Bilgi kirliliğine dikkat: Şüpheli bilgi karşısında ne yapılmalı?
Kahramanmaraş merkezli depremler bölgedeki 10 ili ve 13,5 milyon vatandaşı doğrudan etkiledi. Arama kurtarma çalışmaları sürerken, yetkililer sosyal medyada oluşan bilgi kirliliği ve provokatif paylaşımlar konusunda uyarıyor. Peki, yanlış bilgiden nasıl kaçınılır?
Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 3 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine, 20 binden fazla insanın yaralanmasına sebep oldu.
Bu deprem felaketi, son bir asırda Türkiye'de yaşanan en büyük felaketlerden biri olarak değerlendiriliyor ve doğrudan ya da dolaylı olarak on milyonlarca insanı etkiledi.
Göçük altında kalanlar, yakınlarına ulaşmak isteyenler, yetkililer, yardım ulaştırmak ya da haber almak isteyenler… Birçok kişi sosyal medya platformlarını yoğun olarak kullanıyor. Yetkili makamlarsa ilk andan itibaren asılsız bilgilere ve dezenformasyon mesajlarına karşı uyarıyor ve doğru bilgi için resmi kaynakların takip edilmesi gerektiğini vurguluyor.
DEZENFORMASYONLA DA MÜCADELE EDİLİYOR
Gerçek yardım talepleri ile yalan içerikler arasında ayrım yapmak da ekipler için zaman kaybı demek. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, yaptığı paylaşımda, deprem bölgelerinde olduğu iddia edilen yüzlerce dezenformasyon paylaşımı tespit edildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Dezenformasyon Bildirim Servisi'nin kullanıma açıldığını, şüpheli/yalan olduğu düşünülen haberlerin uygulama üzerinden bildirilebileceğini açıkladı.
''Dezenformasyon Bildirim Servisi'' halkımızın kullanımına açılmıştır.
— Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) February 7, 2023
Deprem felaketine ilişkin üretilen ve yayılan şüpheli/yalan olduğunu düşündüğünüz haberleri uygulamamızı telefonunuza indirip bildirebilirsiniz.
IOS:https://t.co/D2s9PDjHvA
Android:https://t.co/JgoKE3Xyot pic.twitter.com/6VQfXyDnQ9
ŞÜPHELİ BİLGİ KARŞISINDA NE YAPILABİLİR?
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mehmet Büyükafşar, duygulara seslenen mesajlar karşısında dikkatli olmayı öneriyor. Çünkü insanlar kendilerini şaşırtan, korkutan, endişeye düşüren mesajları daha çok yayma eğiliminde ve dezenformasyon en çok bu tip mesajlarda yer alıyor.
Büyükafşar, “İnsanların özverili olarak, biraz daha emek harcayarak mesajlara hemen inanmamalarını tavsiye ediyorum” diyor. Ve şu önerileri sıralıyor:
İlk olarak, şüphe uyandıran bir mesajla karşılaşıldığında frene basmak, paylaşıp bilgiyi yaymadan önce teyit etmeye çalışmak gerekiyor.
Tek tek bütün mesajları sorgulamak mümkün olmayacağı için kaynağın güvenilirliğini sorgulamak diğer bir adım.
Kaynağın güvenilirliğinden emin olunamadığı durumlarda mesajı sorgulamak gerekiyor. Büyükafşar, arama motorları üzerinden bilginin daha önce yayınlanıp yayınlanmadığının, nerelerde paylaşıldığının kontrol edilebileceğinin altını çiziyor.
Eğer doğrulama çalışmalarından sonra mesaj hala şüpheli görünüyorsa, hiçbir şey yapmayarak da yanlış bilginin yayılımının önüne geçilebilir. Büyükafşar, “Bunların hiçbirini yapamıyorsak, hiçbir şey yapmayarak da yanlış bilgi salınımının önüne geçebiliriz. Yani gönderiye yorum yapmayarak, bağlantılarına tıklamayarak, bizden istediği o tepkiyi vermeyerek” diyor.