25 Ekim 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy

Avrupa’nın ortasında bir köy hayal edin ve Türkiye’den yüzlerce kilometre uzaklıktaki bu köyün meydanında durduğunuzu düşünün. Karşınızda bir tabela asılı: “Atatürk Meydanı” Daha yakından incelemek için tabelaya yaklaşırken kulağınıza tanıdık bir ses geliyor; Belçika’nın Visé ilçesinde ezan vakti...

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy
A+ A-
CAN ÇAKIR

Belçika’nın Liege kentine bağlı Visé ilçesinin Cheratte köyü, tam bir Türk köyü… 1960’larda bölgedeki maden ocaklarında çalışmak için Belçika’ya gelen Türkler, çok sayıda madenin işletilmesine katkıda bulunur. Ancak Türkler, ağırlıklı olarak Cheratte köyünde yaşamayı tercih edince, köy nüfusunun yaklaşık yüzde 80’i Türk olur. Visé’nin eski Belediye Başkanı Marcel Neven, Cherattelı Türklerin vatan ve Atatürk sevgisinden etkilenerek köydeki bir meydana “Atatürk” adını verir. Bugün, çok sayıda Türkün yaşadığı köyde Türk marketleri, kasapları ve ekmek fırınları var.

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy - Resim: 1

Güneş Fırın’ı işleten Gürkan Güneş de o esnaflardan biri. “Türk köyü” olarak bilinen Cheratte’da yaşamayı Aydınlık Avrupa’ya anlatan Güneş, “Vatan özlemi ve sevgisi içimizde hep vardı.” dedi. Köydeki Türklerin 1981 yılında Mimar Sinan Camisi’ni açtıklarını ifade eden Güneş, köyün sembollerinden biri haline gelen caminin, “Avrupa’da nadir görebileceğimiz öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında bütün köyde duyulan ezan sesi farklılığıyla” faaliyet yürütmesi nedeniyle duyduğu mutluluğu şu sözlerle paylaştı: “Ne kadar hoş değil mi yabancı bir ülkede ezan sesini duyabilmek?”

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy - Resim: 2

‘BELÇİKA’YA ADAPTASYONUMUZU KOLAYLAŞTIRIYOR’

Köy yaşamındaki etkileşimin bir birliktelik halini aldığını ifade eden Güneş, köyde yaşamsal açıdan her ihtiyacın bulunduğunu söyledi. Güneş, “Köyümüzde iki camimiz var. Zira toplum çoğalıp çeşitlilik kazandı. Şu an işletmecileri Türk kökenli olan bir kuaförümüz, fırıncımız, dönercimiz, iki bakkalımız, üç kahvehanemiz ve Türk ev doktorumuz bulunuyor. İlçe belediyesinde de ayrıca köyümüzde yaşayan bir Türk arkadaşımız çalışıyor.” diye konuştu. Köyde bu kadar çok sayıda Türk yaşayınca, Türkler arasındaki dayanışmanın güçlü olması da sürpriz değil. Gürkan Güneş, bu dayanışmayı şöyle özetledi: “Etrafımızda Türklerin olması, Belçika’ya adapte olmamızı kolaylaştırıyor. Ufacık bir işimiz düşse, hemen yardıma gelen dostlarımız var. Yine esnaf kardeşlerimizle de birbirimizin dilini konuşuyoruz. Dilimizi günlük hayatımızda buralarda yaşatabilmek, bizim için yeri doldurulamayan bir duygu.”

TÜRKLÜĞÜ BENİMSEDİLER

Belçika’nın Fransızca konuşan Valon bölgesinde bulunan Faymonville köylüleri de kendilerini Türk olarak tanımlıyor. Lakabın dayandığı hikâye ilginç. Rivayete göre 16. yüzyılda kilise yetkilileri, Osmanlı Devleti ile savaşmak için para toplamaya çıkar ancak bölgedeki diğer köylerin aksine Faymonville köylüleri ödeme yapmayı reddederler. Gerekçe olarak köyün Lüksemburg Düşesliği’ne bağlılığı gösterilirken; köylüler, “Hristiyanlık aleminin düşmanı ve Türklerin dostu” ilan edilir. Faymonvilleliler Türklüğü öylesine benimserler ki, Orta Çağ’da geliştirdikleri birçok geleneği, köyde Türk yaşamamasına rağmen hâlâ sürdürürler. Öyle ki, köylüler her yıl düzenledikleri karnavalda Türk bayrağına benzeyen, ay-yıldız motiflerinin yer aldığı bir flamayla yürüyor. Köyde, Türklüğü sembolize eden başka sembollere de rastlamak mümkün. Örneğin, Faymonville’in tek oteli “Yaşlı Sultan” (Le Vieux Sultan) adını taşırken, köyün futbol takımıysa RFC Turkania (Genç Türkler Birliği) adını taşıyor.

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy - Resim: 3

‘TÜRKLER GİBİ DİRENDİLER’

Sax, İspanya’nın güneydoğusunda bulunan bir kasaba. Yüzyıllardan bu yana her yılın şubat ayının ilk beş gününde “Müslüman Araplar ve Hristiyanlar” adıyla kasabada festival düzenlenir. Ancak 1920’lerde Hristiyan grup içinde anlaşmazlık çıkınca, bir grup ayrılarak “Los Turcos” grubunu kurar. Grup üyelerinin Türkiye veya Türklükle bir bağlantısı yoktur. Ancak yöneticileri bugün kendilerini hâlâ Türk olarak tanımlar.

Almanya’nın Paderborn ilçesine bağlı Bad Wünneberg beldesindeki Leiberg köyünün geçmişi de 1390’lara uzanır. O dönem bir grup rahip, köyde Hallinghausen Manastırı’nı kurar ancak görevlerini kötüye kullanan rahipler, köyde yapılan her düğünün ardından gelinlerin ilk gecelerini kendileriyle geçirmelerini isterler. Dinî değerlerden de uzak olan bu çirkin dayatma karşısında köylüler, rahiplerle mücadele etmeye başlarlar. Çevre köylerden destek alamayan Leiberglilerin direnişi öylesine güçlü olur ki, Leibergliler hakkında “Türkler gibi direndiler.” yorumu yapılır. Bir diğer rivayete göreyse, ayaklanmaya Turk isimli şövalye öncülük eder. Köylülere yöneltilen Türk adı, Şövalye Turk’tan gelir. Direniş başarıyla sonuçlanınca, Leibergliler armalarına kırmızı zemin üzerinde beyaz hilal sembolünü de eklerler.

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy - Resim: 4

AVRUPA’DA ‘TÜRK’ OLMAK

Avrupa’nın birçok bölgesinde Türk olmak, erdemli olmakla bağdaştırılıyor. Belçika’nın Faymonville köyü, örneklerden yalnızca biri. Başka ülkelerde de “Türk köyü” olarak tanımlanan köyler bulunuyor. Bunların en ünlülerinden biri, İtalya’da Türk gibi yaşayan Moena köyü. 320 yılı aşkın bir süredir Türkçe bilmeyen köylüler, kendilerini Türk olarak tanıtıyor. Köyün hikâyesi, İkinci Viyana Kuşatması’na dayanıyor. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın yeniçerilerinden biri olan Balaban Hasan, yaralandığı İkinci Viyana Kuşatması’nın ardından köye yerleşince, köylüler Balaban Hasan’a bakmaya başlar. Daha sonra köyden bir kızla evlenen Balaban Hasan, o dönem kralın halktan istediği haksız vergilere karşı köylüyü destekleyerek köylülerin sevgisini kazanır. O dönemden bu yana Moenalılar, her yıl düzenledikleri festivallerle Türk kültürünü yaşatıyor.

Belçika’nın ortasında memleketi aratmayan köy - Resim: 5

Belçika Visé cheratte türk köyü