Biden’ın planı tutmadı: G7, Çin ve Rusya karşıtlığında bölündü
G7 zirvesi sonuç bildirisiyle tamamlandı. Bildirgede ABD’nin hedeflediği Çin ve Rusya karşıtlığının birlik üyelerince kabul edilmediği görülüyor.
İngiltere’nin Cornwall kentinde 11-13 Haziran'da düzenlenen G7 zirvesinin sonuç bildirisinde “Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne alternatif, iklim kriziyle mücadele, yoksul ülkelere Kovid-19 aşısı ulaştırılması ve ekonomiyi teşvik programlarının devam ettirilmesi” gibi söylemler yer aldı.
FİNANSMAN YOK!
Batı medyasında “G7’nin devasa altyapı projesi” başlıklarıyla servis edilen plan için Biden “Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne alternatif üretiyoruz” açıklaması yaptı. Zirveden çıkan sonuç bildirgesinde, bu projenin finansmanının nasıl oluşturulacağına dair ayrıntılar ise belirsiz kaldı.
Almanya Başbakanı Merkel de yaptığı açıklamada “Bu destek girişimi için henüz bir finansman ortaya koyulmadı.” diyerek projenin en temel şeyi olan finansman ayağının hazırlıksız olarak birliğe sunulduğunu itiraf etmiş oldu.
SONUÇ BİLDİRİSİNDE ‘ÇOK TARAFLILIK’ VURGUSU
Açıklanan sonuç bildirisi her zamanki gibi “Özgür ve açık toplumlar, güçlü demokrasiler olarak” diye başlıyor. Tek kutuplu düzenin geride kaldığı G7 zirvesi sonuç bildirgesinde bile dile getiriliyor ve “Kalıcı ideallerimiz ve çok taraflılığa olan bağlılığımızla, küresel eylem için ortak bir G7 gündemi üzerinde anlaştık” deniyor.
RUSYA VE ÇİN’E İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI
Bildirgenin “Küresel sorumluluklar ve uluslararası eylem” bölümünde Çin ve Rusya ile ilgili ifadeler bulunmakta. Literatürde yer almayan ancak Biden yönetimi ile kullanımı yaygınlaşan “Hint-Pasifik” ifadesi sonuç bildirgesinde yer alıyor. Bildirgenin tam bu kısmında, toplantıya davet edilen Hindistan, Güney Kore, Avustralya ve Güney Afrika’nın da “misyonu” tanımlanıyor: “Hint-Pasifik bölgesi ve Afrika'dan gelen Avustralya, Hindistan, Güney Afrika ve Kore Cumhuriyeti ülkelerin liderleri ile imzalanan Açık Toplumlar Bildirisinde yansıtıldığı gibi, uluslararası sistemde açık toplumlar olarak ortak değerlerimizi teşvik etmek için birlikte çalışacağız.”
Bu bölümde Çin ile ilgili olarak Batı’nın klasikleşen iddiaları yer alıyor. Biden yönetiminin “daha fazlası” için uğraştığını tahmin etmek kolay, ancak zirve içinde gerek Alman lider Merkel’in gerek İtalya ve AB yetkililerinin “G7 ile Çin arasında uyumu sağlama çabası” açıklamaları buna izin vermemiş gözüküyor. Nitekim Amerika’nın Sesi’nde yayımlanan bir haberin başlığı “G7, Biden'ın Çin Karşıtı Baskısında Bölündü”. Haberde “Biden hükümetinde yer alan üst düzey bir ABD’li yetkili, G-7 liderlerinin giderek daha iddialı bir Çin tehdidinin gerçek olduğu konusunda hemfikir olduğunu ancak yanıtın ne kadar agresif olması gerektiği konusunda farklı olduklarını söyledi. İtalya, Almanya ve Avrupa Birliği, Çin'e karşı sert bir tavır almak konusunda isteksiz görünüyor ve bunun yerine ‘ilişkinin işbirlikçi doğasına’ odaklanmayı tercih ediyor. ABD, İngiltere, Kanada ve Fransa ise farklı derecelerde daha ‘eylem odaklı’ olmak istiyor. Japonya, grubun en kararsız olanı gibi görünüyor.” vurguları yer alıyor.
Açıklanan sonuç bildirgesinde Çin’e yönelik işbirliği çağrısı yapılarak şunlar söylenmiş:
“Çin ve küresel ekonomideki rekabet ile ilgili olarak, küresel ekonominin adil ve şeffaf işleyişini baltalayan zorlu piyasa dışı politika ve uygulamalara yönelik kolektif yaklaşımlar konusunda istişarelerde bulunmaya devam edeceğiz. İklim değişikliği ve biyo-çeşitlilik kaybını ele alan ortak küresel zorluklar konusunda karşılıklı çıkarlarımız doğrultusunda işbirliği yapacağız. Aynı zamanda ve bunu yaparken, Çin'i özellikle Sinciang ve Hong Kong ilgili olarak insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı duymaya çağırarak da dâhil olmak üzere demokratik değerlerimizi teşvik edeceğiz.”
Rusya ile ilgili olarak ise “Rusya ile istikrarlı ve öngörülebilir ilişkilere olan ilgimizi yineliyoruz ve karşılıklı çıkar alanlarının olduğu yerlerde çalışmaya devam edeceğiz.” ifadeleri ile Çin’e karşı olduğu gibi işbirliği çağrısı yapılmış. İlginç olarak, medyada yer alan haberlerin tersi bir durumun olduğunu görüyoruz. Çin’e yönelik sadece Sinciang, Hong Kong ve Güney Çin Denizi meseleleri üzerinden cılız ifadeler yer alırken Rusya’ya karşı daha çok karşıt vurguların yer alması dikkat çekiyor:
“Rusya'yı, diğer ülkelerin demokratik sistemlerine müdahalesi de dâhil olmak üzere 20 istikrarsız davranışını ve kötü niyetli faaliyetlerini durdurmaya, uluslararası insan hakları yükümlülüklerini ve taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Özellikle, Rusya'ya acilen bağımsız sivil toplum ve medya üzerindeki sistematik baskılar sona erdirmeye ve topraklarında kimyasal silah kullanımını, fidye almak için düzenlenen siber saldırılarla ilgili acilen ve inandırıcı bir şekilde açıklama yapmaya çağırıyoruz. Ukrayna'nın uluslararası kabul görmüş sınırları içinde bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi yineliyoruz. Rusya'yı gerginliği hafifletmeye ve uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak hareket etmeye ve Ukrayna'nın Doğu sınırında ve Kırım Yarımadası'nda Rus askeri birliklerini ve malzemelerini geri çekmeye çağırıyoruz. Rusya'nın arabulucu değil, Doğu Ukrayna'daki çatışmaya taraf olduğu görüşüne sıkı sıkıya bağlıyız.”
BATI’NIN PANDEMİ BAŞARISIZLIĞI
Bildirinin giriş kısmı “sağlık” başlığı altında uzunca bir pandemi karşıtı mücadele ve birlik üyelerinin neler yaptığının özeti üzerine. Burada dikkat çeken ise, neoliberal ekonomilerin sert biçimde uygulandığı ve özendirildiği G7 ülkelerinin salgınla mücadele başarısızlığı yerine bir yanılsama yaratarak “şeffaf ve sıkı mücadele, aşı üretimi ve paylaşımı” gibi uzmanlarca sorgulanan ifadelerin yer alması. ABD, sadece G7 içinde değil, dünyada pandemiyi en kötü yöneten ülke konumunda. Birlikte, enfekte ve ölüm oranlarına bakıldığında ABD’yi İngiltere takip ediyor. Sonuç bildirgesinde ise elbette bunlar yerine özellikle bu iki ülkedeki aşılama oranının hızına dikkat çekilmiş.
Ayrıca bildirgede G7 ülkeleri, gelecek yıl içinde küresel ölçekte 1 milyar doz Kovid-19 aşısını, ihtiyacı olan ülkelere hibe edeceklerini belirtiyor.
EKONOMİK CANLANMA
Bildirgenin ikinci bölümü ise ekonomileri canlandırma planı üzerine. “Sürdürülebilir ve birbirine daha entegre büyüme” vurgusu yapılarak 2050 karbon hedefleri ve yeşil büyüme ifadeleri mevcut. Esas önemli olan ise basına da çokça yansıyan “daha adil vergi sistemi” üzerine varılan anlaşma. Bildirideki vurgular, kayıt dışı ekonomiye karşı mücadele ve devletin yeniden piyasa üzerindeki rolünün tesisi, G7 ülkelerinin bile önemli hedefleri arasına geldiğini gösteriyor.
“Büyüyen eşitsizliğe karşı mücadele” adı altında “Kritik mineraller ve yarı iletkenler gibi alanlarda kritik küresel tedarik zincirlerine yönelik riskleri ele almak için mekanizmaları değerlendirecek ve en iyi uygulamaları paylaşacağız.” İfadeleri ise ABD-Çin arasında ticaret savaşı görüşmelerini akla getiriyor. Uzmanlar, isim verilmese de Çin’in hedef alındığını belirtiyor.
ÇİN’DEN G7 AÇIKLAMASI: O GÜNLER GERİDE KALDI!
G7 zirvesinde alınan bazı kararlara ve yapılan açıklamalara tepki gösteren Çin, "Küresel kararların küçük bir grup tarafından dikte edildiği günler çoktan geride kaldı" açıklamasını yaptı.
Biden tarafından “Borç diplomasisi” olarak ilan edilen, oysa Asya, Afrika, Avrupa ve Güney Amerika’da onlarca ülke arasında yüksek kaliteli ulaşım, sanayi ve ticaret ağı kurmakta olan Kuşak ve Yol Girişimi’nin hedef alınmasına Çin tepki gösterdi. Londra’daki Çin Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada “Küresel kararların küçük bir grup tarafından dikte edildiği günler çoktan geride kaldı. Büyük-küçük, güçlü-zayıf, fakir-zengin tüm ülkelerin eşit olduğuna ve bu tür meselelerin tüm ülkelerin istişaresi ile ele alınması gerektiğine inanıyoruz.” denildi.