22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Biden’ın zaferi bile NATO tartışmasını durdurmayacaktır’

Batı’da NATO’nun geleceğine yönelik tartışmalar genelde ABD seçimleriyle paralel yürütülüyor. Ancak uzmanlar, NATO içindeki sorgulamanın Trump’ın seçimi kazanacağı beklentisinin ötesinde olduğunu belirtiyor

‘Biden’ın zaferi bile NATO tartışmasını durdurmayacaktır’
A+ A-
HABER MERKEZİ

NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti.”, “Avrupa, kendi güvenliği konusunda artık NATO’ya güvenemez.”, “NATO’dan bağımsız bir Avrupa Ordusu kurulmalı.”… Özellikle NATO üyesi Avrupalı ülkeler, İttifak’a olan güvenlerini her geçen gün kaybediyor. Küçük bir bölümü bu durumu İttifak’ın savunma kapasitesiyle bağdaştırırken, çoğunluk ise ABD’deki seçimler ve politika değişikliği beklentisi ile ilişkilendiriyor. “Önce ABD” diyen Donald Trump’ın seçimlerden galip çıkması durumunda başta NATO olmak üzere Atlantik Cephesi’nin müttefiklik mekanizmalarının ağır darbe alacağını düşünlerin sayısı oldukça fazla. Ancak uzmanlar, ABD ve AB’deki NATO tartışmalarının yalnızca Trump’la ilgili olmadığını, İttifak’ın daha derin sorunları olduğunu vurguluyor. Amerikalı ünlü siyaset bilimci Ian Bremmer de, Ekathimerini için kaleme aldığı analizde bu duruma dikkat çekiyor.

“Amerika'sız NATO” başlıklı makalede, “Biden'ın zaferi bile Avrupa'daki NATO tartışmasını durdurmayacaktır.” ifadeleri yer alıyor. Bremmer’in yazısında özetle şu fikirlere yer veriliyor:

TRUMP ÖDEME YAPMAYANLARI KORUMAYACAK

“Avrupalı liderler Donald Trump'ın kasım ayındaki seçimleri kazanma şansının yüksek olduğunu biliyorlar. Ancak Trump’ın yeniden göreve gelmesinin NATO müttefiklerinin İttifak’a kalıcı bağlılığı ve güvenlik garantilerinin güvenilirliği konusunda şüphe yaratacağının farkındalar. Aslında Trump’a hak vermek gerekirse, bazı meşru şikâyetleri dile getirdi. Her üye ülke ulusal GSYH'sinin en az yüzde 2'sini savunmaya harcama sözü verdi. İki ay önce NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de İttifak'ın kuruluşundan bu yana ilk kez Avrupalı üyelerin toplu olarak bu hedefi tutturacaklarını açıkladı. Ancak bunun tek nedeni, bazı devletlerin, özellikle de Rusya'nın sınırlarına en yakın olanların, kotalarından daha fazla harcama yapmaları. NATO'nun 31 üyesinden 13’ü hala bu hedefi karşılamıyor ve Trump da müttefik olarak güvenilirliklerini sorguluyor. Rusya'dan bu kadar korkuyorlarsa, neden hala kendi güvenlikleri için yüzde 2'yi harcamadıklarını soruyor. Trump'ın, Rusya'nın ödeme yapmayı reddeden NATO ülkelerine "ne isterse yapması" gerektiğini söylemesi, bazı Avrupalıların ikinci bir Trump başkanlığının kendileri için ne anlama gelebileceğini konusunda merak yaratıyor.

YAKIN DÖNEME 3 BAKIŞ

“Soru aldatıcı şekilde basit: NATO, Amerika'nın açık ve inandırıcı bir taahhüdü olmadan varlığını sürdürebilir mi? Bu ayın başlarında NATO'nun 75. yıldönümünü kutlamak üzere düzenlenen törenlerde Stoltenberg, Ukrayna için Amerika'da kasım ayında yapılacak seçimlerin sonucuna bağlı olmayan beş yıllık 100 milyar dolarlık bir fon önerdi. Ancak Ukrayna politikasının ötesinde, Avrupalıların bu soruya hazır olmadan cevap vermek zorunda kalabilecekleri korkusu, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i bir Avrupa Savunma Komiserliği kurulması çağrısında bulunmaya itti. Peki AB bütçesi, bağımsız ve güçlü bir şekilde koordine edilen bir Avrupa savunma sanayi politikası oluşturarak Avrupa güvenliğini Trump'a karşı koruyamaz mı? En azından yakın dönem için şüpheci olmak için üç neden var.

“Birincisi, Komisyon'un savunma ve sanayi politikalarında daha güçlü bir rol üstlenmesinin tasarlanması ve uygulanması zaman alacaktır. Bu karmaşık süreç boyunca, bu politikaların kontrolünü devretmek istemeyen ulusal politika yapıcıların muhalefetiyle karşılaşacaktır. Bu durum özellikle Avrupa'nın kolektif savunmasını uzun süredir savunan ve nükleer silahlara sahip tek AB üyesi olan Fransa'nın Avrupa güvenlik politikasını belirleme konusunda en fazla güce sahip olmasından endişe duyan üyeler için geçerli.

“İkinci olarak, Avrupa ABD silah sistemlerine ve ABD istihbaratına erişime derinden bağımlı olmaya devam etmektedir. Rusya'dan gelmeye devam eden tehdit her zamankinden daha fazla Avrupalıyı savunma için harcama yapmaya, istihbarat yeteneklerini geliştirmeye ve ordularının büyüklüğünü artırmaya ikna edecektir, ancak bu süreçlerin tamamlanması 10 yıl veya daha fazla zaman alacaktır. Mevcut tehlike bu kadar uzun bir geçişe izin vermeyecektir.

“Son olarak, en azından birkaç Avrupalı hükümet, Trump'la daha sıkı bir ittifak kurmayı memnuniyetle tercih edecektir. Macaristan'ın Viktor Orban'ı ve Slovakya'nın Robert Fico'su bunun bariz örnekleridir. Ve önümüzdeki yıllarda, başka AB üyesi ülkelerin de Rusya dostu hükümetler seçtiğini görebiliriz. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni Ukrayna'ya destek konusunda kararlı davrandı ancak Trump dönerse bu durum değişebilir. Marine Le Pen 2027'de Fransa'nın cumhurbaşkanı olursa, Washington'dan bağımsız bir dış politika ve güvenlik politikası arzusunun en güçlü olduğu Paris'te bile Trump'a yakınlaşmak imkansız değil.”

TRUMP KAYBEDERSE ‘MAGADONIAN’LAR BİTER Mİ?

“Ancak kasım ayındaki ABD seçimlerinin ötesinde, dikkate alınması gereken daha uzun vadeli bir soru var. Trump kaybederse, daha izolasyonist bir Amerikan dış politikasına yönelik dürtü, onun siyasi kariyeriyle birlikte ölecek mi? Yoksa ABD'nin 1945-2008 yılları arasında iyi ya da kötü oynadığı küresel rolü hatırlayacak kadar yaşlı olmayan yeni nesil Amerikalı seçmenler, hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin bir zamanlar ABD'nin sağlaması gerektiğinde ısrar ettiği ‘küresel liderliğe’ yönelik Amerikan kamuoyunun tutumunu değiştirdi mi? Eğer öyleyse, Biden'ın zaferi bile Avrupa'daki bu tartışmayı durdurmayacaktır.” •MAGA: Make America Great Again (Amerika’yı Tekrar Büyük Yap)

NATO Joe Biden Donald Trump ABD AB