Biz Cumhuriyet için varız
ZERRİN ÖZTÜRK
Hatay küllerinden doğacak. Öğrencilerinin çoğunu kaybeden Emel öğretmenin unutamayacağı anılarıyla memleketine dönüşünü izledik. Hatay’ın çileleri türkülere geçmiş, Türk kültürünün en dokunaklı örnekleri arasına girmiş:
Şu karşıki dağda kar var duman yok
Benim sevdiceğimde din var iman yok
Vardım baktım nazlı yarim evde yok
Okullar yeniden inşa edilecek, yeni öğretmenler gelecek... Yeni Emel, Merve ve Nesrin öğretmenler hoş gelecekler.
Sorunlar çözülmeyi bekliyor. Hem de her zamankinden çok. Doğum yapacak gelinler yollarda doğurmasın, ambülans gelemediği için babalar oğullarını yitirmesin. Yollar delik deşik olmasın artık. Muzaffer Sarısözen’in derleyip notaya aldığı bu destansı türkümüz, halkımızın bugünkü acı kaderini nasıl da dokunaklı yansıtıyor.
Ver benim sazım efendim ben gideroldum
Süremedim lavantayı konsola koydum
Amanuslar’ın zirvelerinden Akdeniz’in kıyılarına, Amik ovalarından, Dörtyol bahçelerine ve Arsuz tarlalarına gübre, mazot, su ulaşsın. Yerli üretim coşsun taşsın. Burası Hatay, hiç ulaşılmaz değil. Ulaşamayan ellerin yerine başka eller, milletvekili bile çıkarabilir, çünkü hayat boşluk kabul etmez. Türkü devam eder.
Şu karşıki dağda titirer dallar
Benim gönlüm arzu çeker tomurcuk güller
Kader kısmet böyleyimiş ne yapsın eller
Türkiyemizin doğasıyla, tarımıyla, üretimiyle, çalışkan ve konukseverliğiyle bilinen insanlarıyla güneydeki kale burcudur. Hatay’ın kadınları çalışmak istiyor, ille de iş, ille de üretim diyor. Sigortasız, 12 saat çalışmaya çözüm bulmak gerekiyor. İş sahalarına kadınıyla, erkeğiyle, özellikle gençleriyle herkesin acil ihtiyacı var.
Sosyal güvenceli, sigortalı, insanca yaşanacak, geçimi sağlayacak iş sorununu çözen, halkı kazanır. Şimdiden sonra boş vaatlere herkesin karnı fazlasıyla tok. Kesin ve kalıcı olarak planlı üretim ve istihdam alanlarını hızla yaratmaya, kadınların çalışma hayatında gereğince yerini almasını yükseltmeye çalışılmalıdır.
Ver benim sazım efendim ben gideroldum
Süremedim lavantayı konsola koydum
Böylesine derin duygulu, böylesine onurlu, böylesine çileli, vatansever bir halk her güzelliği, yeniliği, desteği hak ediyor.
Vatanımızın her noktasında olduğu gibi, Hatay’ın kadınları, insanları kentine sevdalı, ondan vazgeçmez. Türetilen spekülatif yıkıcı propagandaların üstesinden gelmenin yolu, hizmeti ve iş alanlarını çoğaltmak, büyütmektir.
Yaşamsever Hataylı kadın, her ilçede ve köyde çoktan kendini işe koştu. Kime, hangi oy çıkmış olursa olsun bölgelerimizde, kentlerimizde, Cennet Vatanımızın bütününde işini, aşını devletten bekleyen bir milletiz biz. Pencerelerimizde al bayrağın ışımadığı köy, mahalle yoktur.
Hatay, Atatürk’ün “Şahsi Meselesi” olduğunun bilincindedir. Bu onların yüreğinde, zihninde nakşolmuştur. Kadınlarımız Cumhuriyet’in nimetlerini sindirmiştir. Sözünü söyler, dik durur, savaşır.
Cumhuriyet mücadelemizin başlangıç günü olan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutlayan Hataylımız diyor ki: “Biz Cumhuriyet için varız, Tanrı bizi bu bayrağın gölgesinden mahrum etmesin!”