Bir Adadan Öte Bir Dava-6: İkinci çıkarmayı beklerken... ‘Askerimiz şehit olacağını rüyasında gördü’
E. DNZ. ALBAY NEŞ’ET İKİZ
21 Temmuz Pazar gecesi çıkarma plajı bölgesinde şafak sökene kadar karşılıklı müsademe ile geçti. Düşman büyük bir bilinç şevk ve ruhla tuttuğumuz Kıyıbaşı’nda bizi bir türlü sökemiyordu. Ancak, 50. Piyade Alayı’nın Karava, Elya, Trimiti, Zeytinlik ve Girne ara hedeflerini bir türlü alamayışı, Köprübaşının tutulamaması, dağınık durumu düşmana büyük bir moral ve mücadele gücü veriyordu. Türkleri denize döktük, yayınları sürüyordu.
22 Temmuz Pazartesi sabahı J-17 botu çıkarma plajımızda görülüyor. Su altı komandalarımız (SAS-SAT) kauçuk botları ile gelen cephane ilk yardım ve pilleri, tahliyeye başlıyorlar. J-17 botu ile en kritik ve görevle Mersin’de bırakmış olduğu ikmal subayımız Dz. İkmal Yzb. Nazif İl ile kucaklaşıyoruz. Botun çevresine Beşparmak Dağları’nın tepelerinden yapılan havan ve top atışları giderek yoğun ateş, bugün beklediğimiz “İkinci Çıkarmanın” ne derece etkili çetin bir karşı koyma ile karşılaşacağının ilk öncüsü idi. Gün ilerledikçe Beşparmak Dağları’nın hâkim tepelerinden bölgemize düşmanın top ve havan atışları yoğunlaşıyor.
‘GALİBA SARILIYORUZ’
Hava irtibat subaylarım Hava Pilot Binbaşı Necdet Karademir ve Hava Pilot Yüzbaşı Akın Giray yakın hava desteğimizdeki uçaklarla örnek bir işbirliği, koordine kuruyor. Yüzbaşı Giray yakın hava desteğindeki uçaklarımıza “Galiba sarılıyoruz” bilgisini veriyor. Rumlar ve ilgili Yunanlılar Kıbrıs’ın geleceğini belirleyecek bu son durum için büyük bir çaba içindeler. Alayımızın muhabere subayı kapasiteli ve titiz bir asker olan Dz. P. Ütğm. Şahap Karaosmanoğlu, TCG Tınaztepe’nin çağrılarımıza ve deniz topçu desteği atış isteklerimize karşılık vermediğini rapor ediyor. Tereddüt dolu, kuşkulu durumu seziyorum. Bu nedenle Alayımızın taktik komuta çevriminden bizzat ilgililerle görüşmeye çalışıyorum. Beni özel bir parola sistemiyle uzun süre sorguluyorlar. Emin olunca da derhal uygulamalar başlıyor. İlgililere Kıyıbaşı’nda her şeye tam anlamıyla hâkim olduğumuzu kesinlikle belirtiyorum. Bu durum çevremizdeki gemilerimize de iletilince Ankara’da büyük coşkuya neden oluyor.
Rum ve Yunanlı ilgililer, Kıbrıs’ın geleceğini belirleyecek bu son şans ve mücadeleyi inat ve ısrarla sürdürmeye çalışıyorlar. Çıkan birlikleri denize döktüklerini devamlı radyodan yayınlıyorlar.
Çok ağır temmuz sıcağı, adeta ortalığı kavuruyor. Tugay Komutanımız Tuğgeneral Süleyman Tuncer, Kıyıbaşı’nı güneye doğru genişletmemiz emrini veriyor.
Harekât subayım Dz. P. Kd. Ütğm. Ahmet Aksu ile alayımızın son durumunu yerinde görmek için Alay karargâhımızdan ayrılıyoruz. Tugay komutanımız, Alay karargâhımızda kalıyor.
BEŞPARMAKLAR YANIYOR
Sahra topçusu özellikle batıdan gelebilecek bir düşman saldırısı için örnek bir şekilde mevzilenmiş, hazır bekliyor. Beşparmak Dağları, yamaçlar yer yer yoğun bir şekilde yanıyor. Yeni düzenimizi yerinde görüyoruz. Tümünün gözleri parlıyor. Atatürk, vatan evlatlarını ne güzel yansıtmıştır. Korku bilmeyen tertemiz kalpleri, itaatiyle, imanıyla, kanaatiyle tertemiz vatan evlatları... Mevziilerinde bile saygılı, evlad-ı vatanlar.
22 Temmuz 1974 Pazartesi saat 12.00 sıraları. Mümtaz bir asker olan komodor Dz. Kur. Albay Ahmet Özön komutasında çıkarma gemi ve araçları, çıkarma plajımız Pladini-Levent’e varış hattını çekerek 2000 yarda (3630 metre) yol alıyorlar. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında çıkarma gemi ve araç komutanlarının azim, başarı ve inançları unutulmaz.
Aksu ile duruma hâkim bir tepeden çıkarma nizamını, dualarımızla izliyoruz… Düşmanın destek silahlarının atış menziline giren çıkarma nizamımıza Beşparmak Dağ ve tepelerinden top ve havan atışları yağmaya başlıyor. Çıkarma nizamını bu yoğun ateş altında hedef teşkil etmemek için çil yavrusu gibi dağılıyor. Bu kadar yoğun bir ateş altında çıkarma nizamındaki hiçbir çıkarma gemi ve aracının isabet almaması yüce Allah’ın bize bir lütfu, bir mucizesidir.
Müteakiben çıkarma nizamı derhal toplanarak, yerlerini alıyorlar. Yaz saati ile 12:20. 39. Tümen Komutanı Tümgeneral Bedrettin Demirel ile Tuğgeneral Hakkı Borataş komutasındaki Bora Özel Kuvveti çıkarma plajımıza yaşa kapak atıyorlar. Personel tank ve zırhlı araçlar Girne-Lefkoşa yoluna yöneliyorlar. Yüce Allah’a tekrar tekrar şükrediyorum. Çıkarma gemi ve araçları çıkarma plajımıza veda ederken onlara bir kez daha gurur duyuyorum.
Komodor Özön’le, TCG Alpaslan muhribinde beraber çalıştık. Ben ikinci komutan idim. O da bu kadar yoğun bir ateş altında tek isabet dahi almamasını yüce Allah’ın bir lütfu olarak görüyordu.
Ben yaşamım boyunca gerçeklerin tam olarak öğrenilmesi, bilinmesi ve ders alınması yönünden de yaşamsal bir önemi olduğuna hep inandım. Bu soylu ve aziz ocakta bizlere yakışan budur diye düşünüyorum. Duygusal nedenlerle gerçekler, hatalar örtülmemelidir diye düşünüyorum.
Nihayet 17.00 sularında çıkan, taşınan ve inen kuvvetlerimiz Boğaz bölgesinde birleşiyor. TMT Lefkoşa ve Boğaz sancağı inanç dolu Kıbrıs Türk toplumunun sevgi, coşku ve yardımları başarıdaki ana etkenler arasındadır.
20 Temmuz’da I. Barış Harekâtı başlar başlamaz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi derhal ateşkes kararı almıştı. İçinde bulunulan nedenler dolayısıyla bunu ancak 22 Temmuz Pazartesi günü 17.00’de uygulayabildik.
15 Temmuz 1974 Nikos Samson darbesi Ada Rumlarını birbirine düşman iki kutba ayırmıştı. Polis teşkilatı Makarios; askerler ise Grivas tarafında iki karşıt kutup olarak yer almışlardı.
Çıkarmayı takiben Rum ve Yunanlı ilgililer çıkarma plajı bölgesine yakın batıda Zapiros ve doğuda bir otele yerleştiler. Buraları adeta birer mevkii müstahkem haline getirdiler. Bu otellerin çatı katlarından yapılan destek atışları artınca çok iyi bir ateş destek koordinasyonu sonucu yakın hava deniz topçu ve sahra topçu desteği tam isabetlerle Zapiros adeta eridi, yok oldu. Bölgedeki Mehmetçikler muhteşem Zapiros’a “yanık otel” ismini verdiler. Doğudaki otel bloğu da tesirsiz hale getirildi.
LAPTA-KARAVA HAREKÂTI
Düşmanın batıdan çıkarma plajımızın bulunduğu bölgeye yaptığı destek atışları ve saldırılar üzerine 5 Ağustos 1974 günü “gece taarruzuna hazır olunuz” emrini Tugay Komutanımızdan aldık. Amfibi Dz. P. Alayı 61. Piyade Alayı ve bir komando taburu müşterek bir gece harekâtına katılacaktık.
Muhabere devrelerimizde tam bir sessizliğe yer verildi. Beşparmak Dağları üzerinden aşarak taarruz bölgesini batıdan kuşatacak olan komando tugayı bunu peş peşe atacağı üç kırmızı veri fişeği ile bildirecekti. Batıdaki savunma hattımız karşısında yer yer düşman mevzileri uzanıyordu. Gece 04.15 sıralarında peş peşe üç kırmızı veri fişeği parladı. Desteğimize verilmiş tank ve zırhlı birlikler desteğinde Lapta-Karava harekâtına başladık. Yaklaşık bir saat sonra da Lapta varoşlarındaki hedeflerimize ulaştık. 61. Piyade Alayı karşısındaki düşman mevzileri, Alayın harekâtına olanak vermiyordu. Harekât yavaşlayınca titiz bir asker olan 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Fazıl Osman Polat, Alay taktik çevriminden beni arayarak bilgi istedi.
Kapasiteli seçkin bir bölük komutanımız olan 2. Amfibi Tb. 3. Blk. Dz. P. Ütğm. Nihat Çetin taarruza kalkan bölüğün “Allah… Allah” sesleri arasında, mataralarından su içerek taarruzlarına rüzgâr gibi devamını yansıtır.
Lapta’ya giren Alayımız, Rum Top Taburu kışlasına yöneldi. Kışlada Yunan bayrağı çekiliydi. Bir kale gibi, şevk ve görev aşkıyla dopdolu Dz. P. Teğmen Belgütay Varımlı, Yunan bayrağını indirdi.
Kıbrıs haritası üzerine işlenmiş birlik amblemi şeref köşesindedir. Amblemde “Kıbrıs Yunandır” yazılıdır. Kraliyet arması ile Yunan bayrağı arasında ise “sevgim gücümdür” yazılıdır.
‘BORÇLU ÖLMEK İSTEMEM’
Birinci Amfibi Dz. P. Taburu askerlerinden Muğla-Fethiye-Bekçiler Köyünden Dz. P. Onbaşı Osman Dağlı şehit olacağını rüyasında görür. “Borçlu ölmek istemem” diyen onbaşımız, alacak ve borçlarının listesini en yakın arkadaşı İbrahim Göker’e bırakır. Taarruz sırasında şehit olan bu duyarlı ve seçkin asker, Kıbrıs’ta Boğaz şehitliğinde ebedi uykusundadır.
7 Ağustos 1974 Perşembe: Lapta-Karava Taarruzu-Takdir-Tugay Komutanımız Tuğgeneral Süleyman Tuncer, Amfibi Dz. P. A. Komutanlığı’na takdirlerini bildiriyordu.
Denizcilik Bankası Nakliyata ait m/v General Ragıp Gümüşpala şilebi 7 Ağustos 1974 Çarşamba günü, birçok sivil görevli ile yabancı basın personelini getirdi. Bir İngiliz basın ekibi, Lapta-Karava yolu üzerinde mayına çarparak, araçları ile birlikte havaya uçtu. Bir ölü, iki yaralı vardı. Alay Komuta Merkezimiz, gece bölgeye sızan timler tarafından yoğun bir ateş altına alındı.
DÜZELTME
Dünkü yazıda yer alan “TCG Kocapete muhribimiz 21 Temmuz 1974 günü talihsiz şekilde Türk jetleri tarafından vuruldu. Subay ve er 71 askerimiz şehit oldu” ifadesinin doğrusu “TCG Kocatepe’de 56 personelimiz şehit düştü” olacaktır. Düzeltir, yazarımız ve okurumuzdan özür dileriz.
- DEVAM EDECEK -