Biyoçeşitliliği iyileştirmek için reformlar uygulanmalı
İklim değişikliği, çevre kirliliği ve biyoçeşitliliğin kaybı, dünyanın karşı karşıya bulunduğu başlıca üç çevre sorunudur. İnsanlar, iklim değişikliği ve çevre kirliliğine daha büyük ilgi gösteriyor. Aslında biyoçeşitlilik de hayatımızla yakından alakalı.
Küresel biyoçeşitliliğin meydan okumalarıyla mücadele sürecinde stratejik düşünce, genel bakış açısı ve bilimsel tutumu beslemeliyiz.
Kanada'nın Montreal kentinde 7 Aralık'ta başlayan ve 19 Aralık'a kadar sürecek Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BMBÇS) 15. Taraflar Konferansı’nın (COP15) ikinci aşama toplantısında “2020 sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi” oluşturularak, önümüzdeki 10 yılda küresel biyolojik çeşitliliğin korunması için hedef ve yolların belirlenmesi bekleniyor. COP15’in başkanlığını yapan Çin, çerçeve hakkındaki tartışma ve görüşmelere aktif olarak katılmakta, BMBÇS’de öngörülen üç hedefe dengeli bir şekilde ulaşılmasını sağlamak, önemli sorunları ve gelişmekte olan ülkelerin kaygılarını dikkate alan kilometre taşı niteliğinde çerçeve oluşturmak ve küresel biyoçeşitlilik yönetişimine yeni güç katmak için çaba harcamaktadır.
KÜRESEL BİYOÇEŞİTLİLİK MEYDAN OKUMALARLA KARŞI KARŞIYA
İklim değişikliği, çevre kirliliği ve biyoçeşitliliğin kaybı, dünyanın karşı karşıya bulunduğu başlıca üç çevre sorunudur. İnsanlar, iklim değişikliği ve çevre kirliliğine daha büyük ilgi gösteriyor. Aslında biyoçeşitlilik de hayatımızla yakından alakalı. Biyoçeşitlilik, insanlığa üretimin ve yaşamın günlük ihtiyaçlarını karşılayan zengin maddeleri, sağlıklı ve güvenli ekosistemi ve eşsiz peyzaj kültürünü sunuyor. Biyoçeşitliliğin korunması, insanlığın refahı, mutluluğu ve geleceğiyle ilgilidir.
Üç çevre sorunu birbiriyle ilişkilidir ve birbirini etkiliyor. Küresel biyoçeşitliliğin meydan okumalarıyla mücadele sürecinde stratejik düşünce, genel bakış açısı ve bilimsel tutumu beslemeliyiz. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi 14. Taraflar Konferansı’nın açılışında bu konuyu şöyle vurgular: “Sulak alanların dünya halklarına sağladığı yararları artırmalı, sulak alanların işlevlerini tam anlamıyla yerine getirmeli, sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmeli, iklim değişikliğiyle mücadele etmeli, biyolojik çeşitliliği korumalı ve tüm ülke halklarına daha fazla fayda sağlamalıyız.”
Şu anda insanlık, türlerin yok oluşunun hızlanması, biyolojik çeşitlilik kaybı ve ekosistem bozulması gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu (IPBES) tarafından yayınlanan veriler, türlerin yok olma hızının normalden 100-1000 kat daha yüksek olduğunu ve 1 milyon türün insan yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından açıklanan istatistiklere göre de türlerin yaklaşık yüzde 28'i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu meydan okumalar bize kader ortaklığı, insan ile doğa arasındaki ilişkileri iyi anlama ve durumu reform niteliğindeki önlemlerle tersine çevirme uyarısında bulunuyor.
ÇİN’DE EKOLOJİ MEDENİYETİ İNŞASINDA BÜYÜK BAŞARILAR
Çin'in ekoloji medeniyetine dair düşünceleri, "insan ile doğa arasındaki uyum" ve "Tao her şeyin doğal koşullarına uygun olarak çalışır" gibi eski ekolojik bilgelikten yararlanır ve insan ile doğa arasındaki birbirine bağlı ilişkiyi açıklar. Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle yakından ilgili ve 2050 Vizyonu’yla da son derece uyumlu olan bu düşünceler, Çin aklı ve Çin planı olarak dünya genelinde biyolojik çeşitliliğin korunmasına örnek ve fırsatlar sunmuştur.
Ekoloji medeniyeti inşasına dayanarak Çin, biyoçeşitliliğin korunması, restorasyonu ve araştırmaları alanlarında dünyaca izlenen başarılar kazanmıştır. Çin, geçen yıl COP15 birinci aşama toplantısını başarıyla düzenledi. Ülkede panda, kuzeydoğu kaplanı ve leoparı, üç nehir kaynağı, Hainan tropikal yağmur ormanı ve Wuyi Dağı için atılan adımların yanısıra ilk parti ulusal parklar ile Beijing ve Güney Çin ulusal botanik parkları resmen kuruldu. Çin, "Ulusal Park Mekânsal Yerleşim Planı"nı hazırladı ve ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 10'unu oluşturan bir dizi milli parkı peş peşe kurmayı planlıyor. Ayrıca yaklaşık 11 milyon hektar sulak alan, ulusal park sistemine dahil edilecek. Çin, milli park temalı bilimsel koruma mekanları sistemi kurarak, karasal ekosistem türlerinin yüzde 90'ının ve devlet tarafından koruma altına alınan önemli yabani hayvan ve bitkilerin yüzde 71'inin etkin bir şekilde korunmasını sağlamıştır. Ayrıca Çin, nesli tükenmekte olan türleri kurtarma sistemi projesini uygulayarak, nadir ve nesli tükenmekte olan yabani hayvan ve bitkilerin sayısının artırılması ve tehdit düzeyinin azaltılması imkanı yaratmıştır.
ÇİN YENİ ADIMLAR ATMAYA DEVAM EDECEK
Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin hedeflerinin belirlenmesinden bu yana hayata geçirilen etkinliklere bakıldığında genel eğilim olumludur. Gelecek için kendimize güvenmeli, kararlı ve sabırlı olmalıyız. Görev zor olsa da, uluslararası toplumun ortak çabalarıyla ve reform nitelikli önlemlerin uygulanmasıyla, biyoçeşitliliğin önümüzdeki on yılda daha da iyileşeceğine inanıyorum.
Önümüzdeki aşamada Çin aşağıdaki hususlarda çaba gösterebilir:
Öncelikle iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik konusundaki çeşitli "sözleşmeler" artırılabilir. Ekosistemlerin bütünlüğü dikkate alınmalı. "Doğa Tabanlı Çözümler" (NBS), küresel ekoloji medeniyeti inşasına güç katmak için, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybıyla koordineli mücadelenin bir çözümü olarak yaygınlaştırılmalı.
İkincisi, çalışmanın odak noktası tür kurtarma ve korumadan ekosistemi korumaya dönüştürülmeli. Panda korumayı örnek olarak alırsak, koruma çalışmaları, sadece pandalara değil, pandaların yaşadığı ekolojik çevreye odaklanmalı. Pandanın yaşam ortamının en yüksek hizmet değerinin 2,7 milyar ABD doları olduğu ve korumaya yapılan yatırımın oranının 1.27 olduğu tahmin ediliyor.
Son olarak, bilimsel araştırma çerçevesinde, büyük veri, çevre gözlemi istasyonları ile yabani hayvan ve bitki kaynakları deposu gibi platformların inşası hızlandırılmalı. Ayrıca istilacı organizmalar ve salgın hayvanlarının arka planı hakkında araştırmalar güçlendirilmeli. Koruma sistemleri düzeltilmeli. Riskleri önleme sistemi kurulmalı. Nesnelerin interneti, büyük veri, bulut bilişimi, yapay zeka ve dijital ikizler gibi yeni teknolojilerin desteğiyle, ulusal parklarda ve doğa koruma bölgelerinde akıllı yönetim pekiştirilmeli. Böylece ulusal ekolojik güvenlik hizmetleri düzeltilmeli.
Biyolojik çeşitliliğin etkili korunması, hükümet kuruluşları, bilim kurumları, ilgili örgütler ve toplumun çeşitli çevrelerinin desteğine ve katılımına bağlıdır. Son yıllarda Çin'in sivil çevre koruma kuruluşları hızla gelişti, halkın çevre koruma konusundaki bilinci arttı. Biyolojik çeşitliliğin korunmasına önemli katkılarda bulundular. Daha fazla gücün bu çalışmalara katılarak, küresel biyoçeşitliliğin korunmasına katkıda bulunmasını ve "yeryüzündeki can kader ortaklığı " kurulmasına çaba harcamasını bekliyoruz.
*Yazar, Çin Halk Cumhuriyeti Nesli Tükenmekte Olan Türler Bilimsel Komitesi Başkan Yardımcısı ve Çin Bilimler Akademisi akademisyenidir.