Bir Kültürel Dönüşümün Öyküsü-3: Sözlü kültür ve âşıklık geleneği
Kitapta; büyük ozanların bilinmeyen birçok türküsü de yer alıyor. Kitapta ayrıca, yöre kültürünün anonim manilerine, nadasta okunan 'horavel'lerine, fıkralarına ve espirilerine; çarıklı erkan-ı harp, çarıklı kurmaylarının unutulmaz sözlerine ve anılarına, nüktelerine çok geniş yer ayrılmış
Terekeme bölgesi -havzası da denilebilir- sözlü kültürde eşsizdir. Çok büyük ozanlar yetiştirmiştir. Urfanî Hoca, Âşık Elesker, Âşık Şenlik, Dertli Hasan, Narmanlı Summani v.b.
Urfanî Hoca ve Âşık Şenlik, Terekeme kültürünün Kars, Ardahan bölümünde yetişmiş köşe taşalarından olan iki büyük ozandır.
Terekemelerin sözlü kültüründe Hoca Urfanî (Urfani Hoca) büyük öneme sahiptir. Ne yazık ki yakın zamana kadar Urfanî Hoca'ya dair hiçbir inceleme yoktu. Onun eserleri başka isimler ve mahlaslara mâl edilip çalınır olmuştu.
1750-1814 yılları arasında yaşamış olduğu çok sayıda kaynakta belirtiliyor.
Oğuz bölgesinde Dede Korkut’un ardılları arasında sayılabilecek bu büyük ozanımızın “Urfanî makamı,” “Urfanî havası” ve “Urfanî akordu” olarak bilinen müzik yaratımları var. Onun açtığı yol Bütün Kafkasya bölgesinde âşıklık geleneğinin gelişmesine büyük katkılar yapmıştır. Azerbaycanlı araştırmacı Ali Şamil, Nisan 2016/Baku’da, Azerbaycan dilinde yazdığı kitapla ozanımızın türkülerine, koşmalarına, değişmelerine dair çok sayıda örneği ortaya çıkardı.
Çıldır/Kunduzhev köyünden Süleyman (Hoca Urfani) yörede hak aşığı, bade içmiş âşık olarak biliniyor. Onun değerlini henüz öğreniyoruz. Bade olayı ise ayrı bir bahis!
Onun çok bilinen ve TRT repertuarında yer alan üç türküsünden birer dörtlük:
Bilmezsen
El çek tabip el çek derd-i sinemden
Sen menim derdime çare bilmezsen
Sen nece tabipsen yohtur ilacın
Yaram içerdendi sarabilmezsen
(…)
Yaylalar
(…)
İrfani sözlerin söyler ezeli
Güz olanda bağlar döker gazeli
Sende konak kaldı Türkmen güzeli
Yarim göçüp viran kalan yaylalar
Yanağına
(…)
Hüsnün kitabını ezberden ohu
Işığı bend eder gözlerin şövgü
İmandan reng alıp amberden gohu
Öyle cilve verip gül yanağına
ÇILDIRLI ŞENLİK
Kafkasya yöresinde Terekeme havzasında aşıklık geleneğinin, sözlü kültürün canlı kalmasında, çok başarılı devlet sanatçısı (Şeref Taşlıova, Murat Çobanoğlu vb.) ozanların yetişmesinde Urfanî Hoca ve onun yolundan yürüyen Çıldırlı Âşık Şenik rehber oldular. 1913 yılında bir hastalıktan kaybettiğimiz büyük ozan Şenlik Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan yöresinde İran’da çok iyi tanınır. Bütün bu bölgeleri dolaşmışlığı, düğünlerinde sünnetlerinde, sohbetlerinde çalıp söylemişliği, değişmelere, ozanlar arasında yarışmalara katılmışlığı vardır. Yazmış olduğu “Halk hikayelerini” türküleriyle süslemiştir. Onun hakkında Erzurum Atatürk Üniversitesinden Prof. Dr. Ensar Aslan’ın ilk araştırmaları yaptığı ve bütün eserlerini, oğlu Âşık Dede Kasım’dan dinleyenlerden derlediğini söylemek mümkündür. Ozanımız Çarlık yönetimi altındaki dönemde yaşamış ve bölgenin vatana katıldığı güzel günleri göremeden ebediyete göçmüştür. Fakat onun Rus çarlığına karşı dirençli ve asla taviz vermeyen vatanseverliği dillere destandır.
Nakşibendi tarikatına mensuptur fakat gönül adamıdır. Din mezhep ayırmaz, kimlik, ırk tanımaz:
Salını salını düj veda hatde
Aşkın ateşinden dilemi hatde
Dilber söz vermiştin çima ne hatde
Yabancın değilem gur halletdeme
Yeki tırki bejim düddü gurmancı
Yanağı gırmızı sevi narınci
Dedim bir buse ver etme nazınci
Yabancın değilem gur matetdeme
(…)
Türküsü ünlüdür. Kürtçe bilmez oysa.
Şenlik düğünlerde tarif ustasıdır. Konak kaldığı evlerde ise gelinlere genç kızlara tarifler der, irticalen güzellemeler söyler:
Hey ağalar nesin deyim
Gözleri ala Zübeyde
Dudahları gül yaprağı
Yanağı lala Zübeyde
(…)
Gözlerin gaynar bulahtı
Kirpiklerin müjgan ohtu
Güzellikte mislin yohtu
Düşüpsen dile Zübeyde
(…)
Nanı nimetin yemişem
İzzet ikramın görmüşem
Men sene bacı dermişem
Düşme hiyala Zübeyde
(…)
Kitapta; bu büyük ozanların bilinmeyen birçok türküsü de yer alıyor. Başka ozanların eserleri de yer yer kültür bölümünü süslüyor. Kitapta ayrıca, yöre kültürünün anonim manilerine, hiç bilinmeyen mani türü ve ekinde ve nadasta okunan “horavel”lerine, fıkralarına ve espirilerine; çarıklı erkanı harp, çarıklı kurmaylarının unutulmaz sözlerine ve anılarına, nüktelerine çok geniş yer ayrılmış.
Terekeme kadınları; dünyanın en çalışkan ve cefakar kadınlarındandır. 1940- 1950’li yıllara kadar okuyanı, okul göreni olmadı. Fakat başı diktir. Beceriklidir. Doğurgandır. Onları tanımak, tanıtmak bugün bile büyük ayrıcalıktır. Onlar olmadan Kafkasya’da hayat olmazdı. Kitapta iz bırakanların başına Terekeme kadınları konulmuş. Haklarıdır.