‘Bina tüccar mantığıyla yapılamaz’
İskenderun Teknik Üniversitesi’nde (İSTE) düzenlenen, ‘6 Şubat Depremleri ve Afet Önlemli Kentler Çalıştayı’nda deprem bölgesinin sorunları, bölgenin yeniden imarı, kentsel dönüşüm, yapısal sorunlar konuşuldu.
İskenderun Teknik Üniversitesi’nde (İSTE) düzenlenen, ‘6 Şubat Depremleri ve Afet Önlemli Kentler Çalıştayı’nda konuşan Konya Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Tolga Çöğürcü, “Tüccar mantığı ile bina yaparsanız başınıza yıkılır. Tekniğe uygun binalarda ne yıkım ne de can kaybı olur.” dedi.
‘ZEMİN VE MALZEMELER KÖTÜ’
Çalıştaya İSTE Rektörü Prof. Dr. Tolga Depci, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Dr. Enes Eminoğlu, Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel ve çok sayıda davetli katıldı. Prof. Dr. Çöğürcü, deprem sonrasında Hatay’da yaptığı incelemeleri ve binalardaki yapısal sorunları ele alarak, “Hatay’da benim de katıldığım deprem çalışması yaptık. Hatay’daki binalarda yıkanmamış, elenmemiş, dolgu malzemelerine rastladık. Hatta deniz kumu kullanılmış bir beton malzemesi ile karşılaştık. Bunun gerekli mukavemeti sağlamadığını düşünüyoruz. Bölgenin deniz bölgesi olması nedeniyle aşırı bir su problemi var. Bu problem yüzünden birçok göçük yaşandı. Su problemi yüzünden demir paslanması yaşanmış ve bunun yüzünden büyük yıkımların olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
YIKIMIN NEDENİ YUMUŞAK ZEMİN
İskenderun, Serinyol ve Antakya gibi ilçelerdeki çalışmalarda yerin aşırı yumuşak olması nedeniyle, depremin de zorlaması ile binaların yıkıldığını tespit ettiklerini belirten Prof. Dr. Çöğürcü, “Yine bu yapıların depreme dayanamadığını, kalanların da dayanamayacağını gözlemledik. Bu binaların hızla yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini belirledik. Kullanılan betonların kötü olduğunu, taşıyıcı sistemin eksik olduğunu ve yönetmenlikler yerine özellikle ticaret anlayışının tercih edildiğini gördük. Konfor tercih edilerek, diğerlerinin es geçildiğine rastladık. Bölgenin aşırı nemli ve suların yer yüzüne yakın olmasından, yeterince iyileştirilmemiş betonlardan olduğunu, hemen hemen bütün binalarda erozyon olduğunu gördük. Özellikle bodrum katlarda su yalıtımı, drenajın korozyonun başlıca sebepleri olduğunu belirledik” şeklinde konuştu.
ZEMİN ETÜDÜ ŞART!
Zemini sağlam olmayan yerlere bina yapılmasına karşı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Çöğürcü, “Yerel yönetimler ‘benim yerim yok’ ısrarı ile yapı yapacaksa bu işin müteahhitlere bırakılmadan yerel yönetimler tarafından yapılması gerekiyor. Bina yıkımları, zemin etüdünün değerlendirmesinden sonra yapılması gerekiyor. Bu bölgede zemin iyileştirme işinin hatalı olduğunu, düzeltilerek teslim edildiğini ama aslında iyileştirme yapılmadığını, hatta belediyelerin buna onay verdiğini biliyorum. Satın aldığınız bina iyileştirilmiş gibi gösteriliyor, iyileştirme yapılmadan veriliyor. Çünkü açıp görme şansınız yok. Biz yerinde yapılan incelemeler ve müfettiş raporlarında bunları belirledik.” diye konuştu.
‘ACİL HATAY MASTIR PLANI ŞART’
Deprem bölgesindeki çalışmalarını Aydınlık’a da değerlendiren Çöğürcü şunları söyledi: “Bu deprem bize çok şey öğretti. Özellikle tarımsal alanlar ve yumuşak zemin olarak tarif ettiğimiz alanlarda, yapıların tercih edilmemesi, bu alanların yeşil alan olarak tercih edilmesini istiyoruz. Deprem bölgelerinde yüksek katlı binalardan kaçınılmasını, kontrol süreçlerinin yerel yönetimlerle birlikte yapılmasını istiyoruz. Üniversite ve meslek odaları olarak her yönetmenlik ve kanuna paydaş olabiliriz. Depremden edindiğimiz tecrübeleri olumlu yönde kullanmalıyız. Hatay için acil olarak mastır planlarının hazırlanması gerekir. Mastır planları hazırlanırken zemin özelliği kuvvetli olan bölgelerin seçilmesi, yüksek katlı binalardan kaçınılması, denetim mekanizmasının hem yerel yönetimler bakımından hem de siyasi irade tarafından hazırlanan yönetmenliklerin tam olarak uyulması gerekiyor. Böyle olursa işler çok kolay çözülür. Bizim sahada yaptığımız araştırmada 2018 yönetmenliğine göre, düzgün yapılmış, kaliteli yapılmış, mühendislik hizmetlerini almış birçok yapıda herhangi bir hasarın oluşmadığını, can kaybının yaşanmadığını gördük. Bu şunu göstermektedir: Düzgün, kaliteli ve mühendislik hizmeti alan yapılarda, iyi denetlenen yapılarda herhangi bir hasar ve can kaybı oluşmuyor.”