zor ve imkânsızdır.

Osman Baydemirlerin böyle konuşmalarının nedeni, devlet katında PKK konusunda kararlı ama HDP noktasında ikircikli tavırların olmasıdır. HDP maskesi altında Amerikancı PKK’nın siyasetlerini yürütenlere müsamaha göstermek Osman Baydemirleri cesaretlendiriyor.

'HAZIR DEĞİLİZ'

Türkiye coğrafyasından kukla devlet çıkarma uğraşısı boşa çekilen kürek demektir. PKK başta olmak üzere tüm bölücüler mangası yıllardır bu amaçla kan döktüler, kırdılar, suikastler düzenlediler, katliamlar yaptılar ve ABD/İsrail’in emirlerini harfiyen yerine getirdiler ama başaramadılar. Osman Baydemir bunu görerek söyleşide şöyle söylüyor: “O gün gelecek! Ama biz o güne hazır değiliz. Çünkü biz o devletin demokratikleşmesi peşindeyiz. Bu bütün enerjiyi, bütün efor, bütün kurbanları olmayacak bir şey için harcıyoruz, olamayacak bir şey için harcıyoruz.”

Kürdümüzü bölünmeye razı edebilecek bir güç yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden umudunu kesen bir avuç bölücü hangi “eforu” harcarsa harcasın ufukta onlar için başarı yoktur. Teselli olması için Osman Baydemir “Özümüze sahip çıkmamız lazım. Özümüzü korumamız lazım. Öze geri dönüş sağlamamız lazım. Oranın (parlamento) maalesef bize artık bir faydası yok” diyerek umutsuzluğunu örtbas etmeye çalışıyor. Ayrıca “hangi öz” korunacak? Kürtçülük özünü koruyanlar en sonunda emperyalizme teslim oldular.

ABD PLANLARI DAİRESİNDE KALMAK

ABD planları dairesinde kalarak kukla devlet kurmak için çırpınan PKK ile HDP’nin önlenmesi düne göre daha büyük önem taşıyor. HDP’nin kapatılması halinde Osman Baydemirler bu çevreden koparak başka mecralara doğru sürüklenirler ve bu olgu PKK/HDP’yi zayıflatır. ABD emperyalizminin Kuzey Irak ve Kuzey Suriye üzerinden abanmaya çalıştığı bir dönemde iç birliğin korunması büyük önem taşıyor. Osman Baydemir hayal kırıklıkları içinde umutsuzca şunları söylüyor: “Şu anda ideolojik hegemonya zamanı değil, şu anda var olma zamanıdır. Milletimizin, bizim var olma zamanıdır. Şu anda milletimiz Rojava’da, Kuzey’de hatta ve hatta Güney’de de, dört parça Kürdistan’da da bir yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Çünkü biz bir kez daha 1915’i yaşama riskiyle karşı karşıyayız.”

Osman Baydemir kendini o kadar kaybetmiş ki ideolojilerin tümüne lanet okuyor! İdeolojisizliği düstur edinerek çıkış yolu bulacağını zannediyor. Emperyalizme dayanarak örgütlenirseniz olacağı budur. Emperyalizm kaybederse sizde beraberce kaybedersiniz. Gerçi Baydemirlerin böyle bir derdi yoktur! Onlar için ABD emperyalizminin sömürgesi altında olmak yeterlidir. Kürdümüzü emperyalizme peşkeş çekmede mahsur görmeyen Baydemir iş Türkiye’ye geldiğinde herkül kesiliyor ama gücü olmayan herkül! Osman Baydemir ideolojiler şöyle ateş püskürüyor: “Tüm ideolojiler Kürt ulusunun ulusal ittifakına kurban olsun. Bütün partilerin siyasi çıkarları ve hegemonik çıkarları Kürt halkının ulusal ittifakına bin kere kurban olsun. Siyasal partiler sadece ve sadece araçtırlar; bu ulusu, bu halkı zulümden, esaretten kurtarmanın aracıdırlar. Amaç nedir? Bu halkı özgürlüğe kavuşturmaktır. O zaman bizim araçları amaçların önüne koymamamız gerekir.”

Siyasal literatürde bu türden görüşlere “rota şaşırması” denir ve Osman Baydemir kendini kaybettiği gibi rotasınıda şaşırmış! Daha doğrusu rotasını ABD’nin kucağına doğru doğrulttuğu için şaşkına dönmüş!

HDP’DE SONA DOĞRU

Osman Baydemir’in söylediklerine bakıldığında PKK/HDP çizgisine uymayan görüşler ileri sürmekte. HDP içindeki klikleşmelerin, eski/yeni tartışmalarının, PKK’lı olup olmama ve Selahattin Demirtaşçıların (Osman Baydemir kendine özgü duruşunun yanı sıra Selahattin Demirtaş’a yakınlığıyla bilinir) dayatmaları parti içi çelişkileri derinleştiriyor. Osman Baydemir’in bu çıkışı da HDP’de suların durulmayacağını gösteriyor.

Osman Baydemir’in söyleşisi farklı Kürtçü çevrelerde de yankı buldu. Eski Rızgari (Ala Rızgari) çevresinden Barzanistancı İbrahim Güçlü’den eleştirilerin yanı sıra destek de geldi. HDP ile arayı bozmamaya dikkat eden Kürtçü partiler de gelişmeleri yakından izliyor ve pay kapmanın pususuna yatmış durumdalar.

HDP hakkında kapatılma davası açıldığı saatten itibaren merkezkaç eğilimler daha belirgin hale gelecek, PKK’nın hâkimiyeti darbe alacak ve etki gücü minimalize edilecek. PKK rüyasından uyananlardan önemli bir kesimin ise birliğe yönelmesi muhtemeldir.

Osman Baydemir’in Kürtler arasında etkisi çok sınırlıdır. Bizim onu dikkate almamızın nedeni ise söylediklerinde yatmaktadır. PKK/HDP’deki çalkantıları düzenli olarak takip etmemizden dolayı onu es geçmek istemedik.

Son Dakika Haberleri