Bayırbucak Türkmenleri Derneği Başkanı: Suriye'yle anlaşalım evlerimize dönelim
Yerel Meclisler yoluyla sığınmacı sorunun çözülemeyeceğini belirten Bayırbucak Türkmenleri Derneği Başkanı Garip Şandır, 'Başka yerde ev yaparsanız, yüz kişiden üç kişi gider. Türkmenlerin hepsi dönmeye hazır, yeter ki güvenlik ve ekonomik olarak alt yapı hazır hale getirilsin.' dedi
Aydınlık’a konuşan Bayırbucak Türkmenleri Derneği Başkanı Garip Şandır, “Türkiye ve Suriye devletleri masaya oturmalı ve çözüm konusunda anlaşmalıdır.” dedi. Şandır, Amerikan kontrolündeki terör örgütleri meselesini de Amerika ile değil, Suriye ile çözmemiz gerektiğine vurgu yaptı. Bayırbucak bölgesinin Büyük Ortadoğu Projesi'ni uygulamak isteyen ABD için kritik önemde olduğuna dikkat çeken Şandır, “Amerika’nın buradaki oyununu bozmak zorundayız. Biz dönersek Amerika’nın bütün oyunlarını bozulacaktır.” dedi. Yerel Meclisler yoluyla sığınmacı sorunun çözülemeyeceğini belirten Şandır, “Başka yerde ev de yapsanız, yüz kişiden üç kişi gider.” ifadelerini kullandı.
ESKİ GÜNLERİMİZE DÖNELİM
Bayırbucak Türkmenleri Derneği Başkanı Garip Şandır, Suriye ile yaşanan kriz öncesini şöyle anlattı:
“Ben bir iş insanıyım. Suriye krizinin başlamasından önce Arap ülkelerine sıfır gümrükle mal satıyorduk. Hatay, Suriye sınırından lojistik ve nakliyat açısından birinci sıradaydı. Hatay ilimizin ekonomisi canlıydı. Lazkiye’de oturan kız kardeşime öğlen yemeğine gidiyordum. Yine Halep’teki bir iş insanı, Hatay, İskenderun ve Mersin gibi illere bize yemeğe geliyordu. Bizim o dönem Suriye üzerinden 11-12 milyar dolar ihracatımız vardı. Bu ihracatımız bitti. Savunma Bakanımızın açıklamalarına göre beş milyon içerde, dört milyon sınırımızdaki çadırlarda sığınmacılara bakıyoruz. Reyhanlı, Kumlu ve Yayladağ ilçelerimizde sığınmacı sayısı, bizim vatandaşlarımızı sayı bakımından yakaladı ve daha fazla oldu. Bunlardan ötürü bir an önce Suriye ile ilişkilerimizi kriz öncesine getirmek zorundayız.”
KRİZLER EKONOMİYE DARBE VURDU
“İsrail ile anlaşıyoruz, Ermenistan’la görüşüyoruz, Mısır ve Libya ile görüşüyoruz, Birleşik Arap Emirlikleri ile görüşüyoruz. Neden Suriye ile görüşmüyoruz?” diye soran Şandır, “Devletler görüşmeler yapar, biz de devletin menfaati için görüşmemiz gerekiyorsa Suriye ile görüşmeliyiz. Görüşmeliyiz ki; bu insanlar ülkelerine gitsinler, hem de biz eski ticari günlerimizi bekliyoruz. Önce Irak krizi sonra Suriye krizi, Hatay ekonomisine büyük bir darbe vurdu ve perişan olduk.”
BAYIRBUCAK NİYE BOŞALTILDI?
Garip Şandır, Bayırbucak Türkmenlerinin topraklarını bırakıp neden Türkiye’ye geldiklerini de şöyle açıkladı:
“Bana göre Amerika’nın Ortadoğu bölgesini şekillendirmesinin bir parçası olarak başlamış bir olaydır. Bayırbucak boşaltılacak, büyük İsrail kurulacak… Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD Amerika tarafından silahlandırıldı. Amerika kontrolündeki bu terör örgütleri meselesini Amerika ile değil, Rusya ile değil, İran ile değil, tabi ki Suriye ile çözmemiz gerekir. Zaten Suriye ile tarihten gelen bir kardeşliğimiz, bağlarımız vardır. Bunun yolu da Birleşmiş Milletler (BM)'in ve Arap Birliği'nin tanıdığı şu andaki mevcut rejimdir. Bayırbucak niye boşaltıldı? Bunu sorgulamak gerekir. Büyük Ortadoğu Projesi'ne göre denize girilecek yer burası. Bayırbucak onun için boşaltıldı. Bu anlamda Amerika’nın buradaki oyununu bozmak zorundayız.”
ABD’NİN OYUNUNU TÜRKMENLER BOZAR
Bayırbucak Türkmenlerinin başta Türkiye’nin garantisi ile topraklarına dönmeye hazır olduğunu vurgulayan Şandır, “Bombalanan evlerinin tekrar yapılması şartıyla hazırlar. ‘İdlib’de 50 bin konut yaptık, 200 bin konut daha yapacağız.’ deniliyor. Bu konutları, Bayırbucak için de yapalım, Türkmenler göçmeye hazır. Türkmenler yurtlarına göçtüğünde Amerika’nın bütün oyunları bozulacaktır, biz bozarız. Bayırbucak, Türkiye’nin uç kalesidir ve Suriye’nin de önemli gelir kalesidir. Bayırbucak Türkmenlerinin topraklarına dönmesi, aynı zamanda çok ihtiyacımız olan Yayladağ kapısının açılması demektir. Bayırbucak, Lazkiye’nin yan tarafı, Yayladağ’ın hemen arka tarafıdır. Bunun anlamı ise rejim ile yeni ilişkilerin geliştirilmesi demektir. Köprüyü atmak demektir, barışın öncülüğü demektir. Bu yine Amerika’nın Suriye’nin kuzey doğusundaki oyununu sınırlı tutmak demektir. Hatta Azez bölgesine Türkmenlerin dönmesi, Amerika’nın sınırlarını daraltmak demektir. Kısaca Bayırbucak Türkmenlerinin hepsi dönmeye hazırdır, yeter ki güvenlik ve ekonomik olarak alt yapı hazır hale getirilsin.”
ESAD DÖNEMİNDE GÜVENLİK SORUNUMUZ YOKTU
Garip Şandır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Yerel meclislerle çalışıyoruz’ açıklamasını da şöyle değerlendirdi: “Bizim kontrolümüzde Reyhanlı’nın karşısında kamplarda 4 milyon sığınmacı var. Biz ne zamana kadar bu bölgeyi kontrol edeceğiz? Yine Özgür Suriye Ordusu ve rejime muhalif olanların yaptığı yanlışları hep beraber görüyoruz. Esad döneminde devlete beş lira vergi veriyorduk, daha sonra filanlar geldi, daha sonra terör örgütleri geldi ve tamamını alıp götürdüler. Yani orada yaşayanlar bu durumdan rahatsız. Bu olaylar bize külfet olarak dönecektir. Bizim sürekli sınırımızın ötesinde kalmamız bize iktisadi anlamda büyük yük olacaktır. Esad döneminde sınır problemimiz yoktu. Güvenlik problemimiz yoktu. Biz, Türkmen Dağı'na hiçbir teröristi koymadık. PKK, Türkmen Dağı'na giremedi. Bunun için yerel meclisler yerine Esad yönetimi ile masaya oturarak, Türkmenlerin dönmesini sağlamak gerekir.”
HERKES KENDİ TOPRAĞINI İSTİYOR
Bayırbucak bölgesindeki bütün Türkmen köylerini çok iyi bildiğini ifade eden Garip Şandır, şöyle devam etti: “Benim babam 1953 yılında Türkiye’ye gelmiş ve üç kardeş orada kalmışlar. O bölgedeki köylerin bir kısmı deniz kenarında, bir kısmı ise dağın yamaçlarında. Herkes kendi toprağını işliyordu. Tarım sektöründe Bayırbucak’ın önemi büyüktür. Hayvancılık alanında Suriye ekonomisinde yeri büyüktür. Bayırbucak Türkmenleri iki şeyden ötürü gitmek istiyor. Burada 60 yaşında insanlarımız çalışamıyor, altı veya on metrekare odalarda kalıyorlar. Devletin verdiği çok cüzi rakamla geçinmeye çalışıyorlar. Suriye’den gelip zengin olanlar İstanbul, Mersin ya da yurtdışına gittiler. Bizim Türkmenlerimiz gariban ve dağ köylerinin fakir insanlarıdır. Burada inşaatlarda çalışarak hayatlarını idame ediyorlar. Hatta rahmetli bir yeğenim vardı, ‘Şöyle incir ağacına sırtımı dayayıp, Türkmen dağına baktığımda, bütün Osmaniye’yi değer’ derdi. Bizim Türkmenler vatanlarını böyle özlüyorlar. Orda insanlarımız mutluydu. Şimdi ise orada ne oturacak ev ne yürünecek yol ne de elektrik var. Birleşmiş Milletlerin ve Türkiye’nin yardımı ile orası oturacak hale gelirse, bizim Türkmenler gitmeye hazırdırlar.”
SUYU BULANDIRMAK İSTİYORLAR
Şandır, sığınmacılarla ilgili önyargılara ve kışkırtmalara dikkat çekti ve şöyle konuştu:
“Tam yılını hatırlamıyorum ama 2011 veya 2012 olabilir. ‘Esad’a ölüm’ diye duvarlara yazılar yazıldığında Prof. Dr. Mehmet Yuva hocamla sohbet ettik. Bu sohbetlerde şu konuşuldu: Suriye’den arsızı, hırsızı, ipsizi hem rejime bağlı ya da başka ülkelere bağlı ajanların geleceği söyleniyordu. Banu Avar gazeteci arkadaşımız böyle tahminlerde bulunmuştu. Şu anda Banu Avar ve Mehmet Hoca’nın söylediğini yaşıyoruz. Sığınmacılarla gelen, suyu bulandırmak, çeşitli mihraklara hizmet edecek olanlar, yıllardır kardeş olarak yaşamış bu iki halkın; Suriyelilerle, Türklerin arasını açmaya çalışıyorlar. Gelen sığınmacıların içinde her türlü insan vardır. Fırsatçılar var mıdır? Vardır. Birisinin yaptığını ne Türklere, ne de Suriyelilere mâl etmemiz mümkün değildir. Bunun için de bir an önce sığınmacı sorununu çözülmesi gerekir.”
REJİMLE GÖRÜŞMEK KAZANDIRIR
“Herkes yaşadığı toprağı vatan bilir, benim için Türkiye toprağı mukaddes ve baş tacı ama hiçbir Türkmen, Bayırbucak dışında iskân edilemez” diyen Şandır, sığınmacıların başka bölgelere yerleşmeyeceğini de belirtti: “Başka yerde evde yapsanız, yüz kişiden üç kişi gider. Bayırbucak olursa yüz kişiden doksanı gider. Bu mesele diğer sığınmacılar içinde geçerlidir. Bunun tek yolu Devlet Bahçeli’nin dediği gibi ‘çıkan affı değerlendirmek gerekir.’ Bu af nedir? Buraya ilk gelenler 15 yaşına gelmiştir, 25 yaşına gelenler var, bunlar askere gidecek mi? Bunlar devletler arısında görüşülmelidir. Sığınmacıların can güvenliğini orada sağlamak lazım. Sayın Doğu Perinçek’in sürekli söylediği, ‘Suriye ile görüşelim’ son derece doğrudur. Rejim ile görüşüp sorunu çözdüğümüzde iki şey kazanacağız. 9 milyon sığınmacının bakımından kurtulduğumuz gibi yapacağımız ticaretle de ekonomimiz kalkınacaktır.”