Biden Avrupalıları Rusya’ya karşı savaşa süremez
Biden Rusya’ya karşı savaşını Avrupa’yı öne sürerek ilerletmek istiyor. Ancak kazın ayağı artık öyle değil. Avrupa’da gelişme gösteren milliyetçi partiler, Rusya ile karşı karşıya kalacak bir savaşa ve tavır almaya karşı. Türk basınında Aydınlık dışında altını çizen yok.
Biden politikalarının bir devamı olarak Rusya’ya karşı yapılan saldırı, küresel çatışmalarda yeni bir döneme işaret ediyor. Bu saldırı özellikle Avrupa’nın nasıl tavırlar göstereceği sorusunu gündeme taşıdı. Biden’in tehditlerine karşı Rusya kararlı tutum alacağını, hatta taktik nükleer silah kullanabileceğini açıkladı. Kararlı tutum bütün bölge ülkelerine örnek olmalı.
Her alanda yenilmeye başlayan Biden-İsrail cephesi saldırılarını artırarak ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bu saldırılara karşı Asya-Batı Asya cephesini güçlendirmek ve savaş için donatmak gerekmektedir. Düşman bütün olanaklarıyla saldırırken daha üstün donanım şarttır. Bu tavır Biden’in Rusya’yı kışkırtıcı girişimlerini de önleyebilir.
AVRUPA’DA YÜKSELEN DEĞER: MİLLİYETÇİLİK
Biden Rusya’ya karşı savaşını Avrupa’yı öne sürerek ilerletmek istiyor. Ancak kazın ayağı artık öyle değildir. Avrupa’da bütün diğerlerinden önde gelişme gösteren milliyetçi partiler Rusya ile karşı karşıya kalacak bir savaşa ve tavır almaya karşı. Aksine her alanda Rusya ile işbirliğinden yanalar.
15 Şubat 2024’te Aydınlık’ın Özgürlük Meydanı sayfasındaki yazımızda Avrupa’da “solcu”, muhafazakâr gibi bütün geleneksel partiler gerilerken milliyetçi partilerin hızla yükseldiğinin altını çizdik. Almanya’da Alternatif Parti (AfD), Fransa’da Le Pen iktidara yönelmiş durumdalar. Diğer Avrupa ülkelerinde de benzer gelişmeler vardır.
Almanya’da Üçlü Koalisyon partilerinin toplam olarak büyük düşüş yaşadığı süreçte AfD yükseliyor. Bu yükseliş eğrisi 2024’le birlikte daha da artma eğilimi gösteriyor. “Neden 2024 Alman politikasında bir deprem olabilir?”, “2024 Almanya’da Üçlü Koalisyon için hüsran AfD için zafer yılı olabilir” analizleri yapılıyor. Hatta basında AfD’nin gelişmesini yorumlamak için “2024’te Almanya’da deprem olabilir” yorumları yapıldı.
Alman 1. kanalı ARD’nin geçen yılsonuna doğru “bu pazar seçim olsa kime oy verirdin” anketinde şu sonuç çıkmıştı: “SPD yüzde 18, CDU-CSU 28, Yeşiller 14, FDP 7, AfD 20, Sol P. 4. Bugün bu oranlar AfD lehine daha da gelişmiş durumda. Almanya genelinde ikinci olan AfD, Almanya’nın doğusunda birçok yerde birinci durumda.”
Avrupa’da milliyetçi partilerin gelişmesi Atlantik hegemonyasına karşı bağımsız devletler olmak hedefini gütmektedir. Biden hâkimiyetine ve onun baskı aracına dönüşen AB’ye karşı tavır almaktadırlar. Önceleri Bağımsız Avrupa programına hizmet edebileceği düşünülen AB artık Atlantik hegemonyasını, Biden’in hükmettiği bir kurum haline geldiği için milliyetçi partiler bu yapıyı işlevsiz hale getirmek yolunda hareket ediyor.
Son gelişmeler açısından en önemli tavır: AfD enerji, güvenlik vb. gibi alanlarda Rusya ile ortak hareket etmekten yanadır. Rusya gibi kesinlikle LGBT karşıtıdır. Konumu zayıf ailelerin vergi yüklerinin hafifletilmesinden yanadır. Almanya’da çalışan Türk işçilerinin konumlarının korunmasından yanalar.
Daha önceleri Merkel ve öncülü olan liderler Rusya olmadan Avrupa’nın güvenliği, enerji vb. gibi ekonomik alanlarda zayıf kalacağı politikalarını savunuyorlardı. Bu gibi muhafazakâr partilerden farklı olarak bugün milliyetçi partiler bağımsız devletler olarak her alanda Rusya ile işbirliğinden yana.
Buna karşılık Biden, Almanya Koalisyonu ve Macron ve diğer AB liderlerinin boğazına çökerek Rusya’ya karşı yaptırımlara alet etmekte, şimdi de savaşa zorlamaktadır.
KAVRAMLARIN YER DEĞİŞTİRMESİ VE İŞLEVLERİ
Atlantik yörüngesindeki basın ve kurumlar veya onlardan etkilenenler sağ-sol kavramlarını ters yüz ederek kullanıyor. Günümüzde gericiliğin merkezi hegemonyacı ABD’dir. Siyonist İsrail, NAZİ kalıntısı Zelenskiy ve ekibi ve PKK-FETÖ-DEAŞ gibi bilumum terör örgütlerinin hamisi ve destekleyicisi Biden yönetimindeki ABD’dir. Gericiliğin merkezi burasıdır. Atlantik merkezi bütün milliyetçi akımları gerici, ırkçı ilan etmektedir. Oysa atfedilen kavramlar, pratikte ne işlev gördüklerine göre anlam kazanır. Günümüzde insanlığı ilerleten en baştaki etken devletlerin bağımsızlık mücadeleleridir. Avrupa’da bağımsız devlet olma yolundaki milliyetçi programlı hareketler de bu işlevi görmektedirler. AfD, Le Pen gibi partilere ırkçı, şoven gibi sıfatlar emperyalist hegemonyacı merkezin yakıştırmalarıdır ve milliyetçi partilerin gelişmesini durdurmak amacını taşımaktadır. Yükselen milliyetçi partilere bazı noktalarda muhafazakâr partiler de eşlik etmektedir.
Geçen haftalarda Almanya koalisyon ortaklarının örgütlemesiyle çok kalabalık “Demokrasi-Özgürlük” mitingleri yapıldı. Olaf Scholz’un başını çektiği gösterilerin ana hedefi hızla yükselen AfD’yi durdurmaktı. Düzenleyiciler kesin bir tavırla İsrail Siyonizminin yanındalar ve Filistin örgütlerini terörist ilan ediyorlar. Buna rağmen solculuk adına birçok örgüt ve kişi bu gösterilerde yer aldı ve AfD’yi lanetledi. Son yıllarda yaşadığımız en dikkat çekici psikolojik savaş örneklerinden birisi de budur.
RUSYA’YA SALDIRI AYNI ZAMANDA AVRUPA’YA GÖZDAĞIDIR
Biden Yönetimi Rusya’ya karşı savaşını Avrupa’yı, özellikle de Almanya ve Fransa’yı koçbaşı olarak kullanmaktadır. Bu ülkelerin hâlihazırdaki liderleri de bu role fazlasıyla razı olmuşlardır. Ancak Avrupa’da başka rüzgârlar esiyor.
ABD’nin baş aşağı gitmesine paralel olarak Avrupa üzerindeki Atlantik baskısı çoktandır sarsılıyor. İnsanlığın buluştuğu Filistin halkı ile dayanışma gösterileri bütün Batı’yı da sardı. Rusya’nın NATO’nun genişlemesine karşı atağa geçmesi Batı’da destek buluyor. ABD planına bağlı olarak Ukrayna’ya destekte ısrar ederek mağdur edilen çiftçiler Başkent Brüksel’i kuşattı. Avrupa halklarının ABD politikalarına boyun eğen yönetimlere karşı merkezi Lahey’de bulunan Uluslararası Adalet Divanı (UAD) da bu gelişmelere paralel kararlar almaya başladı. Bütün bu gelişmelerin odak noktasında Avrupa’da Rusya’ya saldırının önünü kesen bir enerji birikmesi vardır.
Avrupa halkları geçmişte biriktirdiği İnsanlık birikimlerini hatırlamaktadır. Bu geçmişi, gelişen milliyetçi partiler hatırlatmaktadır. Avrupa’da hegemonyacılığa karşı bağımsızlık için hareket ederek yükselen milliyetçi partiler, üreticilerin bütün Avrupa’yı saran eylemleri, sayısı yüz binlere varan Filistin’e destek gösterileri Avrupalıları Rusya’ya karşı savaşa yöneltmenin öyle kolay olmadığını gösteriyor. Bu durum Biden gibi onunla ortak hareket eden Avrupa yönetimlerinin de gidici olduğunu gösteren önemli bir olgudur.
TÜRKİYE AVRUPA’YA YÖN VEREBİLECEK BİRİKİME SAHİP
Küresel çapta yaygın bir savaş tehlikesi ve Rusya’ya saldırının önlenmesi açısından Türkiye çok kritik bir konumda. Batı ve Avrasya arasında bir köprü olması, Asya’nın batısı, Avrupa’nın doğusu olması yanında Avrupa’da 7 milyona yakın vatandaşımızın yaşaması önemli bir ağırlık yaratıyor. Diğer yandan Türkiye 2030 yılına doğru her bakımdan dünyanın 5. sıradaki ülkesi olacaktır. Türkiye bu ağırlığına uygun bir politik çizgi uygulamalıdır.
Öncelikle denge politikası çıkmaz bir sokaktır. Denge son tahlilde olumsuz tarafa, düşmana yarayan sonuçlar verir ve Türkiye’ye zarar verdiği de açıkça görülmektedir.
Asya’nın ön cephesinde, Biden yönetimindeki emperyalist hegemonyacılığa karşı silahlı mücadele veren Türkiye fiilen tarafsız olmayan bir konumdadır. Bu açıdan politikalarda da iki taraflı oynamaktan vazgeçmelidir. Aksi halde herkesin de dillendirdiği gibi Türkiye bu hükümeti ve mevcut politikaları taşıyamaz. Bazı özelliklerini saydığımız Türkiye Avrupa’nın Atlantik hegemonyasından kurtulması yönünde önemli etkiler sağlayabilir. Bu bakımdan fiilen aynı cephede savaştığımız Rusya ile hegemonyacılığa karşı sıkı bir ittifaka girmeli ve aynı cephede olan İran, Irak, Suriye gibi komşularla birlikte mücadele etmelidir.
Avrupa Türk toplumu da bu alanda önemli roller üstlenebilir. Özellikle Vatan Partisi öncülüğünde Avrupa’da yükselen milliyetçi, bağımsızlıkçı partilerle ilişkileri geliştirmek ve hegemonyacılığa karşı ortak mücadele biçimleri örgütlemek gerekir. Bu aynı zamanda Avrupa’daki Türkiye karşıtı tutumları geriletir ve himaye gören terör örgütleri etrafındaki çemberi kırabilir.