Bir resim öğretmeni Ömer Çoban’ın hikâyesi
Ressam Ömer Çoban’ın öğrencileriyle birlikte hazırladığı “Kurak Topraklar Yeşeren Düşler 2” sergisi açıldı. Öğretmen Çoban, sanat ve eğitim hayatında tırnaklarıyla kazıyarak elde ettiği başarıları anlattı.
Ressam Ömer Çoban’ın öğrencileriyle birlikte hazırladığı “Kurak Topraklar Yeşeren Düşler 2” sergisi, 16 Şubat’ta Konya’nın Ereğli ilçesinde Park Site AVM'de açıldı. Resim üzerine lisans ve yüksel lisans eğitimini Konya’da tamamlayan Ömer Çoban’ın beş yıldır öğretmenlik yaptığı Kutören Ortaokulu’ndaki öğrencileriyle birlikte açtığı sergi büyük beğeni topladı.
Serginin ilki; 2022 yılının Ocak ayında aynı mekanda açılmıştı ve gazetemizde haberine yer vermiştik. Ömer öğretmen, resim yolculuğunu ve kendisi gibi öğrencilerini de başarıya taşıyan hikâyesini anlattı. Zorluklar içinden çıkarak azimle yoluna devam eden, sanat eğitimini akademik seviyeye taşıyan ve çevresinden gördüğü desteğe duyduğu minneti ifade eden Ömer Çoban, sanat yaşamını başarılara imza atarak ve öğrencilerine ışık olarak sürdürüyor.
İşte Ömer öğretmenin kendi dilinden umut ve başarı hikâyesi:
Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlı Güzelyurt köyünde dünyaya gözlerimi açtım. Üç kardeşiz ve en büyükleri benim. Babam inşaat ustası, annem ev hanımı, öz ağabeyim ve kardeşim kadar sevdiğim kuzenlerim yöresel sanatçılardır. Anne tarafı da başta olmak üzere herkeste bir müzisyenlik vardı ama aralarından resme merakı olan tek kişi bendim. İlköğretimimi köyümün Güzelyurt İlköğretim Okulunda, ortaokulumu Tavşanlı Fatih ilk ve ortaokulunda tamamladım. Derslerime ilgim olmadığından sadece ve sadece resim, müzik ve tiyatro alanları ile ilgileniyordum fakat bu üç daldan benim en çok dikkatimi çeken resimdi. Daha doğrusu el becerim olan her şeyi yapmaktan zevk alıyordum. Okulda sevilen bir öğrenciydim. Keşke bu sevgimi diğer derslerimde de gösterebilseydim. O zamanlar sanayide araba tamirine merak salmıştım. Aynı zamanda inşaat sektöründe de babamla birlikte çalışır, kuzenlerim ile düğünlere gider davul çalar şarkı söylerdim.
Ailem okumamı çok istiyordu ama ne yazık ki derslerim öyle demiyordu. Ortaokuldaki fen bilgisi öğretmenim Günsel Duman’ın beni keşfetmesi ile başladı her şey. Nereden bilebilirdim ki onun yönlendirmesiyle şu anki bulunduğum konumuma gelebileceğimi. Resimde yeteneğimi keşfeden öğretmenim öğle araları ve okul çıkış saatlerinde sürekli bana resim kursu verirdi. Benimle sohbet eder beni önemserdi. Bana karşı olan ilgisi ve şefkati çok hoşuma giderdi. Eğer bu yazıyı okuyorsa ona da buradan sevgi ve selamlarımı iletir ellerinden öperim.
Benim profesyonel eğitim alabilmem için adını bile ilk defa duyduğum Kütahya Ahmet Yakupoğlu Güzel Sanatlar Lisesi yetenek sınavına hazırlıyordu. Kazanacağımdan o kadar emindi ki, artık ben de kendime inanmıştım. Sınava girdim ve kazandım. Mutluluktan uçuyordum fakat bu sevincim fazla uzun sürmedi. Neden mi? Köyde olduğum için ne telefon ne de internet olmadığından kesin kayıt tarihini kaçırmıştım. Çok üzülmüş içime kapanmıştım. Tam her şey bitti derken halam yetişti imdadıma.
Ailemizin yokluğu yüzünden okuyamamış, fakat okusaydı kesin ülkemizin aydın kesimlerinden önemli bir şahsiyet olurdu diye düşündüğüm halam. O gün babam ve halam beni de yanlarına alarak yetenek sınavını kazanmış ama kayıt tarihini kaçırmış olduğum okuluma götürdüler. Allah'ın işine bakın ki o gün okulda ikinci bir yetenek sınavı açıldığını öğrendik. Kontenjan dolmamıştı. Seçici bir okuldu. Belki de burası gerçekten benim alın yazımdı. İkinci açılan sınava da girip kazandım ve yerleştim.
Öğretmenimin sihirli dokunuşu ve halamın olayları çözme yeteneği, bana o okulu kazandırmıştı. Artık beni yepyeni bir hayat bekliyordu. Yeteneğime yetenek katan lisemden mezun olduktan sonra Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Resim İş Öğretmenliği Bölümünü kazandım. Orada çok güzel arkadaşlıklar kurdum. Üniversitem bittikten sonra dershaneye gidecek maddi durumum olmadığından kayıt yaptıramıyordum. Ama biliyordum ki atanabilmem için dershaneye gitmem şarttı.
Üniversite bittikten sonra köyüme geri dönmüştüm. Ama aklım hep Konya’daydı. Konya'dan kopamadım. O şehirde beni bir şey çekiyordu sanki. Eşyalarımı toparlayıp tekrar döndüm Konya’ya. Yazın inşaatta çalıştığım alın teri param vardı sadece. Pes etmedim. Koymuştum kafama atanmayı. Dershaneye gidebilmek ve atanabilmek için Konya’da ücretli öğretmenlik yapıyor, inşaatlarda çalışıyor, kafelerde garsonluk yapıyor, arda kalan zamanlarımda da derslerime anca bakabiliyordum. Babam benim okumam için kendi işinden hariç geceleri ekstra işlerde çalışıyor, kardeşlerim köyde çalışıp kazandıkları paranın bir kısmını bana gönderiyorlardı. Ailemin desteği arkamdaydı ama ne yazık ki yetmiyordu. O sırada bir el daha uzandı. Konya'da dershane öğretmenim Selma Cebesoy. Dedim ya sevilen bir öğrenciyim, o zamanlar bana maddi manevi o kadar çok destek oldu ki hakkını ödeyemem. Artık kendimi sadece derslerime vermiştim.
Başarı rüzgarını da arkama alan ben, 2018'de Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Yüksek Lisansını da kazanmıştım. Artık işim çok zordu. Gecelerimi gündüzüme katıp çalışmam gerekiyordu. Orada çok kaliteli hocalarla çalıştım. Bir sürü sanatsal faaliyetlere katılıyor, yurt dışından Konya'ya resim sergisi açmaya gelen sanatçılarla tanışıp eserlerini inceleme fırsatı buluyor, onlarla sohbet ediyordum. Artık ben başarıyı değil başarı beni kovalıyordu. Ailemin ve sevdiklerimin desteği sayesinde 2018 KPSS sınavını kazanıp Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı Kutören köyündeki okuluna atandım. Heyecanlıydım, kendime bir söz vermiştim, öğretmenlerimin beni aydınlatıp yol gösterdiği ve bana umut olduğu gibi ben de öğrencilerime umut olup onları aydınlatmak istiyordum.
İlk dersime girdim. Yaptığım ilk şey, öğrencilerimin gözlerinin içine bakmak oldu. Amacım sadece resim dersini öğretmek değil olaylara farklı açılardan bakabilmeleri, hayatı sorgulayabilmeleri ve inanırlarsa neler başarabileceklerini göstermekti. Başardık da.
5 senedir Kutören Ortaokulunda öğretmenlik yapıyorum. Bulunduğum 5 sene içerisinde öğrencilerimle o kadar güzel işlere imzamızı attık ki başarıya doyamaz olduk. Önce uzun bir çalışma sürecimiz oldu. Resim derslerinde hem eğleniyorduk hem de çalışıyorduk. Çalışmalarımız öyle bir boyuta gelmişti ki artık başarımızı sadece köy ve okul sınırları içerisine hapsedemezdik. Bu yüzden 14 Ocak 2022 tarihinde Ereğli'nin en işlek yeri olan AVM'de sergimizi açma kararı aldık. Öğrencilerim artık daha heyecanlıydı. Okuldaki bütün öğretmenlerimizin işbirliği ve yardımseverliği ile sergimizi açtık. “Kurak Topraklar Yeşeren Düşler” ismiyle açılan sergi o kadar çok beğeni topladı ki kimse böyle şehre uzak bir köy okulundan öylesine güzel çalışmalar beklemiyordu. Kutören Ortaokulu ve öğrencileri artık tanınmaya başlamıştı.
Sergide duygu dolu anlar da yaşandı. Köyden çocukken göçmek zorunda kalan bir amcamız çıktı karşımıza. Sergiyi gezerken o kadar çok duygulanmış olmalı ki ağlayarak sevincini dile getirdi ve orada bulunan öğrencilerimizin her birine günün anısı olarak resim fırçası hediye etti.
Başarılarımız bununla da sınırlı kalmadı. Konya genelinde düzenlenen resim yarışmalarında 5 öğrencim derece yapıp ödül kazandı. 3 öğrencimiz Karaman Güzel Sanatlar Lisesini kazanarak gurur üzerine gurur yaşattı. Başarıya doymayan Kutören Ortaokulu olarak bu sefer de 16 Şubat 2024 tarihinde aynı mekanda alt sınıflardan yetişen öğrencilerimle “Kurak Topraklar Yeşeren Düşler 2” ismiyle bir resim sergisi daha açtık. Böylelikle başarıyı soyadımıza ekledik. Bu sergimiz daha büyük ses getirdi. Kimse inanamadı bu resimleri çocuklarımın yaptığına. Bu bizi daha çok sevindirmişti. Anladık ki beklenilen seviyenin çok daha üzerine çıkmıştık.
Öğrencilerimi canı gönülden kutluyorum bana inandıkları, güvendikleri, en önemlisi de bu inanç ve güveni kendilerinde de bulabildikleri için. İşte o an anladım ki gönüllere girmeden kafalara giremezsiniz.
Biliyorum yolun daha çok başındayım ama başaracağım. Bu sergilerin de üzerine çıkacağız, devamı gelecek. Öğrencilerime umut olmaktan, yollarını aydınlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Tıpkı benim de hayatıma dokunmuş öğretmenlerim gibi. Bir kez daha buradan öğretmenlerime saygı ve sevgilerimi sunuyor ellerinden öpüyorum.
Sözlerimi Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözleriyle bitirmek istiyorum;
Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr öğretmendir…