Bilmiyorsanız susun adam sansınlar
Biz Ulusal Kanal’da eleştirince üstümüze yürüyenler oldu, klavye üzerinde sek sek sekenler; “Tartışalım, hemen yargılamayın, yanlış ifade etmişler” dediler. Bizim tavrımız nettir...
Muhabirlik yaptılar mı bilmem ama program yöneticiliği, ecnebice; “moderatörlük” ve haber sunuculuğu, ecnebice; “enkırmenlik.” Şimdi bu “enkırmenlik” görevi biraz daha havalı. Yorum yapan ana haber veya gece haber sunucularının kullandığı bir unvan. Dolayısıyla sorumluluğu daha fazla. İşte onlarla aynı mesleği yapıyoruz. Kimlerden mi bahsediyorum? Fatih Portakal ve Gökmen Karadağ. Biri, adı Amerikanca, yayın dili Türkçe olan Fox TV’nin “enkırmeni” diğeri Halk TV’nin “moderatörü” İkisi de aynı “hatayı” yaptı büyük tesadüf eseri.
Fatih Portakal canlı yayında yorum yaparken; “Merkezi hükümet ve yerel hükümet” vurgusunu cümle içinde kullandı, Gökmen Karadağ’da programı sırasında geçen kocaman başlığı görmedi; “Merkezi Hükümet, Yerel Hükümet çatışması” kısa zamanda tepkiler gelince ve İçişleri Bakanı “işkillenince” kaz yanmasın diye fırına müdahale edildi ama yanık kokusu her yere sindi. Kaz yanmasın diye özür dilediler fakat aynı anda yapılan aynı hata üstelik aynı kesimlerin desteklediği “lider” adaylarının ilk sözünü yani “İstanbul, Ankara’dan yönetilemez”i hatırlanınca yanık kaz kokusu herkesi işkillendirdi. Hangi herkesi? Elbette Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e sahip çıkanlarla milli devleti ve üniter yapıyı savunan herkesi. Daha net ifadeyle “milli gemi” içinde olan herkesi.
AKLIMIZLA DALGA GEÇMEYİN
Şimdi düşünelim… Bir televizyon kanalında en siyasi yayınları, yorum yapma hakkına sahip olarak yürüten kişiler “merkezi hükümet” ve “yerel hükümet” tanımlarının anlamını bilmez mi? Bilmiyorlarsa, konuşmadan önce hiç değilse internete sormazlar mı? Hadi sormadılar, bu insanların haberleri hazırlayan bir haber merkezi, yayını yöneten bir yayın kurulu, bülten sırasında ya da program dahilinde bir editörleri yok mu?
Tam da hükümetimiz Türkiye Cumnuriyeti adına “Milli Dayanışma Kampanyası” açmışken ayrı kampanyaların açıldığı dönemde, “merkezi ve yerel hükümet” tanımı yapılması ne tesadüftür? “Dilleri sürçmüş ki başlık hatası olmuş” özür dilediler. Özür dilemek iyidir ama bazen özür de kurtarmaz. Bazı özürlerin “ama”sı olmaz.
Biz Ulusal Kanal’da eleştirince üstümüze yürüyenler oldu, klavye üzerinde sek sek sekenler; “Tartışalım, hemen yargılamayın, yanlış ifade etmişler” dediler. Bizim tavrımız nettir. “Merkezi Hükümet ve Yerel Hükümet” tanımının birlikte yapılmasını bir yana bırakın tek başına “Merkezi Hükümet” vurgusu bile sadece işkillenme değil “savaş nedenidir”, ülkemiz yıllardır bölücü terör örgütü PKK’yla ve ağababası ABD’yle niye savaşıyor? Açılım sürecine neden can siperane karşı çıktık? Türkiye federasyon olmasın diye, bölünmesin diye.
Nerelerde “merkezi hükümet” olur? Federasyonlarda. Mesela parçalanan Yugoslavya Federasyonu ve fiilen parçalanmış gibi duran Irak gibi ülkelerde. Bir de yeni bir yöntem var. Balkanlar’daki bazı ülkelerde uygulanan “multhi ethnical state” yani “çok etnikli devlet.” Onlarda da merkezi hükümetlerin yanı sıra “özerk belediye yönetimleri” var. Bunu da yazalım da belki birileri araştırır. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için savaşanlarız bazı şeyleri tartışmayız, tartıştırmayız. Özür dilemişler, tamam ama unutmamak lazım yayıncılık kamu görevidir. Bu durumda bir söz meseleye cuk oturuyor; “Biliyorsan konuş alim bilsinler, bilmiyorsan sus adam sansınlar” Tabi bu söz bilmeyip de konuşanlara. Diğerleri… “Aklıyla dalga geçirmeyenler” anlar.